Agent Carter Dizisinin 2. Sezonuna Genel Bir Bakış
Marvel’ın devam filmleri/sezonlarıyla bir problemi var. Iron Man ne kadar iyiyse Iron Man 2 o kadar kötüydü, Age of Ultron ilk Avengers’ın gölgesinde kaldı, ikinci Netflix dizisi Jessica Jones’ın birçok eksisi vardı ve umarım yanılırım ama, yaratıcı ekibi değişen Daredevil yeni sezonda girdiği yükün altından kalkabilecek gibi durmuyor.
Birbirinden beslenerek güçlenen Captain America ve Agents of SHIELD bu listeye girmedi ama ikisine de kan bağıyla bağlı Agent Carter, ikinci sezonunda tökezleyerek devamında üzen MCU işleri kervanına katıldı.
İkinci sezonunda Los Angeles’a giderek daha canlı ve renkli bir atmosfere bürünen Agent Carter, 8 değil 10 bölümle karşımıza çıkıyor bu sefer. Bir cinayeti çözmek için Chief Souza‘nın yanına, Hollywood’un kalbine giden Peggy, daha büyük bir komplonun içinde buluyor kendini. Pek fazla spoiler vermemeye çalışarak şöyle diyeyim, olaylar başka boyuttan gelen bir maddeyi, Illuminati benzeri bir örgütü, göründüğünden çok farklı olan bir Hollywood yıldızını ve hatta geçen sezondan tanıyıp sevdiğimiz Dorothy Underwood‘u da içine alarak büyüdükçe büyüyor.
Malumunuz, Agent Carter Marvel’ın en çok mesaj içeren işi. İlk sezonun her yanından feminizm fışkırıyordu. Şimdiyse siyahilerin dışlanmasına ve film endüstrisindeki çarpıklıklara dikkat çekmek istiyor ama ilk sezondaki kadar yoğun yapamıyor bunu. Yaptığı anlar takdire şayan olsa da hikaye genel olarak mesajların önüne geçiyor. Lakin hikayenin de tıkır tıkır işlediğini söylemek güç. Bölüm sayısının artışı hikayenin sürükleyiciliğini kısıtlarken ters köşelerdeki azalma ve MCU bağının zayıflığı nedeniyle geçen sezonki heyecanın yarısını bile yaşatmıyor dizi.
Oyunculuktaki ve kostüm-mekan tasarımındaki başarı sürdürülmesine rağmen yeni karakterlerden Wynn Everett’in muazzam Madame Masque performansı haricinde öne çıkan biri yok. Merak etmeyin yani, Hayley Atwell ve James D’arcy muhteşemliklerinden hiçbir şey kaybetmemiş. Sezonun en beğendiğin kısmı neydi derseniz zaten Jarvis’in sahneleri diye cevaplarım.
Sonuç olarak Cap’imizin biricik aşkı Los Angeles ‘tatilinde’ bekleneni veremiyor. Geçen sezonki ajan dizisinden eser yok. Sona yaklaşırken artan tempo, yapmadığı tek ters köşenin ters köşe yapmamak olması ve MCU bağlantıları ile kalbimizi kazanan dizi maalesef bunları devam sezonuna taşıyamıyor. Kısık ateşte pişen Madame Masque çöpe atılıveriyor, merakımızı törpüleyen Zero Matter hakkında bir şey öğrenemiyoruz. Neyse ki final bölümünde gördüklerimiz bir sezonun daha çekileceğini gösteriyor gibi. Umarım dizinin sonu böyle olmaz da olayların tatmin edici bir sona ulaştığı ve kesinlikle ikincisinden daha güzel olan bir final sezonu izleriz.
