Çizgi Festivali 2023 İçin Çizgi Roman Önerileri
Kadıköy Çizgi Festivali başladı! Yolu Yoğurtçu Parkı’na düşecek olsun olmasın, tüm okurlarımızla bir çizgi roman önerileri listesi paylaşalım dedik. Ama bu listede süper kahramanları genelde dışladık.
Kadıköy Çizgi Festivali 2023 ve Gaming İstanbul (GIST) 2023 bu hafta sonu çakıştı. Bunun bir Barbenheimer etkisi yaratmasını bekliyoruz. Zira İstanbul’lular için her iki etkinlik de kaçırılmaması gereken sürprizlerle dolu.
Fakat bu yazının konusu çizgi roman önerileri. Bu yüzden Kadıköy Çizgi Festivali’nin detaylı programı için sizi şuraya yönlendireyim. Ve başlayalım:
Kavşak – Kayıp Kıta
11 yaşındaki Lucas ve babası bir gün ortadan kaybolurlar. Kayıp ilanı 10 yılı aşkın süre boyunca şehrin her yerinde asılıdır. Ancak kimse Lucas’tan haber almaz. Ta ki bir gün Lucas, amcası ve yengesinin kapısında belirene dek. İşin en çarpıcı yanı Lucas’ın kayıp olduğu süre dahilinde hiç yaşlanmamış olması değil. Davaya bakan dedektif ve psikolog için Lucas’ın günlüklerinde yazılı olanlar daha çarpıcı.
Kavşak önce kapağı ve çizimleriyle bizi kendine çekiyor. Ancak çizgi roman önerileri listesinin ilk elemanı olmayı hak eden şey o güzel hikaye anlatımı. Çizgi romanı okurken Neil Gaiman, Ray Bradbury ve Stephen King’in buluşması gibi bir tat alıyoruz. Hele ki Bir Oğlan’ın Yaşamı romanına bayıldıysanız, Kavşak’a da göz atmalısınız.
Kayıp Kıta‘nın yayımladığı Kavşak raflara geleli henüz bir ay oldu. Çizgi film kanallarından aşina olduğumuz çizim tarzı kullanıyor. Zira kitabı kaleme alan isim çizgi film endüstrisinde dirsek çürütmüş biri: Norm Konyu.
Die – Presstij
Presstij Çizgi Roman ne yazık ki Kadıköy Çizgi Festivali katılımcı listesinde yer almıyor. Fakat bu Presstij’in çizgi romanlarını festivalde bulamayacaksınız demek değil. Bu yüzden FRP zarı atmış herkese mutlaka önerdiğimiz Die serisini bir kez daha önerelim. Üçüncü cildi yolda olan bu hikaye de ortadan kaybolan bir grup gencin yıllar sonra bir anda yaralı ve travma geçirmiş halde ortaya çıkmalarını anlatıyor.
Gençlerin Jumanji-vari bir şekilde, oynadıkları FRP oyununa çekildiklerini öğreniyoruz. Oyuncular oyundan kurtulmayı ve gerçek dünyaya kaçmayı başarıyor. Ancak bunu yapmak için oyun yöneticilerini geride bıraktılar. Vicdanlarının sesini yıllarca bir şekilde susturmuşlar. Oyunu unutmaya da çalıştılar. Postayla gelen o kanlı 20 kenarlı zar olmasaydı belki de başarırlardı.
Şimdi ergenken, tek bir gece oynamak için üstün körü yarattıkları FRP karakterlerine ve onların alışılmadık huylarına geri dönmeleri gerekiyor.
Crossover – Marmara Çizgi
Övmelere doyamadığım bir diğer çizgi roman da Crossover. Çizgi roman kahramanlarının ait oldukları evrenden taşarak gerçek hayatta vücut bulmalarını işliyor. İnsanlığın bu duruma tepkisi ise çizgi romanlara dair her şeyi yasaklamak ve çizgi roman karakterlerini avlamak oluyor. Çizgi roman okumanın günah olduğu ve çocukluk kahramanlarımızın avlandığı bu gerçekliğe anında kaptırıyoruz kendimizi. Nitekim ana karakterimiz de bizler gibi çizgi roman aşığı biri. Onunla özdeşleşmek hiç zor olmuyor. Yani çoğunluğun taraftarı olduğu bir çizgi soykırımının ortasında çizgi roman okumak isteyen birinin yerine koyuyoruz kendimizi.
Crossover’ın iki cildini yayımladı Marmara Çizgi. Ancak çizgi romanı okuduğunuzda God Country ve The Paybacks okuyasınız da gelecektir muhtemelen. Bence Crossover’ın ilk cildine bir şans verin. Belki bir taşla üç kuş vurmanızı sağlar, size severek takip edeceğiniz başka seriler de tanıtır.
Tam Çizgi Festivali’nde almalık bir hikaye, ben size söyleyeyim. Günün anlam ve önemine uygun.
Tuş – Orhan Umut Gökçek – Baobab
Havada asılı bir tuş belirdi. Çat! Atari salonlarında jetonla çalışan o arcade oyunlarının üzerinde olanlar gibi, kocaman ve mekanik bir tuş. Öylece duruyor. Ne yaparsınız?
Orhan Umut Gökçek’in yazıp çizdiği Tuş‘tan keyif almak için hikayenin güzel olmasına gerek yoktu. Çizimleri zaten yeterince keyifli. Ancak bir anda ortada beliren tuşlara halkın verdiği tepkileri okumak da gayet eğlenceli. Hatta hem bir sonraki tuşun belirişini hem de başka başka tepkileri görmeyi bekleyerek, okuduklarımızla doyamayarak bitiriyoruz cildi. Devamı gelsin istiyoruz ama Orhan Umut Gökçek şımartmıyor bizi. En az bir yıl daha yeni bir hikayesini okuyamayacakmışız Gökçek’in. O yüzden Tuş’u kaçırmayın. Şimdiden tadını çıkarın.
Orhan Umut Gökçek, Çizgi Festivali’ne katılmak için Ankara’dan kalkıp geliyor. Cumartesi günü imza günü düzenleyecek. Bu fırsat kaçmaz! Biz kendisiyle çok keyifli bir röportaj yapmıştık. Dilerseniz onu buradan okuyup imza alırken üzerine konuşmak istediğiniz bir şey var mı diye bakabilirsiniz.
Ruhsuz – Erişcan Türk – Marmara Çizgi
Hazır atari oyunları ve kocaman tuşlardan bahsedip nostalji yapmışken… 80’ler ve 90’lar dönemine dair nostalji sevenler buraya! Erişcan Türk’ün yazıp çizdiği Ruhsuz, ilk sayısıyla yazın başında raflara geldi. Bizi çizgi film kuşaklarını heyecanla takip ettiğimiz çocukluk günlerimize götürüyor. Devasa robotların savaşlarını hayranlıkla izleyip hayaller kurduğumuz o günlere. İlk sayıyı okuyup da ikincisini beklememek mümkün değil. Neyse ki ikinci sayı yolda. Erişcan Türk de aldığı olumlu tepkilerin kendisinde yarattığı heyecanı ikinci sayıyı bizle hızlıca buluşturmak için kullanıyor.
Uzaylılar, paralel gerçeklik ve sanallaştırılmış kişilikler üzerine bir hikaye bu. Şehrinin üzerine kocaman bir robot çakılan, içi çocuk kalsa da dışı kocaman adam olmuş biri hakkında. Sürprizleri bozmayayım. Siz Çizgi Festivali’nde hemen bir sayı alıp oracıkta okuyun bence. Heyecanınızı paylaşmak isteyeceğinizden eminim.
Erişcan Türk, Çizgi Festivali’ne katılmak için Samsun’dan kalkıp geliyor. Hikayesinin adının aksine hiç de ruhsuz, soğuk biri olmadığını görünce şaşıracaksınız. Güler yüzü ve samimi heyecanıyla tanımaktan memnun olacağınız biri.
Socially Awkward Maceracı – Pınar Gökoğlu – Baobab
Yoksa siz bugüne dek Socially Awkward Maceracı ile tanışmadınız mı? Nasıl?!
Pınar Gökoğlu’nun yazıp, çizip, sosyal medyadan paylaşarak bizimle tanıştırdığı Socially Awkward Maceracı, Baobab etiketiyle kendi cildine kavuştu. Çok da güzel oldu. Minicik, son derece sevimli, arkası çıkarıp yapıştırmaya kıyamayacağımız yapıştırma sayfalarıyla ve içi utanıp sıkılan bir maceracının başına gelenlerle dolu mis gibi bir cilt.
Pınar Gökoğlu bu imza işlerinde çok yeni. Ayrıca kendisi çizgi romanlarından ziyade piksel görselleri ile sosyal medyada kalp yağmuruna tutuluyor. Fakat Baobab ile çizgi romanlarının da ne kadar sevileceğini görmüş oldu. Çizgi Festivali onun ikinci imza günü olacak. Ancak hâlâ heyecanını yenemedi. Festival alanında onu utançtan kızarmış yanaklarından tanıyabilir, imza verirken kendisiyle tanışabilir, piksel art üzerine yapacağı konuşmayı dinleyebilirsiniz.
Gerçeklik Düğümü – Marmara Çizgi
Çizimleriyle mest olacağınız bir diğer yerli çizgi roman da Gerçeklik Düğümü. Üstelik bulmaca gibi hikayesini okumak ve neyin ne olduğunu anlamak için bir nevi dedektiflik yapacaksınız bu ciltte. Siz ipuçlarını yakalayın, biz cevap anahtarını yakında yayınlayacağız. Hikayenin yazarı Öner Tavtay ve çizeri Bora Arslantürk ile röportaj yapıp düğümü çözdük. Anlattıklarını çok yakında sizinle paylaşacağız.
Gerçeklik Düğümü, ana karakterin düğümlenen bir gerçeklik içinde kafayı toplamaya çalışmasını anlatıyor. Bir çanta var, kaybolmuş. İçinde ne olduğu meçhul. Yılan gözlü insanlar ve eriyip giden insanlar var ortamda. Var mı? Yok mu? Yani son zamanlarda olan her şey karman çorman. Ancak geçmiş öyle değil. Geçmişte boğaz düğümleyen olaylar olmuş olsa da düğüm olmuş bir şey yok. O yüzden bu karman çorman hikayede yer yer ayağı yere basan bölgelere denk gelip okur olarak kendimize, teorilerimizi üzerine kuracağımız sağlam bir zemin bulabiliyoruz.
Bora Arslantürk Çizgi Festivali’ne katılamayacak. Fakat Öner Tavtay imza gününde, Erişcan Türk ile birlikte Paralel Evren standında olacak. Kendisi düğüm çözmek konusunda çok deneyimli. Siz de aklınıza takılan bir düğüm varsa çözmesini oracıkta rica edebilirsiniz.
Blacksad – Yapı Kredi Yayınları
Dedektiflik hikayelerini, noir temasını seviyor musunuz? Blacksad’i kaçırmayın.
Hayvan-insanların egemen olduğu bir dünyada depresyona sürüklenen bir kedigil dedektifin hikayesi bu. Eskiden onurlu ve başarılı bir adamdı. Ancak son zamanlarda zamanın ta kendisi ve yaşadıkları onu çok yıprattı. Eskiden sahip olduğu prensiplerin birer birer yok olduğunu görmek onu yıktı. Dedektiflik canlı doğasının en karanlık yanlarını gösterdi ona. Şimdi de hayatından yıllar önce zaten çıkmış olan eski sevgilisinin katledilmiş bedenine bakıyor. Ve bir şeylere yapışıp bırakmamak konusunda güç buluyor: Bunu yapan kişilerin boğazına yapışıp bırakmamak gibi…
Dedektifimizin bu vakayla başlayan macerası kötü kokan bir yardımcı fotoğrafçı edinmesiyle renk kazanıyor. Blacksad hem çizimleri hem de hikayesiyle okurunu memnun eden, kült bir eser. Çizgi roman seven herkesin kitaplığında yer almalı.
Karanlıkta Sevdiğin Ben – Marmara Çizgi
Karanlıkta Sevdiğin Ben gerçekten şaşırtıcı bir hikaye. Bir perili ev hikayesi aslında. Ana karakterimiz hep aydınlık ve pozitif tablolar üretmiş bir ressam. Ancak kariyerinden biraz şüphe ediyor. Gerçekten ressam olduğuna kendisini ikna etmeye çalışıyor ve bu kez farklı bir tarz deneyecek.
Kendisine ilham versin diye perili bir ev kiralıyor ve orada yaşamaya başlıyor. İnsanlar hayaletlerden korkuyor. Fakat ana karakterimiz hayaletlere inanıp inanmadığından bile emin değil. Eğer kendisine ilham verecekse hayaletlere inanmaya hazır.
Perili ev ile o evde ilham arayan bir kadının bu hikayesi son derece korkutucu. Fakat korkunçluğu evin perili, hayaletli ve karanlık olmasıyla pek ilgili değil. Eski sevgilisi ya da kocası tarafından katledilen kadın haberlerini duyduğunuzda ya da Stephen King’in bu tarz hikayelerini okuduğunuzda hissettiğiniz tarzda bir rahatsız edici bir korku.
Karadut Ekspres – Presstij
Kadıköy Çizgi Festivali’nin kaçırılmaması gereken bir diğer imza günü de Karadut Ekspres‘ten geliyor. Presstij’in kendi standı olmadığı için Yigilante Kocagöz ve Deniz Ozan Coşkun çizgi roman severlerle Ottomanga standında buluşuyor. Hem cumartesi hem de pazar günü bu enerjik ikiliyle Yoğurtçu Parkı’nda karşılaşabilir, dilerseniz çizgi romanlardan, dilerseniz başka konulardan konuşabilirsiniz. Zaten muhtemelen siz daha ne olduğunu anlamadan kendinizi bir sohbetin içinde bulacaksınız.
Karadut Ekspres’te bir seyahat firmasında çalışan şoför ile muavinin yolculuk boyunca karşılaştıkları zorlukları okuyoruz. Bu zorluklar aşina olduğumuz şeyler aslında. Ancak suretleri fantastik. Kitap toplamda 6 yolculuğu anlatan 6 farklı hikayeden oluşuyor. Bunlardan ikisi zaman yolculuğu.
Karadut Ekspres de öyle bir okuyuşta direkt anladığımızı söyleyebileceğimiz bir hikaye değil. Ancak yine de bize bir duygu iletiyor ve karşımızda çözülmeyi bekleyen bir bulmaca var gibi hissetmiyoruz. Yani kendinizi hikayenin kokusuna ve dokusuna kaptırıp çizimlerle sonuna kadar sürükleneceksiniz. Onları nasıl yorumladığınız da size özgü olacak.
Ay Polisi – Tom Gauld – İthaki
İthaki 3 haftalık gergin sessizliğinin ardından yeni bir kitap yayımladıklarını ve Kadıköy Çizgi Festivali’ne katılacaklarını duyurdu. Ancak gerginliğe sebep olan durumlar bildiğimiz kadarıyla değişmedi. İthaki bilim kurgu ve fantezi edebiyatında çok kilit bir konumda. Sandman, Alan Moore’un Swamp Thing Efsanesi, Scott Pilgrim’ler ve hatta Watchmen gibi eserleri basarak çizgi roman önerileri listesinde kalıcı bir yer edindiler. Dolayısıyla her ne kadar Müjdeci, Satürn Evleri ve Sanal Ülke çizgi romanlarını övesim olsa da bu listede sadece Alican Saygı Ortanca’nın çevirisiyle raflara gelen Ay Polisi’ni önereceğim.
Ay Polisi, bir zamanlar güzel olan bir şeyin solması ve bu konuda hissedilen pasif hüzün üzerine bir hikaye. Pasif, çünkü güzelliklerin solmasını tetikleyen ani ve büyük bir olay yok. Yalnızca zamanla yavaş yavaş aşınan bir mutluluk var. Sevdiğimiz şeyler ufalarak yok oluyor. Geriye hüzün bırakıyor. Her şey yavaşça olup bittiği için bir tepki de yaratmıyor. Boş, soğuk, durgun bir hüzün.
D&D: Sonsuz Macera Günleri – Presstij
Baldur’s Gate 3 oynayan herkes bu çizgi romanı zaten okumalı. Fakat Baldur’s Gate bilsin, bilmesin, fantastik maceraları seven herkese de D&D: Sonsuz Macera Günleri‘ni bir kez daha önereyim.
Muhteşem bir Dungeons and Dragons hikayesi. Baldur’s Gate’in ikinci ve üçüncü oyunu arasında olan olayları anlatıyor. Bizi Ravenloft‘a götürüp Strahd ile tanıştırıyor. Ayrıca Minsc ile minyatür dev uzay hamster’ı Boo‘yu da partiye dahil ediyor.
Bu yılki önerilerimiz de böyle. Geçen yılın öneri listesine de buradan göz atabilirsiniz. Sizin bize önereceğiniz çizgi romanları da yorumlarda duymayı bekliyoruz!