Yeni Sohbetlerdeki Eski Özlemi
Yoğun bir sınav maratonunun ardından arkadaşlarla toplanmıştık. Dedik, bayadır oyun oynamıyoruz. Bilgisayarları topladık, gece geç saatlere kadar oyunumuzu oynadık, eğlendik.
Sabah olduğunda kahvaltı sofrasında fırsat bu fırsat dedim muhabbeti oyunlara getirdim. Sonrasında oldukça hararetli bir ‘ne oynadık be’ muhabbeti başladı. Dile getirmek istediğim konuda burada devreye giriyor.
Kahvaltı sonrası olan oyun muhabbetimizde bir kere bile gece oynadığımız oyunların adı geçmedi. Sürekli çocukluk zamanımızdaki, internet kafelerde oynadığımız, özellikle strateji türündeki oyunların ismi geçti. Şu kadar kişi toplanır internet kafeye gider, şöyle oynardık, böyle oynardık diye özlem dolu hatıraları belirttik. Üzerinden o kadar zaman geçmesine rağmen yine de oyunların eksiklerini söyledik ama şimdiki oyunlara burun kıvırdığımız gibi kıvırmadık ve önümüze o an koysalardı direkt oyunun içinde kaybolurduk.
Sonrasında muhabbet üzerine biraz düşündüm ve sorular aklıma peşi sıra gelmeye başladı. Piyasada bu kadar büyük emekler harcanıp, multiplayer odaklı hazırlanan oyunlar varken nedendi bu eskiye duyulan özlem. Üstelik, istediğimiz bir oyun olduğunda 1 ay dişimizi sıktıktan sonra alabilecek durumdayız ve gelişen teknoloji sayesinde evimizden rahat bir şekilde multiplayer oyunları oynayabiliyoruz.
Kendimce bir takım sebepler buldum. Öncelikle, küçükken kaynaklara daha az erişiyordum, çeşitli yapımların adını öğrenemiyordum, inceleyemiyordum ve hayalgücüm sınırlıydı. Böyle bir zamanda, başarısını göstermiş bir oyun karşımıza çıkınca yok demedim ve zevk alarak oynamaya başladım.
O zamanlar oynadığımız oyunlarda ödüllendirme mekaniği yoktu. Eğlencesine birbirimize karşı veya zor seviyedeki botlara karşı oynardık. Kimse şu kozmetik eşyayı kazandın, seviyen yükseldi, artık kendine denk rakipler burada gel bu grupta oyna demiyordu. Günümüzdeki oyunlar, tabii ki e-spor olayları dışında gündelik oyuncuyu gereksiz yere rekabete zorluyor. Bunun sonucunda bir noktada başarısız oluyoruz ve oyundan sıkılıyoruz. Halbuki çocukluğumuzda oyunda yenilsek, arkadaşlarımız 1 hafta bizimle dalga geçse bile elimize geçen ilk fırsatta tekrar arkadaşlarımızla internet kafeye koşuyorduk.
Günümüz oyunlarının üzerimde çok etkili olmamasının bir diğer nedeni de sevmediğim ama bir türlü değiştiremediğim bir özelliğim. Büyüdüm, artık çocuk değilim ve aldığım akademik eğitimden dolayı sorgulayıcı açıdan bakmaya alıştım ve istemeden oyunlarda da bunu yapıyorum. Tamam, körü körüne de bir oyuna o kadar para verilip oynanmaz ama abartıyorum. Oyunlara karşı ilgim zaten var üstüne online imkanların gelişmesiyle onlarca farklı inceleme karşıma çıkıyor. Her bir inceleme kendince farklı olumsuz yönlerinden bahsediyor, buna ek olarak aklıma takılan konuları araştırıyorum ve sonunda şöyle olsaymış daha iyi olurdu diye düşünüp memnun olmuyorum. Halbuki oyunu hemen oynasam o konu dikkatimi bile çekmez, keyifle oyunuma bakarım. Aşırı detayına inip incelemeden ve benzerleriyle çok kıyaslama yapmadan oynamam lazım ama olmuyor. Her oyunun eğlence faktörü farklı ve kendine has. İmkanlar her zaman elverişli olmasa da mümkün olduğunca kendimiz denemeliyiz.
Sonuç olarak eskinin ve yeninin benim için konumları böyle, kendimce sebepleri bunlar. Aklımı oyalıyordu ve sizinle paylaşmak istedim. Siz sevgili okurlardan bazıları katılıp bazıları katılmayacaktır. Sizlerin de birkaç cümleyle fikirlerinizi duymak isterim.