Makaleler

Türk Mitolojisinde Erlik

erlikhan

“…

-Şeytan’a bel bağlanır mı?

-Yardımcımızdır, bağlanır.

-Adem uşağına bel bağlanır mı?

-Bağlanırsa ağlanır.”

(Zeybeklikte / Kızanlığa geçiş töreninden)

“Ah, benim korkunç meleğim.

Beni varlığının sonsuzluğuyla zenginleştir.

Eğilmez baba, nasıl idrak edeceğimi öğret bana.

Kendimi, anlamaya adayacağım

Suç ortağın olduğum için.”

(Norveçli melodik black metal grubu Dimmu Borgir’in 1999 tarihli albümü “Spiritual Black Dimensions” albümünden “The Insight and the Catharsis” parçasının son bölümü.)

 

“Meleklerin içinde en bilgili, en güzel sensin

Alnı kara yazılı bir Tanrı’sın, öğülmeyensin.

Övgü sana, ün sana olsun Şeytan, otağ kurduğun

Gökyüzü’nün en yüce yerlerinden, yenik durduğun

Sessizce düş kurduğun Cehennem’in dibine değin!

Ko ruhum şöyle bir gün dinlensin az, ko yeğinlesin

Sesin yanıbaşında, Bilgi Ağacı’nın altında

Dalları bir tapınak gibi yayılırken alnında!”

(Charles Baudelaire “Şeytan’a Yakarışlar”dan.)

 erlik-han

Mitolojinin temel ilkelerinden biri karşıtlıktır. Özellikle İran kültürüne ait Mazdaizm veya Maniheizm gibi inançlarla birlikte başlayan düalist ilke mitolojinin temeline zıtlıkların birliği ve aynı zamanda mücadelesini koyar. Bu anlayışa göre kainattaki her şey zıttıyla vardır. İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin ve daha birçok zıt kavram birlikte bir uyum içinde varlığı meydana getirir ve kainatın işleyişinden sorumludur.

Bu karşıtlık ilkesinin temel yapılarından biri de mitolojideki kaos-kozmos meselesidir. Mitolojide kozmosun yani bizim anacağımız ismiyle evrenin yaratılmasından önce bir kaos yani karmaşa ve düzensizlik hakimdi. Bu düzensizlik bazı mitik anlatmalara göre ateş, bazı mitik anlatmalara göre su, bazılarına göreyse toz ve gaz bulutuydu. Fakat her şekilde evrenin yaratılması, dünyanın bir düzene göre şekillenmesi ve yaşamın başlangıcı için gerekli ortamın oluşturulmasından önce bir kaos mevcuttu ve kaos iyi olan düzenin tam zıtı olarak kötüydü.

Türk mitolojisinde de özellikle Altay Türklerinin mitik tasavvurlarına baktığımızda benzer bir kaos-kozmos, yani evren-evren öncesi düzensizlik meselesi görülür. Altay Türklerinin yaratılış anlatmalarına göre her şeyden önce sonsuz bir su mevcuttu. Bu suyun üzerine uçmakta olan iyi, beyaz ve doğru olanın sembolü tanrı Ülgen sudan çıkan Ak Ene’nin bahşettiği ilhamla yaratma eylemine başladı. Bu süreç kaostan kozmosa, düzensizlikten düzene geçişin süreciydi. Fakat kaos yani düzensizlik, yani kötü olan bitecek miydi? Düzenle birlikte hep iyi hakim olacak “kötü”nün bu yaratılışta veya sonrasında bir rolü olmayacak mıydı?

erlik_han_by_sonsamur

Karşıtlık ilkesi semantik anlamda iyinin karşısına kötü olanı koyarak iyinin mahiyetini açıklar ve aslında taraflı bir bakış ile iyinin kıymetini gösterir. Türk mitolojisinde iyinin ve yaratanın sembolü olan Ülgen’in karşısında da dualist ilkeye göre bir antagonist, yani karşıt kahraman mevcut bulunmalıydı. İşte bu noktada kötülük probleminin kökeni, mevcut kötülüğün açıklanması ve düzen içine ket vuran düzensizliğin, sıkıntıların, hastalıkların ve korkunun sembolü bir tasavvura ihtiyaç vardır. Semantik olarak bu unsurları açıklamak ve evrendeki iyi-kötü mücadelesine açıklık getirmek için iyiyi bilmek kadar kötüyü de bilmek gerekir. İyi olanı “iyi olanın ne olmadığı”ndan hareketle açıklamak için kötü ve korkunç, zararlı ve düzensiz, mahiyeti tam kavranamayan ve kontrol edilemeyen ve tüm bunlar dolayısıyla korkulan “şey”in bir sembolle tasavvur edilmesi gerekir. Türk mitolojisinde, en azından Türk şamanizminde, bu sembol Erlik’tir.

Burada bir noktaya kısaca değinmek istiyorum. Türk şamanizmi ifadesi riskli bir ifadedir. Ben burada şamanizmin ne olduğu, Türk şamanizmi nedir veya şamanizm ya da Türk şamanizmi ifadeleri ne kadar doğrudur tartışmalarına girmeyeceğim. Bu adlandırmayı Erlik’le ilgili tasavvurların ait olduğu fikir dairesini karşılamak için kullanacağım. Daha çok Türk mitolojisi ifadesini tercih edeceğim fakat Türk mitolojisi ifadesi sadece Altay, Yakut veya diğer Sibirya Türklerinin mitik tasavvurlarından ibaret olmadığı için ve kocaman bir Türk-İslam fikriyatını da işin içine katmak gerektiği için yer yer Türk şamanizmi ifadesini de kullanacağım. Türk mitolojisinde Erlik’in ne olduğu, nasıl adlandırıldığı, nasıl tasvir edildiği, mekanı, eylemleri ve Erlik’le ilgili diğer unsurlar çalışmamın temel çerçevesi olacaktır. Yazı bir deneme niteliğinde ve tasviri bir çalışma olduğu için dipnot sistemini kullanmayacağım. Yazının sonunda belirttiğim kaynaklar da Erlik’le ilgili birçok noktada ortak bilgileri içermektedir. Kaynakça kısmı hem benim faydalandığım kaynakları belirtir; hem de konunun meraklısı için bir “okuma listesi” niteliğindedir.

Erlik, Altay Türklerinin mitik tasavvurlarında kötü ruhların başındadır, başkanıdır. Erlik “güçlü, kuvvetli” anlamlarına gelir. Bazı Türkologlara göre bu kelime “erklig” kelimesinin bozulmuş halidir. Bu araştırmacılara göre eski Uygur Buda metinlerinde yeraltındaki karanlık dünyanın hakimi olan ve ölüm ruhu motifini karşılayan Yama’ya Erklig Yama denir. “Kudretli” anlamına da gelen bu kelime şamanist tasavvurlarda “Erlik” şeklinde, kötü ruhların başındaki antagoniste isim olmuştur.

erlik-cizim

Erlik; insanlara her türlü kötülüğü yapar, insanlara ve hayvanlara türlü türlü hastalıklar gönderir ve onlardan kurbanlar ister. İstediği kurban verilmediği takdirde musallat olduğu oba veya aileye ölüm ve felaket ruhlarını gönderir. Öldürdüğü insanların canlarını yer altındaki karanlık dünyasında kendine uşak yapar.

Erlik, şaman dualarında bir canavar olarak tasvir edilir. Atletik vücutlu, gözleri ve kaşları kömür gibi kapkara, çatal sakalı dizlerine kadar uzamış, yaban domuzunun azı dişlerine benzeyen bıyığı kulaklarının üzerine yerleşmiş, çenesi tokmağa, boynuzları ağaç köklerine benzeyen bir ihtiyardır. Saçları kapkara ve kıvırcık olarak tasvir edilir. Bir başka tasvire göreyse Erlik’in beli o kadar şişmandır ki hiçbir kuşak yetişmez, boynu o kadar kalındır ki insanın kucağı yetmez, gözkapakları bir karış, bıyıkları ve sakalı simsiyah, gözleri ve kaşları karadır. Erlik’in dizlerine kadar uzanan bir sakalı vardır. Erlik inanılmz bir güce sahiptir, insan kuvvetinin kaldıramayacağı şeyleri kaldırır, insan göğsünden bir kovaya ve yeşil demirden bir kılıca sahiptir. Erlik’in dokuz oğlu vardır. Başka bir tasvirde ise Erlik’in dumansız barutla dolu bir tüfeği vardır. Kızlarının adları tam olarak belirtilmese de “sekiz gözlü Kiştey ana” ve “Erke Solton” adlı kızları bilinir.

Erlik, Türk yaratılış anlatmalarında Şeytan’a denk kabul edilir. Bir anlatmada Erlik’in bir insan, hatta ilk insan olduğu belirtilse de bu durum metinle ilgili bir problem olabilir. Erlik, İran mitolojisindeki Ehrimen’le de benzer olarak düşünülür. Erlik, yaratılış anlatmalarında en baştan beridir, yani kaosun kozmosa, düzensizliğin düzene ve evrene dönüşmesi sürecinin başından beri vardır. Bu da kötülüğün kökeniyle ilgili bir tür açıklama çabasıdır. Fikir olarak iyinin karşısındaki kötü, yaratılış anlatmasında en baştan beri bulundurularak kötünün ve kötülüğün menşei açıklanır. Erlik, kötüdür; kötülük eder; her zaman kötülük düşünür; fakat iyi ve beyaz olan tanrı Ülgen tarafından kesinlikle öldürülmez; sadece hapsedilir. Erlik yıkıcıdır, yıkımın ve düzensizliğin sembolüdür. Kuzeydeki karanlık ülkeler Erlik’in diyarı kabul edilir. Erlik’in bir mantığa uymayan bir yaratma edimi mevcuttur.

İsmi Hakaslarda “İrlik” ve Minusins Tatarlarında “İrle Han” olarak da bilinir. Yeraltı diyarının hükümdarı, ölülerin hanı gibi hitaplarla da anılır. Sümerlerdeki “Yereşkigal (Ereshkigal)“ veya Ortaçağ Hristiyan düşüncesinin “düşmüş meleği Lucifer” ile de benzetilir. Erlik’e belirsiz bir saygı da mevcuttur. Bu saygı evrendeki varlığına duyulan saygı veya korkuyla karışık bir saygı olmakla birlikte “han, bey, biy, ata, baba” gibi hitaplarla da anılır. Sagay efsanelerinde Erlik bütün demonik güçlerin adıdır. Erlik Han ise bu güçlerin lideri konumundadır. Yakut Türklerinin mitik anlatmalarında Arsan Duolay, Erlik’e denk düşer ve yeraltındaki uçsuz bucaksız derin sular saltanatının, mavi denizlerin sahibidir. Erlik, insanın ilk atası olarak da tasavvur edilir. Yaratılış anlatmalarında Ülgen’in yarattığı çamurdan bedene can üfleyen Erlik’tir ve bu haliyle “kötü başlangıç”ı simgeler.

erlikhan_by_volkanyenen-d3eo2sf

Şaman dualarında Erlilk’e “Kayrakan” olarak da seslenilir. Erlik insan için acı, eziyet ve ölümle eşdeğerdir. Erlik’in yeraltı diyarıyla ilgili farklı tasvirler de mevcuttur. Erlik yeraltı diyarında kara çamurdan bir sarayda veya duvarla çevrili kara demirden bir sarayda yaşar. Erlik’in sarayı insanların gözyaşlarından oluşan dokuz nehrin birleşerek Toybodım (Doymadım) Nehri’ne dönüştüğü yerde veya abra ve yutpa denilen korkunç su canavarlarıyla dolu olan Bay Tenis (Bay Deniz)’in yanında bulunmaktadır. Toybodım Nehri üzerinde at kılından kurulmuş bir köprü vardır. Erlik’in aleminde birçok ruh vardır. Bu ruhlar kaçmaya çalışırsa at kılından köprüde düşüp nehir aracılığıyla Erlik’in topraklarına geri gelir. Bir şamanın tasvirine göre de Erlik’in diyarı güneşsiz ve aysızdır. O diyarda dağlar ve yosun tutmuş geniş bataklıklar, insan gözyaşları ve tesadüf eseri ölenlerle kendini öldürenlerin kanlarından oluşmuş göller ve geçmek için tek bir at tüyünden köprüsü olan yosun tutmuş kara sulu dipsiz göl vardır.

Erlik’e ulaşabilmek için yolda “puudak” denen büyük engellerden geçmek gerekir. Şamanlar ayin yaparken Erlik’in huzuruna bu yoldan giderler. Erlik küreksiz, kara kayıkta gezer; yağız, rahvan ata, yük hayvanına veya kel bir öküze biner. Kızıl ve kanlı yemeklerle beslenir; akciğer kanı içer, Erlik’in yeme içme zamanı ise akşamüstü, gökyüzünün kızardığı zamanlardır.

Yukarıda da kısaca belirttiğimiz gibi Yakut Türklerinde Erlik’in karşılığı olarak Arsan Duolay vardır. Yakut Türklerinin mitolojisinde kötü ruhlar yedi kabileye ayrılır ve başlarında Arsan Duolay vardır. Arsan Duolay; yeraltı dünyasının dibinde, örümceklerin bile battığı çamur bataklığında yaşar. Arsan Duolay’ın yeraltı diyarı kertikli bir aya ve güneşe sahiptir, karanlıktır ve bu dünyanın ağaçları ve otları da demirden ve iğrenç bir görünümdedir. Tam adı bir araştırmacı tarafından “Arsan Duolay Buor Mangalay Luo Haan Toyon (toprak göbek Luo Haan Arsan Duolay Efendi)” olarak da belirtilmiştir.

Altay Türklerinin mitik tasavvurlarında Erlik’in ölüm ruhu fonksiyonuna da sahip olduğunu görürüz. Bir anlatmaya göre Erlik dumansız barutla dolu silahını alıp her gece yeryüzüne çıkarak insanları öldürür ve onların ruhlarını yanında götürür. Bu insanlar genelde yaşam süresi biten ve ölüm vakti gelmiş insanlardır. Henüz vakti gelmediği halde öldürüp götürdüğü insanları da kendisine hizmetçi eder. Ülgen bu durumu görünce bir gün gizlice Erlik’in tüfeğine başka bir barut koyar. Erlik silahını gece ateşler ve korkunç bir gürültü kopar. Bu gürültü karşısında Erlik tüfeğini yere bırakır ve yeraltı deliğine kaçar. O günden sonra da insan ruhu için kendisi yeryüzüne çıkmaz ve elçilerini gönderir. Bu elçiler, muhtemelen, Altay Türklerinin mitik tasavvurlarındaki “aldaçı” isimli ölüm ruhlarıdır. Erlik’le ilgili bu anlatmada kötü ruhları korkutmak için gürültü yapılması veya tüfekle ateş edilmesi inancının izlerini de görebiliriz.

Altay Türklerine ait bir masalda “Gökteki tanrı Ülgen, yer altındaki Erlik-biy, bu beladan kurtarın.” şeklinde bir dua yer alır. Bir diğer masala göre Erlik, şeytanların ve yeraltının hükümdarı ve efendisidir, Altay Türklerinin anlatmalarında sıklıkla yer alan ve kötücül bir dev tipi olan Celbegen’in yedi başından dördünü ona Erlik hediye etmiştir. Altay Türklerinin destanlarında Erlik, destan kahramanının da düşmanıdır. Erlik’in oğulları, kızları, damatları veya gelinleri insanlara zulmeder, insanları kaçırır ve yeraltı dünyasında hapseder. Kahraman, yeraltı dünyasına çeşitli şaman pratiklerini uygulayıp iner ve Erlik’le mücadele edip kazanır.

Bu bilgilerden sonra başta belirttiğimiz karşıtlık ilkesiyle Erlik tasavvuru arasında bağlantı kurmak mümkün görünmektedir. Erlik, iyi yani protogonist olan baş karakterin yani Ülgen’in karşısındaki antagonist yani zıt karakterdir. Evrendeki kötünün varlığı ve dengenin kurulması için gerekliliği Erlik tasavvurunun temelini oluşturmuştur. Erlik halihazırda kötünün menşei, açıklaması ve ta kendisidir. Burada Türk mitolojisindeki veya Türk şamanizmindeki iyi ve kötünün dengesi iyi bir şekilde kurulmuştur. Aslında ne Ülgen, Erlik’ten yücedir; ne de Erlik, Ülgen’e karşı galip gelebilir. Tam bir düalist ilke ile ikisi de bu düzenin ak-kara, iyi-kötü, doğru-yanlış, güvenilen-korkulan gibi zıtlıkların uyumuyla devam etmesinden sorumludur. Erlik’in dünyanın ve insanın yaratılışında aktif olmasa da rol alması ve katkıda bulunması insandaki mevcut kötünün açıklanmasıdır. Türk şamanizmi semantik anlamda kötünün açıklamasını Erlik sembolüyle yapmıştır. Ayrıca insan, doğası gereği iyi, doğru ve güvenilir olanın tarafında olmak ister. Bu nedenle iyi olan Ülgen, mitik tasavvurlarda Erlik’ten üstün kabul edilir. Bir nokta daha vardır ki Erlik’in bu düzenin işleyişiyle ilgili özelliğini belirtir. Erlik, mitik anlamda insanın yaşadığı sıkıntıların, sorunların ve hastalıkların açıklamasıdır. Bu saydığımız unsurlar bu düzenin içinde halihazırda vardır ve bunlardan biri sorumlu olmalıdır. Bu sorumluluk da Erlik’e yüklenir ki bu da aslında bu sorunların yaratıcısından ziyade açıklaması olarak Erlik düşüncesinin bir göstergesidir. Erlik’e hitaplardaki saygı Türk şamanizmindeki varolan düzenin tüm olgularına duyulan saygıyla alakalıdır. Bunun yanında korkuyla karışık bir saygı da mevcuttur diyebiliriz.

Türk mitolojisinde Erlik veya kavramsal olarak bakacak olursak antagonist (Şeytan, İblis, Erlik, Arsan Duolay…vb.) başlı başına bir tez konusu olacak niteliktedir. Buraya kadar ele aldığım bilgiler dahilinde bu yazı bir “meraklısına ilgi çekici bir deneme”den öte bir şey değildir. Bu denemeyi de Erlik’le ilgili bir şaman duasıyla noktalamak isterim:

Kara argımak minittü                         Bindiği (at) kara küheylan

Kara kunduz töşöktü                          Döşeği kara kunduz (derisinden)

Kurdak yetpes beldü                           Beline kuşak yetişmez

Kuçak yetpes moyundu                      Boynuna kucak yetişmez

Karış bolgon kamaktü                        (Göz) kapağı bir karış

Kara mıyık sakaldü                             Kara bıyıklı, kara sakallı

Kan çapkan çıraylü                             Kana çalmış yüzlü (çehreli)

Mayma saçtü Bay Erlik                      Parlak saçlı Bay Erlik!

Kişi köksü könöktü                            Kuvası kişi göğsünden

Ku baştan ayaktü                                Kadehi kurumuş kafatasından

Yeşil temir kılıçtü                                Kılıcı yeşil demirden

Yalpak temir yarındü                          Kürek kemikleri yassı demirden

Yilim kara yüstü                                  Kapkara yüzlü

………………………………                        ………………………………………..

Kara argımak minittü                          Bindiği (at) kara küheylan

Kara çibek tizgindü                              Dizgini kara ipekten

Kara yılan kamçılü                               Kamçısı kara yılan

Er ardıma külüp kel!                           Tam önüme gülerek gel!

 

Kaynaklar:

A.N. Anohin. Altay Şamanlığına Ait Materyaller. Çeviren: Zekeriya Karadavut-Jannet       Meyermanova. Konya: Kömen Yayınları, 2006.

Abdülkadir İnan. Tarihte ve Bugün Şamanizm: Materyaller ve Araştırmalar. 3. Baskı. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1986.

Bahaeddin Ögel. Türk Mitolojisi I (Kaynakları ve Açıklamaları ile Destanlar). 2. Baskı. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1993.

Bahaeddin Ögel. Türk Mitolojisi II (Kaynakları ve Açıklamaları ile Destanlar). 2. Baskı. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1995.

Celal Beydili. Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük. Ankara: Yurt Kitap-Yayın, 2005.

Emine Gürsoy Naskali. Maaday-Kara. İstanbul: YKY, 1999.

Esat Korkmaz. Ansiklopedik Şeytan Tasarımı-Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Anahtar Kitaplar Yayınevi, 2006.

Fuzuli Bayat. Türk Mitolojik Sistemi I (Ontolojik ve Epistemolojik Bağlamda Türk Mitolojisi). 2.Baskı. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2011.

Fuzuli Bayat. Türk Mitolojik Sistemi-II (Kutsal Dişi – Mitolojik Ana, Umay Paradigmasında İlkel Mitolojik Kategoriler – İyeler ve Demonoloji). 2.Basım. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2012.

Fuzuli Bayat. Anahatlarıyla Türk Şamanlığı. 3. Basım. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2006.

İbrahim Dilek. Türk Mitoloji Sözlüğü (Altay-Yakut). Ankara: Gazi Kitabevi, 2013.

İbrahim Dilek. Altay Destanları-I. Ankara: TDK, 2002.

İbrahim Dilek. Altay Masalları. Ankara: Alp Yayınevi, 2007.

  1. P. Potapov. Altay Şamanizmi. Çeviren: Metin Ergun. Konya: Kömen Yayınları, 2012.
  2. A. Alekseyev. Türk Dilli Sibirya Halklarının Şamanizmi. Çeviren: Metin Ergun. Konya: Kömen Yayınları, 2013.

Uno Holmberg. The Mythology of All Races In Thirteen Volumes (Finno-Ugric, Siberian).  Volume IV. New York: Cooper Square Publishers, 1964.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.