Shannara Günlükleri Dizisi Başlıyor!
Ve beklenen gün geldi.
Tüm dünyada seri bazında en çok satan serilerden biri olan Shannara Efsanesi’nin dizisi yarın (5 Ocak 2016) MTV ile televizyon ekranlarına geliyor!
Bugüne kadar pek çok sefer haberlerini yazıp, bu muhteşem eseri beklerken yaşadığımız heyecanı sizlerle paylaşmıştık. Biz de sizlere dizinin yayınlanmasına 1 gün kala bilmeyenler için seri ve dizi hakkında kısa bir bilgi verelim istedik.
Kitaplarımızın yazarı Terry Brooks; kendisi 71 yaşında olmakla birlikte halen Shannara kitapları yazmaya devam ediyor. Aslında genel olarak tüm kitaplarını “Shannara Serisi” adı altında toplamak mümkün değil. Çünkü Shannara, kitapların geçtiği kurgu evren olan Dört Kara’da yaşamış olan bir elf prensinin adıdır. Ancak onun döneminde başlamış olan olaylar şu an hala yazılmakta olan güncel kitaplarda bile etkisini sürdürmekte olduğu için Dört Kara evreninde geçen kitaplar genel olarak “Shannara Efsanesi” adı altında anılmaktadır.
Serinin ilk kitabı “Shannara’nın Kılıcı” 1977 yılında piyasa sürülmüş ve çıktığı gibi New York Times Best Sellers listesine damgasını vurmuştur. Ama asıl önemlisi bu kitabın o listeye girebilmiş ilk fantezi edebiyatı romanı olmasıdır. Terry Brooks’un bundan sonra yazdığı tüm Shannara kitapları da New York Times Best Seller listesine girmiştir ve bugün toplamda o listeye girebilmiş 23 kitabı bulunmaktadır. Kendisi, dünyada seri bazında kitapları en çok satan yazarlardan biridir.
İlk kitabın başarısından 5 yıl kadar sonra 1982 yılında Shannara’nın Elftaşları romanını yazmıştır ve bu romanda hızla çok satanlar listesine girmiştir. Yarın çıkacak olan dizimiz aslında bu kitabı anlatacak…
Ülkemizde de İthaki Yayınları baskısıyla tam sekiz kitabı Türkçe’ye çevrilmiştir. Bunlar;
- Shannara’nın Kılıcı
- Shannara’nın Elftaşları
- Shannara’nın Dilekşarkısı
- Shannara’nın Çocukları
- Shannara’nın Druidi
- Shannara’nın Elf Kraliçesi
- Shannara’nın Tılsımları
- Shannara’nın İlk Kralı
Pekala, kitabımızın ve dolayısıyla dizimizin konusunu merak mı ediyorsunuz? Buyurun sizi şöyle alalım…
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere kitaplarımız Dört Kara denen hayali bir evrende geçiyor. Ancak dizide de göreceğiniz üzere bu evren bize çok yabancı bir evren değil. Bizim dünyamızın kimyasal ve nükleer savaşlar sonucu yok olup, medeniyetlerin sıfırdan kurulduğu bir evren aslında. Savaşlarda meydana gelen radyasyondan ve kirlilikten dolayı insanlar çeşitli evrimler geçirmişler ve gnomları, cüceleri ve diğer ırkları ortaya çıkarmışlardır. Ayrıca bilimin yok olmasıyla eski ilimler, yani büyü ilmi, simya vb. tekrar gün yüzüne çıkmış ve tüm ırklar arasında etkin bir güç olmaya başlamıştır.
Kitabın adında da anlaşılacağı üzere asıl olay Elf ırkında bitiyor. Elfler insanların evrimleşmesi sonucu oluşan bir ırk değiller. Elfler zamanın en başlangıcından beri var olan peri halkına ait bir topluluktur aslında. Anti-tezleri İblisler ile birlikte zamanın başlangıcından beri savaş halinde olan elfler, dünyayı yok edecek olan büyük nükleer savaşı önceden sezip kendilerini dünyadan soyutlamışlardır. İblislerle olan savaşlarına da bir son verebilmek için muazzam seviyedeki büyü güçlerini neredeyse tamamen tüketerek iblisleri zamanın dışındaki boşluğa hapsetmişlerdir ve tekrar gelmelerini engellemek için de yaptıkları bu mührün üzerine büyülü ağaç Ellcrys’i yaratmışlardır ve hayatlarını bu ağacı korumaya adamışlardır. Binlerce yıl ve hatta çağlar boyunca bu ağacı korumuşlardır.
Ancak bu, çok büyük bir bedel ödemelerine sebep olmuştur. Büyü güçlerinin neredeyse tamamını harcadıkları için uzun ömürlerini ve ışıklarını kaybetmiş ve zamanla sıradan bir insana benzemeye başlamışlardır. Dizide sakallı elfler gördüğünüzde şaşırmayın yani.
Kitabımız ve dolayısıyla dizimiz de tam bu noktada başlıyor. Ellcrys isimli büyülü ağaç ölmeye başlamıştır. Dolayısıyla İblisleri dünyanın dışındaki boşlukta tutan büyü de zayıflamaya başlamış ve iki düzlem arasında bir yarık oluşmuştur. Daha da kötüsü birkaç iblis (içlerinden en güçlü üç tanesi) hapishanelerinden kaçmayı başarmıştır.
Sadece ağaç tarafından belirlenmiş özel Seçilmişler’in yapacağı bir büyüyle Ellcrys eski gücüne kavuşup bu yarığı tekrar mühürleyebilecektir. Ancak ağaçtan kaçan iblisler tüm seçilmişleri öldürmüştür. Biri hariç…
Ve umutların tükenmeye başladığı anda her taşın altından çıkan Allanon gelir! Heyecan yapmayın kendisi başkarakterimiz bile değil, yardımcı karakter, ancak karizmasıyla çoğu zaman başkarakter rolünü üstlendiğini kitaplarda görebilirsiniz.
Allanon –bana sorarsanız- fantastik edebiyata damgasını vurmuş karakterlerden biridir. Karalar içinde, uzun boylu, esmer ve sakallı bir tip olan Allanon bazen onlarca yıl ortaya çıkmayıp herkesin kendisini ölü sanmasını sağlar ve sonra kimsenin beklemediği bir anda ortaya çıkarak “dünyan yok olmak üzere, benimle gel!” deyip, kitabın sonuna kadar başkarakterlere hiçbir şey anlatmadan onlara istediğini yaptırabilen harika bir karakterdir. Kendisi yaşamakta olan son Druid’dir, yani büyü ilmine ve kadim tarihe vakıf yegane kişi…
Allanon, ağacın son Seçilmişi’ni bulmak için derhal Wil Ohmsford’a gider. Wil’in dedesi Shea Ohmsford, ilk kitap olan Shannara’nın Kılıcı’nın başkarakteridir. Zaten tüm Shannara kitapları, Jerle Shannara’nın soyundan gelen Shea ve onun varislerini anlatmaktadır.
Dedesi Shea’dan kendisine miras kalan ve kadim elf büyülerini barındıran üç Elftaşı’nı kullanarak Allanon ile birlikte Ellcrys’in son Seçilmişi’ni aramaya koyulan Wil, yolculuğu süresince pek çok beklenmedik olayla karşılaşacak ve dünyanın kadim sırlarını çözmeye başlayacaktır.
Biz de diziyi heyecanla beklemekteyiz ve ilk bölümü izler izlemez inceleme yazmak için sabırsızlanıyoruz! O zamana kadar takipte kalın!
