AYBABTUİncelemeler

Kim Korkar Hain Altılıdan?! – Ghost of Yotei İncelemesi

Jin Sakai’nin intikamını aldık ama çeliğimizin öfkesi elbette soğumadı. Tam 300 yıl beklemek zorunda kalsak da yeni bir intikam hikayesi ile tekrar Japonya’ya ayak basıyoruz.

Infamous ve Sly Cooper gibi müthiş serilere imza atan Sucker Punch’ın leziz mi leziz oyunu Ghost of Tsushima’nın tadı hala damaklarımızda iken devam oyunu da uzun bir bekleyişin ardından sahnelere çıkıyor. İlk oyunun kusurları boldu elbette; dünyası oldukça boştu mesela, bir yerden sonra tilki kovalamaktan sıkılmıyor değildik. Ancak müthiş aksiyon dinamikleri ve huzur veren dünyasına kapılıp DualSense’i bir türlü elimizden bırakamıyorduk. Baş karakter Jin de hatları çok iyi çizilmiş, öfkesine ortak olup hikayesini hikayemiz ettiğimiz bir kahramandı.

Sucker Punch, Yotei’de bir risk aldı ve Jin’i tamamen geride bıraktı. Güvenli sularda yüzüp ona yeni bir intikam hikayesi çizebilir, herkesi de hemen memnun edebilirdi. Bunun yerine bizi 300 yıl sonrasına, takvimde 1603 yılının gösterdiği Ezo bölgesine götürüyor ve yeni bir kahraman yaratıyor. Bu sefer bir kadın intikamcımız var, adı Atsu. Kendilerine Yotei Altılısı diyen ve Ezo’ya özgürlük getireceğini vaat ederken etrafı kırıp geçiren bir ekip ile daha çocukken yolu kesişiyor. Bu arkadaşlar ata bindiği için kendilerine Altılı Ganyan diyen bir köylüyü meydanda beşe bölmek gibi hasta hasta eylemleri var (yalan söyledim, yok böyle bir şey). Babası nam salmış bir kılıç ustası olan Atsu’nun ailesi, gözleri önünde Altılı tarafından katlediliyor ve kendisi de ölüme terk ediliyor. İçindeki öfkeye tutunarak hayatta kalan Atsu ise geçen 10 küsür yılda kılıcını müthiş kullanan bir paralı askere dönüşüyor. Tek hedefi ise geçirdiği eğitim ve tecrübe ile birlikte Yotei Altılısı’nı tek tek ortadan kaldırmak.

İlk oyunda o kadar vakit geçirince Jin’i ve Moğollarla olan mücadelesini pek sevmiştik, daha ikinci oyunda karakter değişimine hazır mıydık, pek emin değildim ancak oyuna girince Atsu’nun da en az onun kadar sıkı bir karakter olduğunu gördüm. Öfkesi taş gibi, herkese karşı mesafeli duruşu ve karakterinde bir gram bile pembe peluş ayı ruhu taşımaması öyküye cuk oturmuş. Düellolarda rakibine attığı keskin bakışlar bile kararlılığını hemen anlatıyor ve düşmanlarının birazdan karşılaşacağı şeyin spoilerı bu gözlerde saklı. O yüzden kendisine mesafeli durmayın hiç, öykü aktıkça Atsu’yu da çok seveceksiniz. Evet, bu biraz daha kişisel bir intikam öyküsü. Jin gibi topraklarını yabancılardan kurtarma misyonu burada yok ancak ortada iyi çizilmiş bir karakter ve hikaye olunca intikamın boyutu da çok önemli değil.

Kim Korkar Hain Tilkiden? Yılandan da Korkulmaz?! Örümcek Hele Hiç…

Altılı arkadaşların başında Lord Saito var ve ekibinde taktıkları maskelere bağlı olarak kendilerine Yılan, Ejderha, Örümcek gibi isimler takan beş arkadaş daha var. Oyun burada selefinden ayrılacak bir dizayna gidiyor ve açık haritada öykünün gidiş şeklini bile siz seçebiliyorsunuz. Atsu böyle damdan düşer gibi haritaya bırakılıyor ve ilk yarım saat ne yapacağınızı, nereye gideceğinizi tam kestiremiyorsunuz. Dahası oyun şöyle güzellikler yapıyor; haritada özgür özgür dolanırken sürekli olarak yabancılar çıkıyor karşınıza. Bunlarla girdiğiniz diyaloglardan minik minik görevler çıkabiliyor ve bunların organik bir şekilde sunulması sayesinde ”Ulan bu ana göreve mi bağlı acaba?” düşüncesine kapılıp görevleri kovalıyorsunuz. Ana görev, yan görev, ufak istekler o kadar doğal biçimde iç içe giriyor ki, dikkatiniz çok şık şekilde dağılıyor.

Harita okumayı iyi çözdüğünüzde ise sarı çiçek logolu noktaların Altılı üyelerini işaret ettiğini anlıyorsunuz. Burada özgürsünüz, istediğiniz düşmanı takip edebilirsiniz çünkü oyun zorluk seviyesini size göre ayarlıyor. Gittiğiniz her düşman size yeni bölgeler açıyor ve dünyanın görsel dili de biraz değişiyor. Bir bölgede kiraz ağaçları altında at sürerken, bir anda karlı bölgelere geçebiliyorsunuz. Burada bölgelerin Altılı altında farklı etkilerde kaldığını görmek de çok güzel. Bir bölge bu ekipten nefret ederken, başka bir bölgeye geçtiğinizde köylülerin onlardan kurtarıcı diye bahsettiğine tanık oluyor ve alayını kırmak istiyorsunuz.

Yotei ile yeni bir dinamik de sahnede; flashbackler. Çocukluğundaki önemli anlara ev sahipliği yapan yerlere geldiğinizde DualSense’in inceden titrediğini ve ekranda dokunmatik panelin bir çiçek logosu ile gözüktüğünü göreceksiniz. Panele basılı tuttuğunuzda hızlıca o mekandaki ve anıdaki çocuk Atsu’ya geçiş yapıyoruz. Öyküdeki eksik yerlerleri tamamlama ve Atsu’nun ailesine neden bu kadar bağlı olduğuna dair sıkı izler taşıyan bu anıları sakın ıskalamayın. Bazıları zorunlu flashbackler ancak zaman zaman da sizin bunları keşfetmenizi istiyor oyun.

En İyi Dostumuz Silahlarımız…

Tsushima’da stance, yani duruş değiştirerek düşmanlara saldırmamız gerekiyordu hatırlarsanız, burada tamamen yeni bir sistem geliştirmiş Sucker Punch. Atsu ezeli düşmanlarını eledikçe yeni silahlar elde ediyor ve düşman tipine göre silah seçip saldırmanız gerekiyor. Bu bir zorunluluk değil, azıcık manyaksanız tek silah tipiyle oyunu bitirebilirsiniz ancak bu aşırı zor bir görev olur. Aksiyon içinde hızlıca silah değiştire değiştire düşmanları elemeniz hem çok keyifli, hem de oyunun sizden talebi bu.

Atsu yolculuğu boyunca şu yakın dövüş silahlarını elde ediyor; normal kılıçlı düşmanlara karşı kullanacağı Katana, mızraklıları duman eden Çift Katana, özellikle iri kıyım düşmanları kuşbaşı ete dönüştüren hantal ama etkili Odachi, kalkanlı arkadaşları savunmasız bırakma yeteneğine sahip Kusarigama ve etkisini az bulduğum Naginata isimli mızrak. Tam beş yakın dövüş silahı var ancak ilk oyundan elimiz bu sistemin kontrol şemasına alışkın olduğu için aksiyonda hiç sıkıntı yaşamıyoruz, oyun yağ gibi akıyor. Tek tuşla silahlar arasında geçiş yapıp doğru saldırıları hemen yapabiliyoruz.

Bunların dışında pek çok saldırı yeteneğine de sahip oluyorsunuz, kesicilerden ibaret değilsiniz arkadaşlar. Hikayenin ilerleyen bölümlerinde edineceğiniz tüfek ve tabancaya çok eliniz gitmeyebilir, seri değiller ve aksiyonun göbeğinde doldurmak neredeyse imkansız. Özellikle tüfek daha düşman ortasına Cüneyt Arkın gibi dalmadan, uzaktan 1-2 düşman temizlemek için ideal. Ok ve yay ikilisi gene bizimle, iyi bir eşlikçi diyebilirim. Düşman arasında çok sıkıştığınızda ise Kunai isimli minik bıçakları fırlatmak çok faydalı. Bunlar hem düşman bloğunu kırabiliyor, hem de ekstra özellikler kattığınızda düşmanları aleve verebiliyor. Gene o güzelim poponuzu kurtarmak adına düşmanlara toz üfleyip afallatabilir, minik bombalar fırlatabilir ve etraftaki boş alkol şişelerini düşmana fırlatabilirsiniz. Bu şişelerin doluları da sizde bu arada, sıkıştığınızda içerseniz Atsu’nun boşalan sarı noktaları doluveriyor ama kafanız hafif güzelleşmiş bir şekilde çatışıyorsunuz.

Aksiyonun büyük bölümünü kesiciler alıyor haliyle, o yüzden bloklama oyunda inanılmaz önemli. Düşman saldırılarını iyi hesaplayıp zamanlama yaparsanız sinematik bir şekilde düşmanlarınızı öldürüyorsunuz. Düz saldırılar dışında bazı numaraları var düşmanların; mavi ışıklı saldırı anlık bloklama istiyor, kırmızı ışık Kaçınma (Dodge) hareketini talep ediyor, sarı ışık ise seri bir şekilde Üçgen’e basılı tutup bırakmanızı talep ediyor. Sarı ışıkta siz önce davranamazsanız düşman kullandığınız silahları yere düşürüyor ve tekrar almanız gerek.

Silah düşürme güzelliği bir tek düşmana ait değil. Doğru bloklama ile siz de düşman silahını düşürebilir ve daha da güzeli tek bir bir tuşla silahı alıp ok gibi fırlatabilirsiniz. Baskına girdiğiniz kamplarda da etrafta boşta silah bulabiliyorsunuz. Aksiyonda faydası ve keyfi büyük, hiç düşünmeden bu silahları alıp düşmanlarınıza fırlatın.

Atıl Kurt! Tarkan’ın Kemiklerini Sızlatmadan Atıl!

Oyunda bizimle yavaş yavaş bağ kurabilen vahşi bir dostumuz var; gri kurt. Soyu düşmanlarca kurutulmaya çalışan kurt, kendisine yardım ettikçe (önceki oyunun Tilki görevleri gibi düşünün) istemsizce bize yaklaşıyor. İlk başlarda rastgele bir şekilde çatışmalarda yanımızda bitiveriyor ve bizi kurtarmaya çalışıyor. Öldüğünüzde aniden belirip size son bir can bile verebiliyor. Aranızdaki bağ kuvvetlendikçe kamp baskınlarına onu çağırabiliyorsunuz, hatta ilk oyunun en tansiyonlu olayı olan ve burada da karşımıza çıkan Teke Tek Düello’larda bile yanımızda saf tutuyor. Mis gibi hayvan, yemeğini eksik etmeyin.

Sağlık sisteminde değişen pek bir şey yok. Hala düşman biçtikçe dolan sarı toplara sahibiz (Asya ve sarı top deyince aklına kötü kötü şakalar gelen arkadaşları yazının dışına alalım. Ben de gidiyorum.). Sağlığımız azaldıkça tek tuşla bir sarı top kullanıyor ve sağlık barımızı dolduruyoruz. Sarılar sadece bu işe yaramıyor bu arada. Öldüğünüzde üç sarı canlanmanıza yarıyor. Aksiyon içinde gene üç sarı kullanıp düşmanın silahını düşüren sert ve hızlı bir saldırı gerçekleştirebiliyorsunuz. Tüm sarılarınız bitti mi? Sakın derde düşmeyin. Taşıdığınız sakeyi birazcık sarhoş olma bedeli ile içebilir ve tüm sarılarını fulleyebilirsiniz. Mis gibi dinamik sistemler, helal Sucker Punch.

Haritalara güzelce gizlenmiş minik sunaklar var. Atsu buralarda dua ettiğinde bir tecrübe puanı elde ediyor ve karakterinizi geliştiriyorsunuz. İlk oyuna oranla daha derin ve özellikle silahların etkilerini sıkı bir şekilde değiştiren gelişim sistemi çok başarılı. Yakın ve menzilli saldırı, gizlilik ve pasif yetenekler gibi pek çok başlık geliştirilmeyi bekliyor. Hangisini seçsem derdine çok düşmeyin, oyunun sonunda her bir özelliği aktif etmiş oluyorsunuz ama öncelik sıranız tabii ki önemli.

Kaplıca Bul, Bambu Kes, Hayatta Sana Güzel Atsu, Traşı Kes…

İlk oyunda yer alan bazı mini görevler ve keşif olayları aynen korunmuş. Sağlık barınızı uzatan kaplıcaları bulduğunuzda bu sefer de 2 saniyeliğine Atsu’nun poposunu görüyor ve sıcak su içinde derin düşüncelere dalıyoruz. Bambu kesme ise her zamanki aşırı keyifli, doğru tuşlara seri bir şekilde basmak zor ama eğlenceli. Bu sefer işi biraz abartmışlar; bazı bambu noktalarında ağaçları kestiğinizde yukarı fırlayan parçaları da seri bir şekilde kesmeniz isteniyor.

Bu oyunda hayatımıza dahil en sakin ve keyifli olay ise resim çizmek. inFamous: Second Son’da sprey ile graffiti yaptıran Sucker Punch, burada da sakin sakin doğa manzaralarını parmağımız ile resmettiriyor. Burada özgür değilsiniz, yanlış anlamayın. Kağıtta beliren çizgileri doğru bir şekilde çiziyorsunuz sadece ama keyifli, dingin bir aktivite.

Atsu pek çok dinlenme noktası bulacak haritada ve buralarda zırh geliştiren, silahları iyileştiren, al sat yapan tüccarlarla tanışacak. Bana göre aralarındaki en etkili isim ise Haritacı. Bu amcadan satın aldığınız harita parçalarını ana haritada doğru yere yerleştirdiğinizde pek çok sunak ve silah parçalarının yeri beliriyor. Kendi içinde cheat kodu gibi amcamız. Bu noktalarda parmaklarla paraları vurduğunuz aşırı keyifli bir kumar oyunu ve Atsu’nun kafayı bulduğu içki oyunu da bulacaksınız. Anlayacağınız; her bir dinlenme noktası Atsu için önemli birer mola zamanı tanıyor.

Buralarda çok insan var diye serzenişte bulunursanız, sıkı dostunuz at ile yolculuk yaparken istediğiniz noktada kamp kurabiliyorsunuz. Kamp kurduğunuzda şaşırabilirsiniz çünkü bir anda Haritacı gelip size harita satmaya çalışabiliyor, bir köylü gelip önemli bir bilgi verebiliyor veya peşinize düşmüş bir Ronin ile karşılaşıp bir anda kavgaya düşebiliyorsunuz. Bunların hiçbiri olmadığında ise topladığınız mantar veya balıklardan yiyecek yapabiliyor (kısa süreli ekstra yetenekler kazanıyorsunuz), Şamisen çalabiliyor, cephane geliştirebiliyor veya gün döngüsü yaratmak adına uyuyabiliyorsunuz.

Pardon, Şamisen Siparişini Nereden Veriyorduk Acaba?

Şamisen dedik, o nedir diyenler olabilir. Atsu, annesinden gelen bir yetenek olarak Şamisen çalabiliyor. Japon bağlaması olarak kısaca özetleyebileceğim Şamisen, kulağa müthiş gelen bir enstruman. Atsu için hayati bir önemi de var. Öğrendiğiniz her yeni ezgi, belli ekstraların yönünü size gösteren rüzgarlar yaratıyor. Haritada gideceğiniz yönü rüzgarla öğreniyordunuz ilk oyunda, hatırlıyorsunuzdur. O yeteneğe bir ekstra tat katıyorsunuz. Üstelik bestelenen parçalar çok güzel, kaç kere durduk yere Şamisen çaldığımı bir ben bilirim, bir de Atsu.

Ghost of Yotei’nin görsel dili tek kelimeyle muazzam. İlk başta Tsushima üzerine çok bir şey koyulmamış zannedebilirsiniz, peşin yargı hatasına düşmeyin. Evet, NPC’lerin yüz modellemeleri biraz zayıf, ölen düşmanlar hala gayet ifadesiz bir şekilde hayata veda ediyorlar ama bu ufak kusurları bir yana bırakın. Genel çerçevede müthiş bir doğa ve yaşam sizleri bekliyor. Göletlerden uçuşan kuşlar, rüzgarda bağımsızca dans eden bitki örtüsü ve özgürce koşan vahşi atlar arasında at sürmek o kadar keyifli ki. Atsu’nun yüzündeki detaylar da muhteşem; geçmiş travmaları ve öfkesi bakışlarından ve yüzündeki çizgilerden adeta fışkırıyor.

Teknik anlamda da deli işi bu oyun. Konsolun ana ekranında oyunu başlatma tuşuna bastığınızda ana menüye falan ulaşmıyorsunuz, 3-4 saniye içinde doğrudan oyun açılıyor. Oynarken bir saniyecik bile olsa takılma, atlama, gecikme gibi sorunlar yaşamıyorsunuz. PS5 Pro’nuz varsa zaten ufak ufak görsel ekstralar hizmetinize sunuluyor. Sucker Punch’ın en sorunsuz, en yetkin işi Ghost of Yotei.

Dedik dedik ama ufak bazı sorunlar da mevcut. Oynanabilirlik adına hala bazı güdük noktalar var; zaman zaman yapılacak ekstralar rutine bağlıyor ve can sıkmaya başlayabiliyor. O yüzden açık dünyayı iyi kullanıp hep aynı şeylerin peşine düşmeyin derim. Bir de görünmez engeller mevcut. Zıplanabilir gözüken bir kayaya atladığınızda Atsu bir anda havada süzülen süper güçlü bir kahraman gibi garip garip hareketler yapıyor, görünmez bariyerlere takılıyor. Yüzmeye bir engel konulması da ilginç. Atsu bir süreliğine yüzebiliyor, bar boşaldığında boğuluyor ama başınıza gelen tek şey suyun atılmak. O zaman özgürce yüzseymiş kızcağız, rahat bıraksanıza.

Kurosawa, Watanabe ve Miike El Ele…

İlk oyunda yer alan ve özel aile izniyle kullanılan Akira Kurosawa modu tüm güzelliği ile gene karşımızda. Oyunu siyah beyazın en güzel tonlarıyla oynamamıza izin veren bu mod, özellikle ikinci turda tercihiniz olacaktır. Sucker Punch çok özel ve güzel iki ekleme daha yapmış. Japon sinemasının deli dahisi Takashi Miike ve gene eşsiz bir sinemacı olan Watanabe’ye özel iki görsel mod oyunda yer alıyor.

Miike sinemaya getirdiği şiddet ve tartışmalar ile tanınan bir üstad. Buradan film önerip sonrasında ”Allah seni bildiği gibi yapsın!! Ne izlettin bize!!” eleştirilerini göğüslemekle uğraşmak istemiyorum. İlgilenen biliyor ve seviyordur zaten. Miike modu oyundaki aksiyona biraz daha yakın bir kamera açısı ve yüksek dozda şiddet getiriyor. Modu açtığınızda kan ve uzuv kopma düzeyi iyice artıyor. Aslında kullandığımız silahlarla gayet uyumlu bir mod, açıp bir deneyin derim. Watanabe ise Cowboy Bebop ve Samurai Champloo anime serileriyle nam salmış biri. Bu modu açtığınızda ise onun tarzı ile müthiş bir uyum sağlayan lo-fi müzikler devreye giriyor. İnsan hangi modu açacağını şaşırıyor.

Böyle büyük yapımlarda Türkçe dil desteği görmek ne kadar güzel bir duygu. Son dönemde Cronos’ta da harika bir çeviri eşliğinde dilimizin desteğini görmüş ve sevinmiştik. İlk oyundaki öz Türkçe çeviri oldukça başarılıydı ancak Yotei’de çok daha dengeli, başarılı bir işe imza atılmış. Diyaloglar hatasız, menüde yer alan sayısız içerik de özenle dilimize çevrilmiş. Emeği geçen herkese teşekkürler.

Geldik Edamame’nin Faydalarına…

Ghost of Yotei’yi uzun zamandır bekliyordum ve beni üzmeyecek şekilde taş gibi bir oyunla karşılaştım. Evet, yeni tüm fikirlere rağmen belli bir süre sonra tazeliğini yitirip aynı oyunu oynuyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz ancak bu neredeyse tüm yapımlarda vuku bulan lanetli bir his. Yotei pek çok şeyi doğru yapıyor; yeni ve etkili bir dövüş sistemi, sizi oldukça özgür bırakan ve doluluğu ile ilk oyunu utandıran bir harita, harika görseller. Kısacası; Tsushima neyse Yotei 1-2 adım ötesi. Alınız ve oynayınız efendim.

Ghost of Yotei İncelemesi

Sunum - 9
Görsellik - 8.8
Oynanabilirlik - 8.5
Ses / Müzik - 9

8.8

Sırf Şamisen çalmak için bile Ghost of Yotei'ye dalabilirsiniz. Yeni aksiyon dinamikleri ile soluksuz bir macera sunan bu devam oyunu, ufak kusurlarına rağmen seriyi harika bir şekilde devam ettiriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu