Dark Sun Yazıları – 3
Hoş geldin dostum. Seni böyle kötü bir yere, kanalizasyona çağırdığım için üzgünüm. Ama tahmin edebilirsin ki benim gibi bir tüccarın düşman edinmesi pek zor olmuyor. Zor şartlara alışabilmene sevindim. Sana bu kadar yardımı karşılıksız yapmama şaşırmanı normal karşılıyorum, ama ne de olsa ikimizde aslen bu dünyaya ait değiliz ve birbirimize yardım etmeliyiz. Neyse, yaratılış öyküsüne devam edebilirim artık. Nerde kalmıştık? Büyücüler mi? Hımm, büyücülere geçmeden önce bazı ön bilgiler vermem gerekecek olanları anlayabilmen için. Doğa efendisi halflinglerden, geçen konuşmamızda bahsetmiştim. Ve yaşadıkları muhteşem dünyadan da. Fakat her güzel şey gibi, bu dünyanın da güzelliği bozuldu. Kahverengi bir dalga, tüm Athas’ın üzerine bir kabus gibi çöktü. Hayat bitmeye, ağaçlar kurumaya başladı. Sular kirlendi, hava nefes alınmaz duruma geldi. Doğa efendileri bu olaya bir çözüm bulmaya çalıştılar uzun süre. Ve sonunda, en son çare olarak gördükleri Pristine Kulesi’ni kullanmaya karar verdiler. Güçlerini tam olarak bilmiyorlardı bu kulenin, ama son şansları oydu… |
Yazan: E. Kıvanç “Morino” Kemaloğlu |