Dontnod Entertainment’ın Beklenen Oyunu Vampyr’den Yeni Görüntüler ve Bilgiler Geldi
2013’ün deyim yerindeyse unutulan değerlerinden biri olan Remember Me ve geçtiğimiz senenin en sevilen macera oyunlarından biri olan Life is Strange‘in arasındaki stüdyo Dontnod Entertainment‘ın yolda olan aksiyon/RPG oyunu Vampyr‘ı hatırlarsınız.
Aslında unutmuş olmanız da muhtemel çünkü oyunun duyurulduğu Haziran ayından beri Dontnod’ın gelişmeleri paylaşmak konusunda pek cömert davrandığını söyleyemeyiz. Paris merkezli stüdyo nihayet sessizliğini bozdu ve sabırsızlığımızı biraz olsun dindirecek yeni bilgiler ve görselleri bizlerle paylaştı.
Öncelikle oyunla ilgili bilgilerimizi tazeleyelim
Vampyr, 1918 İspanyol Gribi salgını ortasında hayatta kalma mücadelesi veren kasvetli bir Londra’da geçiyor. Oyuncular ise bir Birinci Dünya Savaşı gazisi olan ve savaş yıllarını bu savaşla birlikte gelen muazzam tıbbi gelişmelerin bir parçası olarak geçirmiş Dr. Jonathan Reed rolünü üstleniyor. Nöroloji ve psikoterapi alanlarında yaşanan gelişmelerde ön saflarda yer alan doktorumuzun uzmanlık alanı ise kan nakilleri. Savaşın ardından, Doktor Reed’in dahi hatırlamadığı bir noktada, karakterimiz bir vampire dönüşüyor.
Kendini bir anda daha önce varlığından haberdar olmadığı korkunç ve vahşi avcılara ait bir dünyada bulan Reed, yeni varlığını anlamlandırma mücadelesine girişiyor, kendini içinde bulduğu bu dünyanın kurallarını öğrenmek için çabalıyor. O ne kadar çabalasa da bu yeni camianın hiçbir üyesi karakterimize hayatta kalması için bilmesi gereken şeyleri öğretmek konusunda hevesli değil. Bunun üzerine Doktor Reed, ipleri eline almaya ve öğrenilecek ne varsa kendisi keşfetmeye karar veriyor – ama çok geçmeden fark ediyor ki bu dünya onun düşündüğünden çok daha karışık ve hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Oyun hakkında neler diyorlar?
The Escapist’in Dontnod baş yazarı Stephane Beauverger ile yaptığı röportajda Beauverger, Vampyr’den şu sözlerle bahsediyor: “Bu dünya, dünyayı kategorize etmenin mümkün olduğuna inanan bilim adamlarının dünyası. Bu bilim adamları, ‘bilimle Tanrıyı öldürdüklerine’ inanıyorlardı. Bu bilim adamlarından biri olan Jonathan Reed ise aslında hiçbir şey bilmediklerini acı bir şekilde fark ediyor. Yani, başından beri burnunun dibinde olan bir vampir camiası keşfetmek onun için şok edici bir durum. Çünkü vampirlerle ilgili bildiği tek şey Dracula romanından ibaret.”
Beauverger, oyun için tasarladıkları alternatif tarih konusuna ise şöyle açıklık getiriyor: “Dünyamızın tarihini, tarih öncesi dönemden itibaren yazmaya başladık. Bu dünyanın vampirleri hakkında her şeyi biliyoruz ve bu bilgilerin hepsi oyunda yer almayacak. Reed ise bu tarihi bilmiyor, çoğu vampirin bile tarihlerinden haberi yok. Eğer tarih dersi almak istiyorsanız, bulabildiğiniz en yaşlı vampiri bulmanız gerek. Bu da senaryonun itici gücü olacak – Reed’in tarihe olan ilgisini bariz bir şekilde göreceksiniz. İspanyol Gribi savaştan çıkmış Londra’nın başına gelebilecek en büyük felaketlerden biriydi. Cehennemden eve döneceklerini uman birçok asker kendilerini bir başka cehennemin içinde buldular – karantina alanları ve toplu mezarlıklardan oluşan bir cehennem. Siperlerde acı çekenlere olduğu kadar sokaklarda acı çekenlere de söz hakkı vermek istedik.”
Oyunun yapısı nasıl olacak?
Oyunun dünyası, belirli merkezler etrafına inşa edilmiş yarı-açık bir dünya olacak. Bu merkezler arasında, Whitechapel ve Londra Şehri (Londra içinde yer alan ayrı bir bölge) gibi başkentin önemli noktaları yer alacak. Bu merkezlerin, birbirleriyle bağlantılı olan büyük hikayenin yanında, kendilerine ait yan hikayeleri ve yan karakterleri de olacak. Ayrıca bu merkezler oyun ilerledikçe ve Jonathan yeni güçler kazandıkça oyuncuya keşfedilecek yeni hikayeler sunacak.
Karmaşık sokaklarıyla ve binalardan labirentleriyle, sahne tasarımları ise oldukça iddialı. Oyun doğal olarak gece saatlerinde geçiyor dolayısıyla ışıklandırma büyük önem taşıyor. Konsept tasarımlarından gördüğümüz kadarıyla ışıklandırmanın üzerinde bir hayli durulmuş ve başarılı bir iş çıkmış ama kesin bir kanıya varmak için oyunu bekleyeceğiz.
Teknik öğeleri bir kenara bırakırsak, Vampyr oyuncuya vicdanının sesini dinlemesini gerektirecek seçenekler de sunuyor. Vampirleri öldürmek oyunun bir noktasından sonra rutin haline geliyor fakat konu ölümlüler olunca işler biraz daha karışıyor. Ölümlülerin arkadaşları ve aileleri, onların ardından göz yaşı dökecek sevdikleri var. Bunun yanında, insanların besin kaynağı olmanın ötesinde rolleri de var. Örneğin; insanlar oyun boyunca Reed’e bilgi kaynağı ya da ölümlülerin dünyasıyla ilişkiler kurmasını sağlayacak köprüler olarak hizmet edebiliyorlar. Bir insanı öldürmeniz size fayda sağlayacağı gibi işlerinizi daha da karıştırabiliyor. Tüm bunların yanında, tabii ki insanlar sizin hayatta kalmanızı sağlayacak besin kaynaklarınız.
Vampir olup herkesi öldürelim mi yani!
Bunun yanında oyun sizi kimseyi öldürmeye zorlamıyor. Vampyr’in baş yönetmeni Phillippe Moreau‘nun The Escapist’e verdiği demeçe göre, kimi öldürüp kimi öldürmeyeceğiniz size kalmış. “Dextervari” bir vampir olup sadece kötüleri öldürebilirsiniz fakat bu nokta da oyun size şu soruyu soruyor: Kime göre, neye göre kötü?
Oyunda, özenli bir şekilde araştırma yapmak da önemli bir yer tutuyor. “İyi” sonu görmek istiyorsanız, peşinden gittiğiniz görevi ve bu göre süresince tanıştığınız karakterleri her açıdan incelemeniz ve araştırmanız gerekiyor.
Şu aşamada oyunun hiçbir detayı kesinleşmiş değil fakat klasik rol yapma oyunlarından tanıdık olduğumuz crafting, yetenek ağacı, envanter gibi özellikler Vampyr‘de de mevcut.
Uzun zamandır piyasada gördüğümüz liseli vampirlerden sonra, gotik köklerine geri dönen, bizlere vampirlerin cazibeli maskelerinin altında birer canavar olduklarını hatırlatan bir yapım görecek olmak heyecan verici. Birçok kişiye Bram Stoker’ın Dracula’sını ve World of Darkness’ın vampirlerini hatırlatan Vampyr bir kısmımızı özlediğimiz karanlık sokaklara geri götürecek, bir kısmımıza da bambaşka bir oyun deneyimi sunacak.
Vampyr, 2017 yılında oyuncuyla buluşacak.