AYBABTURöportajlar

Sandman’in Rüyalar Lordu Tom Sturridge ile Röportaj

Sandman dizisinde Dream rolünde rüyalarımızı süsleyen Tom Sturridge ile sohbet ettik. Biz sorduk, içtenlikle cevapladı.

Netflix’in Sandman uyarlaması, izleyicilerle buluşmaya adım adım yaklaşırken bizim de heyecanımız günler geçtikçe artıyor. Beklentilerimizin oldukça yüksek olduğu bu yapımda, özellikle ana karakter Dream’i izleyicilerle buluşturacak olan başrol Tom Sturridge’e bir hayli sorumluluk düşüyor.

Bizler de Sandman ve Neil Gaiman sevdalısı bir ekip olarak dizi, ekranlarımızda boy göstermeden önce Tom Sturridge ile bir araya gelerek aklımızı kurcalayan soruları yöneltme şansı yakaladık. FRPNET adına sohbet etme şansı yakaladığım Tom Sturridge ile oldukça enerji dolu ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Umarım sizler de okurken keyif alırsınız!

Ece Yılmaz: İlk olarak, Sandman ile ortaya çıkardığınız harika iş için hepinizi tebrik etmek istiyorum. Geçtiğimiz hafta sonu diziyi izleme fırsatım oldu ve çizgi romanın oldukça eski bir hayranı olarak, ekranda gördüklerim beni gerçekten mutlu etti.

Tom Sturridge: Bu, harika. Bunu duyduğuma gerçekten mutlu oldum.

Ece Yılmaz: Asıl röportaj sorularına geçmeden önce sormak istediğim soru: Nasılsın? Basın gezisi, Comic-Con, röportajlar ve dizinin çıkma günü yaklaştıkça büyüyen heyecanla birlikte oldukça yorgun olduğunu tahmin ediyorum.

Tom Sturridge: Aslına bakarsan, Sandman’i çok seviyorum, benim için gerçekten önemli ve bu yüzden hakkında konuşmaya da bayılıyorum. Çünkü, öylesine muazzam bir evren ki hakkında konuşacak çok şey var ve hakkında konuşulabilecek, üstüne kafa yorulabilecek her şey son derece heyecan verici. Bu yüzden, son derece enerji doluyum.

Diğer yandan, konuştuğum insanlar da Sandman’i çok seviyor. Herkes ne hakkında konuştuğunu biliyor ve değer verdiğimiz şeyler hakkında fikir alışverişinde bulunmak oldukça heyecan verici.

Sandman ile dizi sayesinde tanıştım.

Ece Yılmaz: Başrol oyuncusundan bunları duymak gerçekten harika. Bu cevap, ilk sorum için de çok iyi bir geçiş olacak. Önceden de çizgi romanların hayranı mıydın yoksa Sandman’in dünyasıyla tanışmanın kapılarını aralayan bu proje mi oldu?

Tom Sturridge: Sandman ile bu proje sayesinde tanıştım. Bunu söylemekten utanıyorum çünkü Sandman hakkında şu anda bildiklerimi bilerek, Sandman’i okumamış kişilerin oldukça şansız kişiler olduğunu söyleyebilirim. Ama Sandman’in varlığından haberim vardı. Kültür üzerine sinmiş bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Morpheus’a dair tasvirlerden ve görsellerden haberdardım. Ama çizgi romanları okumamıştım. Uyarlama için oyuncu seçimi süreci ciddi anlamda uzun sürdü, yaklaşık sekiz ay ve bu süre boyunca ilk olarak seçmelere kullandığım sahnelerin, çizgi romanla uyumlu olmalarını sağlamak için okumaya başladım. Çizgi romandan sapıp sapmadıklarını görmek istiyordum. Hiçbir sahne çizgi romandan sapmıyordu ve bir kere okumaya başlayınca, durmadan devam ettim. Artık sahnelere hazırlanmak için okumuyordum. Ve sekiz aylık süreç tamamlandığında, tüm seriyi yaklaşık sekiz kere baştan sona okumuştum. Ve seriye kafayı taktım, âşık oldum. Son 30 yılda üretilmiş en önemli edebiyat, sanat ürünlerinden biri olduğunu düşünüyorum.

Ece Yılmaz: Ama böylesine önemli bir eserle tanışmak için hiçbir zaman geç değil.

Tom Sturridge: Kesinlikle. Bu yüzden dizimiz için bu kadar heyecanlıyım. İnsanlara, çizgi romanı tanıtacak. Serinin halihazırda devasa bir hayran kitlesi var ama bu dünyayla daha fazla kişinin tanışmasını istiyorum çünkü inanıyorum ki onlar da bu dünyaya âşık olacaklar.

Ece Yılmaz: Evet, senin de dediğin gibi Sandman, son 30 yılın en önemli edebi eserlerinden biri ve yazımı 80’lerin sonlarında başlayıp, 90’ların ortasında bitmiş bir hikâye. Esaretten kurtulup tanıdığından bambaşka bir dünyaya adım atan Morpheus’tan çok da farklı olmayan bir şekilde, oldukça farklı bir dönemde, neredeyse bambaşka bir çağda bu uyarlama ile yeniden canlandırılıyor. Sence hikâye, 2022 yılına nasıl taşınıyor?

Tom Sturridge: İlk olarak, Neil Gaiman’ın dehası ve çizgi romanların olağanüstü bir yönü, zamanının ne kadar ilerisinde oldukları. Toplumsal cinsiyet, cinsellik, kadınların temsili gibi konuları ele alışı, 80’li yılların sonlarında olup bitenlerin fazlasıyla ötesinde. Ama bir diğer konu da Neil bu dizi üzerine çalışmaya başladığında, ki bunun sadece Neil’ın onayının alındığı değil, bizzat onun üzerinde çalıştığı bir uyarlama olması oldukça önemli bir nokta, kendine “Eğer Sandman’i yazmaya bugün başlasaydım, neyi farklı yapardım?” diye sormuş olması. Ve cevabı da “Pek değişiklik yapmazdım, çünkü halihazırda bir şaheser.” Ama zamanla öğrendiği şeyler de var. Artık, 27 yaşındaki Neil Gaiman’dan farklı ve daha bilge biri. 2021 de farklı bir çağ ve bana kalırsa bu karakterleri modern dünyayla bir araya getirmek, eski hayranlar için gerçekten heyecan verici olacak. Çünkü olayları, biraz daha farklı bir bakış açısından görecekler ve bu da sadece heyecan verici olabilir zira hepimiz, güzel sürprizlerle karşılaşmak istiyoruz.

Neil Gaiman ile çalışmak muazzamdı

Ece Yılmaz: Kesinlikle. Ve senin de söylediğin gibi Neil Gaiman, yapım sürecine son derece müdahildi. Onu sette görmek, yanı başında çalışmak nasıl hissettirdi?

Tom Sturridge: Muazzamdı. Çünkü bir hayran olarak, rolü aldığımda ve bunun ne anlama geldiğini tam olarak kavradığımda gözüm korkmuştu. Bir hayran olarak, Sandman uyarlamasından beklentilerim oldukça yüksekti ve Sandman’in filmini kafamda çoktan çekmiştim bile. Ve diğer hayranların da bunu çoktan yaptıklarını biliyordum. Bu yüzden, herkesin zihinlerinde çektiği bu “Dream” filmlerinin hakkını verebilme yönünde muazzam bir sorumluluk hissettim. Neil’ın yanımızda olması, beni güvende hissettirdi. Çünkü, ona söylediğim ilk şeylerden biri “Eğer senin nasıl olması gerektiği yönündeki düşüncelerinden herhangi bir şekilde saparsam, bana söyle. Çünkü bu, senin aklındaki Morpheus’un bizzat kendisi olmalı.” Ve bu açıdan [Neil Gaiman] olağanüstü bir yol gösterici, olağanüstü bir öğretmendi.

Ece Yılmaz: Bunun ne kadar heyecan verici olduğunu düşünemiyorum bile. Ama bana kalırsa, Morpheus oldukça zor bir karakter. Düşünüş şekli, davranışları ve etrafındakilerle etkileşimlerinde insansı olmaktan gerçekten uzak. İnsanların bilinçaltlarına hükmeden, neredeyse varlığın başlangıcından beri burada olan bir karakter olduğunu da düşünürsek, böyle bir varlığın ruh haline nasıl büründün?

Tom Sturridge: Morpheus’un görevi hakkında düşünürken bir şey keşfettim. Onun görevi, evrenin kolektif bilincinin küratörlüğünü yapmak. Tabii ki bu, rüyalarımızın yaratıcısı olduğu anlamına geliyor ama rüyalarımızı yaratarak ve nasıl rüya gördüğümüzü görerek, hepimizin tam olarak neler hissettiğini biliyor. İçinde, sınırsız boyutlarda duygular barındırıyor. Bu da aslında, empati kabiliyeti oldukça güçlü biri olduğu anlamına geliyor. Çünkü, nasıl rüya gördüğümüze tanıklık ediyor. Ancak, görevi ve sorumlulukları yüzünden, tüm bu duyguları içinde tutmak ve bastırmak zorunda ki bu da epeyce bir disiplin gerektiriyor. Bu yüzden onu, bilinç sahibi duyguların akıl almaz enerjisini içinde tutan biri olarak görüyorum. Bu yüzden karşı tarafa soğuk biri olarak görünebilir ama bu soğukluk, içinde verdiği bir mücadeleden doğuyor. Onunla bağlantı kurmamı sağlayan da bu oldu. Diğer türlü, “Ben 500 yaşındayım ve bir tanrıyım ve tanrılar böyle davranıp,” deyip geçerdim.

Bu yapım hakkında olağanüstü olan, ne kadarının gerçek olduğu

Ece Yılmaz: Daha önce hiç bu yönde düşünmemiştim Morpheus hakkında. Spoilerlı yerlere kaymadan, Sandman ister üzücü, ister korkutucu, isterse öfke verici olsun, duygusal anlamda yoğun pek çok anın yaşandığı bir hikaye. Bazı sahneleri çektikten sonra senin ya da ekip arkadaşlarının hiç “Tamam, biraz kendimizi geri çekelim ve kendimize gelelim” dediğiniz anlar oldu mu?

Tom Sturridge: Kuşkusuz. Nereden başlayacağımı dahi bilmiyorum. Dürüst olmak gerekirse, en baştan başlayacağım, Morpheus yakalandığında, haftalarca camdan bir kürenin içinde çıplak oturdum. En başta komik ve utandırıcıydı ama bir süre sonra, tahmin edersin ki o kürenin içinde saatlerimi geçirdim, gerçekten esir tutulan birinin hissedeceklerini hissetmeye ciddi anlamda yaklaştım. Aynı zamanda oldukça hassas bir konumdaydım da çünkü çıplaktım. Bu yüzden, günün sonunda cam küreden çıktığımda dış dünyaya yeniden uyum sağlamam kesinlikle gerekti.

Kanatlarının Sesi hikayesinde, kız kardeşim Death (Ölüm) ile birlikte onun günlük ritüellerine tanıklık ederken, detaylara girmek istemiyorum ancak oldukça travmatik ve rahatsız edici olaylar mevcut. Bu yapım hakkında olağanüstü olan, ne kadarının gerçek olduğu. Normalde, bu tür yapımlarda CGI’dan geçilmez ama Lucifer ile savaşım sırasında bir noktada alevlerin içinde yatıyordum ve her bir ateş parçası gerçekti. Yani evet, sette pek çok yoğun an yaşandı.

Ece Yılmaz: Death’in lafı açılmışken, Endless kardeşlerin hepsi insanlığın, insan olmanın temel bir parçasını temsil ediyor ama sence aralarından hangisi en zorlayıcı görece sahip?

Tom Sturridge: Harika bir soru. Bence en zor görev, Destiny’e (Kader) ait. Böyle düşünüyorum çünkü, olacak her şeyi bilmek ancak kimseyle, özellikle de sevdiklerinle paylaşamamak kadar zor bir şey olamaz.

Ece Yılmaz: Doğru, bu gerçekten de çok büyük bir yük. Son sorum, biraz klişe bir kapanış yapacağız ama Dream hariç, Endless kardeşlerden en sevdiğin hangisi?

Tom Sturridge: İyi soru; sanırım Destruction (Yıkım).

Ece Yılmaz: Alışılmamış bir cevap!

Tom Sturridge: Evet, çünkü o bir asi. Ailesini terk etti, evreni geziyor ve kim olduğunu bulmaya çalışıyor. Kim olduğunu bulma ve kendi deneyimlerini edinme ihtiyacıyla özdeşleşebiliyorum.

Tom Sturridge’i, Rüyalar Lordu Dream olarak başrolde izleyeceğimiz Sandman, 5 Ağustos’ta Netflix‘te izleyiciyle buluşacak.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.