Fantastik Türle Medyanın Toplumu Ötekileştirerek Tüketmeye İtmesi
Fantastik tür çoğu zaman kültürden beslenir ancak farklı bir boyut kazanabilir. Kahramanlar gerçekte var olmayan idealize insan modelleridir. Bir taraftan kültürel kodlarla toplumda kahramanlar ile insanlar arasında özdeşlik kurulmaktadır. Diğer taraftan bu modeller ile toplumdaki insanlar ötekileştirilmektedir. Bu çalışmada, kültürel kodlarla bu modellerin nasıl reklam aracı olarak kullanıldığı ve bu şekilde toplumdaki bireylerin nasıl ötekileştirildiği, nasıl tek tip tüketen bir insan modeli oluşturulduğu ele alınmaktadır.
(2014 yılında II. Uluslararası Genç Halkbilimciler Sempozyumu’nda sunulmuştur.)
Medyada son on, on beş yıldır dram, aksiyon, romantik, komedi, bilimkurgu gibi film ve dizi türlerinin yanında en popüler türlerden biri de şüphesiz “fantastik” denilen türdür. Dünyada ve Türkiye’de geniş çaplı bir izleyici kitlesi ile buluşan ve çok büyük rağbet gören fantastik türü olağanüstü insan ve doğa özelliklerinin ve olaylarının yer aldığı toplumun hayranlıkla izlediği bir türdür.
Fantastik türde serüvenin sonuna kadar karmaşa sürer ve fantastik bu karmaşanın üzerinden işlenir. Todorov, bu durumu şöyle açıklamaktadır:
Gerçeklik mi, düş mü? Gerçek mi, yanılsama mı? Böylece fantastiğin merkezine ulaşıyoruz. Tümüyle kendimize ait, tanıdığımız, şeytanı, hava perileri, vampirleri olmayan bir dünyada öyle bir olay meydana gelir ki, o bildiğimiz dünyanın yasaları bunu açıklamaya yetmez. Olayı algılayan kişi iki olanaklı çözümden birisini benimsemek zorundadır: Ya duyulardan kaynaklanan bir yanılsama, düş gücümüzün yarattığı bir şey söz konusudur ve o zaman yasalar olduğu gibi kalır; ya da olay gerçekten olmuştur, gerçekliğin bir parçasıdır, işte o zaman bu gerçekliği bizim bilmediğimiz yasalar yönetir. Şeytan ya bir yanılsamadır, düşsel bir varlıktır; ya da öteki canlı varlıklar gibi şeytan da gerçekte vardır – az rastlanılması koşuluyla. Fantastik bu kararsızlık sürecinde yer alır: Yanıtlardan herhangi birisini seçtiğimiz anda fantastikten uzaklaşarak komşu bir alana, ya tekinsiz ya da olağanüstü türlerin alanına girmiş oluruz. Fantastik, kendi doğal yasalarında başka yasa tanımayan bir öznenin görünüşte doğaüstü bir olay karşısında yaşadığı kararsızlıktır. Fantastik kavramı böylece gerçek ve düşsel olana göre tanımlanır (Todorov 2004:31).
İzlediğimiz fantastik türünde yukarıdaki tanımdaki durumları net bir şekilde görebilmekteyiz. Son yıllarda giderek artan bir ilgiyle ve gelişimle de varlığını devam ettirmektedir. Todorov, “Bir şeyin tam olmaması, çelişkili bir biçimde onun sürmesinin de garantisidir,” der (Todorov 2004:29). Fantastik türü kendi devamlılığını böyle devam ettirirken gerçekle düşsel arasında bir kararsızlık yaşatılır. Gerçekle düş arasında kahramanlarımız yer almaktadır. Bu kahramanlar genellikle olağanüstü özelliklere sahip olan ideal insan tipleridir. Kahramanlar ne kadar popüler olursa markalaşması da bu yönde olumlu olarak artacaktır.
Etkili bir sinema sanayisine sahip olan ülkelerde (ABD, Japonya, Hindistan, Hong Kong) fantastik sinema popüler edebiyatın, popüler kültürün temellerine dayanarak kendi türlerini yarattı ya da var olanları zenginleştirip yayarak kendi dünyasına, kendi boyutlarına çekti. Giderek fantastik olana karşı kitlelerin duyduğu ilgi- ve bununla birlikte gerçek dünyadan kaçış ihtiyacı- birçok ülke sinemasını harekete geçirdi ve her ülke sineması, kendi olanaklarına göre, ister masal dünyasının pembe renklerine bürünerek ya da Olimpos dağındaki gözü pek tanrıları aratmayacak kahramanlar yaratarak çeşitli fantazyalar kurdu (Scognamillo ve Demirhan 1999:8).
Klasik fantezi edebiyatının en tanınmış örnekleri arasında Alis Harikalar Diyarında yer alır. Modern fantezi edebiyatının tanınmış örnekleri arasında J.K. Rowling’in Harry Potter ve J.R.R. Tolkien’in Hobbit, Yüzüklerin Efendisi gibi eserleri sayılabilir. Fantezi edebiyatının popülerleşmesinin öncüsü olarak genel kabul görmüş isim John Ronald Reuel Tolkien‘dir. Bu edebiyat tarzının içeriğini oluşturan kimi ırk isimleri (orklar, elfler, cüceler, vb.) dahil, harita kullanarak kitap yazma akımı onun öncülüğünde popülerleşmiştir. Aslında yukarıdaki çalışmalara da baktığımızda yazarlar eserlerini oluştururken yerel halkların kültürlerinden, masallarından ve hikâyelerinden beslenir. Ancak kahramanlarını modern unsurlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda gösteri sanatıyla yeniden şekillendirirler. Yani popülerleştirilir.
Modern dönemin başlarında Makyavel, prensine, iyi yönetmek ve toplumu yönlendirmek için gösterilerin çok iyi kullanılması gerektiğini tavsiye etmişti. Modern devletlerin yöneticileri ve kralları da gösterileri, yönetim ve iktidarlarının ayrılmaz bir parçası haline getirmişlerdir. Popüler eğlence geçmişinin kökleri gösteriye uzanır. Savaş, din, spor ve kamu hayatının diğer alanları, yüzyıllar boyunca, gösterinin yayılması için verimli araziler olmuştur. Yeni multimedya ve bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle, tekno-gösteriler, en azından gelişmiş kapitalist ülkelerde, modern toplum ve kültürlerin sınırlarını ve yörüngesini kesin olarak değiştirirken, medya gösterisi de küreselleşmenin belirleyici özelliklerinden biri haline gelmiştir (Kellner 2010:20). Yıllardır bu gösteri sanatı yöntemini başarıyla kullanan ve popüler eğlence merkezlerinden biri olan medyada diziler ve filmlerle insanlar amaçları doğrultusunda yönlendirilmektedir. Firmalar tarafından bu merkezler o kadar iyi yönetilir ki bütün çıktı ve sonuçlarıyla tekrar firmaya hizmet eder. Bireye ihtiyacı olmayan bir ürün önce ihtiyacıymış gibi gösterilir. Birey ürünün kendi ihtiyacını karşıladığını zannederken aslında en büyük kârı firma elde etmektedir.
Debord’un gözünde gösteri tüketicilik ve metalarla yakından ilişkilidir: “Gösterinin sergilediği Dünya, yaşanan tüm deneyimleri yöneten meta dünyasıdır.” Metalar ve onların çevresindeki gösteriler yalnızca ekonomiyi değil tüm toplumu da egemenliği altına almaya başlamıştır (Ritzer 2011:137). Bu durumda bilinçaltının iyi yönetilmesinin de payı büyüktür. Genel anlamda toplumun yapısı ve insanların beklentileri doğrultusunda gösteri sanatı yönetimiyle insanların bilinçlerini de yönetiyorlar.
Freud’la birlikte insanoğlu artık bilincin yanı sıra güçlü bir bilinç dışının da olduğunu öğrendi. Bu durumun acıklı yönü ise, insanın kendine ait olan bu bilinç dışına kendisinin hâkim olamadığını anlamasıdır. Bu da insan açısından büyük bir darbedir. Freud, insana o güne kadar pek farkında olmadığı yeni bir dünyayı, bilinç dışını tanıttı. Bilinç dışı dünyası insanın bir parçası olmasına rağmen Freud insanın bu dünyayı yönetmeye yetkili olmadığını ortaya koyunca, insanın doğa karşısındaki, teknoloji karşısındaki ve yöneten-yönetilenler karşısındaki acizliği ortaya çıktı. Freud’la birlikte, insan, içinde bulunduğu çeşitli durumların efendisi olamayacağını anlarken, aslında kendi kişiliğinin efendisi olamayacağını da anladı (Kılıç 2008:160). Kişinin kendisinin efendisi olamadığı bu durumda firmalar bu efendiliğe seve seve gönüllü oldular. Büyük firmalar, bilinç ve tüketimle ilgili bu bağı iyi kurdu. Bizim için neyin daha iyi olduğuna karar vermeye başladılar. Ürünlerinin tanıtımında bu durumu kullandılar. Ürünlerle ilgili hayaller kurmaya başladık. Birdenbire o ürünleri elde etmek istedik ve araçlar amaçlarımız olmaya başladı.
Aslında Baudrillard’ın dediği gibi “Doğru, imgede anlamlandırılan ve tüketilen şeyin fantezilerimiz olduğu söylenebilir. Ama bu psikolojik özellik bizi imgede hem tüketilen hem de bastırılan şeyden daha az ilgilendirir: gerçek dünya, olay, tarih,” (Baudrillard 2012:25). Önce kahramanlarla bir fantezi oluşturulmaktadır. Kahramanların hemen hepsi olağanüstü özelliklere sahip özel insanlardır. Michelangelo’nun Davut Heykeli’nde olduğu gibi ideal bir insan oluşturulmaktadır, fantastik türünde. Bu ideal insanın dışında kalanlar çirkin ve popüler olmayandır. Kültürel ürünlerle kahraman önce yüceltilmekte sonra o yücelik sindirilmektedir. Yüceltme ve sindirme işlemi tamamlandıktan sonra marka olarak pazarda kullanılmaktadır. İdeal insan olan kahramanlar kendi konsepti içinde bir bütündür. Ancak gerçek ile düş arasında kalmış birey için durum böyle değildir. Birey, kahramanına benzemek için, öteki olmamak için, pazarda kahramanıyla ilgili ürünleri parça parça satın alır. Bütün için parçayı satın alır, ancak parçayla bütünün elde edildiği de görülmemiştir. Çünkü gerçek hayat o olağanüstü koşullara sahip değildir. Baudrillard’ın dediğine geri döneriz: gerçek dünya, olay, tarih bireyi çok az ilgilendirir, birey kendi fantezisinin peşindedir.
Todorov der ki: “…fantastik türünde gerçekliği bilmediğimiz yasalar yönettiği için birey bu durumun çok farkında değildir.” Bu yüzden bu konuyla ilgili olarak toplumda bir farkındalık düzeyi oluşturmak gerekiyor. Daha güçlü bir bilinçle hareket etmek ve aynı verileri olumlu yönde kullanmak lazım. Çünkü Özdemir’in de dediği gibi “Çok kere bireysel ve doğal gözlemin yerini, teknolojik ve ikincil, yapay yönlendirilmiş gözlem almaktadır,” (Özdemir 2008:223). En azından olumlu bir yönlendirme yerini almalıdır. Çünkü gösteri dünyasında izleyici daha çok pasiftir, kendisine ne sunulmuşsa onu alır. Ne algılatılmak istenmişse onu algılar. Bireyin kendi yorumuna çok da yer yoktur. En azından bir okuma eyleminde olduğu kadar aktif bir düşünselliğe sahip değildir. Makyavel’in Prens’ine dediği olmuştur. İyi yönetmek ve yönlendirmek için gösteri sanatı çok iyi kullanılmalıdır.
Tüketim araçları insanlara istediklerini vermek, yeni istekler yaratmak ve süreç içinde bu istekleri karşılayanlara kar etme olanağı sağlamak üzere çoğaldı. Sonuçta insanların bu kararları almasına “yardımcı olmak” üzere tasarlanmış modern reklamcılık gelişti (Ritzer 2011:51). Bu modern reklamcılığın en iyi bulduğu yer medya gösterisidir. Özellikle de fantastik türdeki filmler ve dizilerle bu gösteri beklenenin de ötesine geçmiştir. Çünkü fantastikte imkânsız diye bir şey yok, olağanın tersine bütün olağanüstülükler kendine burada yer bulmaktadır. Bu insan ve onun ihtiyaçları için de geçerlidir. Birey de üst düzey bir doygunluk hissi oluşturmaktadır. Vizyondaki olağanüstü özellikli ideal insan karşısında öteki olan toplum bireyleri bir açıdan gerçek olmayanla hem kültürel hem de bireysel bir doygunluk sağlamaktadır. Bu doygunluk kültürel ürünlerin doğru kullanılmasıyla kimi zaman bir gerçeklik payı taşırken, diğer yandan bireyler sahte kültürel kodlarla tüketen tek tip bir insan modeli olmaktadır. Ülkeler açısından baktığımızda ülkenin kendi kültürel kodlarından başka kültürel kodlara maruz kalan ülke bireyleri de bu açıdan pek çok çelişki yaşamaktadır.
Ancak yukarıda saydığımız pek çok duruma karşılık bu alanda sürekli bir artış görülmektedir. İlgi daha da artarak devam etmektedir. Aşağıda verilen film ve dizilerdeki idealize edilmiş kahramanlarla özdeşlik kuran tüketici kahramanı gibi giyiniyor, kahramanının yediğini yiyor, oturduğu gibi bir evde yaşamak, bindiği gibi bir arabaya binmek istiyor. Dizi, film ve oyuncularıyla ilgili piyasada pek çok ürün yer almaktadır: yemek menüleri, oyuncaklar, tişörtler, çantalar, cüzdanlar, kalemler, saatler… Tüketici gerçekte var olmayan bütüne ulaşmak için bu parçaları tek tek satın alıyor.
İnternette dünyada en çok izlenen fantastik filmler dediğimizde aşağıdaki sıralama karşımıza çıkmaktadır:
- Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü (2003) Yön.: Peter Jackson
- Yeşil Yol (2000) Yön.: Frank Darabont
- Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği (2001) Yön.: Peter Jackson
- Yüzüklerin Efendisi: İki Kule (2002) Yön.: Peter Jackson
- Karayip Korsanları: Siyah İnci’nin Laneti (2003) Yön.: Gore Verbinski
- Prestij (2006) Yön.: Christopher Nolan
- V for Vendetta (2006) Yön.: James McTeigue
- Altıncı His (2000) Yön.: M.Night Shyamalan
- Şeytanın Avukatı (1998) Yön.: Taylor Hackford
- Hobbit: Beklenmedik Yolculuk (2012) Yön.: Peter Jackson
- Kelebek Etkisi (2004) Yön.: Eric Bress, J. Mackye Gruber
- Beterböcek ( 1988 ) Yön.: Tim Burton
- Karayip Korsanları: Dünyanın Sonu (2007) Yön.: Gore Verbinski
- Edward Makas Eller (1990) Yön.: Tim Burton
- Sihirbaz (2006) Yön.: Neil Burger
- Melekler Şehri (1998) Yön.: Brad Silberling
- Matrix (1999) Yön.: Larry ve Andy Wachowski
- Hayalet (1990) Yön.: Jery Zucker
- Jumanji (1995) Yön.: Joe Johnston
- Yıldız Savaşları: İmparator (1980) Yön.: Irvin Kershner
- Yıldız Savaşları (2005) Yön.: George Lucas
- Maske (1994) Yön.: Chuck Russell
- Cennet Gibi (2005) Yön.: Mark Waters
- Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi (2009) Yön.: David Fincher
- Şrek (2001) Yön.: Andrew Adamson, Vicky Jenson
- X-Men: Son Direniş (2006) Yön.: Brett Ratner
- Harry Potter ve Azkaban Tutsağı (2004) Yön.: Alfanso Cuaron
- Ölü Gelin (2005) Yön.: Mike Johnson, Tim Burton
- Harry Potter ve Felsefe Taşı (2002) Yön.: Chris Columbus
- Yıldız Savaşları: Jedi’nin Dönüşü (1983) Yön.: Richard Marquand
- Bugün Aslında Dündü (1993) Yön.: Harold Ramis
- Harry Potter ve Ateş Kadehi (2005) Yön.: Mike Newell
- Diğerleri (2001) Yön.: Alajandro Amenabar
- Yürüyen Şato ( 2006) Yön.: Hayao Miyazaki
- Hayalet Süvari (2000) Yön.: Tim Burton
- Karga (2012) Yön.: Alex Proyas
- Karanlıklar Ülkesi: Evrim (2006) Yön.: Len Wiseman
- Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2 (2011) Yön.: David Yates
- Ed Wood (1994) Yön.: Tim Burton
- Hayalet Avcıları 2 (1989) Yön.: Ivan RReitman
- Alacakaranlık Serisi (2008-2009-2010-2011-2012)
(http://www.beyazperde.com/filmler/tum-filmleri/kullanici-puani/tur-13012/)
Aşağıdaki ve yukarıdaki sıralamalar değişebilmektedir. İnternette herhangi bir arama motoruna yazıldığında karşımıza çıkan ilk siteden aldığımız sonuçlar bunlardır. Kullanıcı oylarına göre belirlenmiş sıralamalardır. O yüzden bir kesinlik arz etmemektedir. Ancak bir fikir elde edebilmemizi de sağlayabilmektedirler. Filmlerin hemen hepsi Türkiye’de de vizyona girmiştir. Ayrıca dizilerin çoğu da Türkçe alt yazı ya da dublaj ile vizyonda gösterilmektedir. Bazıları dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça popülerdir.
İnternette dünyada en çok izlenen fantastik diziler dediğimizde de aşağıdaki sıralama karşımıza çıkmaktadır:
- Arrow (2012)
- Grimm (2011)
- American Horror Story (2011)
- Supernatural (2005)
- Angel (2004)
- Bedlam (2011)
- Being Erica (2009)
- Being Human (2008) (2011)
- 49 il (2011)
- Carnivale (2005)
- Dead Like Me (2004)
- Doctor Who (2005)
- Fringe (2008)
- Ghost Whisperer (2010)
- Haven (2004)
- Heroes (2010)
- Hex (2005)
- Joan of Arcadia (2005)
- Kyle XY (2009)
- Life on Mars (2007)
- Lost Girl (2010)
- Masters of Horror (2005)
- Medium (2011)
- Merlin (2008)
- Misfits (2009)
- Once Upon a Time (2011)
- Primeval (2007)
- Psychoville (2011)
- Smallville (2011)
- Teen Wolf (2011)
- Terminator: The Sarah Connor Chronicles (2009)
- The 4400 (2007)
- The Dead Zone (2007)
- The Fades (2010)
- The Listener (2009)
- The Vampire Diaries (2009)
- The Walking Dead (2010)
- Todd and the Book of Pure Evil (2010)
- True Blood (2008)
- Person of Interest (2012)
- Warehouse 13 (2009)
- Yokai ningen Bem (2011)
- Buffy the Vampire Slayer (2003)
- Game of Thrones (2011)
- The X Files (1998)
- Wizards of Waverly Place (2012)
- Charmed (2006)
- Legend of Seeker (2010)
- Alphas (2011)
- Beauty and the Beast (2012)
- Farscape (2003)
- The Secret Circle (2011)
- Eureka (2006)
- Falling Skies (2011)
- Torchwood (2006)
- Tower Prep (2010)
- Roswell (2002)
- V (2009)
- Eastwick (2009)
- Lost (2010)
(http://www.turkcealtyazi.org/liste)
Yukarıdaki tüm dünyada izlenme oranları oldukça yüksek olan bu film ve dizilerin büyük çoğunluğu fantastik türdedir. Türkiye’de de hem televizyonlardan hem de internet üzerinden izlenerek büyük ilgi görmektedir. Dolayısıyla bu medya sanayisi büyük ve çok yönü bir yapılanmaya sahiptir. O yüzden etki alanı da çok büyüktür. Bu durum sanat ve kültürde çeşitlenmenin azalarak tek tipleşmenin oluşmasına neden olmaktadır.
Diğer taraftan Türkiye’de fantastik türünde dizi ve film alanında çok az çalışma yer almaktadır. En son Türkiye’nin ilk Türk fantastik çocuk filmi yeni yakın vizyona giren Hititya: Madalyo’nun Sırrı‘dır. Yukarıdaki çeşitlenmeye karşılık oldukça sınırlı ve yetersizdir. Oysa yukarıdaki verilerden anlaşılacağı üzere Türkiye’de fantastik türünün izlenmesinde bir sorun bulunmamaktadır. Ancak izlenme oranı bu kadar yüksekken yapım oranın bu kadar düşük olmasının elbette çeşitli sebepleri vardır. Doğru kültür politikalarının belirlenememesi, kültür ekonomisinin doğru kullanılıp yönetilmemesinden ve teknolojik yeterlilik gibi alt yapıya sahip olunamaması gibi nedenler başta sayılabilir. Ayrıca bu durumun kültürel ve ekonomik açıdan da olumlu ve olumsuz pek çok sonucu oluşmaktadır. Ancak bu durumun neden ve sonuçlarını başka bir çalışmada değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Kültür ve medya eskiden daha yavaş ve derinden şekillenirdi. Oysa günümüzde değişken, yüzeysel ve hızlı şekilleniyor. Dolayısıyla sindirilemiyor. Sindirilmediği için de kendimizi sadece popüler kültürlerle tanımlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz ve başarısız oluyoruz. Çünkü binlerce yıllık bilgi, görgü ve deneyim süzgecinden geçmiş olan geleneksel kültürlerden yararlanmak varken bireysel ve sosyal olarak olumsuz anlamda kendimizi tekrara düşüyoruz, elimizdeki zenginliği kullanamamış oluyoruz. Onun için kendi kültürümüzün medya gücünü oluşturmalıyız. Bu yönde kültür politikaları belirleyerek güçlü bir kültür ekonomisi oluşturmalıyız.
Sonuçta fantastik, büyülü bir kelime. Sinema ve dizi sektöründe son yıllarda büyük bir çıkış yakalayan fantastik türünün izleyici üzerindeki etkisi oldukça fazladır. Kültürden beslenen ancak farklı bir yola evirilen film ve dizilerdeki fantastik türü ile gerçekte var olmayan idealize insan modelleri çizilmektedir. Bir taraftan kültürel kodlarla toplumda kahramanlar ile insanlar arasında özdeşlik kurulmaktadır. Diğer taraftan bu modeller ile toplumdaki insanlar ötekileştirilmektedir. Toplumdaki bireyler gerçek ile düş arasında bir çatışmaya girmektedir. İnsana ait olan ama insanın hâkimi olamadığı bilinç dışını yönetme konusunda pazardaki firmalar, bu kahramanları bir reklam aracı olarak çok iyi kullanabilmektedirler. Ayrıca ürünün ve tüketimin devamlılığı açısından pazarın istediği aslında sürekli tüketen tek tip bir insan modeli de oluşturmaktır. Birey açısından baktığımızda birey, özellikle de ergenlik çağında kimlik arayışı içinde olan bireyler, kendini kahraman olarak gördüğü idealize insan ile özdeşleştirerek kimlik arayışını gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Vizyondaki olağanüstü özellikli ideal insan karşısında öteki olan toplum bireyleri bir açıdan gerçek olmayan hem kültürel hem de bireysel bir doygunluk sağlamaktadır. Bu doygunluk kültürel ürünlerin doğru kullanılmasıyla kimi zaman bir gerçeklik payı taşırken, diğer yandan bireyler sahte kültürel kodlarla tüketen tek tip bir insan modeli olmaktadır. Dolayısıyla kahramanları karşısında öteki olan ve tek tipleşen toplum bireyleri, kültürel zenginliklerden faydalanamayarak, sürekli tüketime yönelten çatışmalar yaşamaktadırlar.
Kaynakça
BAUDRILLARD, Jean, (2012), Tüketim Toplumu, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
KELLNER, Douglas, (2010), Medya Gösterisi, İstanbul: Açılım Kitap Yayınları.
KILIÇ, Levend, (2008), Fotoğraf ve Sinemanın Toplumsal Tarihi, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.
ÖZDEMİR, Nebi, (2008), Medya Kültür ve Edebiyat, Ankara: Geleneksel Yayınları.
RITZER, George, (2011), Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
SCOGNAMILLO, G. ve M. DEMİRAN, (1999), Fantastik Türk Dünyası, İstanbul: Kabalcı Yayınları.
TODOOROV, Tzvetan, (2004), Fantastik. İstanbul: Metis Yayınları.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Fantezi_edebiyat (14 Nisan 2013) 20 Haziran 2013.
http://www.beyazperde.com/filmler/tum-filmleri/kullanici-puani/tur, 22 Haziran 2013.
http://www.turkcealtyazi.org/liste, 22 Haziran 2013.
Yazan: Nejla Kayalı Orta