İncelemeler

Deus Ex: Mankind Divided İncelemesi

deus-ex-mankind-divided-banner

İnsan, kendisine dayatılan ”ötekileş” emrini ne kadar da kolayca kabul edip uygulayabiliyor, değil mi? Bunu en yoğun şekilde yaşayan coğrafyalardan birinde nefes alıyoruz, o yüzden inceleme masasına yatıracağımız Deus Ex: Mankind Divided’ın bize göre anlamı oldukça büyük, attığı tokat da daha sert açıkçası.

Deus Ex serisi unutulmaya yüz tutmuşken, 2011 yılında çıkan Human Revolution ile bir anda görkemli bir yıldıza dönüştü ve son yılların en sıkı aksiyon-RPG’lerinden biri olarak hafızalarımıza kazındı. Eidos Montreal seriyi kült yapan özelliklerin farkındaydı ve üzerine modern oyun dinamiklerini sağlam bir şekilde katarak Human Revolution’ı eşsiz bir oyun olarak bizlere sundu. Şimdi sıra devam oyunu Mankind Divided’da. Beklentiler bu sefer çok ama çok yüksek. Söz artık Eidos Montreal’de.

Mankind Divided’a girmeden önce Human Revolution’dan biraz dem vuralım ki, oynamayanlar için öykü daha sağlam bir zemine otursun. 2020ler’den itibaren dünyada iyice yaygınlaşan yapay organlar beraberinde küresel bir kaosu getirmişti. Bu önemli teknolojiyi kendi çıkarları için kullanmak isteyenler yüzünden ufak çaplı bir felaket yaşanmış, yapay organlı insanlar uzaktan bir düğme ile çıldırtılmış ve ciddi boyutta bir katliam yaşanmıştı. Büyük bir patlama ile sonuçlanan bu olayda bolca yapay organa sahip kahramanımız Adam Jensen’ın ise öldüğü sanılmıştı. 2 yıl boyunca bir tesiste tutulan ve hayata döndürülen Jensen, Mankind Divided’da kaldığı yerden işini yapmaya devam ediyor.

Aradan geçen iki yıl hakkında iyi şeyler söylemek güç. İnsanlar yaşananlar yüzünden kutuplaşmış durumda ve yapay organlı her insan potansiyel olarak suçlu görülmekte. İki yıl öncesine kadar özel güvenlik şefi olan Jensen ise artık Interpol ile ortak çalışmaktadır. Bu arada gizli bir hacker grubuyla da çalışan Jensen, Dubai’ye gönderildiği görevde gizemli bir ekibin saldırına uğrar. Hemen ardından gelen Prag patlaması suların aslında hiç durulmadığını gösterir dünyaya. Bunların sorumlusu ise yapay organlıların hakkını arayan ARC isimli grup ilan edilir hızlıca. Jensen çamur atmanın bu kadar kolay olmaması gerektiğini tecrübe etmiş bir fani olarak olayların daha da derinine inmek istemektedir.

Hikaye Ne Anlatıyor?

deus-ex-mankind-divided-gorsel-008

Mankind Divided’ın bol katmanlı hikayesi inanılmaz keyifli. Önceki oyuna oranla biraz tempo sorunu yaşasa da, işin sonunda bizlere harika bir öykü ve eğlenceli saatler vaat ediyor Mankind Divided. Politik entrikalar, sosyolojik ve toplumsal mesajlar, ırkçılık, geleceğe dair karanlık yorumlar ve insan doğasında sinsice uyuyan şiddet arzusu gibi yetişkin işi pek çok konu oyunun hikayesine gizlenmiş durumda ve öykünün iskeletini taş gibi sağlamlaştırıyor. Hikaye odaklı tek kişilik oyunların sayısında azalma gördüğümüz şu günlerde ilaç gibi geldi Deus Ex: Mankind Divided.

Bu hikayede tek bir sorun var bana sorarsanız, o da artık karizmadan çatlayacak olan Adam Jensen. Hazır önceki oyunda ölüme yollamışken geri getirmeseydiniz, yepyeni bir karakterle sıfırdan başlasaydık her şeye. Adam gereksiz ”cool” bir karakter, hava basacağım derken Diyarbakır Karpuzu gibi ortadan çatlayacak sanki. Görsel olarak karizmasına diyecek yok ama insanlarla girdiği diyaloglarda sırıtıyor tavırları. Benimle öyle konuşsa iki saniye sonra öleceğimi bile bile iki tane oturturdum suratına. Human Revolution’da bu kadar batmamıştı bana Adam, hatta ne şık bir adam demiştim. 90’lı yıllardaki aksiyon filmlerinden fırlamış maçoluğu Mankind Divided’da sırıtmış bana sorarsanız.

Hikaye Güzel De, Grafikler Nasıl?

deus-ex-mankind-divided-gorsel-003

Dawn isimli kendine has bir grafik motoru kullanıyor Mankind Divided. PS3’te sahne alan Human Revolution’da harika bir işe imza atmıştı bu motor, bizlere detaylı ve yaşayan bir siber-punk dünya sunmuştu. Devam oyununda da aynı detaylı dünyayı sunuyor ama grafiklerin günümüzün biraz gerisinde kaldığı bir gerçek. Sanki Human Revolution’ın makyajlı halini oynuyor gibiyiz. Eidos Montreal oyuna içerik basayım, oynanabilirliği doldurayım derken grafikleri  biraz gözardı etmiş gibi.

Bu noktada en çok sırıtan şey karakterlerin animasyonları. Yüz modellemeleri pek gerçekçi değil, dahası animasyonlar odundan hallice. Tamam, Jensen’ın kendisi odun gibi bir karakter ama o dudaklar ne öyle? Diyaloglarla tam uyum içinde değil duduşlar ve aynı şekilde hareket edip sadece açılıp kapanıyorlar. Bu sorun ekranda rol kesen her karakter ve NPC için geçerli. Beden animasyonları da aynı şekilde; sanki 2029 yılının insanlarında kronik omurga sorunu varmış gibi hareket ediyor herkes, esneklik kelimesi artık unutulmuş belli ki.

Ragdoll fiziğinde ise sıkıntı yok. Düşmanlar ölürken veya bayılırken gerçekçi bir şekilde yere uzanıyorlar. Jensen tarafından saklanmak üzere tutulup çekiştirilirken de çevre ile etkileşime giriyor bedenler, masaya kolları takılabiliyor, bacakları ayrılabiliyor, müthiş aerobik figürleri sergileyebiliyorlar.

Mekan tasarımları ve yaratılan dünya bir kez daha müthiş. Bu sefer kısa süreli de olsa Dubai, ardından Prag ve Londra’ya ayak basıyor Adam Jensen. 2029 yılında, toplumsal krizin zirveye çıktığı bir dönemde resmedilen dünya hiç de hoş değil. Kaos sokaklarda, polislerin varlığı halkı ve özellikle de yapay organlıları rahatsız etmekte, uyuşturucu her yerde, şehirler ise kirli ve bakımsız. İnsanoğlunun gidişatı ile toplumsal yapının ve şehirlerin gelişimi ortak ilerliyor, hepsi tepetaklak aşağı gitmekte. Bunu size hemen kavratacak bir dünya tasarlamış Eidos Montreal, sokaklarda gezinirken iyiye gitmeyen dünyaya ve çökmenin eşiğindeki toplum kavramına dair sayısız detay yakalayabiliyorsunuz.

Teknik açıdan baktığımızda da bazı sorunlara sahip Mankind Divided. Frame değerleri bu sorunların en başında geliyor. Haritada belli noktalarda gizlice yükleme yapıyor oyun, bu esnada frame inanılmaz düşüyor ve bir anda Chaplin filmi izliyor gibi oluyoruz. Bunun dışında çatışmaların vites yükselttiği ve konsolu hafiften terleten sahnelerde de aynı sorun bir anda ortaya çıkıyor. Zaten grafikleriyle son dönemin en şaşırtıcı oyunu değilsin, ne diye böyle sorunlarla karşımıza çıkıyorsun? Kaplamalar da özensiz açıkçası. Şehirlere geniş açıdan baktığınızda karanlık gelecek tasvirinin harika yapıldığını görüyorsunuz ama biraz detaya girince bir anda Human Revolution oynadığınızı zannetmeniz işten bile değil.

Renk paleti inanılmaz hoşuma gidiyor bu serinin. Kehribar sarısının başı çektiği renkler oyunun siber-punk ruhuna öyle yakışıyor ki, anlatamam (ama anlatmaya çalışıyorum gördüğünüz gibi). Sarıya eşlik eden siyah, kırmızı ve diğer koyu renklerin uyumu sayesinde adım attığımız her sokak kendi başına dikkat çekmeyi başarıyor.

Kontrol Bizim Elimizde

deus-ex-mankind-divided-gorsel-002

Human Revolution bizlere inanılmaz keyifli bir oynanabilirlik sunmuştu hatırlarsanız. Oyunda nasıl ilerleyeceğimiz tamamen bize bağlıydı; ister aksiyona abanarak hikayeyi tamamlayabiliyor, istersek de etliye sütlüye bulaşmadan gizlilik temasına sadık bir şekilde ilerliyorduk. Aynı yapıyı üzerine koyarak karşımıza çıkarıyor Mankind Divided. Bu oyunda kontrol sizde, bu size net bir şekilde hissettiriliyor. En iyi dostum silahlarım diyenler aksiyona abanabilirler, Jensen’in süper güçlü yapay bedeni ve silahları buna rahatça izin veriyor.

Kan benim midemi kaldırıyor diyen barış kuşları ise sırtlarını gizliliğe yaslayabilir ve daha taktiksel, tansiyonu yüksek bir oynanabilirliğe merhaba diyebilirler. Tercih tamamen sizin, seçeceğiniz her oyun stilinin kendine has güzellikleri var. Bunun şöyle de bir güzelliği var, vaktiniz varsa oyunu bitirdikten sonra bir kez daha oynayabilir ve ilk turda tercih etmediğiniz stilde ilerleyip oyunun neler sunduğunu görebilirsiniz.

Oyunun derin hikayesini şekillendiren ana görevler inanılmaz keyifli ve genelde tansiyon yüklü. Genelde bir noktadan diğerine götürüyor sizi görevler ve bir noktada özgür bırakıp Jensen’in dedektiflik yeteneklerini çıkartmanızı istiyor. Araştırma bu oyunun her şeyi. Haritalarda gezinmeli, etrafı iyice araştırıp delil ve bilgi toplamalısınız. Bunun yolu da bilgisayarları hacklemekten, evlere gizlice girip yaşananlara dair bilgi toparlamaktan, NPC’lerle diyaloğa girmekten geçiyor. Ana görevlerin çoğunda opsiyonel yan görevler de mevcut. Bunlar da size ek bilgi veya göreve giden yolda alternatifler sunuyor.

Görev Bizi Çağırıyor

deus-ex-mankind-divided-gorsel-005

Yan görevlerde de delice bir içerik sunuyor Mankind Divided. Bulunduğunuz şehirlerin her bir köşesinden yan görev çıkabilir, o yüzden bol bol gezinmeyi sakın ihmal etmeyin. Yan görevlerde hoşuma giden şey ise oyunun bize pek yardımcı olmaması oldu. Bir görev aldığınızda gitmeniz gereken yeri haritada kabak gibi göstermek yerine araştırma yapmanızı istiyor oyun. Sızacağınız bir evde okuduğunuz bir e-mailde yazan adresi kendiniz bulmanız gerekebiliyor mesela.

Bu esneklik ve oyuncunun biraz yalnız bırakılarak araştırmaya zorlanması tadında bir zorluk katmış oyuna. Günümüz oyunlarının gittikçe basitleştiği ve tek kişilik hikayeler sunmayı unuttukları şu günlerde (seni ayrı yere koyuyoruz Dark Souls, yanlış anlama) Deus Ex: Mankind Divided ilaç gibi geldi açıkçası.

Mankind Divided’daki iyileştirmeden en fazla diyaloglar nasiplenmiş. NPC’lerle daha fazla etkileşime giriyoruz artık ve diyaloglar cidden uzun sürebiliyor. Hikayeye keskin yönler veren diyaloglara ve diplomasi dinamiklerine önem vermeniz şart. Konuşmalarda vereceğiniz cevaplar oldukça önemli; karşınızdakinin ruh haline göre doğru cevapları verip hikayeye ciddi katkı sağlayan ipuçları elde edebilir, hiç şiddete başvurmadan işleri çözebilirsiniz.

Yanlış tercihler ise size kapıları kapatabiliyor, hatta kurşunların havada uçuştuğu çatışmaların ortasında bırakabiliyor ve işleri zor yoldan halletmek zorunda kalıyorsunuz. Diyaloglarda avantaj istiyorsanız Jensen’in gelişim ağacındaki Social Enhancer yeteneği aktif etmenizde fayda var. Bu yetenek sayesinde karakterlerle konuşurken o anki ruh hallerini, tansiyonlarını ve pozitif-negatif olma durumlarını ek bir bilgi ekrancığında takip edebiliyorsunuz. Bu sayede konuşmalara daha kolay yön verip karşınızdakinden de istediğinizi alıyorsunuz.

Yetenek Ağacının Çeşitli Meyveleri

deus-ex-mankind-divided-gorsel-006

Hazır yetenek ağacına değinmişken oradan devam edeyim en iyisi. Augmentations başlığı altında yeteneklerimiz, oyunda tecrübe puanı kazandıkça Praxis isimli modüllerden elde ediyoruz. Tecrübe barı dolunca bir Praxis kazanıyoruz ve bunları da yetenek açmak için harcıyoruz. Jensen’in bir önceki oyunda sahip olduğu yetenekler zaten burada, üzerine de yenileri gelmiş durumda. Eskilerden hack kabiliyeti hala çok ama çok önemli, sibernetik kol gücünü arttırmak da hem aksiyonda hem de alternatif yol açmakta işinizi kolaylaştırıyor.

Yenilerden örnek vermek gerekirse, hızlıca ileri atılmamızı sağlayan Icarus Dash ve kolumuzu kılıca dönüştüren Nanoblade favorilerimden. Bazı yeni deneysel yeteneklerin aktif olduklarında Jensen’ın vücuduna aşırı yüklenme yaptıklarını da unutmayın ve tercihlerinizi ona göre yapın.

Yetenek ağacında pek çok özelliği aktif ettiğinizde kafesinden kaçmış ve ipini boşaltmış sirk maymununa dönüyor Adam Jensen. Ulaşamayacağı yer, atlamayacağı yükseklik ve geçemeyeceği engel kalmıyor. Bunun oyunu kolaylaştırdığını falan sanmayın, sadece gideceğiniz noktada alternatif bir yol bulmak iyice kolaylaşıyor, o kadar.

Hackleme yeteneği oyunda en sık başvuracağınız şeylerden. Kapılar, bilgisayarlar, taretler ve kameralar gibi pek çok cihazı hackleyerek hem bilgi toplayabilir, hem de alternatif yollar açabilirsiniz. İlk oyundaki gibi bir mini oyun devreye giriyor hackleme esnasında. Gayet taktiksel olan bu mini oyun gözleme ve hıza dayalı.

Mekanları araştırırken toplayacağınız bazı yazılımlar ise işinizi kolaylaştırıyorlar. Hackleme esnasında açılan ekranda yeşil küreyi ele geçirmemiz gerekiyor. Bu küreye giden yolda dosyalar var ve ilk olarak onları ele geçirmeliyiz. Her dosyanın ele geçirilirken fark edilme yüzdesi var. Bu yüzdeleri iyi değerlendirip adım adım dosyaları hacklemeniz ve fark edilirseniz süre dolmadan yeşil küreyi ele geçirmeniz gerekmekte. Gayet tansiyonlu bir mini oyun bu, benden söylemesi. Özellikle bilgisayar hacklemenin getirisi ise inanılmaz fazla. Bu sayede açamadığınız kapıların şifrelerini ele geçirebiliyor, hikayeye ait yeni detaylar elde ediyor, en olmadı Deus Ex dünyasına ait tonlarca içerik elde edip hikayenin altını doldurabiliyorsunuz.

Hackleme de başarısız mısınız? O zaman size Multi-tool verelim, ne dersiniz? Etrafta bulabileceğiniz veya topladığınız craft parçaları sayesinde kolayca üretebileceğiniz bu cihaz, hacklenebilen cihaz ve kapıları hızlıca açmanızı sağlıyor. Eidos hack işinde zorlanan oyuncuları düşünerek böyle bir cihazı oyuna dahil etmiş belli ki ama fazlasıyla iş gördüğü ve zor zamanlarda hayat kurtardığı bir gerçek.

İyi Bir Toplayıcı Olmak

deus-ex-mankind-divided-gorsel-004

Envanter yönetimi oldukça önemli. Oyunun başında belli oranda envanter alanına sahip olacaksınız ve gördüğünüz her şeyi deli gibi toparlamak istediğiniz için de bu alan hemen doluverecek. Burada önemli olan oyun stilinizle uyumlu silahları yanınızda taşımak. Aksiyona hiç ağırlık vermiyorsanız ordu gibi her silahı taşımanıza hiç gerek yok. Uyuşturucu dart atan tabanca ve önlem için de bir ateşli silah tutsanız yeter. Tam tersiyse yapacak bir şey yok zaten, oyunda yer alan her silahı taşımak için envanterde yer açmak için sık sık çabalayacaksınız. Gelişim ağacında envanter alanını iki kademe genişleten bir yetenek var, notunuzu alın şimdiden.

İyi bir toplayıcı olmadan başarıya kolay ulaşmak mümkün değil Mankind Divided’da. Girdiğiniz her mekanda etrafı iyice araştırın, çekmeceleri kurcalayın ve gizli bölümleri arayın. Bu sayede özel cephane, sağlık paketleri ve multi-tool yaratmanız için gereken craft parçalarını, kirli hack yetenekleriniz için elzem olan yazılımları ve cephaneleri sık sık bulacaksınız. Yeter ki algınız her saniye açık olsun, girdiğiniz her yeri köşe bucak araştırın.

Mini Oyun

deus-ex-mankind-divided-gorsel-007

Hikaye modunu sömürdünüz dibine kadar ama oyunun sizinle işi henüz bitmedi, ona göre. Mankind Divided’da hikaye modunda da yer alan bir bölümden esinlenen ek bir mini oyun mevcut. Breach isimli bu mod daha arcade bir yapıya sahip ve aksiyon ile bulmacayı harmanlayan hızlı oynanabilirliği ile dikkat çekiyor. Görsel dili ve genel dinamikleri ile geçtiğimiz yılın sıkı bağımsızlarından Volume’un büyük bütçeli versiyonu gibi duruyor Breach.

Burada her turda süre dolmadan bilgisayar parçalarını hacklemeye çalışıyoruz. Mekan bulmacaları bilgisayarlara ulaşmamızı zorlaştırıyor ama bulmacaların başınıza bela olduğu falan yok, sadece süreyle yarıştığınız için biraz geriliyorsunuz, o kadar. Breach bölümlerinde ilerledikçe yeni yetenekler de kazanıyorsunuz ve gittikçe zorlaşan bölümlere gelişiminizle ayak uyduruyorsunuz. Daha da güzeli, buradaki skorumuzu online liderlik tablosunda arkadaşlarımızla yarıştırabiliyoruz.

Kontroller sorunsuz, emin olun. Oyunda hareket halindeyken birinci şahıs, siper aldığımızda ise üçüncü şahıs kamerasına geçiyoruz. Bu dinamik geçişler oyuna farklı bir hava katıyor. Aksiyona ağırlık verecek olanları tatmin edici, biraz zorlayıcı bir kontrol yapısı bekliyor, hemen notunu düşeyim. Nişan almak ve düşmanları tutturmak ilk başlarda zor gelecek, sakın bu oyun olmamış diye kestirip atmayın. Gelişim ağacında Jensen’in nişancılığı için bir sekme de mevcut. Geliştirildikten sonra adamımızın nişancılığı ciddi şekilde kalite kazanıyor. Siper alma ve gizlilik dinamikleri de sorunsuz işliyor, Mankind Divided’da yol almak tereyağından kıl çekmekten farksız.

Sonuç

deus-ex-mankind-divided-gorsel-001

Eidos Montreal’in başarısı yarattığı dünyanın ”farkında” olması bana sorarsanız. Bir evren, mit veya hikaye yaratmak kolay iş değil, içinin doldurulması gerekiyor ve Deus Ex evreni bu konuda örnek olabilir yapımcılara. Yaratılan dünya adeta yaşıyor, sokaklardaki herhangi bir NPC ile konuştuğunuzda asla boş boş konuşmuyorlar, içinde bulundukları sıkıntılardan, ARC’tan, polis şiddetinden yakınıyorlar. Meselesi olan ve bunu size aktarmayı başaran bir dünya bu, içi boş değil.

Adam Jensen’e inceden kıl oldum bu oyunda, gereksiz fazla cool takılmasını sevemedim ve seslendirmesi de bunda etkili. En basit veya normalde pozitif tınlaması gereken cümleleri bile sanki hayatın anlamını veriyormuş gibi garip bir havayla, buğulu bir tonda söylüyor. Görüntüsü ve karakterine uyumlu deyip geçelim artık, belli ki Jensen’i kabullenmemiz gerekiyor. Diğer karakterlerin seslendirmeleri ise oldukça başarılı. Ses efektleri ilk oyundaki kadar sağlam, nesne toplama ve hackleme esnasında çıkan efektlerin hepsi tanıdık zaten. Kanadalı besteci Michael McCann’ın elinden çıkma soundtrack ise inanılmaz. Ödüllü bestecinin her bir parçası hem klasik, hem de modern tınılara sahip ve Deus Ex evreni ile müthiş bir uyum içinde.

Deus Ex: Mankind Divided, Human Revolution’ın üzerine devrimsel yenilikler koymuyor. İyi olanı bozma mottosunun izinden giden oyun gene de her haliyle müthiş. Neredeyse oyunun kutusundan bile yan görev çıkacak kadar içerik doldurulmuş, yaşayan bir dünyaya ve çok sağlam dinamiklere sahip bir oyun bu.

Yılın en iyisi olma şansını önceki oyunu fazlasıyla tekrar ettiği için kaçırsa da, bu uzun soluklu ve hikaye odaklı maceraya sakın kayıtsız kalmayın.

Yazar: Hakan Orkan
Alıntıdır: PSTürkiye

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.