İzlenmesi Gereken Düşük Bütçeli 20 Bilimkurgu Filmi
Birazdan bakacağınız ve “bilimkurgu” başlığı altında irdelenmiş 20 film son yıllarda karşımıza çıkan bilimkurgulardan çok daha farklı aslında.
Bu sefer yeşil ekranlar, J.J. Abrams efektleri veya Spielberg görkemi yerine 24 kareye sığdırılmış beyin fırtınaları ve bolca felsefe bulunmakta.
Computer Chess (2013)
“Mumblecore’un babası” olarak nitelendirilen Andrew Bujalski’nin siyah beyaz filmi, satranç severler için bulunmaz bir nimet olarak karşımıza çıkıyor.
The American Astronaut (2001)
Yönetmenliğini ve başrolünü Cory McAbee’nin yönettiği film “Space is a lonely town” mottosuyla seyircisini selamlıyor. David Lynch’in Eraserhead’ine benzer bir sürrealizm ve noir tarzı ile dikkat çeken siyah beyaz film Salvador Dali, David Lynch gibi isimlerin takipçileri tarafından mutlaka izlenmeli.
Mars (2010)
Richard Linklater’ın A Scanner Darkly ve Waking Life filmlerine benzer atmosferiyle Mars, uzay boşluğunda geçmesine rağmen aşk üzerine yapılan beyin fırtınalarından oluşmuş bir film.
Christmas On Mars (2008)
Listedeki filmler arasında kültürel dozu en yüksek film diyebileceğim Christmas On Mars; Wayne Cone’un yönettiği, Jim Jarmusch, Andrey Tarkovski, David Lynch gibi yönetmenlerini tarzlarını psychedelic müzik ile harmanlayan bir yapım.
Upstream Color (2013)
Primer’dan 9 yıl sonra Upstream Color ile karşımıza çıkan Shane Carruth; Carax’nın Holy Motors, Malick’in Tree Of Life filmlerine benzer bir şiirsellik ile bilim kurgu ve metafiziği birleştirmeyi başarıyor.
Antiviral (2012)
Videodrome, eXistenZ gibi filmlerle video ve video oyunu dünyasına dair pek çok ögeyi sinemaya sığdırabilmiş Kanadalı usta yönetmen David Cronenberg’in oğlu Brandon Cronenberg’in filmi Antiviral’ın oldukça rahatsız edici olduğunu söylemek gerek. Sürrealist korku filmlerinin hayranı olan izleyici için Antiviral bulunmaz nimet.
Science Of Sleep (2006)
“Sil Baştan” filmiyle tanınan Fransız yönetmen Michel Gondry’nin Türkçe’ye ‘Uyku Bilmecesi’ olarak çevrilen filmi ünlü Fransız Charlotte Gainsborug’un oyunculuğuyla taçlanan bir film. Spike Jonze severlerin kaçırmaması gerektiğini özellikle belirtmek gerek.
Monsters (2010)
Listedeki en düşük bütçeli filmlerden biri Monsters, bir karantina etrafında şekillenmesi sebebiyle Disctrict 9’ı andıran bir film. Yönetmen Gareth Edwards’ın tarzı ise filmi Francis Ford Coppola ve Werner Herzog esintileriyle süslüyor.
Another Earth (2011)
Amerikan bağımsız sinemasının son dönemdeki en etkili isimlerinden Mike Cahill’in filmi Another Earth, şiirsel yapısıyla Lars von Trier’in Melancholia’sı ile Tarkovski sinematografisini birleştiren bir film.
Primer (2004)
7000 dolarlık bütçesiyle karşımıza çıkan Prime, 2 mühendisin garajlarındaki zaman makinesi çalışmalarını bütün teknik ifadelerle ele alan bir film. Filmi yöneten, yazan, müziklerini düzenleyen Shane Carruth, aynı zamanda oyunculuğuyla filmi kotarmayı başarıyor. Felsefeyi teorik bilim ile birleştiren film bilim kurgu sever herkesin mutlaka izlemesi gereken bir seyirlik.
