J.R.R. Tolkien‘in Yüzüklerin Efendisi için bir devam kitabı yazmaya başladığını biliyor muydunuz? The New Shadow eseri bizlere neler sunacaktı?
Yüzüklerin Efendisi, üç kitaplık bir macera olarak Orta Dünya’nın Üçüncü Çağı’nda Tek Yüzük’ün yok ediliş hikayesini bizlere anlatıyor. Aslında Orta Dünya ve Arda’nın tarihi bundan çok daha fazlasına sahip. Silmarillion kitabı, Orta Dünya’yı ve dünyanın yaratılışını anlamak için önemli bir kaynaktır.
Geçmişi büyük ölçüde biliyoruz, peki ya Tek Yüzük yok edildikten sonra neler oldu? J.R.R. Tolkien, Yüzüklerin Efendisi’nde yaşanan olaylardan sonrasını anlatmaya başlamıştı. The New Shadow adını verdiği eserin taslağının sadece 13 sayfasını kaleme aldı. Hikayenin tonu ve yönünün kendi damak tadı için bile çok karanlık bir şekilde ilerlediğini görerek devam ettirmedi. Ancak el yazması neyse ki asla kaybolmadı ve The History Of Middle-Earth (Orta Dünya Tarihi) serisindeki bölümlerden biri ve The Peoples of Middle-earth (Orta Dünya Halkları) kitabı bu yazmaları içerir.
The New Shadow Ne Anlatacaktı?
Tolkien’in kaleme almaya başladığı The New Shadow (Yeni Gölge), Sauron ve Tek Yüzük’ün düşüşünden yaklaşık 105 yıl sonra, Dördüncü Çağ’da geçecekti. Hikaye, Aragorn ve Arwen‘in oğlu, Gondor Kralı Eldarion‘u ve barış zamanlarında insan toplumunun nasıl huzursuz hale geldiğini anlatacaktı. Anlatılanlar 1973’te Tolkien’in vefatından bu yana dünyanın nasıl değiştiğinin de örneği gibi. Soğuk Savaş sona erecekti ancak sonrasında Irak Savaşı, Körfez Savaşı dahil pek çok savaş ve çatışma gördük. Teröre karşı savaş, uyuşturucuya karşı savaş ve diğerlerinin yanı sıra Orta Doğu’daki sayısız çatışma. Bunu, internet ve sosyal medya kullanıcıları arasında, özellikle de genç kuşakta neden olduğu kısa dikkat süresiyle birleştirin. Toplumların barış zamanlarında huzursuz olmasına neden olan bu ilginç gözlemi çok kötümser de olsa anlatmaya başlamış sanki.
Tolkien, The New Shadow‘un dünyasını çocukların sokaklarda koşuşturup “ork” oynadıkları bir dünya olarak tanımlayacaktı; tıpkı çocukların “Kovboylar ve Kızılderililer” oynamaları gibi. Romanın temel fikri; yanlış yönlendirilmiş insanların, Sauron ve Saruman ile birlikte Karanlık Lord Morgoth’a yeniden ibadet etmeye başlayacakları New Shadow Cult (Yeni Gölge Tarikatı) ile geldi. İki yeni karakter Borlas ve Saelon arasındaki bir konuşma bunu gösteriyor. Borlas, barışçıl zamanlara rağmen insanların kalplerinde sürekli bir kötülük varlığına, ondan ne kadar kurtulmaya çalışırsak çalışalım, düşmesinin imkansız olduğu bir Karanlık Ağaç olduğuna ağıt yakıyor. İnsanlar, hatalarından ders çıkarmaktan aciz, şiddet ve nefrete yatkındır diye bahsediyor.
Tolkien’in Karanlığı
J.R.R. Tolkien, 1964 yılında Colin Bailey‘ye yazdığı mektupta The New Shadow’dan şöyle bahsetmişti;
Çöküş’ten yaklaşık 100 yıl sonra geçen bir hikayeye başladım ancak hem uğursuz hem de iç karartıcı olduğunu kanıtladı. İnsanlarla uğraştığımız için, doğalarının en üzücü özelliğiyle ilgilenmemiz kaçınılmazdır: iyiliğe hızlı doygunlukları. Böylece barış, adalet ve refah zamanlarında Gondor halkı hoşnutsuz ve huzursuz olurdu. Aragorn’un soyundan gelen hanedanlar ise Denethor gibi ya da daha kötüsü sadece krallar ve valiler olacaklardı. Gondorlu çocuklar Ork rolü oynarken ve etrafta dolaşıp zarar verirken gizli bir Satanist dinin ortaya çıkmasını düşündüm. Entrika, tarikatın keşfi ve devrilmesi hakkında bir ‘gerilim’ yazabilirdim – ama sadece bu. Yapmaya değmez.
Bir hikaye için gerçekten kasvetli bir kurgu ve Tolkien’in onu neden devam ettirmediğini anlayabiliyoruz. Orta Dünya evrenindeki tüm karanlığa rağmen, kahramanlara rehberlik edecek ve nihayetinde günü kurtaracak bir parça ışık her zaman vardı. Sadece bu da değil, Tolkien’in çalışmasında bir merak ve sihir duygusu da vardı. Ama kötülüğün kişileştirilmesinin aksine o içsel kötülükten bahsetmek okuyucular için çok moral bozucu olmuş olabilir. Özellikle de Frodo, binlerce yıl önce dövülmüş olan Tek Yüzük’ü yok etme zahmetinden geçtikten sonra. Yine de, Tolkien’in hayatının o noktasında kafasının nerede olduğunu görmek hala ilginç.
