İncelemeler

Ormanda Kaybolmanın Tatlı Huzuru – Into the Emberlands İncelemesi

Karamsarlığa, kavgaya dövüşe gerek kalmadan huzurla oyun oynamanın tadını bazen unutuyoruz. Into the Emberlands, tatlı grafikleri ve huzurlu oynanabilirliğiyle öne çıkan bir yapım.

Almanca’da bir terim var: Waldeinsamkeit. Bu doğrudan çevirisini yapmanın zor olduğu kelimelerden biri. Fakat en yalın anlamıyla, ormanda kaybolup yalnızlığın huzurunu çıkarmak olarak karşılığı verilebilir. Into the Emberlands, oynarken bana bu hissi veren bir yapım oldu.

İnceleme başlığıyla giriştik yazıya ama Into the Emberlands, henüz Erken Erişim sürecinde. Temmuz ayı içerisinde tam sürüm olarak oyuncularla buluşması bekleniyor. Teknik anlamda ve oynanabilirlik açısından bitmiş bir oyun olduğu için ilk bakış yapmak yerine incelemesine yer vermek daha doğru olacak diye düşünüyorum.

Tatlı, Huzurlu ve Keyifli

Into the Emberlands, hikâyesiyle ya da özel mekanikleriyle öne çıkan bir oyun değil. Bunu yerine, son dönemde oyun türleri arasında sıklıkla karşımıza çıkan “cozy” yani konforlu/keyifli tanımına uyuyor. Hikâyeye göre halkların mutlu mesut yaşadığı toprakların, bir tür gölgenin gelmesiyle birlikte karanlığa çökmesini konu ediniyor. Sadece Ember Lantern adı verilen özel bir fenere sahip olan kimseler bu karanlığı yarıp gölgeler arasında dolaşabiliyor.

Oyuncu olarak da bu fenere sahip karakterimizle, ormanda ilerleyerek, kasabamızı geliştirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da ormanın karanlığında kaybolmuş diğer sakinleri bulmamız gerekiyor. İzometrik bir bakış açısına sahip olan Into the Emberlands, değişik bir tur-tabanlı oyun tarzı sunuyor.

Fenerimizin bir yakıtı var. Bu yakıt aslında ormanda gezmemiz için gerekli olan adımları gösteriyor. Her bir yakıt birimi için bir adım atabiliyoruz. Eğer yakıt bittiğinde ormanda kalırsanız, karanlığın içinde kayboluyorsunuz. Sonrasında her şeye sıfırdan başlayarak, bize verilen görevleri tamamlamaya devam etmemiz gerekiyor. Bu açıdan çıtırdan bir Rogue-lite havası da var diyebilirim.

Dev Tavuklar ve Şirin Troller

Oyunun merkezinde kasabamız yer alıyor. Kasabadaki halk, bazı görevler sunuyor. Odun getir, taş topla ya da bu ev için ormandan üç kişiyi kurtar gibi. Merkezde olduğunuz sürece fenerinizin yakıtı bitmiyor. Ormana girdiğinizde kurtardığınız köylüler ya da ufak ember parçaları sayesinde fenerin yakıtını yenilemek mümkün. Ayrıca topladığınız odunları da belli noktalarda yakarak, yakıta çevirme şansınız var.

Bu çeşitli kaynakların yanı sıra bazı özel kaynaklar var. Mesela bunlardan biri Ember Crystal adı verilen özel bir maden. Bunu sadece ormanda yardım bekleyen dev tavuklardan ya da trollerden alabiliyorsunuz. Onlar köylülere göre daha fazla istekle karşınıza çıkabiliyor.

Kasabayı büyütüp geliştirmek önemli. Çünkü oyun bu şekilde ilerliyor. Açıkçası Into the Emberlands’in bir “end game” kısmı var mı göremedim. Kasabaya seviye aldıkça, sonraki seviye için gerekli olan kaynaklar ve görevleri tamamlamak gittikçe uzuyor. Yani aradaki makas büyüyor. Zaten geliştikçe ormanın daha derinliklerine inip yeni toprakları keşfedebiliyorsunuz. Her biri farklı kaynak sunuyor.

Bu yüzden adımları iyi hesaplamak gerekiyor. İlk başlarda birkaç adım uzağa gitmekte fayda varken, sonrasında fenerimizi geliştirip daha uzak yolculuklara çıkabiliyoruz. Burada hoşuma giden bir detay daha var. Oyunda bir mini-map olmadığı için ormandaki adımlarınızı geriye takip etmeniz gerekiyor. Bu kaybolma hissiyatı konusunda güzel bir detay olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca ağaçları kesmek, çiçekleri toplamak için çeşitli ekipmanlara ihtiyacınız olacak. Bu aletler zamanla bozulup yok oluyorlar. Yani hem adımları iyi planlamak, hem de ekipmanların sağlığından emin olmak gerekiyor.

Işık Yol Gösterecek!

Into the Emberlands, sıcak, sevimli ve bir o kadar da oynaması keyifli bir oyun. Oyunun grafikleri de bunu destekleyecek şekilde şirin bir şekilde hazırlanmış. Renk paletinin cümbüşü de görselliği güzelleştiriyor. Oyunda geçecek saatlerin farkında olmayacaksınız. Öte yandan oyunda herhangi bir “zorluk” olmaması, bazı oyuncuları kendinden itebilecektir diye düşünüyorum. Şu aralar Elden Ring‘in yeni ek paketi Shadow of the Erdtree ile uğraşıyorsanız aradığınız oyun Into the Emberlands olmayabilir.

Rogue-lite yapısından ötürü kendini saatlerce oynatabilecek bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Bunların yanı sıra, çevrenizde hayatta kalma, strateji türleriyle tanıştırmak isteyeceğiniz birileri varsa, oyun dünyasına da acayip uzaklarsa, müthiş bir kaynaştırma oyunu olabilir.

Waldeinsamkeit

Grafik / Arayüz - 65%
Hikâye / Sunum - 65%
Oynanabilirlik - 60%
Yenilikçilik - 60%

63%

Tatlış mı tatlış

Into the Emberlands, zorluk arayışında olmayan oyunlarda "kafa dinlendirici" yapıyı arayan oyuncuların dikkatini çekecek bir yapım.

Kötü Yanlarıİyi Yanları
Seviyeler arasında makas çok fazlaTatlı grafikler
Zorlayıcılık namına hiçbir unsur yokKolay oynanabiliyor
Rahatlatıcı bir yapısı var

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu