Makaleler

Geceye Söylenen Masallar: Fantastik Anlatılarda Gerçeküstünün İşlevi

fantastik-kitaplik-banner

Gerçeği estetize ederek farklı görünümler içinde dönüştürme gücüne sahip olan sanat, edebî metinlerde de okuyucuya, mecaz ve fantastikle farklı âlemlerin kapılarını açar. Masalsı bir dünyada, alışılmışın dışında bir serüvenle karşımıza çıkan insan, gerçekle büyülü olanın iç içe geçtiği fantastik bir dünyada doğaüstü güçlerin sınamasından geçer. Ruhsal bütünlüğe ulaşma yolunda gerçekleştirilen bu maceranın gerek edebî gerekse kutsal metinlerdeki görüntüleri, ruhsal yapıyı aydınlatmak için simge dilinin kapalı anlam dünyasıyla birlikte sunulur. Bu çalışmada, gerçeküstünün, fantastik anlatılardaki işlevi örneklerden hareketle yorumlanmaya çalışılacaktır.

İlgili Makaleler

“Kaf Dağı’nın Ebedî Yolcusu “Periler diyarı tehlikeli bir ülkedir ve bu diyarda ihtiyatsızlar için tuzaklar, fazla cesur olanlar için de zindanlar vardır.”
J. R. R. Tolkien

Edebî eserlere sadece bilinç yönüyle yansımayan insanın, eylem ve niyetlerinin arka planında bilinçaltından kaynaklanan durumlar da söz konusudur. Edebî eserlerde bilinçaltının sunumu açısından, masallarla modern fantastik anlatılar arasındaki benzerlikler insanın ruhsal dünyasıyla alakalı simgesel dışavurumun bir sonucudur. Her ikisi de gerçekdışı görülen unsurlarla, insana dair en kesin gerçeklik olan ruhsal dünyanın yapısını açığa vururlar. Hayatın gerçeğinin sanatçı dehası tarafından yorumlanarak ve estetize edilerek kurgulandığı kurmaca metinlerde, kalp gözüne hitap eden “gölge gerçek” (Ayvazoğlu 2002; 85) çeşitli kişi, kavram ve simge değerler vasıtasıyla entrik kurgu içinde görünür hale gelir. Aynı dönüşüm, masal metinlerinde daha örtük ve gerçeküstü bir dille gerçekleşir. Nitekim kişisel ve kolektif bilinçdışının en faal yansımalarını rüya ve masallarda görebiliriz. Bu sebeple masallar, ilk okunuşta okuyucuyu olağanüstü unsurlarla çevrili, akıl sınırlarını aşan, anlamsız gibi görünen bir dille karşılar. Metnin başında verilen, “bir varmış bir yokmuş”, “dere tepe düz gidip, bir arpa boyu yol alamamak” gibi zıtlıklara dayalı ifadeler, okuyucuyu kendisini bekleyen sıra dışı bir anlatıma hazırlar. Fantastik metinler, okuyucunun alışılmış kabullerini ve gerçek anlayışını sarsan, akılla birlikte seziş kabiliyetine de hitap eden örtük bir dille kurgulanır. Fantastik sözcüğünün etimolojisi, Latince bir sıfat olan fantasticum kelimesine dayanmakla birlikte, Yunanca “görünür kılmak” anlamına gelen phantasein fiilinden türetilir. Edebî bir tür olarak fantastiğin poetikası üzerine en önemli çalışmalardan birini yapmış olan Todorov, eserinde, türün ayırt edici özelliğinin, okuyucuyu gerçek konusunda tereddüte sevk etmesi olduğunu ifade eder. Tekinsiz ve olağanüstü gibi yan türlere ayrılan fantastik, Batı‟da on sekizinci yüzyılın sonlarında ortaya çıkarken, zaman içerisinde bilimkurgu, gotik ve büyülü gerçeklik gibi yaklaşımlarla beslenerek Dünya edebiyatlarında yetkin örneklerini verir. Doğaüstü olayların insanın gücünü ve sınırı aşan kişiler dünyası içinde kurgulandığı fantastik anlatılarda, okuyucunun dikkati daha çok bilinmeyenin üzerindedir ve bu eserlerde, “fiziksel dünya ile ruhsal dünya iç içe geçmiştir; böylece temel kategoriler değişime uğra(mıştır).” (Todorov 2004; 118) Fantastik metni oluşturan diğer yapı unsurları da konunun belirsizliğinden ve karışıklığından nasibini alır. Sıra dışı olaylara sahne olan mekân, takvimle ve saatle sınırlanamayan zaman, insanüstü vasıflara sahip olan kişilerle farklı boyutlar kazanır. Fantastiği besleyen masal unsurlarının olumlu katkılarından biri de, metne akıcılık kazandırmasıdır. Bu unsurlar, gerçek dünyada bir araya gelmesi mümkün olmayan birliktelikler sunarak hem okuyucunun muhayyilesini genişletir hem de metne mizahî bir boyut kazandırır. İşaret ettikleri derin anlam dünyası göz önünde bulundurulduğunda, bilinçaltının görünür hale gelmesine hizmet eden bu kurgulama biçimi, fantastik tür ile analitik psikoloji arasındaki ilişki dikkate alınarak çözümlenmelidir.

Muhayyelat-ı Aziz Efendi‟den Ahmet Mithat Efendi ve Hüseyin Rahmi‟nin romanlarına kadar uzanan, modern Türk edebiyatındaki fantastik yönelim, Peyami Safa ve Ahmet Hamdi Tanpınar‟la birlikte önemli bir aşama kaydederek günümüz postmodern anlatılarında geniş ölçüde yararlanılan bir tür halini alır. Türk edebiyatının farklı dönemlerinde, yazar ve eleştirmenlerin gerçeklik mevzuuna bakış tarzları da, fantastik unsurların metinlere yansıma biçimini etkiler. Tanzimat devrine gelinceye kadar, okuyucular masal, destan ve halk hikâyelerinin yanında, romanı hazırlayan Binbir Gece masalları ve Muhayyelât gibi metinlerdeki fantastik anlatımı yadırgamazlar. Ancak romandaki gerçekliğin sınırlarının ihlali birçok edebî tartışmanın odak noktasını oluşturur. Hayaliyyun-hakikiyyun tartışması, Namık Kemal‟in Celal Mukaddimesi‟ndeki eleştirileri gibi yaklaşımlar gerçekliğin edebî metinlerde önemli bir tartışma konusu olarak ele alındığını göstermektedir:
“Bizim hikâyelerimiz tılsım ile define bulmak, bir yerde denize batıp müellifin hokkasından çıkmak,âh ile yanmak, külünk ile dağ yarmak gibi tamamen tabiat ve hakikatin dışındaki konulara dayandırılmış, şekil ve tasvirlerden ibarettir ve ahlakî tasvirler,âdetlerin tafsili ve hislerin izahı gibi edebî şartların bütününden mahrum olduğu için roman değil kocakarı masalı nev‟indendir” (Ercilasun 1998; 39)

fantastik-kitap-dunyasi

Aynı mukaddimede romanı, “güzeran etmesi imkan dahilinde olan” bir tür olarak tanımlayan Namık Kemal‟in Divan edebiyatını eleştirmek amacıyla olağanüstülüklere karşı çıkan yaklaşımı, bugün modern ve postmodern metinlerdeki fantastik unsurların kullanım amacıyla, eski hikayelerimizdeki masal unsurlarının şeklen kullanımı arasındaki farkı ortaya koyar. Bu fark aynı zamanda, masalı boş zaman geçirmek için bir araç olarak gören ve çocuklara hitap eden bir tür seviyesine indirgeyen yaklaşımın da karşı açıklamasını beraberinde getirir. Namık Kemal‟in, romanın varlık amaçlarından biri olarak gördüğü “hislerin izahı”, fantastik anlatılarda masal unsurlarının işlevini özetler. Nitekim, insanın en çıplak gerçeğini yansıtan bilinçaltının dışavurumu ve görünür hale gelmesi fantastiğin kural ve sınır tanımayan ifade yollarıyla gerçekleşebilir. Bu bakımdan masal unsurlarıyla bezenmiş bir anlatı dünyasında gerçeğin dışına düşmüş gibi görünen insana ve kâinata dair en katı gerçekliğin izi sürülebilir.

Türk edebiyatında, eleştirel yaklaşımlara rağmen kullanımı ve etkisi artarak süren fantastiğin serüveni, 1980‟li yıllardan sonra özgün eserlerin verildiği ustalık dönemine ulaşır. Bu dönemde, fantastik roman türünde eserler kaleme alındığı gibi, fantastik figürler ve masal unsurlarının kullanımı, modern ve postmodern roman için önemli bir kaynak ve imkân haline gelir.

Yetişkinlere Yönelik Bir Tür Olarak Masal “Her metin, okurdan onun işine katılmasını isteyen tembel bir araçtır.”
– Umberto Eco

Masalların, çocuklara hitap eden metinler olduğuna dair yanlış bir kanaat vardır. Bu kanaatin oluşmasının temelinde, masalın bilinçdışıyla olan ilişkisi ve masallarda kullanılan simgesel figürlerin yeterince dikkate alınmaması yatar. Sembol dilini çözme konusunda yeterli donanıma sahip olmayan çocuk, masal metnini sadece kişiler düzlemindeki aksiyona bağlı olarak dikkate alır. Masal dünyasındaki olağanüstü ve fantastik unsurlar da çocuğun hayal gücünü besleyen sıra dışı figürler olarak anlam kazanır. İmkânsızın ve olağanüstünün sınırsız gücüyle büyülenen çocuk için masallar, hayranlıkla izlenecek maceraların yer aldığı bir dünyanın kapılarını aralarlar. Masal metninin olaylar düzlemiyle ilgilenen çocuk, hayal gücünü besleyen bu dünyanın gizemini çözmek yerine gördüğü masal kahramanıyla özdeşleşmeye çalışır. Masallar sayesinde aşina olduğu fantastik âlem, daha sonra rüyalarda karşısına çıkar. Büyüdükçe ve hayatın katı gerçekleriyle kuşatıldıkça kişi için gerçekdışı, hayalî veya fantastik âlemler birer sığınak mekân haline gelir. Fiziksel boyutlu bir kaçış gerçekleştiremeyen insan, tek çare olarak kendi içine sığınır. Nitekim kaçış aynı zamanda bir arayış ihtiyacının da sonucudur. Masallara bildirişim düzeyinde baktığımızda daima kahramanın dışa dönük eylemlerini ve dış dünyadaki güçlerle olan mücadelesini izleriz. Ancak bu mücadelenin gerçek dünyadaki karşılığı, insanın evrensel boyuttaki bireyleşim macerasında ifadesini bulur. Çocuğun büyülü bir gerçeklikle okuduğu/dinlediği masal metni, bir yetişkin için farklı soruların cevaplarını barındıran ve simgesel bir dille açığa vurulan bir gerçekliğe işaret eder. Gerçekten uzaklaştıkça tuhaf bir biçimde, işaret ettiği gerçekleri belirgin hale getiren fantastik söylem, yazar ile okuyucu arasında, “inançsızlığın askıya alınması” (Eco 2009; 88) ilkesine dayanan bir anlaşmayı uygulamaya geçirir.

Modern metinlerde, masalsı unsurların hâlâ kullanılıyor olması, fantastik motiflerin sahip olduğu etkili ve derin anlamlardan kaynaklanır. Özellikle, karşısında her zamankinden daha donanımlı bir okuyucu bekleyen postmodern anlatılarda masalsı ve fantastik öğeler yazarın bilhassa bilinçaltının sunumunda sıkça başvurduğu kaynaklardır.

1 2 3Sonraki sayfa

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu