İncelemeler

Batman: The Court of Owls

batman-logo

Beware the Court of Owls,

That watches all the time.

Dünyanın en büyük çizgi roman şirketlerinden biri olan DC,  tüm DC evrenindeki super hero hikayelerinin resetlenip yeni baştan yola çıkılacağını söylediği zaman, kuşkusuz tüm çizgi roman sevenler çok heyecanlanmıştık.  Eh tabii ki de sevindirici bir haberdi bu, düşünsenize süper kahramanların en yenileri bile 30 sene öncesinden başlayan hikayelere sahip. Arada değişik tek ciltlik kısa öykülerin de bulunduğu, pek çok çizer ve yazarın dahil olduğu bir süreç. Hepsi geçtiği dönemin bir takım siyasal, psikolojik izlerini de taşıyor olması cabası..

batman-court-of-owls-coverBu kadar uzun bir süreden beri gelen bir oluşumda, tabii ki biz koleksiyonerlerin tüm serilere sahip olması mümkün değil. Artık teknolojiden, sahaflardan belki açık artırmalardan faydalanarak bir şekilde arayı kapattık… Kimimiz ise sonradan merak sardık bu fantastik kahramanlara…  Daha fazlasını bilmeliyim dediğimiz anda kendimizi orjin noktasında buluveriyoruz tabii..

Hal böyle olunca DC, girişte bahsettiğim gibi resetlenmiş yeni, gıcır gıcır, bol aksiyonlu, çok sayko, bol emek verilmiş birbirinden nefis serileri piyasaya sürmeye başladı. Biz çizgi roman tutkunları da nefeslerimizi tuttuk ilk ganimetlerimize sahip olmak için heyecanla bekledik.

İlk olarak bahsedeceğim The New 52 serisinden Batman: The Court of Owls Volume 1. Beni tanıyanlar bilirler, Batman benim için tutkudur. Onun gerçekçiliği, karamsarlığı, yarı depresif, çokça hüzünlü, acı ile bütünleşmiş hali, her zaman ciddi ama gururlu, hırslı ve kararlı, oldukça da inatçı ruh hali beni her zaman çok etkilemiştir.  Bir süper kahramandan ziyade öncelikli olarak bir idoldür. Aslında herhangi biri olacak kadar sıradan gibi gelse de bazılarımıza, asla herhangi biri kadar yüzeysel olamayacak derin, kompleks bir karaktere sahiptir. Bunda dolayı benim için her zaman öncelik Batman’dir.

batman-owlŞimdi gelelim bu çizgi romanımıza; efenim süpersonik derece de harika çizer olan Greg Capullo yeni seride. Kendisinin de aynen Lee Bermejo kadar hayranı olduğumu belirtmek isterim. (Bermejo’yu- Azzarello ile the Joker adlı tek hikayelik öyküden hatırlayabilirsiniz.)  Scott Snyder ise yazar olarak seride bulunuyor.  American Vampire, Detective Comics, Batman, Batman: Gates of Gotham ve Swamp Thing yazarın tanıdığımız eserlerinden bazıları. Jonathan Glapion ise harika taramaları ile karşımızda.

Seriye ismini veren Court of Owls, Gotham şehrininin organize suç grubu ve gizli bir topluluğu. Gücün ve refahın simgesi olan Atinalı baykuş amblemleri antik Yunan dönemlerine uzanır.  Topluluk üyeleri kimliklerini bir sır gibi, baykuş suratlı maskelerinin altında saklarken, grubun destekçilerinin kim oldukları ise soru işareti. Yüzyıllardır var olan antik bir gizli anlaşma olan ve Gotham halkı tarafından şehir efsanesi olduğu var sayılan The Court of Owls, şehrin en bilindik ama dikkat çekmeyen, en eski yapılarında kendilerine yuva yapmış bulunmaktalar. Bu topluluğun etrafı ise Talon adı verilen suikastçiler ile çevrili. Gotham kentinin en eski ve varlıklı ailelerinin bir meçhul(?) cinayetlere kurban gitmesinin ardında kimlerin bulunduğunu kestirmek güç değil bu durumda.  Tabii ki, buna Bruce Wayne’nin ailesi de dahil. Amaç ise tamamen duygusal. Varlıklı ailelerin ortadan kalkması ile elde batsydieettikleri maddi kazançları, politik etki için kullanmaktadır.  Vakti ile sirkte gösteri yapan küçük çocuklar, bu gizli topluluk tarafından kaçırılarak, özel eğitimlerden geçirilir, özel olarak yetiştirilir ve birer Talon haline gelir. Hiç küçümsenmeyecek güce, çevikliğe ve dövüş tekniklerine sahip bu suikastçiler, bu seride Batman’i oldukça zorluyor. Aslında değinilecek çok nokta bulunmakta seride, ama fazla spoiler vermemek ve serinin ağzınızı sulandırması için sadece genel hatlara değinmeyi tercih ediyorum.

Seride Batman’in sağ kolu Robin de bulunuyor. Robin’in konuya dahil olma biçiminden açıkçası çok etkilendim. Ufak bir ipucu vererek sizleri meraklandırayım; burada devreye Joker giriyor.  Bruce’un sadık yardımcısı, onu en iyi tanıyan kişi olan Alfred, komiser Gordon’da hikayede bulunuyor. Ayrıca merak edenler için; Wayne Tower’ı hiç bu şekilde görmemiştiniz. Mükemmel bir hikaye de Wayne Tower’ın temellerinde yatıyor.  Snyder, tower’ın mimarisi için düşündükleri eski hikayeler ile kopmaz zincirler kuruyor.  Kahramanımız bu hikayede, kendi ailesinin başına gelenleri sorgulayıp, yine üstün sorgulama ve şüphe etme kabiliyeti ile doğru izin peşine düşüyor. Ancak Batman burada, bu sene vizyona giren Dark Knight Rises ‘da işlendiği gibi bir düşme, yıkılma evresine de düşüyor. Yalnız buradaki düşüş evresi sadece fizyolojik değil, daha çok psikolojik olarak da kendisini tüketiyor. Bu travma esnasında, Batman’ın deliliğin sınırları etrafında nasıl gezindiğine şahit deliriumbatsyolacaksanız. Bu ciltte en beğendiğim kısımlardan biri olan,  bu delilik, vazgeçmişlik dalgasında Capullo tek kelime ile kendisini de aşıyor. Sert hatlı çizimler, karanlık tonlar ve kırmızının size alt üst eden etkisi, yıpranmışlık teması Capullo tarafından özenle işlenmiş.  Özellikle dövüş sahnelerinde, çizgi roman mı okuyorsunuz film mi izliyorsunuz fark edemeyebilirsiniz.  Tabii buna bir de benim seriyi okurken, Hans Zimmer’in Dark Knight Rises soundtrack’ini dinlememin de kendi üzerimde ölümcül bir etkisi olduğunu söylemem gerek.  Ayrıca cildin son sayfalarındaki Cover Gallery’de ise size son darbeyi vuracak şaheserler bulunmakta. Huşu içinde bunlara bakarken nefesiniz kesilebilir, benden söylemesi.

batman-rises-againHikaye kilit bir noktada bitiyor ama seri bitmiyor elbette. DC’nin resmi sitesinde serinin devamını inceleyebilirsiniz. Bu kadar harika bir ekip ile hikayenin, tek cilte sıkıştırılmaması gerçekten sevindirici.

Böyle iken, benim gibi tutkunları için adeta bir hazine halini geliyor bu seri. Emekle işlenmiş, gerek görsel olarak gerek içerik olarak sizi fazlası ile tatmin edecektir. Bence bundan yeni bir sinema serisi olur. Hem de enfes olur.  Nolan kardeşlere buradan sesleniyorum, bu fırsat kaçmaz!

Sevenleri zaten çoktan edinmiş olacaktır, ancak henüz başlamamışlar için şiddetle tavsiye edebileceğim bir seri. Gelmiş geçmiş en gerçekçi kahraman olan Batman (aka Bruce Wayne)’i daha yakından tanımak için harika bir başlangıç.

Not: Bruce Wayne’i hiç bu kadar yakışıklı görmemiş olabilirsiniz… (Christian Bale’in affına sığınıyorum burada)

They showed me that the real Gotham.

A city of owls… 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu