Yaratık Filmlerinde Yaratıcılığın Sınırlarını Zorlamak
Bazı yaratık filmleri vardır ki kendilerine IMDb Top 250 listesinden ancak çok uzaklarda yer bulabilirler, ve o kadar kötüdürler ki çok eğlencelidirler.
Kırk yıllık FRPciye bile “Yok artık!” dedirtecek sahnelerle bezeli bu filmlerden bazılarını inceledik.
Yaratık filmleri denince aklınıza neler geliyor? Belki Doğa Ana’nın insanlardan intikamı, belki uzaydan gelen yaratıklar, belki de genetik biliminin kötü ellerde ürettikleri… Hikayenin çıkış noktası ne olursa olsun bu filmlerin ortak bir amacı vardır ki o da izleyiciyi germektir. Düşük bütçeli film yapımcıları başroldeki yaratığı daha büyük – daha tehlikeli – daha ölümcül yapmaya başladıkça bir yerde mantık eğrisi bükülmeye başlıyor, efekt imkanları tıkanıyor, IMDb puanları sıfıra yakınsıyor, ve ortaya o kadar kötü ki “çok iyi“ diyebileceğim filmler çıkıyor. The Asylum, kanımca bu konuda dengeyi en iyi tutturmuş film şirketlerinden birisi.
Mega Shark vs Giant Octopus (2009)
IMDb puanı: 2.5
Bu filmde milyonlarca yıl önce savaşırken donuveren mega köpekbalığı ve dev ahtapot ikilisini izliyoruz. Özgür kaldıktan sonra bir anda dünya çapında terör estirmeye başlıyorlar. Örnek vermek gerekirse köpekbalığı 2000 metre yukarda uçmakta olan uçağı sudan zıplayıp ısırıyor, ki kabaca bir hesap yaptığımızda hayvanın bunu başarmak için 700 km/s hızla sudan fırlaması gerektiğini söyleyebiliriz. Şu noktada, hayvanlar aleminin en hızlısı olan Doğan’ın 360 km/s, Bugatti Veyron’un ise 431 km/s hız yapabildiği bir dünyada yaşadığımızı hatırlatmak isterim.
Tabii dev ahtapotun da rol arkadaşından geriye kalır yanı yok. O da Japonya açıklarındaki bir petrol platformunu yerle bir ediyor, savaş uçağını tabiri caizse tokatlayarak düşürebiliyor. İkisi de her türlü top, tüfek, torpido ve nükleer başlıklı füzeye karşı dayanıklılar. Filmin sonlarına doğru kendimi “E bunların nesli en başta neden tükendi ki? Meteor düşse gelişine kafa atarlar?” diye düşünürken buldum.
Bilim insanları da ne yapsınlar, renkli sıvıları birbirine karıştırarak bilim yapıp dünyayı kurtarıyorlar. Sağolsunlar. Başroller arasında tabii ki bir de aşk hikayesi gelişiyor, zira laboratuvarlar ve denizaltılar dünya çapında romantik ortamlar olmalarıyla bilinirler.
Mega Piranha (2010)
IMDb puanı: 2.4
Bu filmde fantastik olan piranhalar mı, yoksa başroldeki kaslı adam mı bilmiyorum. İkisinden de bahsedeyim, siz karar verin.
Mega piranhalar, devletin gizli genetik deneyleri sonucu ortaya çıkmışlar, fakat bir şekilde doğaya salınmışlar. İki kalpleri ve 3 kat derileri var. Kendileri üstel olarak büyüyorlar, şöyle ki, 36 saatte bir boyutları iki katına çıkıyor. Bu şekilde 5 günde insandan daha büyük hale geliyorlar, ve sudan dışarı zıplayıp karadakilere saldırmaya başlıyorlar. Boyları 30-40 metreyi bulduklarında işleri büyütüp kendilerini binalara fırlatıyorlar. Her felaket sorumlusu dev yaratık gibi onlar da her türlü kurşuna, silaha ve radyasyona karşı dayanıklılar.
Piranhalar yaklaşık 100 km/s hızla Florida sahillerine doğru ilerlerken kaslı kahramanımız onları durdurmanın peşindedir. En çarpıcı sahnelerin birisinde adam yerde yatarken sudan zıplayan piranhaları tekmeleyerek uzaklaştırmaktadır. Cüneyt Arkın izleyerek büyüdüğümden kelli bu sahneye rağmen filmi ciddiyetle izlemeye devam edebildim.
Piranha ağzında helikopter patlatmak nasıl olur diye düşünenlere bu filmi şiddetle öneriyorum.
Sharknado (2013)
IMDb puanı: 3.4
Bu filmde köpekbalıkları normal boyda, fakat binlercesi bir arada, üstelik gökten yağıyorlar! Los Angeles’ı vuran tornado, okyanusun en köpekbalıklı yerinden geçip gelir ve şehre sel bastırıp köpekbalıkları yağdırır. Filmin kendisinin fizik kurallarına ya da biyolojiye dair en ufak bir fikri yokmuş gibi görünebilir, fakat izleyiciyi tatmin etmeyi çok iyi bildiğini söyleyebilirim.
En çarpıcı sahneye siz de Facebook’ta ya da başka bir mecrada denk gelmiş olabilirsiniz. Daha önceden karakterlerden birini helikopterden düşerken yutmuş olan köpekbalığı, bu sefer havadan esas adamın üzerine gelmekte, onu yutmaya hazırlanmaktadır. Köpekbalığı ağzı açık üstüne doğru gelirken, adamımız elektrikli testereyle kendisini çivileme hayvanın içine atar. Tara Reid panik halde olanları izlerken, adam hayvanın karnını içerden elektrikli testereyle yarar, ve kızı da baygın halde dışarı çıkartır. Bahsettiğim sahneyi buradan izleyebilirsiniz.
