Makaleler

Dune: Fremenler ve Kültürleri

Dune Fremenler Banner

Dune serisinde önemli bir yere sahip olan Fremenler nedir, ne değildir?

Bilenin de bilmeyenin de oldukça hoşuna gidecek bir makale ile karşınızdayız. Bu yazı sizi Fremenler hakkında fazlasıyla bilgilendirecek.

Frank Herbert’ın destansı roman serisi Dune‘da Fremen ırkının yeri ve rolü çok büyüktür. Bu ırktan ve kültürden spoiler vermeden kabaca bahsetmek istiyorum. Gözleri melanjdan masmavi olmuş bu savaşçı ırk, çöl gezegen Arrakis‘in yerlileridirler. Siyeç adı verilen, dışarıdan izole, kayalıklar içinde, doğal, insan yapımı ya da genelde olduğu gibi ikisinin karışımı mağaralarda yaşarlar.

Nasıl ki J.R.R. Tolkien Elfleri yaratırkan İskandinavlardan esinlenmişse, Frank Herbert da Fremenleri yaratırken Araplardan ve genel olarak Orta Doğululardan esinlenmiştir. Romanların geneline baktığımız zaman İslami ve Arabik temalar sık sık karşımıza çıkar. Fremen dili Çakobsa‘yı incelediğimizde pek çok tanıdık kelime görürüz; akrab (akrep), ghanima (ganimet) ya da jihad (cihat) gibi. Çakobsa da aynı Arapça gibi sağdan sola yazılır ve harfleri Arap harflerini andırır.

Fremenler için en önemli iki kavram heralde su ve melanjdır. İlk olarak Dune serisine aşina olanlarınızın büyük ihtimalle gerçek hayatta var olsa nasıl olurdu diye bol bol düşünüp hayal kurduğu (öhöm) bir kavram olan melanjdan bahsedeyim. Akıllarda tarçın kokusuyla yer etmiş olan melanj, sadece Arrakis’te bulunan bir bilinç spektrumu uyuşturucusudur. Genel olarak ömrü uzatıcı etkisi vardır, fakat çok kullanıldığı zaman ciddi anlamda bağımlılık yapar. Bağımlıları İbad’ın gözlerine sahip olmalarından tanınabilir, göz akları da irisleri de masmavi olmuştur. Bilinç ve algıya olan etkilerinden dolayı evrendeki her oluşumun, her güç odağının mutlaka sahip olmak istediği bir maddedir. Arrakis’in koşulları ve şartları, koca evrende bu baharatın doğal bir döngü içinde üretilmesini sağlayan tek yerdir. Fremenler de bu döngünün içinde yaşarlar, haliyle melanj hayatlarının her noktasını sarmıştır ve hepsinin gözleri o koyu mavilikle parlar.

Dune FremenlerFremenler ve su ilişkisine gelince… “Çöl gezegen” olarak tanımlanan bir gezegende yaşıyorsanız su konusunda tutumlulukta çığır açarsınız. Hatta kalın bağırsaklarınız vücuda binbir zorlukla aldığınız suyun daha fazlasını geri emebilmek için diğerlerininkine göre çok daha uzun olacak şekilde gelişmiştir. Fremenler suyu israf etmemek için bir sürü teknoloji geliştirmişlerdir; örnek vermek gerekirse hepsinin damıtıcı giysileri ve benzer mantıkta çalışan damıtıcı çadırları vardır. Bu damıtıcı giysiler, çok yüksek verimle, filtreleme ve ısı alışverişi yaparak vücuttan ter, solunum, idrar gibi yollarla atılan suyu tutmaya ve tekrar tekrar kullanmaya yarar. Haliyle leş gibi bir kokuları vardır. Fakat hayatta kalmak mı kötü kokmak mı dendiğinde seçim bariz olsa gerek. Bu koşullarda yaşayan Fremenler, tabii ki suyu sadece vücutlarından atılanları geri dönüştürürek korumazlar.  Atmosferdeki azıcık nemi, hatta ölü hayvanların ve insanların bedenlerindeki suyu bile çıkarıp depolarlar.

Suyun bu kadar kıymetli olduğu bir ortamda yaşayan Fremenlerin pek çok ritüeli de su etrafında şekillenmiştir. Kitapları okumuş olan arkadaşların ilk aklına gelebilecek örneklerden birisi tükürmek olabilir. Normalde birinin önüne tükürmek saygısızlıkken Fremenler için bu tam tersine büyük bir saygı göstergesidir. Nihayetinde tüküren kişi, karşısındaki için vücudundaki sudan feragat etmiştir. Aynı mantıkla ölünün arkasından ağlamak da ölüye saygı gösteren bir eylemdir, ve “ölüye su vermek” diye tabir edilir. Suyun önemini Fremen özdeyişlerinde de gözleyebiliriz – Cennet, akan suyun sesi olsa gerek.

Cennet demişken din konusuna da değinelim. Fremen toplumu için din ve kehanetler çok önemli bir yer tutar ve bu durum hikayenin belkemiğini oluşturan faktörlerden birisidir. Siyeçlerde Sayyadina adı verilen rahibeler bulunur. Kadim ve çok güçlü bir kadınlar topluluğu olan Bene-Gesserit’in rahibelerine çok benzerler fakat onların bütün güçlerine sahip değillerdir. Kehanetlerin merkezinde onlara bir mesih geleceğinden bahsedilir.

Bu çöl insanlarının en önemli özelliklerinden birisi de çok yetenekli savaşçılar olmalarıdır. Çocukluklarından itibaren dövüşle iç içe büyürler. Küçücük çocuklar bile savaşlardan sonra yaralı düşmanları öldürürler ve cesetleri su toplama ekipleri için işaretlerler. En çok kullandıkları silah, Arrakis’in meşhur kum solucanlarının dişlerinden yapılan, sütbeyaz rengiyle parıldayan, kınından çıkarıldıktan sonra kan dökmeden geri konmayan hançer-i figan ya da billurbıçaktır. İngilizcesi Crysknife olarak geçen bu hançerin kelime anlamı bence çok ilginçtir. Cry kökü anlamsal olarak hem ağlamaktan, hem de kum solucanının dişinin kristal yapısından geliyor olabilir. Fremen kültüründe ölümle ve kan dökmekle beraber düşünüldüğünde, ağlamanın bu hançerle ilişkisi çok şairane durmaktadır. Bu anlamla beraber silahı bir yandan da yapısal olarak tarif eden bu kelime çevirilerde ikileme yol açmıştır.

Fremenler hançer-i figanlarıyla ölümcül savaşçılardır. Normal bir Fremenin karşısında bile hayatta kalabilmek zordur. Bu adamların arasında bir de Fedaykin adı verilen özel eğitimli ölüm komandoları vardır. İmparatorun gayet korkulan askerleri olan Sardokarları bile kolayca alt edebilirler, ve davalarına ölümüne bağlıdırlar.

Çöle adapte olmuş Fremenler, Dune evreninde çok önemli bir yer tutan kum solucanlarına da adapte olmuşlardır. 450 metre boya ulaşabilen ve binlerce yıl yaşayabildiği düşünülen bu dev solucanlar, yer altında inanılmaz hızlarla hareket ederler ve yeryüzündeki ritmik seslere çekilirler. Şu noktada aklınıza 90’lı yılların film serisi Tremors gelmiş olabilir, ama sizi temin ederim Arrakis’in kum solucanları o filmlerdekilerden çok daha saygıdeğer ve kutsal yaratıklar. Bunlardan biriyle karşılaşıp da hayatta kaldıysanız Fremen olmanız çok muhtemeldir, zira Fremenler bırakın kum solucanından canlarını kurtarmayı, onu bir ulaşım aracı olarak kullanırlar. Gümler (thumper) adı verilen aletlerle ritmik sesler çıkarıp kum solucanı çağırırlar, geldiğindeyse solucanın halka dilimlerine kanca takarlar ve dilimlerin aralanmasını, solucanın içinin hassas yerlerinin açılmasını sağlarlar. Kum solucanı bu haldeyken iç kısımları tahriş olup acıyacağından kumun altına kaçamaz, ve hatta açılmış kısmı özellikle yukarda tutar. Bu sayede Fremenler kum solucanlarına binerler ve yorulana kadar seyahat ederler. Kum solucanı değiştire değiştire çok uzun mesafeler katedebilirler.

Genel olarak baktığımızda Fremen ırkı romanlar boyunca çok iyi tasvir edilmiştir ve okuyanın kafasında sağlam yer etmeyi başarır. Kitaplarda pek çok Fremen ile tanışırız ve hepsinin ırklarından gelen ortak özellikleriyle beraber kişilikleri de ayrı ayrı derinleştirilmiştir. Hepsinin ortak özellikleri ve güçlü bir kültürleri olmasına rağmen karakterler kesinlikle tornadan çıkmış gibi değildir. Bu da Dune evrenini güzel yapan şeylerden sadece biridir diyebilirim.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.