İncelemeler

Batman Caped Crusader İnceleme: Batman Köklerine Dönüyor

Batman 85 yıl önce yaratıldığından beri en popüler süper kahramanlardan biri olmayı başarmış bir karakter. Justice League‘in değişmez bir üyesi, süper olmayan bir süper kahraman. Ama 30lu ve 40lı yıllarda, yani karakterin ilk maceralarında, Batman hikayeleri süper kahraman hikayelerinden çok suç ve dedektiflik hikayelerine yakındır. Dünyanın en iyi dedektifi bu dönemden kalan bir unvan. Bruce Timm‘in yeni dizisi Batman Caped Crusader kendisine bu dönemi temel alıyor ve Batman’e alışılmadık bir yorum getiriyor.

Bruce Timm’in Batman’e Dönüşü

Batman 1940’lardan beri çeşitli ortamlarda karşımıza çıkan bir karakter. Karaktere çizgi romanlar dışında en büyük katkıda bulunan eser ise 90larda çıkan çizgi film Batman The Animated Series‘ti. Bu dizi popüler olmayan karakterleri popülerleştirmiş ve ileride popüler olacak karakterler yaratmıştı. Dizinin yaratıcısı Bruce Timm diziden sonra da başarılı süper kahraman çizgi filmleri yapmaya devam etti. Batman The Animated Series’le aynı evrende geçen diğer çizgi filmlerde aynı Batman’i kullansa da 1999’dan beri saf bir Batman çizgi filmi yapmamıştı. 1 Ağustos’ta Amazon Prime Video‘da yayınlanan Batman Caped Crusader hem Timm’in Gotham’a ve Batman’e dönüşü hem de 11 yıl aradan sonra çizgi dizi yapımcılığına dönüşü oldu. 

Batman The Animated Series dönemindeki sansürlerin sınırlarını zorlayan bir çizgi filmdi. Aynı yılların Spider-Man çizgi dizisinde Spider-Man’in yumruk atması bile yasaktı. Böyle bir ortamda ana hedef kitlesi çocuklar olan bir çizgi dizinin gerçekçi silahlar kullanması, şiddet sahnelerinden kaçınmaması sıradışıydı. Ama Batman The Animated Series’te bile sansürlenen bazı ögeler vardı. Hedef kitlenin çocuklar olması hikayedeki karanlık hissiyatın ve doğaüstü korku ögelerinin azaltılmasını gerektiriyordu. Dizi bu hafifletilmiş haliyle bile bir fenomen haline gelmeyi başardı, ama yapamadıkları Timm’in içinde ukde kalmış olacak ki Batman Caped Crusader‘da daha önce yapamadıklarını deniyor. 

Batman The Animated Series’ten Beri Ne Değişti?

Batman The Animated Series‘te olduğu gibi bu dizinin de sinematografisinde Film Noir etkilenmesi var. Gölgeler ve silüetler yoğun şekilde kullanılıyor. Ama ne yazık ki dizinin animasyonu yönetmenlik tercihlerini taşımakta zorlanıyor. Bu dizinin animasyonu 30 yıl önce çıkan Batman The Animated Series’in çoğu bölümünden daha zayıf. Stüdyo aksiyon sahnelerine önem vermiş, güzel görünüyorlar. Ama karakterlerin sıradan işler yaptığı sahnelerde bir gariplik hissediliyor. Dizinin gerçekçi bir noir denemesi Batman The Animated Series’in stilize noir görselliğinin gölgesinde kalıyor. Daha farklı bir görsellik deneseler bu kıyaslamalardan kurtulabilirlerdi. 

Dizinin Batman The Animated Series‘in izinden gittiği bir diğer yön karakterlere getirilen yeni yorumlar. Batman The Animated Series popüler olmayan çizgi roman karakterlerini yenilemiş ve onları popülerleştirmişti. Bu dizi de aynı şekilde popüler olmayan karakterlere daha önce benzeri görülmemiş yorumlar getiriyor. Firebug, Nocturna, Gentlemen Ghost gibi çizgi roman okurlarının bile hatırlamakta zorlanabileceği karakterler başarılı şekilde yenilenmiş. Aynı şekilde Barbara Gordon, Harley Quinn, Clayface gibi popüler karakterlere de ciddi değişiklikler yapılmış. Ama bu değişikliklerin Batman The Animated Series’inkiler kadar kalıcı olması muhtemel durmuyor. Çünkü en başarılı değişiklik bu karakterler arasında en popüleri olan Harley Quinn‘e getirilen yorum ve bu kadar popüler bir karakterin statükosunun değişmesi pek mümkün görünmüyor.

Yeni Batman Nasıl Olmuş?

Dizi bizi Batman‘in henüz bir süper kahraman olmadığı zamana götürüyor. Batman fikri o kadar yeni ki insanların bir kısmı Batman’in varlığına inanmıyor. Batman bir suçlu kabul ediliyor, hedefinin diğer suçlular olması onu kanun gözünde aklamıyor. Dizi Batman’e bir dedektif gibi bakıyor, bir çok bölümde metodik şekilde çalışarak dava çözmesini izliyoruz. Uçuk kaçık teknolojik cihazlar kullandığını göremiyoruz, teknolojisi döneminden ileri değil. Normalde Batman’i tanrısal DC süper kahramanları seviyesine taşıyan şey ileri teknolojiye erişimidir. Bunların yokluğu Batman’i sıradan insanların seviyesine indiriyor. Süper gücü olmayan kötülere karşı kavga ederken zorlanmasını inanılabilir kılıyor. Batman dizinin 10 bölümlük süresi boyunca bir mitten gerçeğe dönüşüyor, insanlar Batman’in varlığını kabul etmeye başlıyor.

Bu dizinin Batman’i oldukça genç ve tecrübesiz. Kendisini dış dünyadan tamamen soyutlayan, kimseye duygusal yakınlık duyamayan bir Batman izliyoruz. Dizi ilerledikçe yöntemlerini sorgulamaya başlıyor, içindeki asla geçmeyecek öfkeyi kontrol etmeyi öğreniyor. Bu tema yakın zamanda Matt Reeves‘in The Batman filmi gibi diğer Batman içeriklerinde gördüğümüz bir tema. Kendini Batman kişiliğinde kaybetmiş bir Batman’in içindeki Bruce’u bulma öyküsü. Dizi bu temayı oldukça iyi işliyor ve benzer intikam yolculuklarına atılan karakterlerle Batman arasında paralellikler çekiyor. Ama bu temaları işlemeye daha uzun süre ayrılsa daha etkili olurmuş.

Yan Karakterler Nasıl İşlenmiş?

Polis teşkilatının yozlaşmışlığı da dizinin ana konularından biri. Renee Montoya ve James Gordon gibi iyi polislerin yozlaşmaya karşı verdiği mücadeleyi uzun uzun izliyoruz. Bunun sebeplerinden biri dizinin baş yazarının efsane çizgi roman yazarı Ed Brubaker olması. Brubaker kariyeri boyunca sürekli noir esintili polisiye hikayeler yazmış bir yazar. Kendisinin Gotham‘ın polislerini anlattığı Gotham Central isminde bir çizgi roman serisi var. O serinin tonuna yakın olan bazı bölümler Batman’i tamamen geri plana atarak polisleri anlatıyor. Polislere de Batman kadar odaklanma tercihi daha uzun bir dizide çok iyi işleyebilirdi ama 10 bölümlük kısa bir sezonda Batman’in karakterini derinleştirmeye ayrılabilecek süreyi diğer karakterlere ayırmak çok etkili olmuyor. Çünkü zaten kısa olan süre karakterler arasında bölününce ne yan karakterleri ne de Batman’i yeterince derinleştirilecek vakit kalmıyor.

Hikayenin 1940’larda Geçmesi Diziye Ne Katmış?

Sevilen Batman hikayeleri genelde gerçekçi dedektif öyküleridir. Bu dizi de o hikayeleri anlatmaya çok uygun bir dönemde, 1940lı yıllarda, geçiyor. Bunu teknoloji seviyesi, dizinin görsel stili ve kabare gösterileri gibi bazı kültürel referanslardan çıkarıyoruz. Dönemin olaylarına gönderme yapılmaması dizinin tarihini tam olarak bilmemize engel olsa da dönemi anlamak zor değil. Dizi sadece dedektif hikayelerine değil geçtiği dönemde popüler olan paranormal korku filmlerine de eğiliyor. Batman kötüleri genelde süper gücü olmayan akıl hastalarıdır. Süper gücü olanlar da güçlerini bilim sayesinde kazanmıştır. Bu yüzden Batman’i vampirler ve hayaletler gibi paranormal varlıklara karşı izlediğimiz bölümler dizinin güçlü yönlerinden biri, Batman Caped Crusader yapımını diğer Batman yapımlarından ayırıyor. 

Dizi 1940lı yıllarda geçtiği için senaristler o yıllardaki çizgi romanların tartışmadığı konuları o dönemde geçen bir hikayede tartışarak çok ilginç bölümler çıkarabilirdi. Ama dizi bırakın bunları konu almayı varlıklarını bile tanımıyor. Geçtiği dönem bir görsel stilden fazlası değil. 2024 yılında Komiser Gordon‘ın siyah mı beyaz mı olduğu önemli değil. Renee Montoya‘nın lezbiyen veya heteroseksüel olması anlamlı bir fark yaratmıyor. Ama 80 yıl önce durum böyle değildi. Hikaye gerçekten 1940lı yıllarda geçiyorsa azınlık karakterlerin bulundukları konumda olmamaları ve ayrımcılığa maruz kalmaları gerekirdi. Montoya eşcinselliğini açık yaşayamaz, diğer polislerden gizlemeye çalışırdı. Harleen Quinzel‘in asyalı olması da biseksüel kimliği de bir problem yaratırdı. Barbara Gordon kadın ve siyah bir avukat olarak hem ırkçılığa hem de cinsiyetçiliğe maruz kalırdı. Dizinin bunları tartışmaktan kaçınması hikayenin o yıllarda geçtiğine inanmayı zorlaştırıyor, gerçekçiliği azaltıyor.

Seslendirmeler Nasıl?

Seslendirmeler dizinin güçlü yönlerinden biri. Bir çizgi filmde Batman‘i seslendiren her oyuncu Kevin Conroy‘la kıyaslanacaktır. Kevin Conroy’un ölümünün ardından Batman’i seslendirecek ilk kişi olan Hamish Linklater için de bu durum fazlasıyla geçerli. Linklater bu zorlu işin altından kalkmayı başarmış. Conroy etkisinin görüldüğü ama kendi yorumu da hissedilen bir sesi var. Batman ve Bruce Wayne’in seslerini ayırt etmek konusunda da başarılı. Linklater dışında Harvey Bullock‘u seslendiren John Dimaggio, Barbara Gordon‘ı seslendiren Krystal Joy Brown, Harley Quinn‘i seslendiren Jamie Chung ve Harvey Dent‘i seslendiren Diedrich Bader çok başarılı performanslar gösteriyorlar.

Sonuç

Dizi bir Batman yapımından bekleneni seyirciye veriyor. Klasik bir Batman hikayesi izlemek istiyorsanız bu dizi size göre. Batman yan karakterlerine yeni ve çok farklı yorumlar getirilmesini seviyorsanız bu dizi size göre. Karakterlerin alıştığınız hallerine değişiklik yapılmasını sevmiyorsanız uzak durun. Batman The Animated Series seviyorsanız bir şans verin. Dizi Batman The Animated Series ile aynı tonda ama ortalama bölüm kalitesi daha düşük. Dedektif bir Batman arıyorsanız kesinlikle şans verin. Batman konseptine soğuksanız pas geçebilirsiniz. Dizi iyi bir Batman yapımı ama karakteri sevmeyenlere bile hitap edecek kadar kaliteli değil. Bir süper kahraman çizgi filminin ötesine geçemiyor. Sonuç olarak Batman Caped Crusader ortalama üstü bir süper kahraman çizgi filmi. Bir başyapıt değil ama karakteri sevenler ikinci sezonu merakla bekleyecektir.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.