Sosyal medyada karşıma çıkan yaşlı bir kadının ve torununun yaşadığı rol yapma macerası hem sizi üzecek, hem de kalbinizi ısıtacak.
Geçtiğimiz gün Facebook’ta gördüğüm sonra Twitter’da da yayılan Antoine H.’in hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki gözünüzden kaçmıştır, belki de görmemişsinizdir.
Yıllar içerisinde hem masaüstü oyunlarda, hem de dijital oyunlarda yaşanan arkadaşlık ve dostluk hikayelerini okumak her zaman hoşuma gitmiştir. Yıllar sonra tekrar buluşan arkadaşlar, hayatını değiştiren takım arkadaşları, sevgili olanlar, evlenenler vs.
Bu seferki hikayeyi okurken hem üzüldüm, hem de yüzüme bir gülümseme yayıldı.
Büyükannem vefat etti. Cenazesi bugündü. Fakat konuşmak istediğim önemli bir konu var: Onun Dungeons and Dragons’a olan aşkı.
Bu işe çok geç bulaştı. Geçtiğimiz yıl 75 yaşındayken başladı. Birgün ona bunu denemek isteyip istemediğini sordum. Her zamanki gibi yeni bir şeyle karşılaştığında verdiği tepkiye”Tabii ki!” dedi. Böylece Player’s Handbook kitabımı aldık ve beraber ona bir karakter yarattık.
Büyükannem bir orman gnomu olmayı seçti. Çünkü ırklar arasında en neşeli olanlar onlar gibi gözüküyordu ve ufak hayvanlarla konuşabilme gerçeğini çok sevdi. Hayvan-yoldaş temasını ikiye katlayabilmek için Druid oynamayı tercih etti.
(Ayrıca karakter özelliklerini incelediğimiz sırada ona “Erkek mi, yoksa kız mı olmak istiyorsun?” sorusunu yönelttim. Hemen “Bütün hayatım boyunca bir kızdım, bir kere de erkek olmak eğlenceli olabilir.” cevabını verdi.)
Sonra karakter kağıdını yapmaya başladık. Özellikleri için zar attık (17 puanını Wisdom’a verdi). İlk büyülerini seçtik ve sonra ona aklında karakteri için bir ismi olup olmadığını sordum. Bana “Bilmiyorum. Yarına kadar bir şeyler bulmuş olurum” dedi.
O gece hiç beklemediğim bir şey yaptı. İnternet’e girip gnomlar hakkında bulduğu her şeyi okumuş. Google kullanmayı bile azcık bilen birisi, Wikipedia makalelerini ve D&D hayran sitelerini gezmiş.
İlk defa oynayacağımız ertesi gün, karakterini partiye tanıttı: Terminatur. Ayrıca çizimini yapmayı da unutmamış.
Şöyle ki Terminatör hakkında hiçbir şey bilmiyordu (Muhtemelen adını bir yerlerden duymuş ve bilinçaltına işlemiş olabilir). İngilizce konuşamıyor, bu yüzden neye çağrışım yaptığı hakkında bir fikri yoktu.
İsmi “termite-termit” kelimesinden geliyordu. Çünkü gnomların oyuklarda yaşama fikrini sevmişti. Ayrıca Druid olduğu için “nature-doğa” kelimesini tercih etmişti. İki kelime de Fransızca’da aynı anlama geliyor. Sondaki “e” harfini, bakın abartmıyorum, daha “havalı” olacağını düşünerek kaldırmıştı.
Sonra oynamaya başladık. 1. Seviye için yeni bir serüvendi. Ben de tek-oyunluk serilere dayalı bir yaklaşım tercih etmişti. Böylece oyuncular gelip gidebilir ve oyunda olmasalar bile hikayeyi bükmek zorunda kalmazdım. Genel olarak guildleri tarafından verilen görevleri tamamlayan maceracılardı.
Parti şöyle olmuştu: Kalashtar sihirbazı, yarı-elf korucu ve asla yanından ayırmadığı kaz yoldaşıyla bizim ufak gnome druidimiz. Perili bir evin temizlik görevini üstlendiler. İşte o zaman büyükannemin RYOlar’a aşık olacağını biliyordum.
Evi biraz araştırdıklarından sonra gece vakti, aslında bir mimic olan yemek masası tarafından saldırıya uğradılar. Büyükannem hakikaten de korku filmleri tınılarından (Hafif de olsa) çok korkardı. Fakat bu süre boyunca gülümsemesini kaybetmedi.
Büyükannem adeta anı yaşıyordu. Öyle içindeydi ki bazen sakinleşmek için gözlerini kapatıyordu. Bu arada ben öyle çok tecrübeli bir Oyun Yöneticisi değilim. Fakat onun tepkileri kendimi Chris Perkins ya da Matthew Mercer gibi hissettirdi.
Chris Perkins, DnD markasını geliştiren Wizards of the Coast firmasında çalışan önemli bir isim.
Matthew Mercer, meşhur Critical Role platformunun kurucularından ve oyun yöneticilerinden biri.
Mimice yaklaşmak istemese de sonrasında onun imza büyüsü olacak ilk cantripini yaptı: Thorn Whip. O andan sonra ne zaman isterse ya da ne yapacağını bilemediği bir anda Thorn Whip kullanırdı. Bu büyüyü çok severdi.
Her neyse sonra büyüsünü yaptı ve ilk saldırı zarını attı. Doğal 20. Tüm masa çılgına çılgına döndü (Oyunlar çılgına döndü, mimic değil). Daha mükemmel olamazdı.
Böylece Terminatur doğdu. Parti bu evi üs olarak kullanmaya karar verdi. Büyükannem ise orayı evi yaptı. Oyunlar boyunca druid-zanaatini kullanarak mimicin olduğu yerde yeni bir mutfak masası yetiştirdi. İçerisinde yeni bir meyve icat ettiği bahçesini kurdu.
Cipal adını verdiği bu meyve sayesinde, bir peri bostanı kurmak için perilerle pazarlık yapacağı bir fiş görevini gördü. Sonunda, Terminatur çok-düzlemli bir ekoloji grubu olan Yeşil El Cemaati’nin üyesi oldu.
Terminatur’u bu grubun bir parçası yapmak için büyükannemin adresine bir posta yolladım. Kendinden geçen büyükannem aynı şekilde bana posta yoluyla ve karakterinin ağzıyla yazılmış bir mektup yazdı. Zarfın üzerini ejderha ve ağaç desenli damgalarla süsledi.
Son birkaç ay oldukça zordu. Pankreas kanseriyle mücadele ediyordu ve her şey onun için daha da kötüye gidiyordu. Bazen kemoterapiden kaynaklı ağrı ve yorgunluk kaldıramayacağı kadar kötü oluyordu. Bu yüzden oynamıyordu. Yapabildiğinde buna devam etti ve bu sırada çizimini de güncellemeyi unutmadı.
Terminatur’un kıyafetlerinin rengini, çocukken çok sevdiği çizgi roman karakteri Bécassine’den esinlenmişti. Bécassine, ülke dışında çok bilinmese de Fransa’da ulusal hazine olarak kabul edilen ve en çok tanınan karakterlerden biridir.
Bu arada ortak bir karar olarak Terminatur’un görünümüne de karar verdik. Dice Camera Action’dan Simon’un çizdiği, şahane Genkaika’nun bu görselinin daha sarışın ve kıvırcık halinde ile Bécassine renk paletinde olduğunu kabul ettik.
Az daha bahsetmeyi unutuyordum. Büyükannem, partinin ismi için fikir veren kişi oldu. O serüvende, oyuncularım aynı karakterleri gibi maceralarından edindikleri ufak ıvır zıvırların olduğu gerçek kolyeler takıyordu. Ödül olarak onlara verdiğim madalyon, yüzük, canavar dişi gibi parçaları vardı.
Özellikle büyükannemin kolyesi aşırı doluydu. Birgün partinin potansiyel ismiyle çıkageldi “les Bijoutiers Fantaisistes”. Yani Hayalperest Kuyumcular. Bu gerçekten komik ve beklenmedikti. Herkes bu fikri çok sevip benimsedi ve o andan itibaren kendileri için BF kısaltmasını kullandılar
Bir aydan kısa bir süre önce kanser tüm bedenini ele geçirdi. Onu hastaneye kaldırmak zorunda kaldık. Çarşamba günü vefat edene kadar da orada kaldı. Bana söyledi son söz “Asla değişme, asla aile ruhunu kaybetme ve Dungeons and Dragons oynamaya devam et.”
BF artık, druidleri olmadan yoluna devam edecek. Gelecekteki tüm serüvenlerimde, tüm oyuncularım kafasındaki kazıyla birlikte garip meyveler veren, kamçısını şaklatıp ortadan kaybolan efsanevi düzlem-gezgini gnomun hikayesini duyacak. İşte dünyadaki en iyi büyükanne. Onu şimdiden özledim.
Bu hikayenin ardından rol yapma oyunlarına gönül vermiş birçok kişi Antoine’e taziyelerini bildirirken Terminatur için çeşitli çizimler de paylaştılar. Aralarından birkaçını da sizlerle buluşturmak isteriz.