İncelemeler

Bağdat’ın Aslanları – Pride of Baghdad

bagdatin-aslanlari-banner

Gökyüzü yıkılıyor! Gökyüzü yıkılıyor!

Tekrar merhaba sevgili çizgi roman seveler. Bu seferki incelememiz Vertigo’dan (DC Comics) Bağdat’ın Aslanları (Pride of Baghdad).

badatnaslanlarkapakTürkçede bu anlamının yanı sıra bir de Bağdat’ın gururu anlamı da vardır. Gerçek bir hikayeden esinlenen bu çizgi roman Brian K. Vaughan tarafından kaleme alınmış olup, Niko Henrichon tarafından da çizgilere aktarılmıştır. Vaughan’ı heralde bilmeyen yoktur. Y: The Last Man ve Ex-Machina ile çeşitll otoriteler tarafından en iyi yazar/en iyi çizgi roman yazarı/en iyi yeni seri gibi yığınla ödülün sahibi oldu. Yine çok popüler bir tv dizisi olan Lost’un senaristlerinden biri oldu. Wizard dergisi tarafından tüm zamanların en iyi on çizgi roman yazarı arasında gösterildi.

Elimizde bulunan çizgi roman tam anlamı ile bir duygu bombası. Görkemli ama fazla yürek parçalayıcı. Hikaye, 2003 baharında, Amerika istilası (ki bu bir gerçek) altındaki Irak’ta geçiyor. Kahramanlarımız ise, bombardıman esnasında Bağdat hayvanat bahçesinden kaçan dört aslan. Onların özgürlüklerinin peşinde koşması, umutsuz bir hayatta kalma mücadelesi ile çevriliyor. Buna bir de, o güzelim Binbir Gece Masalları’na konu olmuş, egzotik  Doğu’nun başkenti olan Bağdat’ın artık yıkılmış, paramparça olmuş hali de eklenince içiniz parçalanmaya başlıyor.

Pride-of-Baghdad-Not-WolfDetaylara inmeden bahsetmek istediğim noktalar var. Çünkü hikaye, bir çizgi roman bu denilemeyecek kadar derin, çarpıcı siyasi ve toplumsal mesajlar ile yüklü.

Bombardıman öncesi terk edilmiş hayvanat bahçesinde açlık içerisinde sonlarını bekleyen Zill ve ailesi, bombardıman sonrası yıkılan duvarlar ile kendilerini gerçek bir mücadelede buluyorlar.Kendi aralarındaki hesaplaşmaları, insanlara olan atıfları vurucu bir biçimde gözler önüne seriliyor. Kaçıştan sonraki hengame, içsel ayaklanmalar ve hayvanat bahçesi ahalisinin gruplaşarak bir anda kendilerini hedef almaları ile daha da büyüyor. Bu olay, kanla boyanmış, yapayalnız Bağdat sokaklarında, çeşitli tehlikeler, acı kayıplar, ümitsiz sorgulamalar ile beraber sönüp gidiyor. Ta ki Zill ve ailesi için ufukta, kurtuluşa giden kızıl bir umut belirene kadar. O umut da daha sonra Amerikan askerleri tarafından, her zamanki gibi nedensiz yere yok ediliyor…

Elbette ki bu hikayede bir fabl söz konusudur. Aslanlar, zalimce katledilmiş, öldürülmüş, tecavüze uğramış, evlerinden-ailelerinden-hayatlarından “bir kaç kişinin” keyfi doğrultusunda koparılmış Irak halkının ta kendisi. Hayvanat bahçesinden kaçış ve hayatta kalma mücadelesi de, hepimizin görsel ve yazılı basından takip ettiği ve pek çok kişinin de kayıtsız kaldığı Irak halkının kurtuluş mücadelesi. Oysa ki onlara zaten vaad edilen kusursuz bir özgürlüktü değil mi? Ancak başkalarının elinden verilebilecek tek şeyin özgürlük değil de sömürü olduğunu, tarihinde yine tekerrür etmesi ile Irak halkı pardon aslanlar görmüş oldu ne yazık ki…

Pride-of-Baghdad-ArchBu kaçış esnasında, onca savaş, acı ve üzüntü içerisinde iken hayvan cinslerinin birbiri ile çatışması, birbirini yok etmeye çalışması ironik bir biçimde insanoğlunun yaşamdaki yok etme içgüdüsü ile pek örtüşüyor. Romanın sonlarında, askerler ile karşılaşan aslanlar yerine, orada burada gördüğümüz öldürülmüş, elleri gözleri bağlanmış ya da çaresizlikle ellerini başının arasına almış Irak halkının yitik insanlarını koyun teker teker. Birden tüm dünya tarihi boyunca duya duya artık kanıksadığımız, insanoğlunun kendinden güçsüzü, hayvanı ya da doğayı katletme, yok etme duygusu karşısında çırılçıplak kaldığınızı hissediyorsunuz. Sadece kağıt üzeri çizgilerden oluştuğunu sandığınız o aslanların gözlerinde tüm bu nedensiz yıkımı, o isimlerini asla bilemeyeceğiniz insanların yüzlerini görürsünüz. Buna müdahale edememenin acısını ta yüreğinizde duyar, çaresizliğinize öfkelenirsiniz. Kurtuluşlarına koşan aslanların kurşuna dizildiği an ise, acı ve öfke sizi tamamen kuşatmış, kendinizi  o çizgilerin 3. boyuta geçtiği yerde bulursunuz. O sözde barış güvercinlerinin sığındığı yıldızlı kırmızı-beyaz-mavi gölgelere lanet edersiniz. Halbuki bu ne ilktir ne de son olacaktır. İşte bu çizgi roman, bu farkındalığı bu kadar kusursuz ve çarpıcı bir biçimde yaratabildiği için bir çizgi romandan çok daha ötededir.

Yayınlandığı tarihten itibaren, çeşitli büyük otoriteler tarafından tam not alan ve çeşitli ödülleri toplayan bu çizgi romanın benim için yeri hep ayrı olmuştur. Bu şekilde farkındalık yaratabilen, büyük ses getirebilecek yapıtların daha fazla olması, insanoğlunun uyanışı için bir zemin hazırlayabileceğini düşünmüşümdür hep.

Kesinlikle okunması,hatta zihninize kazınması,ara ara tekrar okunup tazelenmesi gereken gerçek bir edebi eserdir Pride of Baghdad…

“Eski kinleri gütmenin vakti değil

Kurtuluş erişebileceğimiz bir yerde iken değil…”

 

Not: Bu kitabı okurken, Pucci’nin meşhur aryası olan Mrs Butterfly’ı dinlemiştim hep. Bu ikili birleşince ortaya ölümcül bir güzellik çıkıyor. Nedense bu ikili o günden beri bana hep, birbirlerini çağrıştırmaktadır.

Kitabın künye bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu