Life is Strange Oynayanlar Bu Kitaba Bayılır mı? – Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü İncelemesi
İthaki’nin iddialarını test etmeye devam ediyoruz. Life is Strange oynayanlar Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü romanına bayılır demişlerdi. Sürükleyici kitap. Fakat bu iddiaya da pek hak veremedik.
Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü son derece ilginç başlayan bir roman. Okurunu alıp son sayfaya kadar bir solukta götürüyor. Zaten öyle yapması da gerekiyor. Zira detayların çok önemli olduğu bir gizem / polisiye romanı bu.
Benden size tavsiye: Kitabın arka kapak tanıtımını falan sakın okumayın. Açıp ilk sayfasından kitaba dalın. Ne okuduğunuzu bilmezseniz daha keyifli bir deneyim olacak bu kitabı okumak. İşte o ilk sayfanın bir kısmı:
Adımlarımın arasında her şeyi unuttum.
“Anna!” diye bağırıp şaşkınlıkla ağzımı sertçe kapattım.
Zihnim bomboştu. Anna’nın kim olduğunu ya da neden onun adını bağırdığımı bilmiyordum. Buraya nasıl geldiğimi bile bilmiyordum. Bir ormanın ortasında durmuş gözlerimi ellerimle, hızla yağan yağmurdan koruyordum. Kalbim çılgınca atıyordu, fena halde ter kokuyordum ve bacaklarım titriyordu. Koşmuş olmalıydım ama sebebini hatırlamıyordum.
“Bu nasıl…” Ellerimi gördüğümde sustum. Kemikli ve çirkinlerdi. Bir yabancının elleri. Onları hiç tanımıyordum.
İçimde paniğin yükselmeye başladığını hissettiğimde kendi hakkımda başka bir şeyler hatırlamaya çalıştım; bir aile üyesi, adresim, yaşım, ama hiçbir şey hatırlayamıyordum. Bir ismim bile yoktu. Birkaç saniye önce sahip olduğum tüm anılar gitmişti.
İşte hikayemiz böyle başlıyor. Ana karakterimiz yağmurlu bir günde ormanda koşup bir ismi bağırırken bir anda tüm anıları kaybolup gidiyor. “Ben kimim?” sorusuna gelmeden önce “Neden ormandayım?”, “Neden koşuyordum?” ve “Neden yaralıyım?” gibi sorulara yanıt bulması gerekiyor. Zaten kitap boyunca ana karakterimizin yanıt bulması gereken sorular da asla bitmiyor.
Başlangıç olarak Life is Strange’in açılışındaki deniz feneri sahnesini biraz hatırlatıyor.
Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü Neden Çok İyi?
Dediğim gibi, bu kitaba dair herhangi bir şey söylemek tüm deneyimi mahvedecek. Zira ikinci günün başlangıcında çok tatlı afallatıyor okurunu. Onu yaşama şansınızı elinden almak istemiyorum. Dolayısıyla burayı mümkün olduğunca spoiler’dan uzak ve muğlak anlatacağım.
Stuart Turton, bu ilk romanı olmasına rağmen karakterlerini çok güzel işlemiş. Yani farklı karakterlerin algısında, düşünce yapısında ve hareketlerinde ne gibi değişiklikler olacağını çok güzel tasarlamış. Güzelliği de gerçekçiliğinden geliyor. Bunları da hikayesi için önemli bir etken yapmış. Olayların olma sebebi, herkesin karakteristik özelliklerine uygun hareket etmesi aslında. Bu tarz gerçekçi fantastik kurgular da bana çok keyifli geliyor.
Sürükleyicilik ve akıcılık konusunda da muhteşem roman. Elinizden hem bırakamıyorsunuz hem de bırakmamalısınız zaten. Çünkü hikayenin çözülmesi için gereken bilgi detaylarda saklı. Dolayısıyla eğer bir süredir okumaya ara vermiş biriyseniz Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü okumaya dönmek için güzel bir kitap olabilir.
Sonu Fena Değil ama Daha İyi Olabilirdi
Roman bizi süreç boyunca zaten memnun ediyor. Dediğim gibi, diğer karakterlerin tepkileri ve ana karakterin kendisini içinde bulduğu durumu okumak zaten keyifli. O yüzden aslında kitabın güzel bir kitap olup olmaması sonuna bağlı olmuyor.
Sonu da ilginç bir yere bağlansa da kitabın devamı kadar vurucu olmayı başaramıyor. Yani hikayenin sonunda öğrendiğimiz büyük oyun, o kadar da büyük değil aslında. O oyunu tasarlayan kişiler de olmaları gerektiği kadar zeki ya da duruma hakim kimseler değiller. Oyunun kuralları da yeterince sağlam yazılmamış.
O yüzden Evelyn Hardcastle’ı maceranın sonundan ötürü değil, yolculuğun güzelliğinden ötürü övüyor ve gizem / polisiye seven herkese öneriyorum. Roman 453 sayfa. 430’dan sonrasını ister okuyun, ister okumayın. Her durumda da o 430 sayfadan memnun kalmış şekilde bitireceksiniz kitabı.
Kitabın baskısı tükenmişti bu arada. Geçtiğimiz ay yeniden bastılar. Taze taze…
Life is Strange Oynayanlar Bunu Sever mi? – Bilmem!
Yine kitap hakkındaki sürprizleri bozmadan ve bozmamak için biraz çarpıtarak anlatmaya çalışacağım.
Life is Strange’in sadece ilk oyunundan bahsediyoruz. Max adlı bir gencin, Arcadia Bay’de fotoğrafçılık okurken çocukluk arkadaşı Chloe ile tekrar karşılaşması çevresinde dönen bir hikaye anlatıyor oyun. Hem ikilinin geçmişini, ailelerini ve duygusal ilişkisini inceliyoruz, hem Arcadia Bay’de ve okulda yaşanan bazı tuhaflıkları araştırıyoruz, hem de Chloe’ye Rachel’ın ortadan kaybolmasının ardından destek olmaya çalışıyoruz. Bir de kısıtlı da olsa zamanı geriye alma gibi bir süper gücümüz var.
Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü yukarıda anlattığıma benzer bir temaya sahip değil. Life is Strange pastel renklerinde bir hikayeyse Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü çürük tahta renginde diyebiliriz. Her iki hikaye de etrafta olan bazı tuhaflıkları araştırmak üzerine kurulu. Fakat kitaptaki karakterimiz buna mecbur bırakılırken Max bunu tercihen yapıyor. Life is Strange’de duygusal ilişkiler daha ön planda. Kitap ise karakterlerin duygu durumunu ön plana çıkarsa da ilişkiler daha sönük kalıyor.
Karakter yazımı konusunda benziyorlar ama. Chloe’nin üvey babası David Madsen, uyuşturucu satıcısı Frank Bowers ve okulun havalı kızı Victoria Chase gibi karakterlerin kendine haslıkları kitaptaki karakterleri anımsatıyor. Bana kalırsa kitap bunu daha başarılı veriyor ama. Mesela Max’in çocukluklarına döndüğü sekansta etrafı normalde olduğundan daha farklı görseydik kitapta anlatılana benzer bir karaktere bağlı algı değişimi sahnesi görmüş olurduk.
Kitap hafıza kaybı ile başladığı üzere “öncesinde ne olmuştu, sonrasında ne olacaktı” gibi çeşitli bilgiler kronolojik sıradan kopuk şekilde okura sunuluyor. Bu kronolojik dağınıklık içindeki neden-sonuç ilişkisi Max’in zamanı geriye alma gücüne benzeyebiliyor. Ama aynı şey değiller kesinlikle.
Özetle, Life is Strange tadı arayanlar için İthaki’nin kitapları arasındaki en yakın roman Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü olabilir. Benim okuduklarım arasında öyle. Fakat onu seven bunu kesin sever diyemem. (Spoiler!) Asıl şu filmi sevenler bu romanı da sever. Ya da belki şu oyunu oynayanlar?
İthaki İddiaları Serisi
İthaki Yayınları son birkaç yıldır kitaplarının duyuru ve reklamlarında çeşitli iddialarda bulunuyor. Mesela Asimov’un Ben, Robot kitabını sevenler R.U.R.‘a da bayılır demişlerdi. Biz de inceleyip bu iddiaya hak vermiştik. Daha sonra İthaki, Carnivale dizisini sevenlerin Tüm Panayırların Heyulası kitabına bayılacağını söylemişti. Bu iddia ise çok saçma. Zira her ne kadar ucube teması akla o diziyi getirse de dizi ile kitabın içindeki öyküler arasında hiçbir bağlantı yok.
The Boys ile ilgili iddialarını da daha önce test etmiştik. Butcher‘ın Tanrı’nın Bir Kulu romanını beğenip beğenmeyeceğini tartışmıştık. O yazıya buradan göz atabilirsiniz. Frenchie‘nin de İz Sürücü romanına vereceği tepkileri öngörmeye çalışmıştık. O yazıya da buradan göz atabilirsiniz. En son da Starlight‘ın Meleğin Düşüşü romanına bayılacağını söylemiştik. O yazı da burada.
Şimdiye kadar test ettiğimiz tek oyunla karşılaştırmalı iddia incelemesi ise Kıyamet Polisi serisiydi. Disco Elysium sevenlerin Kıyamet Polisi serisine de bayılacaklarını söylemişlerdi. O iddiaya pek hak verememiştik. Ki yalnızca başlangıcında ana karakter tüm anılarını unutuyor diye bile bu kitap Disco Elysium ile Kıyamet Polisi’nin olduğundan daha alakalı aslında.
Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü incelemesini takip edecek diğer iddia testlerimiz de şunlar olacak: