Sinemanın Fantastik Dahisi – Tim Burton
Tim Burton, çektiği fantastik, gotik ve bolca korku öğeleri içeren filmleri ve animasyonları ile gönlümüzde taht kuran bir yönetmen ve yapımcı. Ülkemizde birçok kişinin önce Beetlejuice (Beterböcek – 1988) daha sonraları Batman (1989) ve Batman Dönüyor (1992) filmleriyle tanıdığı Tim Burton, o dönemlerde gotik korku – macera filmleriyle gönlümüzde taht kurmaya başlamıştı.
Kaliforniya’da doğan, küçük yaşlarını dış dünyadan soyutlanmış, iç dünyasında yaşayan asosyal bir çocuk olarak geçiren ve küçük yaştan beri çizimler yapan Timothy William Burton’ın çizim konusundaki ilk başarısı 9. sınıftayken hazırladığı, çevre kirliliğine karşı düzenlenen bir yarışmada aldığı ödüldü. Çizdiği poster 1 yıl boyunca çöp kamyonları üzerinde sergilenmişti.
Tim Burton’ın İlk İşi
Liseden sonra Kaliforniya Sanat Enstitüsünü bitiren Tim Burton, animatör olarak Disney’de ilk işine başladı. Disney’de çalışırken 1981 yılında “The Fox and the Hound” ve 1985 yılında “The Black Cauldron” animasyonlarının yapımında yer aldı. Aynı dönemde Disney, Tim Burton’a kendi animasyon filmini yapma fırsatı verdi. 1982 yılında Vincent Price gibi olmak isteyen Vincent adında küçük bir çocuğun iç dünyasının anlatıldığı kısa animasyon çıktı ortaya. “Vincent” isimli kısa animasyon, ünlü korku filmleri oyuncusu Vincent Price tarafından seslendirildi ve birçok ödül kazandı. Birçok eleştirmen ve yorumcu animasyondaki Vincent Malloy isimli çocuğun aslında Tim Burton’ın iç dünyasını yansıttığını söylemektedir. Tim Burton, şiirsel anlatımı ve gotik öğeleri ile insanın tüylerini diken diken eden başarılı bir yapıta imza atmış oldu.
Tim Burton’ın filmlerinde, kendi iç dünyaları ve uyum sağlamaları gereken gerçek yaşam arasında sıkışmış karakterler ön plandadır. Başroldeki karakterler normal insanlar tarafından anlaşılamayacak kadar farklı yapılara sahiptirler. Aynı durum Tim Burton için de geçerlidir. Yani Tim Burton, birçok başrol karakterini kendinden esinlenerek yaratmıştır.
1971 yılında hazırlanan “The Island of Doctor Agor” ve 1979 yılında hazırlanan “Stalk of the Celery” adındaki kısa animasyonlar başarı sağlamadığı için çok fazla adı geçmez. Bu nedenle birçok yerde “Vincent”, Tim Burton’ın ilk animasyon filmi olarak gösterilir.
Animasyondan Sinemaya
“Vincent” animasyonu ile birçok ödül alan Tim Burton, sonraki yıllarda yönettiği “Luau” (1982) ve “Hansel ve Gretel” (1982) ile çok fazla başarı sağlayamadı. 1984’te “Frankenweenie” isimli 30 dakikalık filmi hazırlayan Tim Burton, bu kısa filmden büyük başarı beklerken film çocuklar için uygun olmadığından dolayı yayınlanmadı fakat aktör Paul Reubens (Pee-Wee Herman olarak da bilinir) Tim’in başarısını fark etti. Böylelikle Tim Burton, 1985’te ilk uzun metrajlı filmi olan “Pee Wee’s Big Adventure” filmine yönetmen olarak imzasını attı. Pee-Wee isimli asi bir karakterin ve onun bisikletiyle yaşadığı maceraların anlatıldığı film sürpriz bir şekilde büyük bir başarı yakaladı ve Tim Burton’ın meşhur olmasında önemli bir rol oynadı.
Sinema dünyasının iyi yönetmenleri arasında yerini alan Tim Burton’a bir sürü yeni film teklif edilmesine rağmen, o yeni bir şeyler yapmak istediği için hepsini reddetti. Kendi tarzına uygun, daha fantastik, daha korkunç, daha karanlık bir filmin peşindeydi. 3 yıl boyunca karanlık düşüncelere daldı ve yeni karakterler yarattı. Bu 3 yıllık süre Tim Burton için başarılı ve ilham verici geçmiş olacak ki yarattığı Beetlejuice (Beterböcek) karakteri ile büyük başarı yakaladı. Daha sonraları yakın dost olacakları Michael Keaton ile yaptıkları ilk film olan Beetlejuice, 1988 yılında izleyicilerin karşısına çıktı ve büyük beğeni topladı. Biraz vahşi, fazla coşkulu, tam bir korku ustası olan Beetlejuice karakteri Burton’ın başarısına başarı kattı. Tim Burton bu film ve bu fikirle kendi tarzını tüm dünyada benimsetmeye başladı. Beetlejuice filminin müziklerini de daha sonraları birçok kez birlikte çalışacakları yakın dostu Oscar ödüllü besteci Danny Elfman hazırladı ve bu müzikler yıllarca insanların hafızalarında yer etti.
Batman Dönemi
Bu başarıları gören sinema devi Warner Bros. Tim Burton’a harika bir teklif sundu. O dönemin en çok okunan ve en popüler çizgi romanlarından biri olan yarasa adam Batman’in ilk filmi için Burton’a teklif götürüldü. Zaten karanlık ve fantastik öğelere sahip bir çizgi roman olan Batman, tam Tim Burton’ın seveceği tarzda bir konsepte sahipti ve Burton teklifi geri çevirmedi. Michael Keaton’a bu sefer Hollywood’un usta ismi Jack Nicholson eşlik etti bu filmde ve 80’lerin ünlü çizgi romanı, Burton ile ününü daha da arttırdı. Burton, büyük bir başarıya daha imza atmıştı.
1989’da Batman ile gelen bu büyük başarıdan sonra Tim Burton yeniden kendi yarattığı karakterlerine döndü ve 1990 yılında Edward Scissorhands (Makas Eller) filmini çekti. Bu filmde, ileride birçok kez Tim Burton filmlerinde karşılaşacağımız ünlü aktör Johnny Depp ile ilk kez çalıştı. Filmlerinin çoğunda olduğu gibi iç dünyası farklı, toplumdan soyutlanmış yalnız bir adamın duygusal ve komik hikayesine yer vermişti Tim Burton.
Warner Bros. ilk filmi çok beğenmiş olacak ki, ikinci Batman filmi olan Batman Returns (Batman Dönüyor) filmi için de teklif Tim Burton’a geldi. Aynı dönemde, Batman Dönüyor ile gişede yaşayacağı hüsranı mucizeye dönüştürecek bir fikir üzerine de çalışmaya başlamıştı.
1993 yılında kendi yarattığı karakterlerle gotik bir dünyayı karşımıza sunan Burton, her zaman istediği korku öğelerine ve fanteziye bolca yer verebildiği animasyon filmini çekti. Nightmare Before Christmas (Noel Öncesi Kabusu) gişelerde sansasyon yaratmamasına rağmen şu anda oyuncakları ve kıyafetleri en çok satılan filmlerden biri halini aldı. Balkabağı Kralı ve Cadılar Bayramı Efendisi Jack Skelington’ın kendi içinde yaşadığı karmaşayı konu alan bu animasyon filmin yönetmen koltuğunda Disney’in başarılı animatörü Henry Selick yer aldı. Besteci Danny Elfman’ın harika müzikleriyle bezeli Nightmare Before Christmas, hem dünyanın ilk uzun metrajlı stop-motion filmi olmasıyla, hem de karakterleriyle bir kült oldu.
Tim Burton, Johnny Depp ile Tanışır
1994 yılında Burton, Johnny Depp ile yeni bir projeye başladı. Ed Wood filmi, Batman Returns gibi hüsrana uğramasına rağmen, yardımcı karakter Martin Landau bu filmle Oscar ödülüne sahip oldu.
Kaliteli bir kadro ve yüksek bütçeyle yaratılan Mars Attacks! (Çılgın Marslılar), oyuncularına rağmen çok başarılı olamadı. Tim Burton’ın karanlık havasının aksine gayet renkli bir filmdi. Eski uzaylı filmlerine göndermeler de bulunan filmde Jack Nicholson, Pierce Brosnan, Michael J. Fox gibi ünlüler oynamasına rağmen film çok tutmadı. Bunun üzerine 1999 yılında Tim Burton, yeniden karanlık dünyasına geri döndü ve bir korku filmi olan Sleepy Hollow’u çekti. Johnny Depp’in başrollerini oynadığı filmin başarısı kısa zamanda Mars Attacks! filminin başarısızlığını unutturdu. Finansal olarak da başarılı olan filmden sonra Tim Burton artık daha da rahattı. Artık kendi istediği fantastik yapımlara ağırlık verebilecekti.
Bu arada, 1997 yılında “İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü ve Diğer Hikayeler” isimli kitabı piyasaya çıktı. Bu kitap, tam onun istediği tarzdaydı ve iyi bir başarı yakaladı.
2001 yılında, daha önceleri çekilmiş olan bir bilimkurgu klasiği olan Maymunlar Gezegeni (Planet of the Apes) filmini yeniden sahnelemek için kolları sıvadı. Öncekinden daha başarılı bir çekim yapıldı ve hasılat da oldukça iyiydi. Belki de Tim Burton için filmin hasılatından çok filmin yapım aşamasında yaşadığı olay önemliydi. Tim Burton, şu anda halen eşi olan Helena Bonham Carter (halen birçok filminde seslendirme ve oyunculuk yapmaktadır) ile bu film çekimleri zamanında tanıştı.
Burton, filmlerinde ve hayatında hep anlatmak istediği şeyleri kendine özgü bir biçimde şekillendirip, farklı bir bakış açısıyla anlatır. Tıpkı Big Fish (Büyük Balık) filminin başrol karakteri Ed Bloom gibi. Çocukluğundan beri masalları ve efsaneler çok seven Tim Burton, Vincent karakteri gibi yine kendiyle bağdaştırdığı bir karakter yaratmıştır bu filmde. Harika bir baba-oğul yaşamının anlatıldığı film, önceki filmlerdeki korkudan uzak, gerçek hayata daha yakındır. Big Fish filmi ile birçok hayranını “Acaba Tim Burton artık eski fantastik ve gotik havasından çıkıp bu tarz filmler mi çekecek?” korkusuyla yüz yüze bıraktı fakat Charlie and the Chocolate Factory (Charlie ve Çikolata Fabrikası) filminde verdiği gotik hava hayranlarının yüzünü güldürdü.
1971 yapımı bir çocuk filmi olan ve ismi o zamanlar Willy Wonka & The Chocolate Factory (Willy Wonka ve Çikolata Fabrikası) olan film Tim Burton’ın ellerinde yeniden doğdu. Roald Dahl’ın romanından beyaz perdeye aktarılan filmde başrolü yine Tim Burton’ın yakın dostu Johnny Depp kaptı. Zaman zaman flashbacklerle (geri dönüş) renk katılan filmde gökyüzünü, fabrikanın bulunduğu kasaba yapısını, insanların yaşantısını görünce bir Tim Burton filmi olduğunu anlamamak mümkün değil. Koyu tonlara sahip bir gökyüzü, derme çatma düzenlenmiş bir kasaba, fakir köhne yaşam sürenlerin ve soyluluk taşıyan asillerin bir arada yaşadığı bir toplum, Burton’ın birçok filminde kullandığı en temel öğeler.
Son olarak, 2005 yılı sonunda, ileride animasyon klasikleri arasında yerini alacak olan Corpse Bride (Ceset Gelin) filmi ile çıktı karşımıza büyük usta. Victor Van Dort ve Victoria Everglot isimli iki gencin evlilik çabaları sırasında yaşanan sürpriz olayları konu alan bu fantastik animasyon filmde karşımıza yine seslendirmeleriyle Johnny Depp ve Tim Burton’ın eşi Helena Bonham Carter çıkıyor. Yine istediği tarzda bir animasyon yaratan Tim Burton, bizi yeraltı dünyasının derinliklerine sokup oradaki yaşamla tanışmamızı sağlıyor. “Yaşam” demek ne kadar doğru olur bilinmez ama buna siz karar verin.
David Thompson, önemli eseri “Yeni Biyografik Film Sözlüğü”nde Tim Burton’dan şu şekilde bahseder: “Her filminde yerinden yurdundan olmuş, acayip bir çocuk, düşman bir dünyada ayakta kalmaya çalışır. Filmlerinde her şey kaçınılmaz yalnızlığın çarpıttığı bir dünyanın dışavurumudur. Yitik, incinmiş bir çocuk olmayı daha ne kadar sürdürecek?”
Yitik, incinmiş bir çocuğun fantastik ve karanlık iç dünyası sizlere kucak açmış durumda. Peki ya siz sarılmak için neyi bekliyorsunuz?
Yönetmen Koltuğunda Oturduğu Filmler
Corpse Bride (2005)
Charlie and the Chocolate Factory (2005)
Big Fish (2003)
Planet of the Apes (2001)
Sleepy Hollow (1999)
Mars Attacks! (1996)
Ed Wood (1994)
Batman Returns (1992)
Edward Scissorhands (1990)
Batman (1989)
Beetlejuice (1988)
Pee-wee’s Big Adventure (1985)
Frankenweenie (1984)
Vincent (1982)
Prodüktörlük Yaptığı Filmler
Corpse Bride (2005)
James and the Giant Peach (1996)
Batman Forever (1995)
The Nightmare Before Christmas (1993) -Sinema tarihindeki ilk uzun metraj Stop Motion film.
Kayra “Keri” KÜPÇÜ
Bu yazı Gerekli Şeyler dergisinin 2006 Mart Sayısında yayınlanmıştır.