Sanctuary RPG İncelemesi
Geçtiğimiz ay Kayra’nın haberini girdiği (buradan ulaşabilirsiniz) Sanctuary RPG’yi oturup inceleme şansını henüz yakalayabildim :( ama olsun, geç olsa da hevesle oynayabilmeyi beklediğim oyunlardan bir tanesi olduğu için daha çok keyif aldığımı da belirtmek isterim :)
ASCII;
Eskiden CG sinematiklerin, muhteşem dövüş animasyonlarının olmadığı dönemde rol yapma oyunlarını bilgisayarda ASCII kodları ile yapılmış oyunlar ile oynardık. O zamanlar yüksek çözünürlüklü grafikler, binlerce liralık ekran kartıları yoktu :)
Tabii ki teknoloji geliştikçe rol yapma oyunları da yavaş yavaş günümüzdeki hallerini aldılar fakat eskiye dönüp bir bakmak isteyeniniz varsa, “Abi hep anlatıyorsunuz şöyleydi, böyleydi diye ben bu tadı bir yaşamak istiyorum,” diyorsanız Black Shell Games tarafından geliştirilen ASCII rol yapma oyunu Sanctuary RPG bize o eski ambiansı çok güzel şekilde yaşatıyor. Hem nostaji yapmak isteyen hem de yeni nesil oyunculara bu eski tadı yaşatan Sanctuary RPG tam olarak aranan tat.
Görsel açıdan oldukça ilkel, sınırlı olarak görünse de Sanctuary RPG yaratılıcık, hayalgücü, içerik açısından dopdolu bir oyun, lafı fazla uzatmadan artık oyunun içeriğine biraz daha dalmak istiyorum.
Başta da belirttiğim gibi görsel açıdan bu kadar ilkel görünmesi sizi sakın aldatmasın, Sanctuary RPG oldukça derin bir oyun. Karakter yaratma ekranı ile karşılaştığınız an zaten bunu hemen belli ediyor. Oyun başlar başlamaz sizden 6 karakter sınıfı arasından seçim yapmanızı istiyor, bunlar Barbarian, Paladin, Assassin, Mage, Druid ve Ranger. Sonrasında ise Origin Region seçip son olarak ise Irk seçimi yapıyoruz.
Karakter Yaratımı;
Karakter yaratımı esnasında yapmış olduğunuz her seçim oyunun gidişatında etki yaratıyor, Bir insan Barbarian seçmişseniz ve Ariat’tan geliyorsanız, göreceksiniz Cetral Tyrial’dan gelen bir Silean barbarına göre bir çok üstünlük ve zayıflıklarınız olacak.
Maceranız başlamadan önce cinsiyetiniz, yaşınız gibi bir kaç seçenek ile daha karşılaşacaksınız. Tabii bu verdiğim barbarian örneği buz dağının sadece görünen kısmı :) dediğim gibi oyun oldukça derin. :)
Başlarda oyunun sistemi biraz karmaşık geliyor, özellikle de daha önce bu tarz bir oyunu denememiş olan oyuncular için oldukça karmaşık gelebilir, hatta bırakıp çıkabilirler diye korkmadım da değil ama tavsiyem oyuna şans vermeniz. Artık bir çok oyundan alışmış olduğun(m)uz kullanıcı dostu bir kullanıcı arayüzü (UI) yok oyunda, erken pes etmeyin, kısa sürede alışacak ve oyundan gerçekten keyif alacaksınız. Ayrıca eski RPG oyuncuları olarak RPG oyunlarının sadece grafikten ibaret olmaması daha çok içerik bulundurması gerektiğini hatırlayacak ya da yeni nesil oyunculardansanız bir RPG oyununun aslında nasıl olması gerektiğini farkedip biraz üzülebilir, şu über grafikli oyunlarımızda da hep böylesine bol içerik olsa diyebilirsiniz.
Dövüş sisteminden biraz bahsetmek gerekirse eğer, tabii ki tur bazlı ama combo-oriented bir sistemi var. Oyun, tutorial’da size nasıl combo yapacağınızı öğretiyor zaten, belirli saldırıları birbirine bağlayarak bir combo build yapıyorsunuz ve son olarak da final hareketinizi gerçekleştiriyorsunuz. Biraz karışık anlatmış olabilirim ama oynarken ne kadar basit ve keyifli olduğunu zaten farkedeceksiniz. Yazıların renkleri işinizi kolaylaştıracak.
Oyun Modları;
Oyunda 3 farklı oyun modu bulunmakta, Classic mod’da rogue-like (yani Kayra’nın tabiri ile ölmeli oyun) bir deneyim yaşayacaksınız, öldüğünüz zaman kalıcı olarak ölüyorsunuz, drop rate maximum oluyor.
Softcore mod seçerseniz, %20 oranında bir droprate penaltı alacaksınız fakat ölürseniz sadece mevcut XP (Deneyim Puanı) ve paranızı (Gold) kaybedeceksiniz.
Survival mod ise sonsuz bir combat serisi; ne kadar süre dayanabileceğiniz ne kadarlık bir win streak yapacağınız ile alakalı sadece.
Kamp vs.;
Bütün bu yaratıklar ile savaşıp zindanları araştırmalar arasında bir de kamp’a dönüp NPC’ler ile iletişime geçebiliyorsunuz, bir çok tanıdık NPC ile karşılaşacaksınız, pek konuşkan olmayan bir Blacksmith, dükkan işleten kapüşonlu gizemli bir bayan gibi.
Kampta yapabileceğiniz bir çok şey var, questler alabilir, daha iyi ekipman için dükkanı kurcalayabilir, crafting sistemini kurcalayıp daha iyi itemlar yapmaya uğraşabilirsiniz. En eğlenceli ve ilginç yer ise Colosseum :) burada tabii ki arenaya çıkıp savaşıyorsuz ve aldığımız başarılı sonuçlar sayesinde daha yüksek rank’a ulaşıp daha iyi itemlara erişiyoruz. Opsiyonel olarak ve oldukça (gerçekten) zor zindanlara girip bulunması zor itemlara erişmeye çalışabilirsiniz. Oyunda yaratıkların zorluk seviyesini arttırma şansınız var “Monster Level” evet Diablo’dan tanıdık geldi değil mi? Daha iyi ekipmanlara ulaşmanın bir diğer yolu ise Monster Level’ı arttırmaktan geçiyor.
Bunların dışında küçük bir kamp alanı ile başladığınız küçük yuvanızı daha da büyüterek büyük bir malikane haline bile getirebilirsiniz. Evinizde eşyalar yapıp kendi iksirlerinizi yapabilirsiniz. Hatta madencilik yaparak değişik nesneler çıkarabilirsiniz bile.
Müzikler;
Geldik müziklere, müzikler oyunun atmosferine tipine tam uygun olacak şekilde hazırlanmışlar midi ve modern karma bir yaklaşım yapmışlar, hatta bir çok müzik bir kaç saat oynadıktan sonra aklınıza takılacaktır.
Özetle Sanctuary RPG oldukça güzel bir oyun, eğlenceli, rekabetçi, derin içeriği olan, oynarken git gitde daha çok keyif alacağınız bir oyun olmuş. Oyuna Steam üzerinden ulaşabilirsiniz.
Son olarak sizi oyunun trailer’ı ile başbaşa bırakıyorum. Şimdiden iyi eğlenceler, ölmemeye çalışın. :)