Tim Burton’ın Yönettiği Miss Peregrine’s Home for Peculiar Children Filmi Vizyonda
Fantastik sinemanın dahisi Tim Burton, Ransom Riggs‘in kaleme aldığı ilginç fantezi öyküsü Miss Peregrine’s Home for Peculiar Children (Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları) filmi bugün vizyona girdi.
Eylül 2014’te bu proje belli olmasına rağmen çekimler neredeyse ancak 1,5 sene sonra başladı. Şimdi de film, beyazperde yerini aldı.
Filmin dehşete düşüren biraz “karanlık” görüntülerinin altında yine iç karartıcı bir hikaye yatıyor. Konusu şöyle;
Yaşadığı korkunç aile trajedisi yüzünden Galler kıyılarındaki, dünyadan uzakta kalmış bir adaya yolculuk eden on altı yaşındaki Jacob, burada Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocuklar Yetimhanesi’nin yıkıntılarını keşfetmekle kalmayıp, Bayan Peregrine’in çocuklarının sadece tuhaf olmaktan çok daha fazlası olduğunun farkına varır.
Dark Shadows’ta da Tim Burton’la çalışan Eva Green’in Miss Peregrine rolüne karşımıza çıkacağı, Judi Dench, Asa Butterfield, Ella Purnell, Chris O’Dowd, Allison Janney, Rupert Everett, Terence Stamp ve Samuel L. Jackson’ı da kadrosunda barındıran Miss Peregrine’s Home For Peculiar Children filmini mutlaka izleyin. Ülkemizde İthaki Yayınları tarafından basılmış kitabını da mutlaka okuyun!
İyi seyirler!
![YouTube player](https://i.ytimg.com/vi/nrLeqKG6qQw/maxresdefault.jpg)
Filmi bugün sinemada izledim. Tam Tim Burton’dan beklenilecek tarz bir filmdi. Filmi izlerken yine hayattaki her elemente dair bir şeyler bulabileceğiniz bir filmdi, öyle ki dışlanmışlık duygusu, bayağılıktan sıkılıp farklı olmaya duyulan isteğin toplumun çizdiği sınırlar tarafından geri püskürtülmesi, kitlelerce empoze edilen ‘farklılığın (tuhaflığın!) cesaret edilmemesi gereken bir şey olduğu’ düşüncesi, aile, sevgi, arkadaşlık-dostluk, aşk, gençlik… Her şeyi geçtim sadece film gözüyle bakarsanız harikulade bir fantastik filmdi. Gerçekten çok eğlendim.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Miss Peregrine nam-ı diğer Eva Green’e gerçekten bir kez daha aşık oldum. O ne kadar güzel bir oyunculuk, aksan, duruş, endam, çehre, yürüyüş, konuşma, ellerini-kollarını kullanış… kısacası her şeyiyle göz kamaştırıcıydı. Bir de Green’i izlerken ”Ya bu Tim Burton hep Helena B. Carter’ı oynatmıyor muydu? E bu role o da giderdi. Niye oynatmamış acaba?” diye düşünmedim değil hani.