İncelemeler

Tanrı Bu Kasabayı Sınıyor – Mercy İncelemesi

Woodsburgh kasabasının madeninde yıllar önce korkunç bir kaza oldu. O felaketten beri kasabanın sokaklarında bir şeytan geziyor ve kurbanlarına, göz çukurlarında filizlenen çiçekler hediye ediyor.

Mercy gotik bir korku hikayesi. Kanlı ve cinsel içerikli sahneleri sebebiyle çocuklara uygun olmadığını belirtelim. Bu incelem yazısında çizgi romanın yalnızca ilk birkaç sayfası hakkında konuşuyor olacağız. Yani bu yazıda spoiler olmayacak.

Çizgi romanın hikayesi madende yaşanan korkunç kazadan birkaç kare göstererek başlıyor. Maden işçileri sevdiklerinin cesetlerini sürüklüyor. Madenden kaçanlar da bu cesetlere basıp eziyor. Kimisi dönüp kaçtıkları dehşete ateş açıyor. Fakat ne savaşmak ne de sıvışmak fayda ediyor. Aklıselim bir kadın çıkıp da madeni dinamitlerle çökertene dek orada bir kıyım yaşanıyor. Madenden kurtulanları bir sonraki sayfada kazaya kurban gidenler için dua ederken görüyoruz. Aradan yıllar geçmiş.

O kaza bu kasabada yaşanmış en büyük çaplı felaket olabilir. Ancak kasabanın yaşadığı asıl dehşet, geceleri sokaklarda avlanan şeytan. Ondan Woodsburgh Şeytanı diye bahsediyorlar. Kurbanlarının organlarını yiyip geride kalan deri, kemik ve et yığınında filizler bırakan bir yaratık bu. Bu yüzden geceleri sokağa çıkmak yasak.

Ardından kasabaya yeni bir kadın geliyor: Mercy. Onun güzelliği o kadar büyüleyici ki delikanlılar sokağın dehşetini kolayca unutabiliyor. Yalnızca delikanlılar mı? Öksüzlerin gözünde o kadın, mezarlıktaki melek heykelinin hayat bulmuş hali. Tanrı bizi sınar ve sonra bize meleklerini gönderir, öyle değil mi? Mercy, bu kasabanın kurtarıcısı olabilir mi?

Mercy: Şeytanlar Merhameti Hak Eder mi?

Mercy’nin orijinalini Image Comics yayınlıyor. Mirka Andolfo‘nun yazıp çizdiği hikaye, İtalyan tarzı çizimlere sahip. Zaten yukarıdaki kapak görsellerinde de görüyorsunuz. Hem güzellik, sevimlilik ve estetik öne çıkıyor, hem de tüyler ürpertici grotesk şekiller.

Şahsen ben bu hikayeyi beğendim. Çoğu yerde ana karakter yerine geçen öksüz kızı, Rory’i de çok sevdim. Hikayenin geneli her insanın içinde bir canavar, her canavarın da içinde insansı bir yan olabileceğini anlatıyor. Yapabileceğim tek eleştiri şu: Hikaye çok hızlı ilerliyor. Bazı olayların ağırlığı birbirini takip eden olaylar sebebiyle yeterince işlenemiyor ve bazen arada çok zaman geçtiğini yalnızca karakterlerin “çok zaman oldu” gibi ifadelerinden anlayabiliyoruz. Yani keşke 6 sayı yerine 8 sayı olsaymış diyorum.

Geceleri sokaklarda avlanan, dehşet verici yaratıklar konsepti zaten fantastik hikayeler sevenlerin ilgisini çekmiştir. Ancak size göre olup olmadığına kendiniz karar vermek isterseniz ilk sayıyı orijinal diliyle Image Comics’in sitesinden okuyabilirsiniz.

Seri toplamda altı sayıdan oluşuyor. Presstij bu sayıları tek bir ciltte toplamış ve Türkçeye çevirmiş. Bu arada cildin kapağında kullandıkları materyal de, basımı da çok kaliteli olmuş. Kitabın detaylarını ve varyant kapaklarını Presstij’in sitesinden inceleyebilirsiniz. Cilt çıkalı bir yıldan fazla oluyor. Kağıt krizi de olduğu için, hikaye ilginizi çekiyorsa baskısı tükenmeden kütüphanenizde güvene alın derim.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.