Öğle Yemeğinde Bile İzleyebileceğiniz 5 Kısa Bilimkurgu Film
İyi bir bilimkurgu filmi izlemek için her zaman sinemaya gitmeniz lazım değil. Hatta bazen televizyonu açmanıza bile gerek yok. Aşağıda göreceğiniz 5 kısa bilimkurgu filmini, öğlen arasında sandviç yerken bile izleyebilir ve bambaşka dünyalara yelken açabilirsiniz. Afiyet olsun… Eee pardon, iyi seyirler demek istedim. ^_^
The Gift
Carl E. Rinsch tarafından yönetilen ‘The Gift’ (Hediye) isimli bu kısa film, Half-Life oyunundakine benzer bir ortam ve karakterler içeriyor ama Rusya’da geçiyor. Hem gerçek dünyada geçmesi, hem de çok basit ama keskin bilimkurgu öğeler içermesi sayesinde dikkat çeken bir yapım. Filmde başrolü üzerinde gizemli işlemeler olan bir kutu oynuyor. Bu nasıl başrol demeyin, izleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Kutunun kendisi kadar, içindekinin gizemi ve neden bir arzu nesnesi olduğu konusu da sizi meraklandırıyor. Ayrıca filmde gayet etkileyici bir de kovalamaca sahnesi mevcut. 5 dakika kadar bir süreye bu kadar gizem ve aksiyon sığdırınca insan tüm hikayeyi çok merak ediyor tabii. Bunun tam metrajlı bir filmi yapılsa kesinlikle izlerdim.
Vacuity
14 dakika içinde teknik bir aksaklığa, kapalı yerde kalma korkusuna, çaresizliğe, az biraz gerilime, fedakarlığa ve göz yaşartıcı dramaya maruz kalmak istiyorsanız, ‘Vacuity’ isimli bu kısa filmi izlemelisiniz. Hem de tüm bunlar, dünya yörüngesindeki bir uzay istasyonunun ufacık bir hava geçidi içinde oluyor.
2012’de Michael Matzur tarafından yazılıp yönetilmiş bu kısa bilimkurgu filmi, bize iyi bir film çekmek için devasa bütçelere, muazzam büyüklükte setlere veya yüzlerce kişinin uğraştığı özel bilgisayar efektlerine gerek olmadığını hatırlatıyor. Çünkü kalbinizi burkan bir hikaye ile aranıza hiçbir şey giremez…
ROSA
Rosa serisinden bir cyborg, terkedilmiş ve unutulmuş bir laboratuarda, bir kapsülün içinde gözlerini açar. Neden uyandırılmıştır? Amacı nedir? Nerededir? Onu kim uyandırmıştır? Post-apokaliptik bir dünyada peşinize düşen kötü niyetli cyborg’lardan nasıl kurtulursunuz? Yaşam dediğimiz şey, yoksa sadece bir gülün yaprakları mıdır? Tonla soru sorup, hiç konuşmadan, hepsine nasıl cevap verilir? Jesús Orellana’nın tek başına ürettiği bu kısa bilgisayar animasyonu filmi, 10 dakika boyunca soluksuz izledim.
İlk saniyesinden beri yarattığı atmosfer, Rosa’nın tipi, karakterlerinin müthiş ayrıntıları ve her köşesi ile hikaye anlatan ortamı ile, bana ilk bakışta manga/anime klasikleri ‘Gunmm/Battle Angel Alita’ ve ‘Ghost In The Shell’i hatırlattı ve bunu büyük bir övgü olarak söylüyorum. Çeşitli uluslararası kısa film festivallerinde gösterilmiş, hatta ödül bile almış bu eseri mutlaka izlemelisiniz.
Bad Motherfucker
Aslında bu kısa film bir kısa film değil, hatta film bile değil. ‘Bad Motherfucker’, Biting Elbows isimli Rus kökenli Indie rock grubunun bir şarkısı ve onun müthiş video klibi. Ama bu listede yer almasının sebebi hem inanılmaz çekimlere ve aksiyona, hem de ilginç bir bilimkurgu konuya sahip olması (ayrıca şarkı da hiç fena değil hani :D). Küçük bir cihazın sayesinde çeşitli yerlere (ve belki de zamanlara?) ışınlanabilen bir karakterin gözünden olaylara bakıyoruz. Su ile şarj olan bu gizemli cihazı ele geçirmek ve kaçırmak için tonla kötü giyimli kötü adamı haklamak zorunda kalan kahramanımız, silah kullanabilen, gayet sağlam dövüşebilen ve ‘parkour’ ustası bir ajan.
Klibin en büyük numarası, FPS oyunlarındaki gibi birinci şahıs gözünden bakıyor olmamız. İzleyince hemen akla ‘Mirror’s Edge’ oyunu geliyor, keşke diyorsunuz FPS oyunları bu kadar gerçekçi olsa. Bu videoyu gerçeğe yakın bir 3D ortam ile Oculus Rift’de oynamak, hayatımızın en harika oyun deneyimi olurdu herhalde. Buna baktıktan sonra bir de olayların öncesini anlatan The Stampede’yi izlemeyi ihmal etmeyin.
DİKKAT: Bu klip, içkulağında denge problemleri olanlara ve gemi sallantısında midesi bulananlara kesinlikle önerilmez!
R’ha
Yetenekli animatör Kaleb Lechowski’nin yazdığı, yönettiği ve yarattığı kısa animasyon film R’ha, kısa zamanda büyük bir hikaye anlatıyor. R’ha isimli uzaylı ırkının yaşadığı gezegen sistemi, robotik bir düşman filosu tarafından istila edilmiştir. Uzaylılardan birini ele geçiren robotlar, son darbeyi vurabilmek için işkence ile onun beyninden önemli bir bilgi almaya çalışmaktadır. Dirençli çıkan uzaylı kahramanımız sonunda kaçmayı başarır… Ama gerçekten kaçabilmiş midir?
Devasa gezegen ve istila sahneleri de içeren bu başarılı kısa animasyon film, 6 dakikalık vakitte kocaman bir evren sunuyor bizlere. Animasyon kalitesi, orijinal gemi tasarımları ve film sonundaki 180 derecelik plot twist, filmin yaratıcısı Lechowski’nin becerisini gösteren önemli noktalar. Bunları sadece biz değil, bazı ünlü yapımcılar da keşfetmiş ki, R’ha yakın gelecekte karşımıza bir uzun metrajlı film olarak çıkma şansını yakalamış durumda. Projenin başında ise eski Lucasfilm yöneticisi Rick McCallum bulunacakmış. Güzel haber!