İncelemeler

Tam Bir Noel Eğlencesi – Spider-Man: Miles Morales İncelemesi

Spider-Man: Miles Morales ortalama bir hikayenin bol aksiyonla buluştuğu eğlenceli bir macera. PC sürümünü incelediğimiz bu oyunda ağla süzülerek Noel dönemindeki New York’u gezmek bile çok keyifli.

2 yıl önce Kasım ayında PlayStation’a çıkan Spider-Man: Miles Morales bu yılbaşı döneminde PC oyuncularıyla buluştu. İlk Spider-Man oyunu PC sürümüyle 30 binden fazla oyuncudan %96 olumlu yorum almayı başarmıştı. Spider-Man: Miles Morales ise onun yan oyunu olarak geçiyor. Yani olaylar ilk oyunla aynı evrende geçiyor. Ancak ilk oyunu oynamadan da direkt Miles Morales ile maceraya atılabiliyoruz. Ki ben de tam olarak bunu yaptım.

Into the Spider-verse animasyonuna hayran kalmış biri olarak Miles Morales ile oynama fırsatı bana çok çekici geliyordu. Zira Morales’in yetenekleri Parker’ınkilerden biraz daha farklı. Mesela Morales, bir anda ortadan kaybolan örümcekler gibi görünmez olabiliyor. Ayrıca elektrik yüklenebilen örümcekler gibi düşmanlarını da çarpabiliyor. Bu iki özellik de onun aksiyonunu diğer Spider-Man oyunlarından daha renkli yapıyor.

Aksiyon: Boom! PAW!

Oyunun dövüş mekanikleri Miles’ın yukarıda bahsettiğim görünmezlik ve elektrik güçleri sebebiyle sıkıcı olmaktan çok uzak. Bazen görünmez şekilde düşmanlarımızı teker teker sessizce ağımıza düşürüyoruz. Bazen ise gizlendiğimiz delikte sıkılıp şaşaalı bir girişle düşmanlarımızı yerle bir ediyoruz.

Aslında oyunda çok farklı tipte düşmanlar yok. Ancak oyun çok kısa olduğu için bu çok bir sorun yaratmıyor. Yine de dönüp bakınca düşman tiplerinin hayli az olduğunu hissediyoruz. Düşman tipleri şunlar: Sokaktaki suçlular var, iki farklı suç örgütü var ve bunların askerlerine hikayede ilerledikçe iki gelişmiş asker tipi daha ekleniyor. Yani boss’lar dışında karşılaştığımız düşman tipleri iki elin parmakları kadar diyebiliriz. Boss sayısı da çok değil. Toplamda 3 boss fight görüyoruz.

Yeteneklerimiz hem seviye atladıkça gelen puanlar sayesinde, hem de şehrin farklı bölgelerine yayılmış eğitimleri tamamladıkça gelişiyor. Oyunda ilerledikçe daha farklı hareketler yapabilmeye başlıyoruz. Bu da aksiyonu sürekli dinamik tutmaya yarıyor.

Bu arada oyunu hem klavye-mouse ikilisiyle hem de oyun kumandası (controller) kullanarak oynadım. Şehirde dolaşırken klavye ve mouse kullanmak daha çok hoşuma gitti. Ancak dövüş sırasındaki kontroller oyun kumandası ile çok daha akıcı ve sezgisel geldi bana.

Kısacası oyunun aksiyon bazında doyurucu olduğunu düşünüyorum. Aslen controller hedeflenerek tasarlanmış olsa da oyunun klavye ve mouse ile de benzer bir tadı yakaladığına inanıyorum.

Şehir: Ağla mı Süzülsem, Yürüyerek mi Gezsem?

Oyunun en başarılı ve keyifli yanlarından biri şehir tasarımı olmuş. Özellikle de Noel süslemelerini seven biriyseniz Manhattan muhteşem görünüyor.

Ağla gezme mekanikleri de başarılı olmuş. Hatta Morales akrobasiyi seven bir karakter olduğu üzere havada artistik hareketler yaptıkça deneyim puanı kazanıyoruz. İlk oyunu oynayanlar Miles Morales’te ağla süzülmenin ilk oyuna göre daha keyifli olduğunu söylüyorlar. Çünkü mekanikleri geliştirdiklerini ve hareketlerin akıcılaştığını iddia ediyorlar. Ben ilkini oynamamış olduğum için yalnızca Miles Morales ile şehirde süzülmenin eğlenceli olduğunu söyleyebilirim.

Şehir canlı hissettiriyor. İnsanlar çatılarda şehrin karlı manzarasını izleyerek keyif çatıyorlar. Bazıları sokakta stant açıp ürün satıyor, kimi şehrin turistik bölgelerinde vakit geçiriyor. Spider-Man’i gören insanların verdikleri tepkiler de çok hoş. Bazıları onu şehirdeki son olaylar için suçlarken bazıları bir beşlik çakmak ya da fotoğraf çekinmek için yanımıza geliyorlar. Dolayısıyla ağla gezmek ne kadar eğlenceli olsa da ben kendimi sık sık New York sokaklarında yürürken buldum.

Bazen binalara tırmanırken durup pencereden içeri baktığım da oldu. Dairelerin içinin de yılbaşı süsleriyle dolu olduğunu görmek de güzel bir detaydı.

Kısacası, Miles Morales görsel anlamda şahane. Yılbaşı etkinliği olarak sokaklarında gezilesi bir oyun olmuş diyebilirim.

Hikaye: Pek Olmamış

Ne yazık ki oyunun çoğu özelliği parlarken ana hikayenin o kadar da güçlü olmadığını görüyoruz. Zira ortalama diyebileceğimiz, basit bir süper kahraman hikayesi bu. Peter Parker tatile çıkmış ve şehri Miles’ın korumasına teslim etmiş. Miles da onu yüzüstü bırakmak istemiyor. Bu yüzden şehrin sokaklarında devriye geziyor. Tom Holland’ın Spider-Man filmlerindeki Ned karakterini anımsatan Ganke diye bir karakter de var. Miles’ın en yakın arkadaşı ve sır ortağı olan Ganke, Miles’a yardımcı olması için bir uygulama tasarlıyor. Böylece New York sakinleri direkt Spider-Man’den yardım isteyebiliyorlar.

Başlangıç gayet güzel olsa da ana hikaye kısa sürede sınırlı bir bölgede kısılıp kalıyor. Öyle ki, karşılaştığımız tüm tehditler oyunun ilk 1 saatinde tanıştığımız kişilerden geliyor. Dolayısıyla hikayenin sürpriz faktörü çok az. Hatta hiç yok diyebilirim.

Oyunun sonlarına doğru duygusal ağırlığı olan sahneler koymak istemişler. Fakat o duygusallığı oyuncu olarak pek de derin hissedemiyoruz. Spider-Man 2‘nin sonunda Doktor Octopus ile Spider-Man karşılaşması bence gayet duygusaldı. Morales oyunun sonunda daha duygusal bir şey yaşıyor olsa da bu oyuncuya geçmiyor. Çünkü oyun söz konusu olaydan etkilenen karakterlere, onları sevmemize ve onlara bağlanmamıza yetecek kadar zaman ayırmıyor.

Ayrıca Morales’in nasıl bir karakter olduğunu da pek sevemedim. Morales matematiği iyi olsa da bilimden çok sanata yakın bir karakter olmalıydı. Ancak burada bir lise öğrencisi olmasına rağmen Peter Parker’mışçasına bilim projeleriyle ödül kazanan bir Morales görüyoruz. Üstelik başarısıyla parlayan tek Morales Miles değil. Annesi meclis üyeliği için aday olan Morales’in amcası ve en yakın arkadaşı da dikkat çeken ünlü kişiler oluyorlar. Özetle, oyunda önemli olan tüm karakterlerin zaten Morales’in tanıdığı kişiler olmasından pek hoşlanmadım.

Yan Görevler: Lezziz!

Ana hikaye pek etkileyici değildi. Ancak yan görevleri çok eğlenceli buldum. Ganke’nin tasarladığı uygulama sayesinde New York vatandaşları bize türlü türlü taleplerini iletebiliyorlar. “Kedim kayboldu” diye başlayan istekleri “Buz sarkıtlarını kesmemize yardımcı olur musun?” gibi basit talepler takip ediyor. Bunlar sayıca az olsa da oyuna renk katan güzellikler olmuşlar.

Uygulamadan gelen taleplerin yanı sıra şehirde olan suç olaylarını da Ganke bize anında haber veriyor. Bu suçların peşine düşmek bir süre sonra sıkıcı hale geliyor. Yine de, tam artık ilgimizi çekmiyorlar derken Ganke “helikopter düşüyormuş!” gibi bir şey söyleyerek bizi yine bu sokak suçlarıyla ilgilenmeye teşvik edebiliyor.

Ben kısa süre sonra sokaklardaki suçu hiç umursamayan, sadece uygulamadan gelen isteklere cevap veren özelleşmiş, iğrenç bir Spider-Man oldum. Uygulamamı kullanmayan New York sakinlerinin dertlerini hiç umursamamaya başladım. Bu da biraz vicdan azabı yaşamama sebep oldu. Ama çok da değil.

Son olarak oyun yan görev olarak birçok koleksiyon da sunuyor bizlere. Başta bunlar gözümüze toplaması zor ve çok sayıda gibi gelebiliyor. Ancak toplamaya başlayınca hepsinin keyifli olduğunu görüyoruz. Bazılarının da ödülleri çok güzel. Dolayısıyla koleksiyon toplamaktan hoşlanıyorsanız Time Capsule görevi dışındakileri beğendiğimi söyleyebilirim.

Hatalar ve Performans

Geldik hatalar ve detaylara. Ne yazık ki oyunun hataları pek de az değil. Çoğu kez oyunu kapatıp tekrar açmam gerekti devam edebilmek için. Neyse ki eski ve güvenilir kapat-aç yöntemi sorunları çözmeye yetiyor.

Hatalardan en sinir bozucu olanı bazı karakterlerin (Miles dahil) aniden beyaz bir kutuya dönüşmesi. Beyaz kutuya dönüşen karakterler bir görev veremiyorlar ve aslen görünmez oluyorlar. Bu da oyunun takılıp kalmasına sebep olabiliyor.

Bir diğer hata ise bazen oyunun hiçbir komuta cevap vermiyor olması. Oyun donmuyor, fakat karakteriniz tuşlara tepki vermiyor ya da ana menü açılmıyor. Dolayısıyla bu kilitlenme anlarında Alt+F4′e basmak gerekiyor. Bu hata en çok fotoğraf çekerken veya metro kullandıktan sonra tetikleniyor.

Bazen de bazı düşman karakterlerinin saçma hareket ettiklerine tanık oldum. Kimi minik bir çember çizerek aynı 1 metrelik alanı korurken kimi bir kutunun yanına gelip ona toslaya toslaya sonsuza kadar yürümeye çalışıyordu.

Son olarak hata olmayan ama hata mı acaba diye şüpheye düşüren bir şeyden bahsedeyim: Son 2 yan görev (Harlem 5/7). Oyun, son ana göreve giderken bize bir uyarı veriyor. Bunun dönülemez nokta olduğunu, tüm yükseltmelerimizi tamamlamamız gerektiğini söylüyor. Biz de şehirde yapılacak her şey bitti mi diye bakarken Harlem’de iki yan görevin eksik kaldığını görüyoruz. Bir şeyi gözden mi kaçırdık yoksa bir hata mı oldu diye endişeleniyoruz. Ancak bu görevler o son ana görevden sonra erişilebilir oluyormuş. Dolayısıyla bir hata olmadığı gibi endişeye de gerek yokmuş.

Spider-Man: Miles Morales Hakkında Son Detaylar

Oyuna dair bahsetmeden geçmek istemediğim birkaç detay var:

1- Fotoğraf: Oyunlarda fotoğraf modu artık iyice yaygınlaştı. Fakat ben bu oyuna kadar o özelliği kullanma ihtiyacını hiç hissetmemiştim. Spider-Man: Miles Morales bize öyle güzel bir şehir veriyor ki kendimi turist gibi sık sık fotoğraf modunu açıp ekran görüntüsü kaydederken buldum.

2- Süre: Ne yazık ki oyun gerçekten çok kısa. Tüm koleksiyonları toplayıp tüm yan görevleri yapmak da dahil, 20 saat sürüyor. O yüzden 500 TL’lik indirimsiz fiyatı biraz yüksek gelebilir. Dilerseniz indirim dönemini bekleyin. Ama fırsatını bulunca bu oyuna bir göz atın, eğleneceksiniz.

3- Radyo ve Müzik: Başta oyuna pod-cast kanalları koymuşlar diye mutlu olmuştum. Şehirde dolaşırken radyo ve müzik dinlemeyi kim sevmez ki? Zaten Miles Morales de müziğine düşkün bir karakter. Ancak bu benim hayal kırıklığına uğradığım bir özellik oldu. Zira J. Jonah Jameson’ınki dahil pod-cast’lerin tamamını sığ ve sıkıcı buldum. J.J.J.’i de komik olsun diye sığlaştırmalarından memnun kalmadım. Miles’ın kulaklıkla gezmesine rağmen hiç müzik dinlemiyor olması biraz üzdü. Üstelik oyunun hiphop veya pop yerine Avengers’ı anımsatan müziklerle sınırlı kalmasını da beğenmedim. Oyunda hiphop, pop ve hatta Noel şarkıları duymayı bekliyordum. Ancak çok güzel şarkılar olsa da bunları sadece ara sahnelerde, menülerde ve oyunun sonunda yazılar akarken duyma şansımız oldu.

Özetle, Spider-Man: Miles Morales kısa ve eğlenceli bir oyun olmuş. Ama muhteşem olmadığı yanları da var. Yine de süper kahraman oyunlarını seviyorsanız bu oyunla eğlenceli vakit geçireceğinize inanıyorum.

Into the Spider-Verse gibi bir şey bekliyorsanız bu oyun beklentilerinizi karşılamayabilir. Ama oyunun Into the Spider-Verse kostümü ve kostüm modları var. O kostüm modlarının sizi gülümseteceğine eminim.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.