İncelemeler

Starlight Bu Kitabı Beğenir Miydi? – Meleğin Düşüşü İncelemesi

İthaki‘nin iddialarını test ettiğimiz inceleme serisinde bu kez The Boys‘dan Starlight‘ın, Meleğin Düşüşü romanını sevip sevmeyeceğini tartıştık. Sonuçta iddiasında İthaki’ye hak verdik. Bizce siz de seversiniz.

Zira polisiye ve noir temalarından hoşlanıyorsanız bu kitabı keyifle ve bir solukta okuyacağınıza inanıyorum. Noir denince akla gelen tüm o klişeler bu kitapta var. Dağınık ofisinde yeni bir işe ihtiyaç duyan özel dedektif, her köşesinde bir tehlike bekleyen kalabalık şehir, bir iki kadeh bir şey içmek için dedektifin uğrayabileceği tonla bar ve tabii ki ilgilendiği dava ile alakalı olan, dedektifin ilgisini çeken güzel kadın… Tüm bu klişelere rağmen Meleğin Düşüşü bizi meraklandırmayı ve hayrete düşürmeyi başarıyor.

Zaten Ridley Scott bu kitap için “Stephen King ile Raymond Chandler’ın edebi aşk çocuğu” demiş. Stephen King kısmına yalnızca birkaç sayfasında katılıyorum. Ama ben de kitabın ilgi çekici olduğuna ve esaslı bir övgüyü hak ettiğine inanıyorum.

İncelemeye geçmeden önce İthaki’nin The Boys konusundaki iddialarını test ederken diziyi esas aldığımızı hatırlatayım. Çünkü dizi, çizgi romanları ciddi ölçüde değiştirebiliyor. Ayrıca yazıda dizinin üç sezonunun tüm bölümlerini göz önünde bulunduracağız. 

Ve hem dizi hem de kitap konusunda spoiler’ı mümkün olduğunca asgari düzeyde tutacağız.

Meleğin Düşüşü Ne Anlatıyor?

Hikaye özel dedektiflik yapan Harry Angel’ın ofisindeyken bir telefon almasıyla başlıyor. Kendisini “avukat” yerine “hukuk danışmanı” olarak tanıtan biri arıyor. Angel bunun parası olan müşteri anlamına geldiğini bildiğinden dikkat kesiliyor. Dava başta basit görünüyor. Yıllar önce ünlü olmuş bir müzisyen kariyerinin zirvesindeyken askeriyeye yazılıp savaşa gitmiş. Ancak savaştan gazi dönmüş. Yıllardır da hastanede bakım altındaymış. Angel’ı hukuk danışmanı aracılığıyla tutmak isteyen zengin müşteri, Angel’dan hastanın güncel durumunu öğrenmesini talep ediyor. Zira aile dışından kimseye bu konuda bilgi vermiyorlarmış.

Bu dava Angel için çocuk oyuncağı. Dolayısıyla çantasını alıp arabasına atlıyor ve hastanenin yolunu tutuyor. Fakat tabii ki işler beklediği kadar kolay olmuyor.

Bunun dışında ne söylesem kitaptan alacağınız zevki azaltacak. Dolayısıyla kitabın gerçekten keyifli bir okuma sunduğunu söylediğimde bana inanmanız gerekiyor. İthaki Yayınları bu romanı gizem temalı kitaplar yayınladığı Gölge Serisi‘ne dahil etti. Ancak ben size şöyle bir ipucu verebilirim: Korku türünden kitaplar yayınladıkları Karanlık Kitaplık serisine de dahil edebilirlermiş aslında.

Eğer önce filmini izleyip sonra kitabını okumayı tercih ediyorsanız roman 1987’de Angel Heart adıyla ekrana da uyarlanmış. Dedektif Harry Angel’ı Sin City’deki performansıyla göz kamaştıran Mickey Rourke canlandırmış. Oyuncu kadrosunda Robert De Niro, Charlotte Rampling ve Lisa Bonet gibi oyuncular da var.

Ne Sebeplerle Övgüyü Hak Ediyor?

Roman akıcı bir dille sürükleyici bir hikaye anlatıyor. Ve kurgu açısından da bir kusuru yok. Bir noktada hikaye anlatıcısının okur için bariz hale getirdiği bir detayı ana karakter göremedi diye canımız sıkılıyor. İşte benim için kitap burada övgüyü hak etti. Zira o detayı ana karakter nasıl göremedi konusuna o kadar takıldım ki o sırada görebileceğim başka detayları kaçırmış oldum. Haliyle kitabın sonu bana sürpriz oldu ve bu tuzağa düşmüş olmak çok keyifliydi.

Kaldı ki yazar yeterince dikkatli olmayan karakterlerden hikayede de dem vurmuştu. Kitabın bir bölümünde Harry Angel, sorgulamak istediği birinin evine gizlice giriyor, çantasını masanın üstüne bırakıp koltuğa uzanıyor ve evi sigara kokutmayı umarak saatlerce karanlıkta tüttürüyor.

Tavan lambasını yakmasıyla dikdörtgen biçimli bir ışık oturma odasındaki karanlığı delip geçti ve öne uzanmış bacaklarımı dizlerime kadar aydınlattı. Soluk vermek dışında bir ses çıkarmadım ama duman kokusunu alır diye beklemiştim. Yanılmışım. Paltosunu merdiven korkuluğunu asıp ayaklarını sürüyerek mutfağın yolunu tuttu. Işığı yaktığında yemek odasına yollandım. Masada duran evrak çantamı fark etmemiş gibiydi.

Bu klişe sahneyi evde oturup bekleyen tehdidin gözünden, o sıkıcılık ve hayalkırıklığıyla okumak eğlenceliydi.

Kitapla ilgili övülesi başka bir konu da yazarın din, okültizm ve ırkçılık gibi konulara girerken çekinmiyor olması. Tabii yazar 1941 doğumlu, çekinmemesi normal diye düşünebilirsiniz. Ama o dönemin de tabusu olan şeyleri de sıkça kullanmış kitabında. Bu da bazı sahneleri çok daha vurucu ve rahatsız edici yapmış bence. İyi anlamda söylüyorum.

Starlight Bu Kitabı Neden Okurdu?

Gelelim asıl konumuza… Starlight bu kitabı neden okurdu?

Çünkü kitap güzel. Ben Annie’yi bu kitabı okurken ve yer yer durup Hughie ile tartışırken hayal edebiliyorum. Sürükleyiciliği ve akıcılığı üzerinden Hughie’ye de tavsiye edecektir.

Bunun dışında Starlight’ın bu kitapta bazen kendisini göreceğine de inanıyorum.

Her şeyden önce Annie nasıl The Seven’a büyük hayallerle girip sonra orada kısılıp kalıyorsa Angel da bu davayı büyük bir şevkle alıp sonra onun içinde hapsoluyor. Tanık olduğu olayların dehşeti de Angel’ı hayli sarsıyor. Yine de ödün vermediği birkaç prensibi var ve onlara sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışıyor. Ancak bazen bir prensibinin ötekine kurban edilmesi gereken durumlarda kalabiliyor.

Ayrıca bildiğiniz gibi Annie’nin çocukluğu Hıristiyan cemaatine yakın geçmiş. Meleğin Düşüşü de dini tarikatlar konularına zaman zaman değiniyor. Ve bunu eleştirel bir tavırla yapıyor. Bu sebeple de Annie’ye hitap edecek olabilir.

Kitabın adının Meleğin Düşüşü olması birçok gönderme içeriyor. Ama biz şimdilik bunu Harry Angel’ın kötücül eylemler yapmak zorunda kalması ve vicdanının temizliğini yitirmesi gibi yorumlayalım. Annie’nin çocukluk arkadaşı Gecko’ya şantaj yaptığı o sahne de meleğin düşüşü gibi sembolize edilebilir aslında.

Son olarak çeviri konusuna değineyim. Birkaç küçük hata (“öğle yemeyi yeme teklifi”) kitabın başında okurun gözüne çarpıyor. Ve yine kitabın başları yaygın kullanılmayan bazı kelimelerle karşılaşıyoruz. Benim “sumen”, “gofraj” ve “makûs veçheler” için sözlük açmam gerekti. Ancak Annie sözlük açmayı dert edecek birine benzemiyor. Hatta farklı kelime öğrenmekten eğlenebilir. Yazım hatalarını da fark edecek ama affedecek bir okurdur bence. Zaten çok aşina olmadığımız kelimeler ve yazım yanlışları da sadece kitabın ilk bölümlerinde var. O yüzden kitaptan vazgeçmemenizi tavsiye ederim.

İthaki İddiaları Serisi

İthaki Yayınları son birkaç yıldır kitaplarının duyuru ve reklamlarında çeşitli iddialarda bulunuyor. Mesela Asimov’un Ben, Robot kitabını sevenler R.U.R.‘a da bayılır demişlerdi. Biz de inceleyip bu iddiaya hak vermiştik. Daha sonra İthaki, Carnivale dizisini sevenlerin Tüm Panayırların Heyulası kitabına bayılacağını söylemişti. Bu iddiayı ise destekleyememiştik. Zira her ne kadar ucube teması akla o diziyi getirse de dizi ile kitabın içindeki öyküler arasında hiçbir bağlantı yoktu. Ayrıca Disco Elysium sevenlerin Kıyamet Polisi serisine de bayılacaklarını söylemişlerdi. O iddiaya da hak verememiştik.

Bu iddialar dışında, The Boys ile ilgili iki iddialarını da daha önce test etmiştik.

Butcher‘ın Tanrı’nın Bir Kulu romanını beğenip beğenmeyeceğini tartışmıştık. O yazıya buradan göz atabilirsiniz.

Frenchie‘nin de İz Sürücü romanına vereceği tepkileri öngörmeye çalışmıştık. O yazıya da buradan göz atabilirsiniz.

Sıradaki iddia testimiz ise şu olacak: Life is Strange oynayanlar Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü romanını beğenir mi? Onu takip edecek diğer iddia testlerimiz de şunlar olacak:

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.