Ağrı Dağı’nda Nuh’un Gemisi’ne Dair Yeni Bulgular – Amerikalı Araştırmacılardan Heyecan Verici Keşif
Ağrı Dağı’na komşu Durupınar Formasyonu, uzun yıllardır Nuh’un Gemisi’ne dair teorilerin odağında yer alıyor. Şimdi ise Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen yeni bir araştırma, bu bölgedeki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Andrew Jones liderliğindeki bağımsız araştırmacılardan oluşan Noah’s Ark Scans ekibi, gelişmiş yer radarı teknolojisi kullanarak bölgeyi inceledi ve kutsal metinlerde yer alan tanımlamalara benzer bir yapı bulduklarını iddia etti.

Durupınar Formasyonu’nun Gizemi Derinleşiyor
İlk kez 1948 yılında bir çoban tarafından fark edilen Durupınar Formasyonu, o dönem meydana gelen yoğun yağmurlar ve depremler sonucunda üzerindeki toprak tabakasının çekilmesiyle gün yüzüne çıkmıştı. 28 kilometre güneydeki bu alan, bazı uzmanlar tarafından doğal bir jeolojik oluşum olarak değerlendirilse de, kimileri buranın Nuh’un Gemisi’nin izlerini taşıdığına inanıyor.
Noah’s Ark Scans ekibi, yer altına nüfuz eden radar sistemleriyle gerçekleştirdikleri çalışmalarda yaklaşık dört metre uzunluğunda, düzenli katmanlara sahip bir yapının ipuçlarını bulduklarını ifade ediyor. Elde edilen veriler, Tevrat’taki Tekvin bölümünde geçen ve Nuh’un Gemisi’nin üç katlı olduğuna dair tanımlamalarla büyük ölçüde örtüşüyor. Araştırma ekibi, orta ve yan koridorlara benzer alanlar tespit ettiklerini ve yapının simetrik bir düzene sahip olduğunu belirtiyor.

Yapısal Boşluklar, Organik Kalıntılar ve Toprak Analizleri Dikkat Çekiyor
Araştırmacılar ayrıca, yer altı taramalarında yapının içerisinde ziftle kaplanmış odalar olabileceğini düşündüren boşluklar bulduklarını bildiriyor. Bu bulgular, kutsal kitaplarda geçen ve “gofer ağacından yapılmış, içi dışı ziftle kaplanmış” olarak tanımlanan gemi tasviriyle benzerlik gösteriyor. Andrew Jones, Christian Broadcasting Network’e verdiği röportajda bu yapının insan eliyle yapılmış bir gemiye ait olabileceğine dair güçlü işaretler taşıdığını söyledi.
Ayrıca yaklaşık altı metre derinliğe kadar uzanan köşeli yapıların varlığı da dikkat çekici. Jones, bu tür düzenli geometrik oluşumların doğal kaya yapılarında nadiren görüldüğünü ifade ederek, bu durumun insan yapımı bir yapıyı işaret ettiğini savunuyor.

Elde edilen toprak örneklerinde ise formasyon içerisindeki organik madde oranının, çevredeki topraklara göre iki kat daha fazla olduğu ve potasyum seviyesinin yüzde 40 daha yüksek çıktığı belirtildi. Farklı renk tonlarında otların sadece bu bölgede yetişmesi de araştırmacıların dikkatini çekti. Bu durum, ahşap gibi organik malzemelerin çürümesi sonucu toprağın yapısının değişmiş olabileceği yönünde yorumlandı.
İncelemeler Devam Edecek: Yeni Deliller Yolda Olabilir
Şu ana kadar 22 adet toprak örneği toplayan ekip, ilerleyen dönemde karotlu sondaj çalışmaları ve ek radar taramaları gerçekleştirmeyi planlıyor. Bu sayede formasyonun iç ve dış yapısı karşılaştırılacak ve bu alanın doğal bir oluşum mu, yoksa tarih öncesi bir yapının kalıntısı mı olduğu daha net anlaşılabilecek.
Tarih boyunca birçok tartışmaya konu olan Nuh’un Gemisi efsanesi, bu yeni bulgularla bir kez daha gündeme oturdu. Ağrı Dağı eteklerindeki bu araştırma, hem bilimsel hem de dini çevrelerde heyecanla takip ediliyor. Önümüzdeki süreçte elde edilecek veriler, bu gizemli yapının gerçek kimliğini ortaya koyabilir.






Ağrı dağın eteğinde
Uçan güvercin olsam
Türkü olsam dillerde cano cano
Diyar diyar dolansam
Türkü olsam dillerde cano cano
Diyar diyar dolansam