En Kaotik Top ile Tanışmaya Hazır mısınız? – Bang-On Balls: Chronicles İncelemesi

Kendini fazlasıyla ciddiye alan oyunlardan zaman zaman sıkıldığınız oluyor, değil mi? Doğru söyleyin, biz bize konuşuyoruz şurada. Tam da böyle anlarda karşımıza çıkan, amaçsız gözüken ama tonla eğlence vaat eden oyunlar da olmasa şu gri dünyada ne yapardık, düşünmek bile istemiyoruz.

LittleBigPlanet, Donut Country veya De Blob gibi hikayeyi ardında bırakan ama çaktırmadan içinize işleyen ve pek temiz eğlence sunan oyunlara son örnek Bang-On Balls: Chronicles. Hiç düşünmeden cinsel içerikli film ismi zannedebileceğiniz bu munzur ufaklığa beklentisiz bir şekilde yaklaşmıştım açıkçası ancak topları yüzüme bir güzel vurdu.

Rengarenk Bir Dünya, Kaostan Beslenen Toplar

”Kim demiş kaostan eğlence çıkmaz diye?” cümlesini açıldığı anda kuran Bang-On Balls: Chronicles bir hikayeye sahip değil. Topların cirit attığı bir dünyadayız ve kontrol ettiğimiz topumuz kendisini bir film stüdyosunda buluyor. Bu stüdyo oyunun merkez üssü; özgürce dolaşıp toplanabilir ne varsa arayabilirsiniz. Asıl olay ise dört tane film setinde yatıyor. Viking, Amerika ve Rusya arasında Ay savaşları, Korsanlar ve Japonya temalı setlere atlayacak ve beklentinizi aşacağından emin olduğum bir sandbox ölçeği ile karşılaşacaksınız.

Her film seti kendi içinde görevlere sahip. Az önce de dediğim gibi; ortada akan bir hikaye olmadığı için bu görevler anlık isteklerden oluşuyor ve size bir sürü kozmetik kazandırıyorlar. Bu kozmetiklerle topumuzu sayısız şekilde kişiselleştirmemiz mümkün (gülmeyin, ayıp). LittleBigPlanet oyunlarında Sackboy / Sackgirl’ümüzü ne güzel giydirirdik, hatırlıyor musunuz? Benzer bir durum buradaki ancak sadece görsellikten ibaret değil. Oyunda ilerledikçe kozmetiklerin oyuna etki ettiğini görmeye başlayacaksınız ve her şeyi renklendiren şey de tam olarak bu. Örneğin; tavuk kostümü giydiğinizde havada süzülebiliyor, Thor’un çekicini elinize aldığınızda saldırılarınıza elektrik gücü ekleyebiliyorsunuz. Bir ton kozmetik var ve her birini farklı başlıklarda kombinleyebildiğiniz için seçeneklerinizde sayısızmış gibi gözüküyor.

İşin aksiyon ayağı öyle çok da orijinal değil. Topumuzun tek bir saldırısı var; ileri doğru sert bir şekilde atılmak. Bu sayede tuşlarla etkileşime girebiliyor, hem de düşmanlara atak yapıyorsunuz. Bir üst paragraftaki ekstra yetenekler tek saldırınızı renklendiriyor. Standart düşmanlar sizi hiç zorlamayacak, bundan eminim. Tek yaptıkları kaşlarını çatıp üstünüze gelmek, o kadar. Orta ölçekli bosslar ve bölüm sonu bossları ise zorluk seviyesini bir anda yukarı çıkartıp aksiyona keyif katıyorlar. Bölüm sonu bosslarını alt ettiğinizde ise onun temasına ait bir kozmetik seti alıyorsunuz. Bu setler size oldukça sıkı yetenekler kazandırıyor.

Küçük Setlerde Büyük Bela

Harita tasarımları şaşırtıcı şekilde başarılı. Bölüm dizaynlarının ölçeği ve keşfedilebilir içeriğin fazlalığı şaşırtıcı düzeyde. Unutmayın; her haritada dikey şekilde de keşif yapabilirsiniz. Yapım ekibi ipin ucunu boşaltmış resmen, adeta haritalarda kaybolmanızı istemişler. Bu açıdan Bang-On Balls’u 2022’nin gizli hitlerinden Tinykin’e fazlasıyla benzettiğimi söylemeliyim.

Tek başınıza oynaması oldukça keyifli bir oyun Bang-On Balls, saatlerce amaçsızca kaybolup tonlarca içeriği keşfetmeye çalışmak çok keyifli. Gene de arkadaşı olmadan yapamayanlar için co-op desteği oyuna dahil edilmiş. Lokal co-op olayını pek sevemiyorum, ekran bölünmesi dikkatimi dağıtıyor. Özellikle de kaosun hakim olduğu bir oyunda karakter ve olay takibi iyice güçleşiyor. Çevrimiçi co-op ise haliyle daha keyifli. Bana sorarsanız co-op modu isteyene elzem bir ekstra olsa da bu oyun için hayati bir önem taşımıyor. Bang-On Balls: Chronicles tek başınıza oynamanız için dizayn edilmiş bir oyun, en azından modlar arasındaki deneyimlerim bana bunu net bir şekilde söyledi.

Yazının başından beri kaos kelimesini kullandım, bu konuda çok ciddiyim. Bang-On Balls parçalanabilir çevre olayını da abartarak ekranda tam bir kaos yaratıyor. Topumuzun sert darbeleri etraftaki tüm nesneleri ve hatta yapıları parçalıyor, ortalık Battlefield oyununa dönüyor. Zaman zaman gereğinden fazla görsel karmaşa doğduğu için ”Neler oluyor kuzum?” diyebilir ve ekrana 1-2 saniyelik boş bakışlar atabilirsiniz. Şoku atlattığınızda ise bu özelliğin, oyunun ruhuna fena şekilde yakıştığını fark ediyorsunuz. Yapımcı Exit Plan müthiş bir işe imza atmış.

Canımıza Ot Tıkamaya Yemin Etmiş Bir Kamera

Peki hiç mi kusuru yok Bang-On Balls: Chronicles’ın? Olmaz mı? Teknik bazı sorunlar zaman zaman can sıkıyor ne yazık ki. Bu sorunların en büyüğü kamera. Topu takip ederken kamera öyle kör noktalara girebiliyor ki, nerede olduğunuzu asla anlayamıyor ve mikro saniyelik seri sinir krizleri geçiriyorsunuz. Manuel kamera bile durumu hemen kurtaramıyor. Doğru açıyı, açık alanı arıyorsunuz ama bulana kadar sağ gözünüz seyirmeye başlıyor.

Oyunun süresi de oldukça kısa. Hiç ekstra kovalamaz, doğrudan her film setindeki görevlere odaklanırsanız en fazla 4 saatinizi alıyor Bang-On Balls. Biraz ekstra kovaladığınızda da en fazla 6 saati görüyorsunuz. Haritaların geniş yapısı düşünüldüğünde biraz daha ekstra koyularak bu süre güzelce uzatılabilirmiş.

Bang-On Balls: Chronicles tertemiz bir bağımsız platform-aksiyon oyunu. Kısa süresine rağmen içine sıkıştırılan tonlarca toplanabilirin peşine amaçsızca düşmek inanılmaz keyifli. Bölüm tasarımları harika, karakterler oldukça sevimli. Şiddeti dışarıda tutarak aksiyon türüne güzelce göz kırpmak zor iş, bu oyun bunu güzelce başarıyor. Parasının hakkını temiz bir şekilde veren bu ufaklığa şans verin, üzülmezsiniz.