Türk Yapımı “Hayatta Kalma” Temalı Kart Oyunu Board Royale’in Geliştiricileri ile Konuştuk
Oyunlarda loot peşinde koşanlar, FRP takımlarının bardları ve kutu oyunlarında birbirinin kuyusunu kazanlar; bu yazı özellikle sizlere! Öyle bir kart oyunu düşünün ki bir adaya düştünüz ve kaçmaya çalışıyorsunuz ve buna uğraşırken yaptığınız her şey mübah sayılıyor.
İster tüm materyallerinizi kaçmak için harcayın, ister diğer hayatta kalmaya çalışanları yağmalayın ya da insanları öyle bir ikna edin ki tüm işi onlar sizin için yapsın. Eğer bu fikir hoşunuza gittiyse Arvis Games‘in geliştirme sürecinde olduğu Board Royale oyununa bayılacaksınız.
Alanında Bir İlk
Hayatta kalmak için zekanızla beraber sosyal becelerinizi de kullanmanız gereken bu eğlenceli kart oyunu diğer oyunlardan birçok alanda farklı. Diğerlerini elemek ve son ayakta kalan insan olmak için kaynak toplayıp eşyalar oluşturmanız ve aynı zamanda da diğerleri ile sıkı anlaşmalar yapmanız gerekiyor. Sınırlar ise yaratıcılığınızın başladığı noktada ortadan kalkıyor. Ama uyarayım, oyun tam aile ayırmalık. Oynayacağınız insanlara bir daha asla aynı gözle bakamayabilirsiniz.
Şu anda geliştirme aşamasında olan Board Royale, kitlesel fonlama ile imkanlarını artırarak oyuna daha fazla mekanik koyma peşinde. Kickstarter’da açtıkları kampanya yaklaşık 2 hafta sonra sonlanacak. Devamında destekçilerine vadettikleri hediyeleri gönderecekler. Ayriyeten geliştiricilerin koydukları sosyal medya hedefleri gerçekleştikçe de farklı elementler de oyuna eklenecek.
Oyuna erişmek, test aşamasındayken yardımda bulunmak ve daha ayrıntılı bilgi alabilmek için oyunun kendi web sitesini, Kickstarter kampanyasını veya Facebook – Twitter – İnstagram profillerini ziyaret edebilirsiniz.
Daha fazla lafı uzatmadan Arvis Games’in kurucu ortağı Atakan Cankorur ile yaptığımız eğlenceli röportaja geçelim.
Öncelikle röportaj isteğini kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Board Royale hem tarzı hem de mekanikleri ile gerçekten eşsiz bir tat vereceğe benziyor. Videoları izlerken bile ayrı bir heyecanlandım. İlk merak ettiğim şeyi hemen sormak istiyorum, tanıtım filminizde de bahsettiğiniz oyunun “barışçıl” bir kart oyunundan hayatta kalma tarzında bir oyuna çevrilme hikayesini merak ediyorum. Board Royale ilk olarak aklınızda nasıl canlandı ve sonradan nasıl bu haline evrildi?
Board Royale’in ilk versiyonu, 48 saatlik bir oyun geliştirme etkinliği olan Game Jam’de verilen kaçış temasından yola çıkarak bulduğum bir fikirdi. Çıkış noktası kaçış olsa da oynanış mekanikleri ve teması şimdiki halinden tamamen farklı bir oyundu. Daha sonra hayatta kalma konseptiyle oyunun mekaniklerinin aslında birbirine çok yakın olduğunu fark ettim. Board Royale ilk versiyonlarında yine bir hayatta kalma oyunuydu ve nihai amaç en iyi risk ve kaynak yönetimini yaparak adadan ilk kaçan olmaktı ama tasarlarken sosyal etkileşimleri pek düşünmemiştim . Deneme oyunlarında çok fazla pozitif yorum alıyorduk ve bir gün oyunculardan birisi “Arkadaşımı öldürürsem eşyaları benim olabilir mi?” diye sorduğunda oyunun amaçladığı o acımasız hayatta kalma savaşını insanların aslında kendilerinin sağlayacaklarını anladım.
Deneme oyunları ilerledikçe insanlara hayatta kalma içgüdüsünün neler yaptırabileceğini ve duygusal kararların oyunun ana mekaniklerinden daha ağır basmaya başladığını fark ettik. İhanet, ittifak, pazarlık, anlaşmalar ve daha birçoğu… Bu da bize aslında oyunun gerçek bir hayatta kalma oyununa dönüşmesinde oyun mekanikleri ve kurallarından ziyade oyuncuların içgüdülerinin yardımcı olduğunu gösterdi. Biz de oyunun bütün tematik hissiyatının bu duygularda gizli olduğunu düşündüğümüz için bu sosyal etkileşimleri neredeyse hiç engellemeyecek kurallar üzerine yoğunlaştık ve ortaya çıkan şu oldu: Ana kurallar uygulandığı müddetçe her şey serbest! Çünkü sizin hiç düşünmediğiniz bir hareketle oyun bir anda başka bir boyuta geçiyor ve gerçek hayatta kalma mücadelesi başlamış oluyor. Biz buna “işler çirkinleşince” de diyoruz.
Deneme oyunlarında oyuncular tahmin edemediğimiz öyle şeyler yaptı ki, bunları da kural kitapçığının yanında bir de “Madbook” çıkartmaya karar verdik. (Diğer oyunculara da ilham olsun diye tabii.) Hatta bu süreçte oyunculardan kendi yaptıkları “mad” hareketleri de Madbook’a eklememiz için bize yazmalarını istiyoruz.
Şu hiç aklınıza gelir miydi? Bir oyuncu oyunda sadece mermileri aldı ve birisi ilk tabancayı yaptığında bir mermiyi 5 katı ücretine ve kimi vuracağını da söyleme koşuluyla diğer oyuncuya verdi. Sadece mermilerle kendine bir tetikçi tuttu resmen.
Aslında tanıtımımızda da söylediğimiz gibi Board Royale’i şimdiki haline biz değil oyuncuların içgüdüleri getirdi, biz sadece onların içgüdülerine göre elimizden gelen en iyi mekanikleri sunmaya çalışıyoruz. Board Royale’in ilk hali ile şimdiki versiyonu arasında tam 17 ana gelişme mevcut. Bu geliştirmeler 3 yılda yüzlerce deneme oyununun sonucunda ortaya çıktı.
Oyuncuyla beraber oyun da gelişiyor yani, bunu duymak güzel. Peki oyunun asıl hedef kitlesi kimler? Kim bu oyunun başına geçtiğinde kalkamayacaktır?
Hedef kitle için farklı bir yaklaşımda bulunmaya çalıştık. Hem çok fazla kutu oyunu oynamış tecrübeli insanları hem de çok az kutu oyunu tecrübesi olan daha genel bir kitlenin buluşabileceği bir oyun tasarlamaya çalıştık. Çok kolay bir oynanış ile çok derin bir strateji sunduğumuza inanıyoruz. Rekabeti ve sosyalleşmeyi seven oyuncuların Board Royale’in başından kalkamayacağına eminiz.
Dijitalde istediğiniz yeri hedef alabilirsiniz ama rakibinizin gözlerinin içine bakarak onu yağmalamak için öldüreceğiniz esnada “Kusura bakma o eşyalar bana lazım” demek bizce en iyi tecrübeyi sunuyor.
Birçok kutu oyununun dijital dünyaya aktarıldığı bir dönemde kutu oyunu çıkarmak biraz cesaret istiyor. Sizi kutu oyunu çıkarmaya yönelten şey ne oldu? Bu süreçte nelerden ilham aldınız?
Kutu oyunları Türkiye’de henüz çok geniş bir kitleye erişememiş olsa da dünya çapında aslında çok daha büyük bir pazar ve çok fazla oyuncusu var. Bizim için oyunlar dijital veya masaüstü diye kesin çizgilerle ayrılmıyor, biz oyun tasarımına ve oyuncu tecrübesini en iyi şekilde sunmaya oyunun bulunacağı platformdan çok daha fazla önem veriyoruz. Genellikle tasarladığımız oyun için hangi platformun en iyi tecrübe yaratacağına inanıyorsak o platforma yöneliyoruz. Unutulmaz tecrübeler yaratan oyunların platform ayırt etmeksizin iyi bir sonuç alacağını da düşünüyoruz. Bizce hayatta kalma oyunları insanların içgüdülerini tetiklemeli, bunun da karşılıklı duygularla olabileceğine inanıyoruz. Dijitalde istediğiniz yeri hedef alabilirsiniz ama rakibinizin gözlerinin içine bakarak onu yağmalamak için öldüreceğiniz esnada “Kusura bakma o eşyalar bana lazım” demek bizce en iyi tecrübeyi sunuyor.
Geliştirici ekibinden bashetmeden önce sormak istediğim bir soru var. Kickstarter’daki kampanya Kanada merkezli gözüküyor fakat ekibinizin Türk yoğunluğunda olduğunu biliyorum. Bunun nedeni nedir öncelikle? Çıkan oyun Türkiye üzerinden mi çıkacak yoksa Kanada’dan mı?
Kickstarter’da oyunu yayınlayan “Arvis Games Inc.” Kanada’da kurduğumuz yayıncı şirketimiz, yani oyunun yayıncısı Arvis Games Kanada, üretimi Arvis Games Türkiye. Kanada aslında bizim için bir başlangıç, Arvis Games’in birçok ülkede yer alan uluslararası bir oyun şirketi olmasını amaçlıyoruz.
Sizin adınıza çok sevindim. Umarım istediğiniz başarıyı elde edebilirsiniz. Yani oyuna Türk yapımı demek yanlış olmayacaktır, değil mi?
Oyunun yapımı ve üretimi Türkiye’den olduğu için de Türk yapımı demek yanlış olmaz.
Board Royale Ekibi Nasıl Bir Araya Geldi?
Artık geliştirici ekibinden de bahsetmenin vakti geldi. Ekibinizde kimler var ve hangi rollerde yer alıyor?
Atakan Cankorur yani ben, ekibin oyun tasarımcılarındanım. Board Royale’in ilk tasarımını yapan kişi ve şirketin de kurucu ortağıyım. Oyunun ilk geliştirme sürecini ben yapmış olsam da bu oyun tamamen ekip arkadaşlarımın emeklerinin eseridir. Board Royale’de genelde ilk elenen ve bugüne kadar en az kazanmış kişiyim.
Tuna Pamir ise ekibin ikinci oyun tasarımcısı ve bugün Board Royale’in var olması için ilk desteği veren kişi! Tanıtım filmi için dalgalı denizle boğuşan, yeri geldiğinde mızrağını diğer ekip arkadaşlarına atmaktan çekinmeyen müthiş bir oyun tasarımcısı.
Ali Yağız Kani de muhteşem sanat dilimizin sahibi illüstratör arkadaşımız. Çizimleri ile oyunun tecrübesini en iyi şekilde oyunculara yaşatan Ali Yağız, muhtemelen bütün ekipte en fazla Board Royale’i oynayan kişi. Oyunu kaybedeceğini anladığı anda kamikaze yapar.
Simon Karataş ise Marketing Lead’imiz ve kurucu ortak. Simon oyunu gördüğü anda oyuna ve ekibe olan inancıyla bize dahil oldu. Yeri geldi tanıtım filmi için kum tepelerinden atladı, yeri geldi filmde sevgilisinden dayak yedi. (sorry bro) Çekimler sırasında kostüm olarak kullanırız diye düşündüğümüz bandajları bile Simon için gerçekten kullanmak zorunda kaldık. Kendisi şu sıralar dünyanın her yerinde oyunun kitlelere ulaşması için İdris ile birlikte harikalar yaratıyor.
Damla Pekgöz ise PR ve oyun sektörü denince akla gelen ilk isimlerden tabii ki. Oyun ile oyuncular arasındaki iletişimi sağlayan ve Board Royale’i her oynadığında kazanan müthiş bir iletişimci! Damla olmasa şu anda muhtemelen oyunun ne olduğunu tam olarak anlatamamış veya duyuramamış olurduk.
Mesut Usta ise bizim yazılımcımız namı-diğer İsviçre çakımız. Oyunlara olan tutkusuyla kendisini eğitti ve bugün birçok dijital alanda yazılım geliştiriciliği yapıyor. Aslında Board Royale’e ilişkin dijital ne varsa Mesut yapıyor. Sanırım 3 gün boyunca her gün Board Royale oynayarak en uzun oynama süresi Mesut ve arkadaşlarında.
Idris Israpilov ise hem çok iyi bir oyuncu hem de dijital pazarlama alanında Simon’la birlikte harikalar yaratıyor. Aramizda Reddit konusunda en bilgili kişi. Ekibe en son katıldı ama arayı cok hızlı kapattı. Board Royale’de emin stratejilerle ilerlemeyi tercih ediyor.
Ekibimiz bu kadar ama onların dışında da tanıtım filmimizin var olmasını sağlayan ve bütün emeklerini vererek yanımızda olan arkadaşlarımızı da es geçmeyelim; Georgina Udolph (Açılış sahnesinden onu elinde sopayla koşmasından hatırlayacaksınız), Umut Güler (yönetmen ve kurgu), Robert Sina Badendieck (Kamera), Burag Fırtına (Motion), Güney Özsan (Ses) ve Sean Crisden (Seslendirme).
Peki nasıl bir araya geldik? Tuna ile yıllardır tanışıyoruz ve birlikte çalışmak için bir fırsat arıyorduk, bir gün kahve içerken ona kafamdaki bir fikri (kendisi Board Royale oluyor) anlattım ve prototipi gördükten sonra daha orada çalışmaya başladık. Kickstarter’a çıkma fikri Tuna’dan geldi ve Ocak 2019 gibi prototip üzerinden birlikte çalışmaya başladık. Maceramız böyle başladı ve sonra Simon ile tanıştım. Simon bu projede ve şirkette olabileceği her şekilde yer almak istediğini söyleyip hem Marketing Lead hem de kurucu ortak olarak dahil oldu. Mesut, Board Royale’i en eski versiyonlarından beri oynuyor ve Board Royale öncesi projelerimizden beri birlikte çalışıyoruz. Mesut’un Board Royale’i hayata geçirmek için bana yaptığı baskıyı ise anlatmam imkansız. Ali Yağız’ı da işleri dolayısıyla tanıyordum ama birlikte çalışma fırsatımız hiç olmamıştı, ta ki aslında komşu olduğumuzu anlayıp bir kahve içmek için buluştuğumuzda o da projeye dahil oldu.
PR denince aklıma tabii ki ilk olarak Damla geldi ve hemen ona da ulaştım ve o da ekibe dahil oldu. Böylece ekip bir araya geldi ve Şubat 2019’da “Arvis Games”i kurarak, Board Royale üzerine birlikte çalışmaya başladık. Ekipte hepimizin uzmanlaştığı bir alan olsa da her küçük ekipte olduğu gibi herkes elinden gelen her işi yaptı. Proje yayınlanmadan birkaç ay önce Simon arkadaşı İdris’le Board Royale’i oynadı ve İdris de hemen projeye dahil oldu. Board Royale ekibin yaklaşık 7 aylık yoğun çalışmaları sonucunda ortaya çıktı. Şu anda hala çok yoğun çalışmaya devam ediyoruz ve bir süre daha böyle olacağını biliyoruz ama heyecanlıyız!
Board Royale için Yeni Ek Paketler Yolda
Anladığım kadarıyla hepiniz sıkı birer oyuncusunuz. Oyuna bir de sizin açınızdan bakalım o zaman. Oyunu geliştirirken en çok nelerden keyif aldınız? Ve bu noktada oyunculara vadettiğiniz sürprizler neler?
Board Royale üzerinde çalışırken “hadi bir kere oynayalım” deyip saatlerce başından kalkamadığımızı fark ettik ve bu fark ediş sonrasında ekipçe çalışırken oynamamaya karar verdik. :) Bence geliştirirken en fazla oynamaktan ve kendi içimizdeki o tatlı çekişmelerden keyif alıyorduk. Oyunculara burada anlatabileceğimizden çok daha iyi bir tecrübeyi oyun esnasında sunacağımıza inanıyoruz. Kart oyunu olarak farklı mod’larla her türden oyuncuya hitap etmeye çalışacağız. Nasıl mı? Kural kitapçığında birden fazla mod bulunacak. Mesela; Kan Banyosu (adadan kaçış opsiyonu yok, son kalan kazanır), Hızlı Oyun (30 dk altında biten oyun türü), XL Modu (6-10 oyuncuya kadar oynanabilecek mod), Play Against The Board (herkesin bir arada hayatta kalmaya çalışacağı mod) ve daha niceleriyle oyunun tekrar oynanabilmesini artırmaya çalışıyoruz. Asıl büyük sürprizlerimizi eklenti paketlerimize saklıyoruz ama hava şartları ve patlayan oyuncak ayılar diyerek biraz ipucu verebiliriz. Eklenti paketleriyle oyuncular kendi istedikleri gibi desteler yapıp farklı şekillerde kendi adalarını oluşturabilecekler, her eklentinin ayrı bir sürprizi olacağını söyleyebiliriz.
Board Royale Oyunu Türkiye’de de Satışa Sunulacak
Oyunu Türkiye pazarına da sunmayı düşünüyor musunuz?
Bunu tabii ki düşünüyoruz.
Fakat Türkiye’de döviz kuru gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Özellikle bu dönemlerde kutu oyunları fiyatları ile oyuncuları fazlasıyla üzerken sizin Türkiye’ye özel bir fiyatlandırma yapma planlarınız var mı?
Şu anda global bir Kickstarter kampanyamız sürmekte ve kampanya bittikten sonra oradan bize destek olanlara oyunumuzu teslim ettikten sonra Türkiye için ayrı bir çalışma yapmayı düşünüyoruz.
Diğer oyun geliştiricilere de süreç hakkında ışık tutabilmesi için iki soru soracağım. İlk olarak Board Royale’i geliştirme sürecinde ne gibi zorluklar yaşadınız ve bunları aşmayı nasıl başardınız? İkinci olarak ise geliştiricilere kutu oyununa yönelmeyi tavsiye eder misiniz? Sizce sektörde bu açıdan güzel bir gelecek var diyebilir miyiz?
Aslında bu konuyla ilgili kampanya sonrasında yakin bir zamanda daha detaylı bir blog hazırlamak istiyoruz. Dijital oyunların bu kadar yükseldiği bir dönemde kutu oyunu yapmak ve yatırımcı bulmak tabii ki kolay olmadı. Bütçemiz çok kısıtlıydı ve elimizden gelen en iyi şekilde kullanıp global pazarda yer almaya çalışıyorduk. Tabii bütçenin kısıtlı olması ve ülkenin ekonomik şartları dolayısıyla da ekipteki herkes birden fazla projede yer alıyordu. Durum böyle olunca Kickstarter’a hazırlanma sürecimiz tahminimizden uzun sürdü ve 7 ay sonunda Board Royale, Kickstarter’da yerini aldı. Karşılaştığımız tüm sorunları ekipçe bir karar alıp herkesin kendi uzmanlığına güvenerek aştık. Bunun haricinde bütün ekip elinden gelen her şekilde, her konuda birbirine destek oldu. En son aşamada da yatırımcılarla olan sürecimizde Board Royale’i oynadıktan sonra bize sağladıkları bütçe ile pazarlama da yapabilecek bir konuma geldik. Kısacası klişe olacak ama sabır ve ekip ruhuyla tüm sorunları aşmayı başardık.
İkinci soruya cevabım ise şöyle olacak:
Kutu oyunları oyun sektörünün temelini oluşturuyor. Eğer geliştiriciler kartlarla veya kutu oyunlarında eğlence yaratabiliyorlarsa bu genellikle dijital versiyonlarda da çalışıyor.
Oyun tasarımı yapmaya çalışan herkese en azindan bir kere board game tasarlamasını tavsiye ediyoruz. Bizce kutu oyunları, oyun sektöründe her zaman var olmuş ve olmaya da devam edecek olan bir alan. Geliştiriciler ve girişimciler için kutu oyunlarının en büyük avantajı hızlı deneyimleme ve geri dönüş imkanı. Dijital alanlarda daha fazla imkan olsa da, kutu oyunlarında da göz ardı edilemeyecek imkanlar olduğunu hatırlatmak isteriz.
Benim soracaklarım bu kadar. Hem ekibine hem de sana ayriyeten teşekkür ederim. Umarım bu yolculukta istediğiniz adımları atmayı başarabilir ve keyifli bir süreç geçirirsiniz. Sizleri şimdiden tebrik ediyorum.
Umarım siz de en az bizim kadar bu röportajı okurken zevk almışsınızdır. Oyun çıktığında tekrardan görüşmek üzere!