İncelemeler

Evim Kanlı Evim – V Rising İncelemesi

Hayatta kalma türünün son örneklerinden olan V Rising’in adı uzun süredir ortalıktaydı ve konsol çıkışıyla birlikte kendisini inceleme odasına aldık. Bir dakika? Burası bizim odamız değil ve çok karanlık. Yoksa?

V Rising 2022 yılında ilk olarak PC’lerde erken erişime çıkmış ve bir anda hatırı sayılır ilgiyi üzerine çekmişti, hatırlayan çoktur. Vampir mitini hayatta kalma türüyle buluşturan oyun, ”Bir vampirin hayatı ne kadar zor olabilir ki? Isır geç, değil mi?” gibi saçma yorumlar yapan fanilere ders vermişti. V Rising daha önce yeterince denenmemiş bir şeyi deneme riskini aldığı, survival türü ve vampir mitini harmanladığı için bile önemli bana sorarsanız. Popüler MOBA oyunu Battlerite ile adından söz ettirmeyi başarmış olan Stunlock Studios’un elinden çıkma V Rising’in karanlık dünyasına girelim mi artık, ne dersiniz?

Bir Tutam Sarımsak Atıyoruz…

Vardoran isimli bir dünyadayız ve burada vampirler arasında bir iç savaş yaşanmış. Bu savaşın tek sorumlusu ise hem insan, hem de vampirlere acımasızca hükmeden Drakula’dan başkası değil. Sanattır, edebiyattır derken on yıllardır başımıza bela olan Drakula’nın yarattığı kıyımın sonucunda hayatın yeşermekte çok zorlandığı bir dünyaya dönüşmüş Vardoran. Neyse ki bizim hayatla, yeşermekle işimiz yok çünkü biz ölümden dönen ve kendi kahramanlık hikayesini yazmak üzere olan bir vampiri kontrol ediyoruz. Karakterimiz isimsiz; çok uğraştırmayan bir yaratım sürecinin ardından bize özel bir vampire hayat veriyoruz. Ayıla bayıla izlediğim What We Do in the Shadows dizisindeki güzelim Nadja’yı temel aldım ve kararımın arkasındayım.

Kısa yaratım sürecinin ardından hemen Vardoran ormanlarına atılıyoruz. Burada temel aksiyon ve kontrol dinamiklerini öğreniyoruz. İzometrik kamerası ve genel aksiyonu ile akıllara hemen Diablo düşecek ve haksız da sayılmazsınız. Ancak benzerlik genel olarak açı ve temel saldırılardan ibaret. İlerledikçe V Rising eteğindekileri iyice dökmeye, detaylanmaya ve sizi de fena halde meraklandırmaya başlıyor. Oyunun eğitim sürecini takip ederek ilerleyeyim, kafalar karışmasın. Konsol versiyonunu incelediğim için ufak sıkıntılardan başlamak isterim. V Rising katıksız bir klavye-fare oyunu, DualSense kırk fırın ekmek yese aynı tadı size veremez. Örneğin kamera; açıyı değiştirebilmek için R2 tuşuna basılı tutmanız gerekiyor ve buna alışmak çok güç. R2 + R3 talebindeki kamera kontrolü şu sıkıntıyı beraberinde getiriyor; R3 ile saldırılarınıza yön verebiliyorsunuz. Yoğun çatışmada kör noktada kaldığınızda -ki bu sık sık başınıza gelecek, tuşlar ister istemez birbirine girecek. 3-4 saatlik V Rising seansının ardından Memiş’ten tokat yiyen Keto donukluğuyla uzun bir süre televizyonunuza bakabilirsiniz, uyarmadı demeyin.

Aksiyonun ilk başlarda donuk başladığını söyleyebilirim ama buna sakın aldanıp oyundan soğumayın. Zaten ilk etapta işi renklendirmek adına kan dinamiğini oyuna hemen dahil etmiş yapım ekibi. Düşmanları saldırılarınızla zayıflattığınızda ”kan emme” fırsatı doğuyor. Bunu yaparak kan kürelerinizi doldurup doldurup duruyorsunuz. Bu kürelerin ne işe yaradığını birazdan anlatacağım. Sizin seviyenizin üstündeki düşmanları es geçin, hiç uğraşmayın kuzum. Bir üflemeyle can alıyorlar, acımaları yok.

5 Liranız Var mı? Kan Alacağım da…

Temel aksiyon eğitimini acı tatlı atlattıktan sonra V Rising’in asıl yüzüyle tanışma faslı başlıyor. Nasıl hayatta kalacağız? Etrafınızda bulunan her şeye saldırıp farklı nesneler topluyorsunuz. Ağaç odun, kaya taş olarak size dönüyor. Bu materyalleri de kendinize yaşam alanı, daha iyi zırhlar ve gelişmiş silahlar üretmek için kullanıyorsunuz. Yaşam alanı neden şart? Güneşten korunmak, eşyalarınızı ve ganimetlerinizi güven altına almak için şart tabii ki. Sırada bu sistemin eğitim süreci var ve oyun sizden ufak taleplerde bulunuyor. Her birini yerine getirdiğinizde ise yeni üretim parçaları aktif oluyor, yavaş yavaş ev diyebileceğiniz yapıyı inşa etmeye başlıyorsunuz. Her vampir evinin kana ihtiyacı var. O yüzden düşmanları doğrudan öldürmeden kanlarını emmek ve küreler toplamanız şart. Bu küreleri yarattığınız evinize atıyor ve ne kadar süre ayakta kalacağını belirlemiş oluyorsunuz.

Evinizin içine gündüz saatlerinde uyuyabileceğiniz tabut, sandık ve mobilya gibi sayısız obje yerleştirebilirsiniz. Dışına da özel materyaller elde etmenizi, mevcut ekipmanınızı ve büyülerinizi geliştirmenizi sağlayan istasyon kurabilirsiniz. İlk etapta çok ilkel bir yapı yaratacaksınız, kaçış yok ancak oyunda ilerledikçe ve güçlendikçe günde 15 milyon TL harcayan sarayları kıskandıracak yapılar yapmak sizin elinizde. Yaratım modunun da gayet sade ve kullanıcı dostu olduğunu söyleyebilirim, ilk başlarda az biraz kafa karışıklığı yaratıyor ancak alışınca yeni mezun mimar heyecanına bürünebilirsiniz.

Biraz uzun süren bu eğitim sürecinin ardından kapılarını tamamen açıyor V Rising ve asıl macera da o zaman başlıyor. Kan toplamalı, evinizi ayakta tutmalı ve hayatta kalmalısınız. Aksiyon da buradan sonra renk kazanıyor zaten. Karakteriniz dört adet silah taşıyabiliyor ve ok tuşlarıyla hızlıca aralarında geçiş yapıyorsunuz. Kılıç, mızrak, balta ve topuz yakın dövüşteki dostlarınız. Maceranızda adım adım ilerlerken bu silahları özel büyülerle geliştirebiliyor ve aksiyona renk katıyorsunuz. Durun, bitmedi! V Rising’in numarası çok. Bir yerden sonra uzak saldırılar yapabileceğiniz ateşli silahlar ve özel büyüler de devreye giriyor. Altı farklı büyü çeşidi ve tabanca, tatar yayı gibi silahlarla vampirimiz iyiden iyiye ölüm silahına dönüşüyor. Dişlerini saymıyorum bile! Tüm bunlara ek olarak vampir güçleriniz var. Soğudukça tekrar tekrar kullanabildiğiniz bu güçler de ışınlanma, görünmez olma, darbe arttırma gibi pek çok ekstra yetenek kazandırıyor. Tüm bunları topladığımızda V Rising’in oldukça sıkı bir aksiyon sunduğunu kolayca söyleyebiliriz.

Vampirimiz Hızını Alamamış, Hikayenin de Kanını Emmiş…

V Rising’in çok sıkı bir hikaye modu olduğunu hayal edenler el kaldırsın! Tamam, siz çıkabilirsiniz. Ne yazık ki öyle sinematik bir anlatım, dramatik iniş çıkışlar yok bu oyunda. Hikaye şu şekilde ilerliyor; ana menüde V Bloods başlığı var ve burada size rakip olabilecek boss’lar gösteriliyor. Seviyeleri de belirtildiği için kendinizi hazır hissettiğiniz ismi seçiyorsunuz ve kan kokusunu alarak o düşmanın yerini buluyorsunuz. Amacınız her bir boss’u öldürüp güçlerini almak. Genelde altı ana başlıkta büyülere destek çıkan güçler elde ediyorsunuz ama seviyenize dikkat edin, bu düşmanlar ”çetin ceviz” benzetmesine yeni bir boyut katıyorlar.

Gelelim oyunun çevrimiçi yeteneklerine. ”Ben başıma fazla bela almayayım, solo takılayım” derseniz oyuna özel sunucu üzerinden başlayın. Böylece kimseyle karşılaşmaz; yardım alamadığınız gibi diğer bela oyuncularla uğraşmak zorunda da kalmazsınız. Açık bir sunucuya girdiğinizde ise oyun MMO sularında yüzmeye başlıyor ancak kıyıdan açılamıyor bile. Karınca sürüsü gibi oyuncu göremiyorsunuz etrafta, en fazla 40 oyuncu desteği mevcut. Bu da nadiren de olsa başka oyuncularla karşılaşmanız anlamına geliyor. Gene de sıkı takım arkadaşlıkları, ateşli boss savaşları ve etkileşimler bu modda. Bana sorarsanız V Rising’in gerçek tecrübesi tam olarak burada yatıyor. İşin PvP tarafında ise tansiyon çok yüksek. Oyuncular tarafından ansızın öldürülüp ganimet ve hatta evinizden olmak gibi riskler burada fazla. ”Gerçek hayatta kalma bu!” diyenlere saygım sonsuz, ben almayayım.

Görsel dili çok etkili değil V Rising’in, ister istemez yanına iliştiği Diablo IV’un o keskin grafik kalitesine yaklaşamıyor bile. ”Bir oyunu oyun yapan şey verdiği keyiftir” benim keskin mottom olduğu için bu durum beni hiç rahatsız etmedi. Hafiften çizgi film estetiğine yakın grafikleri, Vardoran’ın farklı bölgelerindeki tasarım dili ile hoşuma bile gittiğini söyleyebilirim. Asıl önemli olan şey şu; çevrimiçi özelliği düşünüldüğünde oyunda bir an olsun teknik sorun yaşanmaması çok önemli. Tereyağından kıl çeker gibi ekranda akıyor oyunumuz.

V Rising’in müzikleri çok başarılı. Stunlock Studios, Dead Island Epidemic ve Battlerite’da da birlikte çalıştıkları, onun dışında Source of Madness’ta da yer almış olan Aleksandra Migova’ya soundtrack’i emanet etmiş. Sonuç oldukça epik. Ses efektleri ise biraz cansız geldi bana, ne yalan söyleyeyim. ”O kadar kusur kadı kızında da olur!” diye yüzüme yüzüme bağıran arkadaş! Sen de haklısın.

Hayatta kalma türünü alıp başrolüne bir vampir koyarak taze bir işe imza atan V Rising, türün son dönemdeki en iyi örneklerinden. Uzun eğitim süresini aşıp tüm dinamiklere alıştığınız anda hayatta kalma ve aksiyon arasında gidip geldiğiniz, yüksek tansiyonlu, zımba gibi bir oyuna sahip olmuş oluyorsunuz. Türlerin ve vampir mitinin aşığı iseniz, bize düşen tek şey sizleri karanlık Vardoran dünyasına davet etmek. Gelin hep birlikte birer kan kokteyli içelim!

Frpnet Puanı

Hikaye / Sunum - 8
Grafikler / Atmosfer - 8.2
Oynanabilirlik - 9
Ses / Müzik - 8.2

8.4

Hayatta kalma türüne aşık bir vampirseniz, V Rising ıskalamamanız gereken bir macera!

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.