Legend of Korra ve Sonuna Dair!

Bir Avatar’ı daha son yolculuğuna uğurladık! Sizi bilmiyorum ancak serinin ilk bölümlerindeki düşüncelerim ile final bölümü hakkındaki düşüncelerim birbirine tamamen zıt. Sanırım bunda çizgi dizinin alt yazılarını iki senedir çeviriyor olmamın da etkisi büyük.

Eleştirilere başlamadan önce uyarmak istiyorum, hem Avatar Aang’in serisi hem de Avatar Korra’nın serisiyle ilgili ufak SPOILER’lar içermektedir.

Her Türk evladı gibi ben de Avatar Korra serisi başlamadan hemen önce “Aang döhö öyöydö yööö!” dedim. Eh neden demeyelim ki? Biz Türkler eskiye, orijinaline bağlı kalmayı çok seven insanlarız. Yenisi isterse altından olsun, bu asla değişmez. Ama size söyleyeyim dostlarım, çok yanılıyorsunuz!

İlk olarak Avatar Aang’in ilk sezonunun yayınladığı zamanları düşünelim. Aang bize çok daha komik, neşeli, hareketli geliyordu değil mi? Ancak biz büyüsek de içimizdeki çocuğu öldüremediğimiz için Avatar Korra gibi daha büyük, daha ergen bir karakteri görünce ister istemez hepimiz Aang’i arar olduk Çünkü Aang’in yayınlandığı o yıllarda biz de çocuktuk, en azından daha gençtik! Hele seriyi Türkçe değil de orijinal diliyle izleyenler bu dediğimi daha iyi anlayacaktır. Türkçe seriyi seslendirenlerin yaşları oldukça büyüktü. O yüzden bu durum, seriye biraz olgunluk katıyordu.

Aang küçücük yaşında birkaç ay içinde 4 elementte de ustalaşmak zorunda kalmış ve gözümüzde biraz fazla büyüttüğümüz Ateş Lordu’nu hem psikolojik olarak hem de fiziksel olarak yenmek zorunda kalmıştı. Peki Korra ne yaptı ki?

Ben size söyleyeyim. Avatar Korra, Aang’in hayal dahi edemeyeceği sorunlarla ve düşmanlarla yüzleşti. Bunu herkes kabul etmek zorunda. Aang, geçmişteki tüm Avatarların ona Ateş Lordunu öldürmesini söylemesine rağmen merhamet etmeyi seçmiş, bu yüzden normalde kolayca yenebileceği Ateş Lordu Ozai ile savaşırken çok zorlanmıştı – neredeyse ölmesi de cabası. Korra ise Eşitlikçi devrimcilerle yüzleşmiş (ki yerel halkın büyük bir kısmı da bu örgütü destekliyordu), doğduğu kabiledeki bir iç savaşı bitirmeye çalışmış, kainatın en eski ve en güçlü düşmanıyla hiçbir bükme gücü olmadan yüzleşmek zorunda kalmıştır. Ve Korra size Aang’ten çok büyük gibi gelse de aralarında sadece 4 yaş olduğunu unutmayın. Yani Korra yüzleştiği onca sorundan sonra üstüne kimseden bir teşekkür dahi alamayınca ergen ergen tavırlar sergileyip bunalımlara girdiyse kimse kusura bakmasın, bu oldukça doğal.

Gelelim Korra Serisine başlayınca hepimizi çok korkutan ikinci büyük olaya. Teknoloji! Radyolar, telsizler, otomobiller, robotlar, elektrik ve ampuller! Kabul ediyorum, bunları görür görmez ben de seriden anında soğumuştum. Ancak geçmişi düşündükçe bazı şeyler mantıklı gelmeye başladı: Ateş Ulusu tanklarıyla, uçan metal zeplinleriyle, buhar gücüyle çalışan savaş gemileriyle diğer uluslara savaş açtığında bu teknolojik cihazlar gözümüze hiç çarpmamıştı! Ancak radyoyu, telsizi ve elektrik direklerini görünce nedense birden “eski seri de ne güzel teknoloji yoktu, daha bir orta çağ havasında geçiyordu” der olduk. Hayır arkadaşım, yanılıyorduk, Avatar serisinde teknoloji hep vardı. Ateş Ulusu diğer uluslara sürekli baskı yapıp onları sömürdüğü için sadece onlar gelişebilmişti ve bu yüzden teknolojiyi sadece Ateş Ulusu’nda görmüştük. Ve bu da gözümüze fazla çarpmamıştı. Ama koca bir minyatür İstanbul görünce nedense hepimiz şok olduk.

Hadi ama! Sırf Aang’i öveceğiz diye gözlerimizin önündeki gerçekleri reddetmeyelim!

Gelelim final sezonuna ve bölümüne. Kabul ediyorum son sezon biraz donuk geçti. Bunda şirketin izlediği yayın politikasının da etkisi vardı. Şirket çizgi diziye verilen bütçeden kısınca bazı bölümleri fazla efekt gerektirmeyen sahnelerle geçiştirmek zorunda kalmışlardı. Ancak hiçbirisi final bölümünün ihtişamına gölge düşüremedi!

Herkesin yakındığı konu ise Korra’nın Avatar Formu’na girip ortalığı dağıtmamasıydı. Bunu söyleyenler sanırım serinin amacını henüz anlayamamış. Avatar’ın görevi dengeyi sağlamaktır, evet, ancak dengeyi her zaman şiddetle sağlamaya çalışırsanız düzen bozulur ve kaos ortaya çıkar. Korra’nın belki de son iki sezondur yaşadığı bunalımların temel kaynağı buydu. Düzen ve Kaos. Dünyadaki herkesin eşit olarak yaşaması, liderlerin olmaması, insanların “özgür” olması denge midir yoksa kaosa mı yol açar? Ruhlar Dünyası ile ölümlülerin dünyasını birleştirmek denge midir yoksa kaos mu? Korra’nın bu sorulara cevap vermesi için önce kendisiyle yüzleşmesi gerekiyordu. Bunu “biraz” monoton olan bölümlerle görmüş olsak da sonunda karşımıza dört dörtlük bir Avatar çıkmış oldu.

Serinin en son sahnesi ise herkesi şoka uğrattı. Normalde bir çocuk kanalında yayınlanan dizinin “lezbiyen” bir ilişkiyi ima etmesi bomba etkisi yaratmışa benziyor ancak bu konuyu fazla irdelemeyeceğiz.

Sonuç olarak ilkinden çok farklı bir Avatar’ın gelişimine 4 sezon boyunca şahit olduk. Her sezonda bir öncekinden daha da güçlü bir düşman çıkacak tabusunu da yıkan bir sezon oldu. İyi sandığınız sıradan bir insanın bile ne kadar büyük sorunlara yol açabileceğini, bazen en güçlü düşmanların verdiğinden daha büyük zararlar verebileceğine şahit olduğumuz bir sezondu.

Kısacası çizgi dizi tıpkı ismi gibi bir Efsane oldu. Hala başlamadıysanız ve Aang’ten aldığımız tadı vermeyecek diyorsanız bence çok yanılıyorsunuz ve derhal başlamalısınız.