Gerçekçi Bir Oyun – Free Guy İncelemesi
Yılın en gerçekçi Açık Dünya Oyunu konusunu işleyen Free Guy filmini erkenden izledik ve sizler için anlattık. Ryan Reynolds bizi oyun dolu bir dünyaya götürüyür.
Pandemide geldi, geliyor, gelecek az kaldı derken sonunda geldi. Open World yani Açık Dünya oyunları günümüzün en popüler oyun türünün başında geliyor. Bu sefer karşımızda en gerçekçi olanı var, hem de bir film olarak. Başrollerde Ryan Reynolds ve Jodie Comer‘ın olduğu Free Guy filminde bir yapay zekanın gerçekçi bir oyunda NPC olarak bulunup daha sonra bilinçlenmesi ile başlayan maceraya giriyoruz. Bazen oyunda mıyız yoksa gerçek bir hayat mı sorgusu ile beraber bizi de kendisiyle sürüklemeye başlıyor. Bu çılgın macerayı erkenden izledik ve şimdi değerlendirme sırası.
Ufak bir uyarı bundan sonrasında SPOILER olacak ama çok olmayacak biz gene de uyarımızı yapalım.
İki Dünya
Öncelikle filmde bizi 2 farklı dünyadaki mücadele bekliyor. Biri gerçek hayatta oyunun yapımcı firması ile 2 yazılımcı gencin arasındaki çatışma, diğeri ise oyun içinde saklanmış olan bir kodun bulunması için verilen çatışma. İlk olarak gerçek hayattaki çatışma ile başlarsak, Millie (Jodie Comer) ve Keys (Joe Keery) isimli iki genç, kendi çabalarıyla yaptıkları bir oyunun kodlarını ilk başta istemeseler de daha sonra büyük bir yapımcı firmaya satmak zorunda kalıyorlar. Millie buna karşı çıksa da Keys, bu firma ile anlaşıp onlarda çalışmaya başlıyor ve kendi yaptıkları oyun olmasa da ona benzer şekilde olan devasa Free City oyunu ortaya çıkıyor. Yapımcı firmanın başında da kötü karakterimiz Antoine bulunuyor ve bu karakteri de son zamanların çılgın yönetmenlerinden aynı zaman da ara ara oyuncu olarak da karşımıza çıkan Taika Waititi canlandırmakta.
Antoine, oyunun içerisine Millie ve Keys’in eskiden yapmış oldukları oyunun kodlarını saklamış ve kendi yapmış gibi göstermekte, tabi bu durum Millie tarafından hoş karşılanmıyor ve hem gerçek hayatta hem de Free City içindeki karakteri ile kendi yapmış olduğu oyunun kodlarını bulmak için mücadele verir. Keys ise hem Antoine adına çalışıyor bir yandan da aşık olduğu kadına yardım etmek istiyor. İşin gerçeklik tarafındaki mücadele bu. Şimdi gelelim oyunun içine.
Free City’ye Hoş Geldiniz!
Free City isimli oyun dünyayı kasıp kavurmaktadır. Oyunla aynı ismi sahip Free City’de NPC karakterler ve online oyuncular bulunmakta. Oyun, GTA benzeri bir Açık Dünya Rol Yapma Oyunu. Online karakterler, yani oyuncular çeşitli görevler yaparak, çatışarak ya da banka soyarak hem oyun içi para kazanıyor hem de seviye atlıyorlar. NPC tarafında ise işler standart hep aynı modda gidiyor tabii. Sabah uyan, giyin, kahveni al, işine git sonra ölmeden hayatta kal ve evine dön. Ana karakterimizi ise Deadpool‘da efsaneler yaratan son dönemlerin en komik ve en yetenekli aktörlerinden Ryan Reynolds‘ın canlandırdığı Guy.
Ryan Reynolds bu filmde de döktürmüş arkadaşlar. Bu tarz rollerin aranan adamı adeta. Bir Deadpool havası da sezdiriyor tabii oyunculukta ama olsun o kadar. Guy isimli NPC olan karakterimizin amaçlarından biri hayatının aşkını bulmak. Her ne kadar her gün aynı işleri tekrar tekrar yaparak bu durum imkansız olsa da karakterin kodlarında bu durum var. O kızı bulacak! Ve tabii buluyor da. O sırada Millie, oyun içinde Guy ile karşılaşır ve ipler orada kopmaya başlar.
Oyun İçi Aşk
İlk görüşte aşk durumu bir NPC için gerçekleşir ve hatırlarsanız Millie ve Keys’in ilk yaptıkları oyunun kodları Antoine tarafından bu oyunda gizlice saklanır. İşte o kodlar sayesinde Guy bilinçlenir ve artık standart davranışların dışına çıkar. Oyunda sadece gerçek oyuncuların kullanabildiği eşya olan gözlüğü ele geçirip takar ve bir anda dünyası komple değişmeye başlar. Etrafında farklı seçenekler, yazılar, sağlık çantaları, silahlar ve birçok şey gören Guy bunları çözmeye ve anlamaya çalışırken bir yandan da Millie’nin peşine düşer.
İlk etap düşük seviyeli olduğu için ve görev sırasında kendisine destek yerine köstek olduğu için 100 seviye olmadan yanıma gelme der ve Guy bu gazla kısa sürede 100 seviye üzerine çıkar ama bunu diğer oyunculara göre farklı bir şekilde yapar. Oyun içerisinde tamamen iyilik yaparak seviyesini yükselten Guy, kısa sürede tüm oyuncular tarafından sevilmeye başlar ama bir o kadar da meraka sebep olur. Mavi gömlekli adam olarak tanınmaya başlanan Guy’ın kısa süredeki yükselişi Antoine tarafından da fark edilir ve 2. oyun için onu ön planda tutma kararı alır. Artık 100 seviye üstü ve aşık olduğu kıza yardım edebilir konuma gelen Guy, kısa sürede Millie ile buluşur ve görevde ona yardım eder. İlk denemelerinde başarısız olan ikili bir yandan yeni bir plan geliştirmek isterken diğer yandan birbirlerine iyice yakınlaşırlar. Tabii Millie bu durumu biraz garipser çünkü bu bir oyun ve oyun karakterleri ile aşk yaşamak çok garip…
► Farklı Bakış Açısıyla Farklı Bir Çizgi Hikaye – HUG
Tabii oyun içinde bu kalkışma dikkat çeker, Antoine durumu fark eder ve ilk olarak sunucuları kapattırır. Daha sonra NPC’leri sıfırlar. Keys ise Guy’ın gizemini çözer ve aslında gerçek bir oyuncu olmadığını ve Millie ile yaptıkları oyundaki bir kod sayesinde yapay zeka gelişip kendini gerçekmiş gibi hisseder. Bu durumu Millie açıklar ve oyun kodlarını almak için içerden de destek alarak ortaklaşa hareket ederler. Bir şekilde Guy’ın silinmiş hafızasını geri getirirler ve oyundaki tüm NPC’leri yanlarına çekerler. Tabii bu durum yine gerçek oyuncular için garip karşılanır, oyun içerisinde NPC yok ve Youtube ve Twitch üzerinden yayın yapan -ki Ninja başta olmak üzere birkaç bilinen büyük yayıncı da filmde bulunuyor- bu durumdan şikayetçi olurlar.
Antoine iyice çileden çıkar ve ilk olarak tüm online oyuncuların hesaplarını kapattırır, daha sonra sunucu odasına gidip oyunun tüm sunucularını parçalamaya başlar. Bu sırada artık iş sadece Guy’a kalmıştır, Keys’in yardımı ile gideceği yere bir şekilde ulaşır ama burada kendisini son bir düşman karşılar. Henüz tam tamamlanmamış ismi DUDE olan, surat olarak birebir Guy ama geri kalan kısmı Amerikan güreşçisi gibi olan bir düşman karşılar. Filmdeki en net ve eğlenceli göndermelerin olduğu dövüş sekansı başlar. Marvel’dan Captian America: Civil War filmindeki olan Iron Man ve Captain America’nın ikonik kapışmasından tutun, (ki Guy burada Captain America’nın kalkanını kullanır, tam o sırada Chris Evans gözükür ve Noluyor ya! tepkisi verir) Hulk’ın yumruğu ile devam eden dövüşte Star Wars olmadan olur mu? Guy ışın kılıcı çıkartır ve güzel bir selam da Star Wars’a çakılır. En sonunda bu full kaslı abiyi yenmenin en kolay yolunu bulur ve gözlüğü ona takarak etrafında protein tozları gözükmesini sağlar. Bu şekilde DUDE onların peşinden gider, gözden kaybolur. Guy son bir hamle olarak Millie ve Keys’in ilk oyunlarının bulunduğu kısma geçer ve oyun kurtulur. Bunu da tüm Dünya izler. Antoine’ın aslında bir yalancı olduğu, oyununun çalıntı olduğu ortaya çıkar.
SONUÇTA…
Sonuç olarak Guy ve diğer NPC’lere aslında gerçek olmadıkları ve oyundan ibaret oldukları anlatılır ve artık Free City değil Millie ve Keys’in yaptıkları oyunda yaşamaya devam ederler.
Son dönemlerin en komik, eğlenceli filmi olmuş. Ready Player One’dan esinlenme çok fazla ve bir o kadar film ve oyunlara gönderme de; bu açıdan iyice içine alıyor film kendini. Sinemada kesinlikle izleminizi öneririm, film sadece fragmandan ibaret gibi düşünceler varsa kafanızdan kesinlikle çıkartın ve gidin keyifli güzel bir vakit geçirin efenim. Şimdiden iyi seyirler.