Makaleler

Justice League Yaklaşırken – DC Sinemada Nereye Gidiyor?

Üç yılı aşkın bir süre önce “DC Comics’in Sinemadaki Şansı” isminde bir yazı yazmıştım yine bu sayfalarda. O dönemde yalnızca Man of Steel ile var olan DC sinema evreni, aradan geçen üç yılda üç filme daha kavuştu. Esas bombası olan Justice League ise 17 Kasım’da vizyona girecek. Ben de hazır Justice League yaklaşmışken DC sinemadaki şansını nasıl değerlendirmiş, o zamandan bu yana neler değişmiş ve tahminlerim ne kadar tutmuş bakalım istedim.

DİKKAT: Bu yazı şimdiye kadar yayınlanan DC Extended Universe filmlerinden spoiler içermektedir.

İlk değişiklik çok bariz. O yazıda DCCU diye isimlendirdiğim evren, DC Extended Universe (DCEU) olarak anılıyor artık. Anılıyor diyorum çünkü Warner Bros’tan duyabildiğimiz tek isim olan Justice League Universe tutmadı ve gerek takipçiler gerekse basın DCEU isminde anlaşmış durumda.

DCEU, Marvel Cinematic Universe’ten (MCU) farklı olarak kendini dizilerinden tamamen ayrıştırdı. Fazla sayıda olan ve hepsi de birbiriyle bağlantılı olmayan DC dizileri, The Flash’ta paralel evrenlerin anlatılmasıyla birbirinden güzelce ayrılmayı başardı. Bu konumlandırmayla hazırda olan karakterlerden faydalanma ve evreni genişletme fırsatları kaçmış olsa da diziler şu an o kadar kötü ki güzel bir karar almışlar diyebilirim. Yazıyı yazdığımda Arrow’la The Flash altın çağlarını yaşıyordu, şimdi ben bile izlemeyi bıraktım.

Peki DCEU altın çağını yaşadı mı, yaşayacak mı?

Maalesef gidişat çok kötü. Önceki yazıda DC’nin Marvel’ın önüne geçmesi için yapması gerekenler listesine uymamasını geçtim, filmler de tek tek bakıldığında umut vermiyor.

Batman v. Superman (BvS) fikrini beğendiğimi söylemiştim üç sene öncesinde. Çünkü Justice League’den önce Batman’i evrene katmak ve Superman’i bir kez daha göstermek gerekiyordu; bu film ikisini de yapıyor. Ancak evreni zamanında emanet ettikleri Zack Snyder, iyi bir hikaye anlatıcısı değil. Görsellikte muazzam işler çıkarsa da hikaye anlatımındaki kopukluğun, karmaşanın ve filmin kilit sahnesindeki saçmalığın herkes farkında. Bunda BvS’nin aşırı kalabalık olmasının etkisi yadsınamaz. Wonder Woman’ın filmde kullanılacak olmasını eleştirmiştim, onu da geçip tüm kemik JL ekibini ve Doomsday’i de kattılar kadroya. Bu durumdan çıkan tek pozitif sonuç Wonder Woman’ın beğenilmesi ve solo filmine izleyici toplaması oldu.

Çıkış tarihi sırasında Wonder Woman’dan önceki filmi hızlıca geçiyorum. Suicide Squad, “güzel bir kadro ve mantıklı bir fikir nasıl mahvedilir” dersi verdi adeta. (Neredeyse uyuyacaktım filmde.) Bu kadar popüler karakterler yanlış pazarlama stratejisi ve kötü bir filme kurban gitti.

Harika Kadın, Harika Film

Wonder Woman ise DCEU’nun şimdiye dek yaptığı tek iyi şey olmayı başardı. Gal Gadot’u uygun bulmamıştım role ama beni affetsin, inanılmaz yakıştı karaktere. Batman v Superman’de görünen Wonder Woman’ın orijinini anlatırken oluşacak zaman karmaşasını da filmin başını ve sonunu günümüzde geçirerek çözdüler. Sonunda süper kahraman dünyası kadın bir yönetmenin ellerinden çıkan başarılı bir kadın süper kahraman filmine kavuştu. Filmin başarılı olmasında tek bir karaktere odaklanmasının büyük payı var. Zaten dört DCEU filmini kalitelerini göre sıraladığımızda ilk iki sırayı solo filmlerin alması DC yöneticilerine bir şeyler anlatıyordur diye düşünüyorum.

Şu noktaya kadar önceki yazının sonunda bahsettiğim dört maddenin üçüne değindik aslında. DCEU dizilerden yararlanmadı, tüm karakterleri tek filme sığdırmaya çalışarak telif avantajını da ters teptirdi; ama Wonder Woman konusunda başarılı oldu. Peki Superman-Batman-Wonder Woman dengesi ne alemde? Bu konuda asıl verileri sonraki filmlerde edineceğiz fakat bildiğimiz bir şey var ki Justice League’in kurucusu Batman olacak. BvS’nin sonunda verilen kritik karar ile Superman toprağa verildi. (Aynı filmde Doomsday, Dark Knight Returns, Flashpoint ve Injustice hikayelerini harmanlamanın hatalarından biri daha.) Ekibi toplayacak kahraman olarak Batman konumlandırıldı. Tamam, Batman özellikle Nolan’dan beri internet aleminde Superman’dan daha popüler olabilir ama DC’nin esas frontman’i olmadan Justice League filmine gidiyor olmak sizce de garip değil mi?

Bundan Sonra Ne Olacak?

Justice League demişken, önümüzdeki maçlara bakma zamanı. İlk maç, derbi seviyesinde öneme sahip olan Justice League. Bu önemine rağmen filmin başına gelmeyen kalmadı. Yönetmen Zack Snyder, çok vahim bir durumdan ötürü filmi bırakmak zorunda kaldı ve film Joss Whedon’a teslim edildi. Evet, Justice League’in Marvel’daki dengi olan The Avengers’ın yönetmenine. İşler bu noktadan sonra sarpa sardı.

Joss Whedon

Başta post-prodüksiyon sürecini yöneteceği söylenen Whedon, filmi gerçekten değiştirecek derecede ekstra çekim yaptı. Hatta öyle ki ismini jenerikte senaristler arasında göreceğiz. Bu durumun filmde bir kimlik karmaşasına yol açmaması imkansız. Snyder’ın (ve DC’nin) karanlık ve ciddi tarzına karşın Whedon geldiğinden beri karakterler üzerinde sırıtan esprileri ve ucuzluğuyla konuşuluyor Justice League. The Avengers’ı çok sevsem de filmin geçirdiği ağır değişiklik ve fragmanlar sıradan Marvel tarzı seri üretim bir film izleyecekmişiz izlenimi veriyor bana. Umarım Whedon usta yanıltır beni.

Justice League’den ötesine baktığımızda durum daha da vahim. Aquaman, Shazam, Cyborg, Green Lantern gibi çıkış tarihi belli olanların yanında tarihi belli olmayan hatta belki bir çoğu proje aşamasında duran bir yığın film var listede. Marvel’daki Phase düzenine karşın tam bir karmaşa ve düzensizlik teşkil ediyor DCEU.

DCEU’yu Tek Başına Kurtaramazsın

Bu düzensizliğin içinden aldığımız haberler de hayırlı değil. The Batman ve Flash filmleri yılan hikayesine döndü mesela. Snyder’dan istediğini alamayan Warner Bros. The Batman’in anahtarlarını Ben Affleck’e vermişti. Önce Affleck yönetmenliği bıraktığını açıkladı, sonra karakteri de bırakıyor dedikoduları çıktı. Bu yalanlanırken Matt Reeves atandı yönetmen koltuğuna. Reeves de terk ediyor, film DCEU’ya dahil olmayacak falan derken BvS’de Batcave’de gördüğümüz Robin kostümü gibi ortalarda bir yerlerde soru işaretleriyle duruyor film.

The Flash daha da beter durumda. Phil Lord ve Christopher Miller’a teslim edilen film, kreatif anlaşmazlıklardan dolayı alındı onlardan. Dedikodular arasında filmin komediye fazlaca kaydığından anlaşamadıkları yazıyor. Ya arkadaş, LORD-MILLER İKİLİSİNİ YÖNETMEN YAPARKEN BUNU NASIL DÜŞÜNMÜYORSUN? Cidden çok saçma. Stüdyonun “biz DC’yiz, her şey çok karanlık olmalı” kasıntısıyla yönetmenlerin işine karışması onların özgürlüklerini kısıtlıyor ve filmlerdeki çeşitliliği azaltıyor. MCU’nun da en iyi yaptığı şeyler bunlar aslında: yönetmen bazlı farklı temada filmler.

Daha sonra film için anlaşılan Rick Famuyiwa da filmi bıraktı. Şu anda yönetmensiz olan filmle ilgili bildiğimiz şeyler Cyborg ile Wonder Woman’ın yer alacağı ve isminin FLASHPOINT olacağı. Yanlış duymadınız, Flashpoint. DC’nin tüm tarihini sıfırlamasına sebep veren gelmiş geçmiş en büyük çizgi roman crossoverlarından biri olan ve The Flash dizisinde de işlenilmeye çalışılan Flashpoint. Yani… Aklım almıyor şu an gerçekten.

Yarışa geriden giren DCEU, üç yılda pek gelişme gösterememekle birlikte ilerisi için de umut vermiyor. Elimizdeki tek iyi karakter, önemini üç yıl önce koca bir paragrafla anlattığım ve oradaki doğrulara Gal Gadot’un kalitesini ekleyerek muhteşem hale gelen Wonder Woman. Açıkçası MCU eskisi gibi şaheserler çıkaramazken ve DCEU da bu durumdayken sanırım süper kahraman dizi ve filmlerinin geleceği Legion, Logan, Deadpool ve New Mutants gibi yenilikçi ve deneysel işler peşinde koşan X-Men’e bağlı.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.