Bana Nasıl Öldüğünüzden Bahsedin – Vampire Therapist İncelemesi
Sen bile “Ah nerede o eski…” diye başlayan cümleler kuruyorsan Rönesans günlerini hatırlayan vampirler ne yapsın? Uzman psikologlarla vampir-severlerin hazırladığı Vampire Therapist beklediğimizden çok daha iyi çıktı.
Açık konuşayım: Bu oyunun bir facia olacağını düşünmüştüm. Hani şu utanmadan oynayamadığımız oyunlardan biri olacağını… Fakat bu önyargımı sorgulatan iki detay oyunun tanıtımında gözüme çarptı:
- Vampire Therapist’in yazarları uzman psikologlar ile birlikte çalışarak gerçek bir CBT terapisi deneyimi yaratmak istemişler. (Fakat bu, oyunu terapi niyetine oynayabileceğimiz anlamına gelmiyor.)
- Oyunun seslendirme kadrosunda Matthew Mercer var. (Ki seslendirmeler oyunun başarısına büyük bir katkı yapıyor)
Ben de Vampire the Masquerade seven bir psikolog olarak Vampire Therapist inceleme fırsatına hayır diyemedim. Oynadığım şeyden şikayetçi olmadığım gibi yer yer hayli beğendim de!
Psikolojik terapiye ilgi duyan veya sadece merak eden herkese oyunu öneririm. Aksiyonlu vampir, bir nevi Bloodlines ya da aşırı komik bir hikaye bekliyorsanız bu oyun size göre değil.
Bir zamanlar çocuktunuz, yaşadınız, bir gün öleceğinize inanarak planlar yaptınız.
Zamanınız yok sandınız, sevdiğiniz onca şeye zaman ayırmadınız.
Buna rağmen sevecek birçok şey buldunuz kendinize. Çünkü sevmeden yaşanmazdı.
Sonra öldünüz, korkunç bir şekilde. Vücudunuzdaki tüm kan çekildi. Üstelik bu hoşunuza da gitti ve bunun hoşunuza gittiği gerçeği size hâlâ yanlış geliyor. Sonra bir yabancının kanını içtiniz.
Ölümden dönmüş olmak güzeldi. Fakat ne uğruna?
Sevdiğiniz herkes öldü, sevdiğiniz her şey öldü. Her gelen jenerasyon sizin değerlerinizin üstüne tükürdü.
Siz lanetli varlığınızı sürdürmek için onca fedakarlıkta bulundunuz.
İnsanlık ise sizi her devirde hayal kırıklığına uğratmaya devam etti. Bilim ne kadar gelişirse gelişsin, sanat ne kadar ilerlerse ilerlesin, insanlık hep o vahşi ve yok edici benliğine boyun eğdi.
Ve sözde lanetli olan, vahşi ve yok edici olan sizsiniz. Öyle mi?
Vampire Therapist: Güzel Yazılmış Karakterler ve Dertler
Vampire Therapist bizi vahşi batı döneminden bugünlere sürüklenmiş bir vampirin kovboy botlarına sokuyor. Sam hayatını azılı suçluların içinde geçirdikten sonra şu terapi denen şeyi bir denemeye karar veriyor. Eğer gerçekten bir faydası olacaksa ölümsüz hayatını iyileştirmek için birkaç seanslık vakit kaybetmenin kime ne zararı olur ki?
Bilişsel Davranışsal Terapi (CBT) ile tanıştığı zaman Sam’in hayatı değişiyor. Çünkü bu terapi akımı bizim hatalı düşüncelerimizin bizi sonsuz bir hatalı düşünce, duygu ve davranış döngüsüne sürüklediğini iddia ediyor. Çözümü de hatalı düşüncelerdeki hataları danışana göstererek düzeltmekte buluyor. Sam terapinin adeta terapiste ihtiyaç duymadan kendi kendine yapmayı öğrenebileceğin bir şey olmasından çok etkileniyor. Kendi düşüncelerinin ne kadar hatalı olduğunu fark ediyor etmesine fakat onu asıl şaşırtan etrafındaki tüm vampirlerin ne kadar hatalı düşündüğünü fark etmek oluyor.
Dolayısıyla Sam öğrendiği ve hayatını değiştiren bu bakış açısını diğer vampirlerle paylaşarak onların da sonsuz hayatlarını biraz daha çekilir kılmaya çalışıyor.
Her Danışanın Derdi Farklı
Sam, çok yaşlı bir vampirin de yardımıyla bir grup danışana rehberlik etmeye başlıyor. Bizim de oyundaki amacımız Sam başka vampirler ile sohbet ederken yakalayabildiğimiz düşünce hatalarını yakalayıp gün yüzüne çıkarmak.
Örneğin danışanlarımızdan biri geçmişte cadı diye yakmaya çalıştıkları bir kadıncağız. Bu yaşadıklarını asla unutamıyor. “İnsanlığa kendimi sevdirmeliyim” diyor. Biz de buna itiraz edebiliyoruz. “Kim demiş insanlığa kendini sevdirmen gerektiğini?” diyebiliriz. “Sevdirmezsen ne olur ki?” diye sorabiliriz. “Gerçekten sevdirmeye mi ihtiyacın var yoksa sadece kanlarına mı?” diye sorgulatabiliriz. Önemli olan hatalı düşünceleri doğru tespit etmek.
Her danışanımızın farklı, trajik bir geçmişi ve farklı eğilimleri var. Kimi “şunu yapmalıyım, bunu yapmalıyım” diye kendi yarattığı kuralların içine hapsolmuş durumda. Kimisi ise “artık iş işten geçti, mahvolduk” diye düşünmekten denemeyi bırakmış. Hepsi farklı düşünce hatalarına yatkınlar. Biz de seanslarımızın bunlardan hangileri ile dolu olacağını kestirerek onlara hazırlanmaya çalışıyoruz. Zira danışanlarımız bize tek bir kez değil, ayda bir geliyorlar. Hikayelerini takip edip bizim onlara gösterdiğimiz hatalı düşüncelerin nasıl evrildiğini seyrediyoruz.
Komedi, Terapi ve Vampir Güçleri
Vampire Therapist tanıtımlarında What We Do in Shadows ve Monty Python gibi komedi eserlerinden ilham aldıklarını yazmış. Ancak ben oyunun komedi yanının ağır bastığını düşünmüyorum. Birkaç komik ve absürt sahne olduğu bir gerçek. Fakat oyunun geneli komediden çok terapiye odaklanıyor.
Bu oyunu oynamanın oyunculara kendi hatalı düşüncelerini fark etme imkanı sağlayacağını düşünüyorum. Ancak bu terapinin yerini birebir tutamaz. Nitekim CBT hatalı düşünceleri tespit etmekten ibaret bir terapi değil. Yine de terapiye ilk adımı atmak için bu oyunun harika olduğuna inanıyorum.
World of Darkness ve Vampire the Masquerade seven kişilerin de bu oyundan eğleneceğine inanıyorum. Zira danışan vampirlerimiz gelip bir ölümlü gibi dertlerini anlatıp gitmiyorlar. Dertlerini anlatırken duygularına kapılıyorlar ya da biz hatalı düşündüklerini söyledikçe bize öfkeleniyorlar. Kimisinin yanında biz daha dünkü bebek olduğumuz için de anında vampir güçleri havada uçuşabiliyor. Öfkelenen bir danışan bize Presence atarken dramatik bir danışan gerçekliği bükebiliyor. Neyse ki Sam’in de vampir güçleri var.
Neleri Sevmedim?
Vampire Therapist iyiydi, güzeldi, hoştu ama her yönüyle iyi, güzel ve hoş olduğunu söyleyemem.
Öncelikle oyuna bazı mini oyunlar eklemişler ve keşke eklemeselermiş. Örneğin kan içeceğimiz zaman kanını içeceğimiz kişinin boynunu görüyoruz ve bir diş izi ekranda hızlıca hareket ederken doğru anda tuşa basarak doğru damarı tutturmaya çalışıyoruz. Niye ki? Ne gerek vardı?
Terapilere dahil olan nefes egzersizi gibi şeyleri de oyuna mini oyun olarak eklemişler. Ancak bunları hem nasıl yapmamız gerektiği çok açık değil hem de öğretmek istediği şeyi öğretmekte yetersiz kalıyorlar.
Oyun çok tekrara düşüyor. Bağımsız bir oyun olduğu için gerekli olan minimum sahne ile oyunu tamamlamış olmalarını yadırgayamam. Fakat keşke her terapinin sonrasında aynı kişiyle konuşmasak ve oyun sadece terapi – terapi sonrası kan içme – tabutta uyuma ve yine terapi döngüsünden ibaret olmasaydı.
Visual novel türündeki bu oyunu arkama yaslanarak oynamak isterdim. Çünkü oyunun büyük bir kısmı konuşma dinlemekle geçiyor. Arada bir dahil olup bir hatalı düşünce işaretliyoruz sadece. Keşke controller ile oynamak mümkün olsaydı. Ben oynarken düşünce işaretlemeyi controller ile yapmak mümkün değildi.
Son olarak da oyunun kayıt sistemini eleştirebilirim. Oyunu konuşmanın ortasında mı yoksa seansın başında mı kaydettiğimize dair bir geri dönüt alamıyoruz. Steam başarımları da terapide aldığımız bazı kararlara bağlı olduğu için kayıt sistemini daha kolay anlaşılır yapmalarını beklerdim.
Bunlar dışında oyunun ağzınızda kötü bir tat bırakacağını hiç sanmıyorum. Demirsi bir tat, belki…
Vampire Therapist - FRPNet Puanı
Karakterler - 8.5
Ana Hikaye - 8
Oyun Mekanikleri - 7
Görsellik ve Müzik - 7
Eğiticilik - 9.5
8
Terapistler ve vampir-severler bu oyun için buluştu.
CBT temelli terapiye ilgi duyuyorsanız veya visual novel türündeki oyunlardan hoşlanıyorsanız Vampire Therapist'i sizlere öneriyoruz!