Hawkeye Çizgi Roman İncelemesi
Son dönemde okuyabileceğiniz en iyi Marvel serilerinden birinin incelemesine bakıyorsunuz şu an! Pek de popüler bir karakter olmayan Clint Barton a.k.a. Hawkeye iki yıl önce dördüncü kez kendi serisine kavuştu ve seri, Matt Fraction ile David Aja’nın ellerinde bir şahesere dönüştü!
Çizim ve renklendirmedeki başarı ilk sayının kapağından belli ediyor kendini. Siyah-beyaz çizimlerde kahramanımızın rengi olan morun ön plana çıkarıldığı bir kapak var. Mor-lacivert tonlarındaki renklendirme ilk on sayı boyunca fazlaca ve güzelce kullanılıyor. Renklendirme tarzı diğer çizgi romanlardan rahatlıkla sıyrılıyor ve Matt Hollingsworth buradan bir tebriği hak ediyor.
Aynı zamanda çizimler de diğer çizgi romanlardan sıyrılıyor. Neredeyse her sayıda anlatımı güzelleştiren farklı çizim stilleri var. Anlatmakla olmuyor, görünce anlayacağınız güzel bir farklılık var Aja’nın çizimlerinde. Hawkeye’ın çizimleri ve renklendirmesi “sanatsal” olarak nitelendirilebilecek kadar güzel.
Hawkeye’ın asıl başarısı ise “samimiyet”inden geliyor. Seri, ilk on sayı süresince Clint-Kate-köpek üçlüsünden pek uzaklaşmıyor, insan ilişkilerini çok iyi anlatıyor ve samimi hikayeler sunuyor. Zaten her sayının başında yazdığı gibi, bu çizgi roman Hawkeye’ın Avengers olmadığı zamanda yaptıklarını anlatıyor. Daha gündelik, daha insani işlere odaklanıyor. Hawkeye’ın “süper güçleri olmayan bir süper kahraman” olması da bu anlatımı ve karakterle bağ kurmamızı kolaylaştırıyor. Bu bağın temelinde de samimi ve gerçekçi anlatım var. İlk andan itibaren yaralanabilen, yardıma muhtaç ve Avengers’ın önemsiz bir üyesi olduğunu düşünen bir Hawkeye var. Evine televizyon sistemi kurarken kablolarla boğuşan bir Hawkeye!
Gündelik işleri anlatıyor deyince sıkıcı bir çizgi roman düşünmeyin. Hawkeye’ın her sayısında aksiyon var. Aksiyonun yanında mizah da barındırıyor. Heyecanlı aksiyonu, sağlam mizahı ve ikisi arasında tutturduğu denge ile Marvel filmlerinin tarzına benziyor Hawkeye ve bundan kimsenin şikayetçi olacağını sanmam.
Hawkeye’da olaylar üç karakterin etrafında gelişse de birçok karakter de görünüyor. İlk on sayı boyunca Hawkeye’ın “melekleri” de 9. sayıda yer ediniyorlar. Kadınlarla yakın ilişkileriyle tanınan Hawkeye’ın bu durumu yeni seride de es geçilmiyor. “Girls” adlı sayıda olaylar kızların gözünden anlatılıyor. Hawkeye’ın en başarılı yanlarından biri de bu işte, farklı anlatım tarzları. Örneğin “Six Days in the Life of Hawkeye” sayısında Hawkeye’ın altı günü, karışık sırada bize sunuluyor. 10. sayıda kötü adam konu alınıyor, karakterin günümüzde neler yaptığı anlatılırken flashbacklerle de geçmişine gidiliyor.
Clint-Kate ve köpek dışındaki karakterler de çok iyi anlatılıyor ve kullanılıyor. Grills’i çok seveceğinize eminim mesela. Ama benim en sevdiğim karakter yine temeldeki üçlüden oldu: Kate. Hawkeye’ın partneri bazen ana karakterden bile rol çalıyor, çizgi romanda çok önemli biri olduğunu hissettiriyor.
Hawkeye’ın Ekim 2012’den Temmuz 2013’e kadar yayımlanan ilk 10 sayısının her biri ayrı güzel olsa da 3. sayı benim için en iyi olmayı başarıyor. Mükemmel aksiyonu, mükemmel mizahı ve anlatım tarzıyla “Cherry” sayısı harika bir okuma deneyimi sunuyor.
Türkçesi yayımlanmamış olsa da Hawkeye her çizgi roman okurunun okuması gereken bir seri. Hatta çizgi roman sevmeseniz bile okuyun, çünkü okumadığınız her saniye bir şeyler kaybediyorsunuz.
Yazar: Berke Kadam