Sis ve Simya – Black Legend İlk Bakış
Her ufak firma, zamanı geldiğinde tur tabanlı strateji oyunu yapacaktır. Warcave‘in hazırladığı Black Legend, tur tabanlı strateji oyunları dünyasında daha önce adım atılmamış bir dönemi, oyuncularla buluşturuyor.
FRPNET’in gedikli tur tabanlı strateji oyunları inceleyen kişisi olarak, Black Legens kaçınılmaz bir biçimde benim önüme düşecekti. Son birkaç yıldır bu türün yeniden yükselişine tanık oluyor. Arada çok iyi olanları çıksa da bazıları oynanabilirlik açısından oyuncuyu çıldırtıyordu.
Warcave tarafından ilk bakış yapmamız için demo sürümü yollanan Black Legend, en azından oyunun nasıl oynandığını, nasıl bir mekanik üzerine inşa edildiğini anlatabiliyor. Birçok tur tabanlı strateji oyunu, aradan birkaç saat geçmesine karşın, oyuncuya bir şey anlatmamasıyla meşhurdur.
17. Yüzyıl’ın Sisli Sokakları
Black Legend, dönem olarak Victorian dönemine yönelik bir temada hazırlanmış. Sokaklar sisli ve de puslu. Etraf gaz lambalarıyla aydınlatıyor. Tam olarak bir gaslamp-punk diyemem ama az da olsa bu türe de yakınlaştığını görebiliyorsunuz.
Hemen olayın işleniş biçimiyle başlayayım. Hikayemiz, Grant isimli kurgu bir şehirde geçmekte. Biraz Londra, biraz Paris‘i andıran bir havası var. Gittiğimden değil de, gördüğüm kadarıyla söylüyorum. Bu şehir Mephisto adı verilen bir tarikat tarafından ele geçirilmiş. İnsanlar sokağa çıkmaya korkar olmuş.
Rolümüz tam olarak belli olmasa da şehri girip bu Mephisto kaçkınlarını ortalıktan kaldırmaya yemin ediyoruz. Çünkü demo itibariyle, karakterimizin neden orada olduğu, niye bu yemini ettiğini bilmiyoruz.
Çok az sunulan RYO seçenekleriyle karakterimizi yaratıp oyuna başlıyoruz. Oyunun başında minik bir eğitim alanı var. Ancak iyi takip etmezseniz, daha ilk yarım saat içerisinde oyundan kopabilirsiniz. Onun da neden olduğunu şimdi anlatıyorum.
Simya ve Pusat
Oyun geçtiği dönem itibariyle, kullanılan birçok silahı kullanımımıza sunuyor. Arbaletler, mızraklar, kılıçlar ve keza barutlu, uzun namlulu tüfekler de en yakın dostumuz oluyor. Ancak oyunun türe katkı sağladığı farkı simya mekaniği.
Her saldırının farklı hasarı olabildiği gibi bir de simya hasarı oluyor. Bunlar dört farklı renkte belirlenmiş. Kırmızı, Sarı, Siyah ve Beyaz renklerdeki saldırılar düşmanlar üzerinde birikiyor. Eğer doğru renk kombinasyonlarını, yani simya bileşenlerini yerine getirirseniz katalizör saldırısı yaparak daha büyük hasarlar verebiliyorsunuz.
Biraz havada kaldı ama açıklamaya çalışayım hızlıca. Diyelim ki bir saldırının altında siyah üçgen bulunuyor. Bu siyah üçgen, düşmanın tepesindeki kare üzerinde beliriyor. Kesişim noktasında beyaz saldırı varsa, ikisi birleşip daha fazla hasar vermenizi sağlıyor. Ancak her renk birbiriyle katalizör etkisi sağlamıyor. Renklerin kesişim noktalarına dikkat edip saldırılarınızı ona göre planlamanız şart.
Açıkçası o mekaniği çözene kadar, düşmanlara haldur huldur saldırma dışında pek bir şey yapmamıştım. Bir de bu savaş dinamikleri pek tutuk geldi bana. Son dönemde Mutant Year Zero, Gear Tactics, Battletech gibi çok sağlam tur tabanlı strateji oyunları piyasaya sürüldü. Hepsi de kendi içerisinde türe yeni katkılar sağlayan ve dinamik açıdan keyifli çatışmalar sunan bir oyundu.
Ancak Black Legend’ın en büyük sorunu, savaş alanını Hexagonlar yerine karelere ayırmış olması. Bu bence büyük bir sorun. Çapraz saldırı ya da hareket etme yeteneği ortadan kalkmış oluyor. Daha yalın savaşlara girmeye itiyor. Savaşlar tutuk olunca, yapay zeka da biraz çalışmayınca tek keyif alabildiğiniz alan bu yeni simya mekaniği oluyor.
Sonuç
Black Legend, paralı askerlerden oluşmuş, dört kişiyi kontrol edebildiğimiz bir grubu oynama imkanı sunuyor. Mutant Year Zero da olduğu gibi savaşlar dışında haritada gerçek zamanlı olarak dolaşıyor ve saldırı bölgesine girdiğimizde tur tabanlı savaşa dönüyoruz. Etrafta eşya toplama ve ekipman toplama gibi özellikler yerleştirilmiş olsa da belli bir noktadan sonra ilah gibi olduğunuz için savaşlardan rahatlıkla çıkıyorsunuz.
Alpha ve Beta arasında olduğunu düşündüğüm bir sürümü oynadığım için Black Legend’ı kötülemek gibi bir niyetim yok. Yanlış anlaşılmasın. Ancak eğer sundukları bunlarla sınırlıysa, tam sürümü çıktığında pek de oynanabilir bir oyun olacak gibi durmuyor. Türe getirdiği tek yeniliğin simya mekaniği olması da oyunun tek keyifli yanı.
Mevcut hatalarıyla biraz daha pişmesi gereken bir oyun. Çıktığı zaman tekrar deneyimlemek isteyeceğim. Ancak şu haliyle bana yettiğini söyleyebilirim.