İncelemeler

Spider-Man: Miles Morales Oynayanlar Bu Romana Bayılır mı? – Öfkeli Kanatlar İncelemesi

Biz İthaki’nin iddialarını inceleyelim diye yola çıktık da Öfkeli Kanatlar heves kırdı. Zaten oyunun hikayesi pek olmamış demiştik, roman ise hiç olmamış. Ama oyunu seven bunu da sever herhalde, ne bilelim?

Spider-Man: Miles Morales oynaması eğlenceli, şehrini gezmesi keyifli bir oyundu. Yan görevleri de hoştu ve oyuncusunu gayet memnun etmeyi başarmıştı. Fakat ana hikayesinde sevilesi pek bir şey bulamamıştık. Hatta oynadığımız karakteri bile sevememiştik tam anlamıyla. Hatırlamak isterseniz oyunun incelemesi burada.

Halbuki Miles Morales dediğin mis gibi bir karakter. Aç, izle Into the Spider-Verse‘ü ve bana Morales’i sempatik bulmadığını söyle. Kimse söyleyemez böyle bir şey. Gel gör ki hem oyundaki Miles Morales hem de kitaptaki kendisini sevdiremiyor arkadaş.

Fakat problemler kitapta çok daha fazla sayıda ve büyük. Zira romanı koşup koşup Brittney Morris diye birine yazdırmışlar. Efendim artık liyakatsiz atama yapmayın diye diye dilimizde tüy bitti. Hiç kusura bakmasın da bu ablamız Spider-Man romanı yazmak için yeterli birikime sahip değilmiş. Bir de tutup bu ablayı hem Spider-Man’in yeni oyununa hem de yeni Wolverine oyununun yazar kadrosuna almışlar. Yani bu romanı okudum diye çıkmasını heyecanla beklediğim iki oyundan da soğudum. Heyhat!

Özetle, kitabı hiç beğenemedim. Beğenmememin sebeplerini de aşağıda spoiler vere vere anlatacağım. O yüzden spoiler istemiyorsanız sizi şu sözlerle uğurlayayım: Oyunun ana hikayesi pek başarılı değildi ama oynanışı ve yan görevleri çok eğlenceliydi demiştik ya hani… Siz eğer Spider-Man: Miles Morales oyununun ana hikayesini beğendiyseniz bu romanı da beğenebilirsiniz. İthaki bu konuda haklı. Ama eğer oyunun ana hikayesini başarısız bulduysanız bu kitaptan uzak durarak ömrünüzden birkaç saat kurtarabilirsiniz.

DİKKAT! ÇOK PİS SPOILER VE AĞIR ELEŞTİRİ İÇERİR!

Spoiler konusunda yeterli uyarıyı yaptığımı ve yukarıda da durumu yeterince iyi özetlediğimi düşünüyorum.

Bu noktadan sonra üç tip okurumuzun kaldığını tahmin ediyorum: 1) Kitabı okuyup beğenmeyen ve memnuniyetsizliğimize ortak olmaya gelmiş okurlarımız. Sizi seviyoruz. 2) Kitabı okumayıp okumaya da artık niyeti olmayan okurlarımız. Bir şey kaybetmiyorsunuz. 3) Kitabı okuyup çok beğenen ve onu savunmaya gelmiş okurlarımız. Görüşlerinizi içtenlikle merak ediyoruz! Lütfen yorumlarda bizimle paylaşın.

Öfkeli Kanatlar Ne Anlatmalıydı?

Öfkeli Kanatlar, PlayStation’a çıkan Marvel’s Spider-Man oyunu ile Spider-Man: Miles Morales oyunu arasında geçen sürede olan olayları anlatmalıydı. Ne değişmiş bu iki oyun arasında peki? Miles ve annesi Harlem’e taşınmışlar. Annesi belediye seçimlerine katılmaya karar vermiş. Miles ile Peter beraber antrenman yapmışlar. Miles babasının vefatını biraz daha atlatmış gibi. Son olarak da en yakın arkadaşı Ganke, onun Spider-Man olduğunu öğrenmiş. Bu kadar.

Yani roman bu olayların nasıl olduğunu anlatmakla görevliydi yalnızca. Haliyle bunlara 50 sayfa ayırsa kalan 180 sayfayı oyunun vakit ayırmadığı, çizgi romanların da pek işlemediği konularla doldurabilirdi. Miles Morales’i daha yakından tanımamızı sağlayabilirdi mesela. Ganke ile olan dostluklarını dolu dolu anlatsaydı keşke. Veya komşularıyla tanıştırsaydı bizi teker teker, onları sevmemizi sağlayabilirdi.

Zaten romanın başında Miles okulunun yurduna gitti. Yurt hayatını ve kurallarını öğreneceğiz diye çok sevindim. Bir daha da ayak basmadı ya yurda. Sonra bir derse girdi, okul hayatını öğreneceğiz sandım. O dersten sonra okula da uğramadı. Başta bir F.E.A.S.T.’e gitti, oradaki insanların hikayelerini öğreniriz diye heyecanlandım. O da olmadı. Yahu ben oyunu oynarken sokakta gezerek bile daha detaylı ve gerçekçi bir hikayeye maruz kalıyorsam bu romanı ne demeye yazdınız?

Yine Yeni Süper Kötüler Yine Dövüşler…

Ya oyunlarda zaten kötü adam döve döve helak oluyoruz. Çizgi roman desen, kural haline gelmiş artık. Kötü adam olmazsa o sayıya onay vermiyorlar herhalde. Zaten içimiz dışımız olmuş kötü adam. Bari romanda bize kötü adamla aksiyon sahnesi okutmasaydınız. Spider-Man’in bir kötüyü dövmesini izlemek istesek çizgi filmi var, filmi var, oyunu var, çizgi romanı var, var babam var… Niye roman okuyalım?

Ama Brittney ablaya biri demiş herhalde kötü adam koy işte uğraşma diye, o da gitmiş hemen oyun için çalıştığı Vulture’ı çekmiş koymuş hikayesine. Başka bir süper kötü yaratmaya ya da araştırmaya çalışmamış sağ olsun. Miles Morales hababam Vulture ve torununun peşinde. Sürekli “Ay Peter’ı çağırmayayım, ezik olmayayım”, “Ay çağırmadım, beni dövdüler, çok utandım”, “Ay Peter’ı çağırmalıydım ama kötüler kaçtı”… Tüm roman bunları okuduk!

Hayır bari romana koyduğun kötünün hakkını verseydin be Brittney abla. Romanı bize o kötünün içindeki ruh halini anlatmaya ayırsaydın. Vulture dediğin salak ve gözü dönmüş bir adam mı? Onun torunu olan Starling kim oluyor da S.H.I.E.L.D. binasını tek başına indirebiliyor? Her ikisinin de yaptıkları kötülüğü neden yaptıklarını bence Brittney abla da bilmiyor.

Kitabın sonunda Starling ağlıyor “Yaşlı bir adamın son dileğini yerine getirmek istedim” diye. Yaşlı adam kim? Vulture. Son dileği ne? Özgür olmak. Neden? Çünkü hapiste. Neden? Çünkü bir sürü insanın canına kastetmiş. Özgür kalınca ne yapacak? Bir sürü insanın canına yine kastedecek. Oyunun hikayesine göre Miles gibi her yerinden zeka taşan bir çocuk da bu kıza aşık olayazıyor. Salaklığına hayran kaldı herhalde.

Örümcek Hissi Diye Bir Şey Vardı Hani Hatırladın mı Brittney?

Brittney abla hikayenin en başını yazarken çok gazlı. Araştırması taze ya, hatırlıyor şu örümcek hissi olayını. Öyle ki Miles’ın abuela’sı tavada kızartma yaparken tavadan sıçrayan minik yağ damlaları Miles’ın örümcek hislerini kıpraştırıyor. Bu sahneye bayılmıştım açıkçası. Çünkü tehlikenin büyüğü küçüğü olmadan çalışıyor sonuçta o hisler. Hani bu hissin sinir bozucu olduğu günlük olayları işleyecek herhalde dedim. Roman ya bu, potansiyel yüksek, beklentimiz büyük! Arkadaş, Miles orada o yağ damlacıklarını hissetti ya hani, bütün roman boyunca kafasına inen tek bir tekmeyi bile hissetmedi ya la!

Hayır, benim örümcek hislerim yok ama ben bile bu kadar sık gafil avlanmıyorum yahu.

Bir durup nefes almam, belki biraz gevşemem gerek. Bu ânı olduğum yerde boksör gibi sallanmaya harcıyor, ileri geri giderken ayaklarımı yerden ayırmıyor ve derin nefesler alıp ellerimi sallıyorum.

Tam süper gevşemiş, sakin ve bu insanların peşine düşecek gibi hissederken, bam!

Ansızın düşüyorum, sıva , toz ve cam parçaları dört bir yanıma düşerek zemine tıngırdıyor. Gözlerimi ağır ağır açtığımda sırtüstü yattığımı görüyorum.

Hakkını vermek gerek, yağ sahnesi dışında örümcek hissini bir kez daha hatırlamış ablamız. Gönderme yapmak istemiş sağ olsun. Hani şu Tobey’nin Spider-Man 2 filminde MJ ile kafede otururlarken kafeye uçarak giren araba sahnesi var ya... İşte onu Miles Morales ve Peter Parker sahnesi olarak yazmış. Orada da hatırlamış örümcek hissi şeysini.

Ansızın ensemde bir şeyin yürüdüğünü hissedip elimi vuruyorum ama elim boş çıkıyor. Sonra o karıncalanma hissi artıyor, artıyor ve başımın arkasına tırmanıyor, kulaklarım ile kafa derimden yukarı çıkıyor ve Peter’a baktığımda gözleri şimdi kocaman, baktığı yer… hayır, ben değilim.

Arkama mı bakıyor?

Gözbebekleri irileşiyor ve bir hamlede bileğimi kavradığı gibi beni restoranın zeminine fırlattığı anda daha şimdi oturduğumuz pencere kulak delici bir şangırt! sesiyle un ufak oluyor. Her yere cam fırlıyor, saksıda çiçekler ile toprak Nonna’nın dükkânına dağılıyor. Oturduğumuz masa başımın üstünden uçuyor. Boş bir bisiklet de hemen arkasından gidiyor, kulağımı kıl payı ıskalıyor. Yakından birkaç çığlık çınlıyor, hepsi zemine çarpmamın gücüyle boğuk geliyor. Önümde bulanık bir Peter görüyorum, ağzı hareket ediyor ve sesinin kısık bir versiyonu beynimdeki tiz çınlamanın arkasından ötüyor.

Betimlemeleri de bu denli kötü işte ablanın. Ayrıca ensesinde bir şeyin yürüdüğünü hissedip elini ensesine vurmak mı? Örümcek hissi böyle bir şey mi? Spider-Man zırt pırt kendi ensesine şaplak atan bir adam mı?

Irkçılık Mesajını Gözümüze Sokmak İçin Karakteri Katletti

Miles Morales, nam-ı diğer siyahi Spider-Man. Seviyor muyuz onu? Evet! Zenci kültürü ile iç içe geçmiş rap, graffiti ve hiphop gibi şeylere de ilgi duymasına bayılıyor muyuz? Evet! Harlem sokaklarında zıp zıp yürüme şekline, Spider-Man kostümü üzerine giydiği sportif kıyafetlere hasta mıyız? Evet!

Yani karakteri olduğu gibi anlatsan biz onu zaten seveceğiz Brittney abla. Zaten seviyoruz. Onun yerine Miles Morales’i “bana ırkçılık yaptılar!” diye ağlayan dramatik bir çocuk olarak göstermeyi seçmiş. O kadar da kötü bir sahne yazmış ki bunun için.

Miles tek başına Harlem sokaklarında yürürken telefonda Peter Parker ile konuşuyor. Derken bir cam kırılma sesi duyuyor. Ve hemen koşup tanık olduğu hırsızlığa müdahale etmek istiyor. Fakat yanında Spider-Man kostümü yok. “Olsun be!” diyor ve dükkana dalıyor. Bir veletten dayak yiyip (çünkü örümcek hisleri yok ve süper güçleri de yok belli ki), üstüne bir de dükkanın sahibi tarafından kafasına süpürgeyle vurulmak suretiyle (Spider bireylerin yüz karası) polis gelene kadar kılını kıpırdatamıyor ve tutuklanıyor. Sonra Peter, Spider-Man kostümüyle yetişiyor. Asıl suçlu olan yeniyetmeyi yakalamış, polise teslim edip Miles’ın suçsuz olduğunu söylüyor. Miles ne diyor biliyor musunuz? “Peter’ın başına asla böyle bir şey gelmezdi, ben zenci olduğum için beni tutukladılar.” Hayır, Peter’ın başına asla böyle bir şey gelmezdi çünkü Peter yaşlı bir kadından süpürgeyle dayak yemezdi, Miles. Yeniyetme bir suçlunun kendisini dövüp kaçmasına izin vermezdi. Hani Rhino falan durduruyor Peter boş vakitlerinde yan görev olarak…

“Örümcek Ağı mı, Iyyy İğrenç!” Diyen Spider-Man Yazmış…

Irkçılık mevzusunu kendi tarzıyla anlattığı yetmiyor gibi bir de Miles Morales’e de kendinden bir şeyler katmış sağ olsun. Miles Morales, NewYork’ta duvarları arasında sıçanların yürüdüğü bir şehirde yaşayan ergen bir çocuk. Pis ara sokaklarda gezmeyi seviyor. Hani kötülerin peşinden kanalizasyona falan dalıyor. Spider-Man’lik yaptığı vakitlerde muhtemelen sokaktaki evsizin ağır pislik kokusuna ve korkudan altına işeyen suçluların sidik kokusuna falan maruz kalıyor. Ama tabii Brittney abla bunları hiç düşünmemiş. Miles Morales’i ağlak, çıtkırıldım ve titiz bir tip olarak yazıyor.

Ganke ona bazı örümceklerin ağının iyileştirici ve mikrop öldürücü özellikleri olduğunu söylüyor. O yüzden kimi örümcek ağlarının yaraları sarmak için kullanıldığından bahsediyor. Her sağlıklı birey bu bilgi karşısında şu tepkiyi verir değil mi: “İlginçmiş.” Brittney ablanın hayatı örümcek ağı atarak geçen, DNA’sı kısmen örümcek olan Miles Morales’i ise şöyle diyor: “Iyyy, iğrenç!

NE?

Üstelik bir noktada Ganke onun DNA’sına ihtiyaç duyuyor ve bir kutuya tükürmesini istiyor. Miles Morales yine “Iyy, iğrenç!” diyor. Brittney abla git tanrılar aşkına ana sınıfı öğretmenliği falan yap da küçük çocuklara söyle “tükürmek iğrençtir” diye. Ne yapıyorsun gözünü sevdiğim? Miles tükürmekten başka çaresi olmadığını görünce de gidip önce dişlerini fırçalıyor ve sonra tükürüyor. Ay ben senin çöp kutuları arasında kıyafet değiştirdiği halde hijyenine bu kadar düşkün olan canını yerim.

Ha, eli de kesik bu arada Miles’ın o sahnede. Tükürmek yerine kanamakta olan elinden biraz kan da akıtabilirdi tabii ama hangi süper kahraman şehrin tamamı dışarıda acı çığlıkları atarken dişini fırçalama şansını geri teper ki? Kalemine tüküreyim Brittney abla.

Yine NewYork Sadece Tanıdığımız Karakterlerle Dolu Bir Köymüş

Ya roman baştan aşağı problemliyken bu çokça yapılan hataya düşmüş olması da beni hiç şaşırtmadı… Miles’ın New York’ta tehlikede olduğunu gördüğü, tehlike yarattığını gördüğü veya kurtardığı herkes romanın ilk 100 sayfasında tanıştığı insanlar.

Bakın zombi salgını gibi bir durum var, herkes kuş yaratıklara dönüşüyor. Bir kuş yaratık bir insanı gagalarsa o insan da kuş yaratık oluyor. Bu olay patlak verdiğinde Miles ve Peter pizza yiyorlar. Okuldan biraz uzakta kalan, roman boyunca bahsi geçen iki dükkandan bir tanesindeler. Saldırıya uğrayıp dükkanın arka sokağına koşuyorlar. Tam giyinirlerken Miles bir bakıyor ki ara sokağın önünden Ganke geçiyor! Hani şu yurttan çıkmayan ve buraya gelecek olsa Peter ve Miles ile pizza yemek isteyecek olan Ganke. Ganke’ye biri saldırıyor. Dersini dinleme ve adını öğrenme şansı bulduğumuz tek öğretmenin kuş yaratık hali! Miles kostümünü giyip Times meydanına giderken yolunu iki kuş yaratık kesiyor. Biri F.E.A.S.T.’te tanıştığı ve dükkanı soyarken Miles’ı bir güzel döven yeniyetme velet Steven! Onları atlatıp Times meydanına geliyor. Kalabalığın içinde kimi görse beğenirsin? 10 dakika önce Harlem’deki evlerinden Miles’ı arayıp “Hemen eve gel!” diyen annesi. Annesini kurtarıp çatıya zıplıyor. Çatıda karşısında Starling. Tam Starling ile kapışmaları bitiyor arkadan Vulture ve Peter Spider-Man geçiyorlar. Miles, Starling’i kovalarken bir adamın bahçesine iniyor. Kitabın başlarında bahçesini mahvettiği adamın bahçesiymiş meğer! Şansa bak ya.

Bu devletin polisi, S.H.I.E.L.D.’ı, Iron-Man’i nerede? Miles neden sadece tanıdığı insanları kurtarıyor? NewYork bir köy mü? Nasıl gittiği her yer tanıdığı insanlarla dolu olabilir? Yüzde kaç ihtimalle roman boyunca tanıştığımız herkes böyle bir salgın sırasında Times Meydanı’na yakın bir yerde olabilir?

Kimliğini Gizli Tutmak Tabii ki Çok Önemli!

Kimliğini sevdiklerinin güvenliği için gizli tutman gerekir. Miles’ın Peter’dan öğrendiği ilk ve en önemli şey buymuş. Dolayısıyla Miles annesine, abuelasına, Ganke’ye ve hatta Peter hariç kimseye söylemiyor Spider-Man olduğunu. Güzel.

Sonra bir gün Starling ile karşılaşıyor ve Starling bunu evire çevire dövüyor. Ardından da Miles’ın eline bir kartvizit tutuşturup “ara beni” diyor. Nedense… “Ara beni, beraber yaşlı adamların son dileklerini gerçekleştiririz?” demek istiyor herhalde. Ne bileyim. Neyse. Sonra Miles ergenliğinin zirvesinde bir delikanlı olduğu için bu kızı aklından çıkaramayıp ona mesaj atıyor. Özel telefonuyla. Mesaj atıyor.

60 sayfa falan ileri sarıyoruz. Yine Peter ve Miles’ın pizza yediği sahnedeyiz. Zombi kuş istilasından ve camdan araba uçması sahnesinden hemen önce. Polis şefi Peter’ı arıyor. Peter da telefonu yanıtlamadan önce, kendi yazdığı, numarasını farklı gösteren bir yazılımı aktive ediyor. Miles da diyor ki “Peter bu konularda çok iyi. O yazılımı benim de ondan alıp kullanmam gerek.

Yani…. EVET! Starling ve Vulture 60 sayfadır senin annenin üzerine kayıtlı telefon numarana sahip. Ama lafa geldi mi tam bir deha, en iyi okullardan burs alan ileri zekalı bir adam Miles Morales.

S.H.I.E.L.D.’ın Eli Armut Topluyor

Bu arada Starling S.H.I.E.L.D.’ın yüksek korumalı (Neredeye o artık yüksek olan korumalar? Hiç görmedik de) binasına giriyor. Tekme atarak katları kırmak suretiyle 26 kat aşağı iniyor bu binada. Vulture’ın torunu olan ve süper güçleri olmayan Starling tarafından kırılıyor katlar, evet. Bina bomboş bu arada. Sadece onu durdurmaya çalışan ama süper güçlerinin varlığı yazarın keyfine bağlı olan Miles Morales var. Bu şartlar altında Starling gidip 26 kat alttaki gizli projeyi çalıp kaçıyor. Neden direkt hedeflediği kata dalmadı da 26 kat aşağı deldi falan diye sormayın, rica ederim.

Bilin bakalım S.H.I.E.L.D. bu olaya nasıl müdahale ediyor? Etmiyor. Bilin bakalım nasıl tepki veriyor? Vermiyor. Neden? Çünkü muhtemelen Brittney abla S.H.I.E.L.D.’ı okumakla falan uğraşmak istemedi.

Vulture’a Ne Oldu Şimdi?

Kitabın sonu da zaten tamamı gibi rezillik ötesi. Son çarpışmalar, son konuşmalar, kötülerin iyiye dönmesine dair umutlar, zırvalar falan filan. Fakat olay şu: Vulture’ın vücudunda bulunan bir madde bu kuş zombi salgınını başlatmış durumda. Miles da bu maddeyi etkisiz hale getirecek bir karışımı New York’un üstüne boca ediyor. Herkes iyileşiyor.

Fakat o madde Vulture’ın hayatta kalmasına ve iyileşmesine yarıyordu. Vulture’a ne oldu? Starling “Seğğn beğğnim dedeğmi, yağşşşlı adağmı öldüğdüüün!” diye ağlıyor mu mesela biz romana veda ettikten sonra? Yoksa son dileğini yerine getirdiği yaşlı adam yüzünden muhtemelen ölen ya da ölene kadar evine gelen zararı ödemek zorunda kalacak olan diğer yaşlı adamlara üzülmekle mi meşgul?

Rezalet ve Zaman Kaybı!

Kitabı bitirdiğimde aklımda gerçekten deli sorular kaldı.

Kim, neden, nasıl, ne amaçla, neye dayanarak, neye güvenerek, ne hayal ederek ve neyi kanıtlamak istediği için bu kadar kurgu yeteneği kıt bir insanın eline kalem verip ona Spider-Man: Miles Morales oyununun kitabını yazma yetkisini bahşetti? (Kadın bir de Boston Üniversitesi’nde Yaratıcı Yazarlık ile ilgili bir topluluğun başkanı falanmış.) O kitap yazıldığı andan raflara gelene kadar bir kişi bile çıkıp da “Abi bu yalnız çok kötü ya!” demedi mi?

Bir de bu kadına Spider-Man 2’nin ve Wolverine’in yazarlığını vermişler… Zaten hayatımız liyakatsiz insanların işlerinden zarar görerek geçiyor. Bari hobimizde bizi rahat bıraksanız ya. Önce Yüzüklerin Efendisi dizisi, şimdi bu… Yeter artık adam kayırarak doldurduğunuz kadrolar.

İthaki İddiaları Serisi

İthaki Yayınları son birkaç yıldır kitaplarının duyuru ve reklamlarında çeşitli iddialarda bulunuyor. Biz de bu iddiaları okurlarımız için test ediyoruz. Miles Morales konusundaki iddiasını pek test edemedik. Oyunun ana hikayesini seven birini bulup sormak lazım. Bu kitabı da birileri beğenmiş belli ki, ki okuyoruz. O beğenenleri bulup oyun hakkında ne düşündüklerini sormak lazım. Özetle, bu iddiayı test edemedim sevgili okurlar. Ben oyunun yarattığı şehre bayılmıştım. O şehri tanıtır roman sanmıştım…

Bundan önce oyun dünyasından test edebildiğimiz birçok iddia oldu:

Disco Elysium sevenlerin Kıyamet Polisi serisine de bayılacaklarını söylemişlerdi. O iddiaya pek hak verememiştik
Life is Strange oynayanlar Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü‘nü beğenir mi, emin olamadık
Assassin’s Creed II ve Bıçağın Kendisi arasında ise hiçbir bağlantı bulamamıştık.
Neyse ki The Last of Us – Yol çiftiyle İthaki haklı bir iddiada bulunmuş oldu.
Cyberpunk 2077 oynayanlar Neuromancer‘a bayılır iddiasıyla da tam on ikiden vurdu.

Şimdi de bu…

Spider-Man: Miles Morales oynayanlar Öfkeli Kanatlar romanına bayılır mı? Bilmem ki…

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.