The Outer Worlds İncelemesi – Kolonini Nasıl Kurtarırsın?
Fallout serisiyle RPG’nin zirvesini kaplayan Obsidian‘ın yeni rol yapma oyunu The Outer Worlds yepyeni bir evrene sürükledi oyun severleri. Ben de bu çağrıya tepkisiz kalamadım, “İlk defa PS’te bir oyun test edeceğim, çok heyecanlıyım site sahibi” dedim ve işe koyuldum. Buyrun sonucuna…
Fallout serisinin yaratıcıları Tim Cain ve Leonard Boyarski‘nin başında bulunduğu ekip tarafından geliştirilen The Outer Worlds‘e gözlerimizi açar açmaz, dünyadaki yönetimleri devralan büyük şirketlerin uzayda başlattıkları kolonileşme çalışmalarının sonucunda uzayda buluyoruz kendimizi.

Yıl 2355. Bilim insanı ve bir kaçak olan Phineas Vernon Welles‘in açıklamalarıyla “Hope adlı uzay gemisindeki yolculardan biri olduğumuzu, yolculuk sırasındaki aksilikler nedeniyle 10 yıllık yolculuğun 60 yıla uzadığını” öğreniyoruz. Welles’in zorlamasıyla, bağlı olduğumuz Halycon kolonisini kurtarmak için bir kapsülle Terra 2 adlı gezegene fırlatılıyoruz.
Tamamen yabancı olduğumuz bu gezegene gitmeden önce karakter oluşturma ekranına geçiyoruz. Bu bölümde karakterimizin kişilik özelliklerini, uzmanlık alanını ve yeteneklerini seçebiliyoruz. Hikayemizi belirlediğimiz bölümde o kadar akıl çelici (bürokrat, bilim asistanı, çiftçi, işçi, temizlikçi, aşçı, vs.) seçenek var ki karar vermek biraz zaman alabiliyor. Yetenekler bölümünde oyunu nasıl sürdürmek istediğinizi belirliyorsunuz daha çok. Oyundaki diyaloglardaki ikna ediciliğiniz, tek ve çift elli silahlardaki beceriniz, medikal ya da mekanik alanlardaki yetileriniz, defans-hack-stealth-lockpick vb. konulara olan ilginizin düzeyini seçip, daha sonra bunları geliştirebiliyorsunuz. Karakterin yüz hatları ve stiliyle dilediğimiz gibi oynayabildiğimiz bölüm de bu kısımda.

Hikayemiz Talihsizliklerle Başlıyor
Terra 2‘ye inerken, oradaki bağlantımızı eziyoruz, büyük talihsizlik! Patikada otların ve taşların arasında ilerlerken, yaralı bir koloni mensubuna rastlıyoruz, silahını alıp ilerlediğimizde fırlatma kabini altında yaşamını yitiren kişinin uzay gemisini ve ekip arkadaşlarını buluyoruz ve maceramız başlıyor.
NPC’lerle Etkileşim Mekanikleri Olağanüstü
Ana hikayeyi ilerletirken, NPC‘lerle ilişkilerinizi ön planda tutan The Outer Worlds‘te yanlış bir hareketle anında düşman edinme durumunuz ya da doğru seçimlerle ekip kurma şansımız bu ilk andan itibaren başlıyor (Bakınız yalnışlıkla sıktığım mermiyle mürettebatın üzerime atlaması). Oyunda karşılaştığımız karakterlerle diyaloglarda; ikna etmeyi, yalan söylemeyi, coşturmayı ya da korkutmayı mümkün kılan rol yapma mekanikleri bütün gidişatı yönlendiriyor. NPC’lere nasıl davranırsak onlardan da benzer karşılıklar alıyoruz. Sağda solda reklamlarını ve tabelalarını gördüğümüz şirketler, kolonileri baskı altında tutuyor. Oyunda bizim gibi dondurulmuş kişileri kurtarırken, Halycon‘daki firmaların zorlaması altındaki gezegen, uydu ve asteroidleri de tek tek özgürleştirmeye çalışıyoruz. Bunları yaparken şirketlerle ve işletmelerle aramızı nasıl tutacağımız da tamamen seçeceğimiz diyalog seçeneklerine bağlı.

Perk Sistemi
Karakterimizin gelişiminde Perk sistemi çok önemli. Oyun stilimize göre istediğiniz gelişimi buradan gerçekleştirebiliyoruz. 3 seviyede toplam 42 perk bulunuyor. Topladığımız puanlarla tierlardaki özellikleri geliştirdikçe yeni seviye açılıyor. Ayrıca yanımıza aldığımız Companion’ların da kendi perk setleri bulunuyor. Zırhlarını ve silahlarını da yenilediniz mi tamamdır, aksiyon anlarının yardımcıları hazır.
Yoldaşlarla Bu Macera Daha Da Çetrefilli
Gemiye en fazla 5 tane alabildiğimiz, savaşa da maksimum ikisiyle çıkabildiğimiz Companionlar; karakterleri, hikayeleri ve görevleri ile başlı başına birer bölüm. Diyalogları, olayların gidişatına göre farklı yorumları, çeşit çeşit sorunları olan bu zat-ı muhteremlerle arkadaş da olabilirsiniz, mesafeli de takılabilirsiniz. Ama genelde ana hikayeyi götürürken kendinizi onların işlerine kaptırmış halde bulmanız da mümkün. Bu arada siz savaşlarda zırt pırt ölebiliyorken, kendilerini her seferde kurtarabildiklerini belirteyim. (Supernova zorluk seviyesi hariç)

Aksiyona Geçersek
Oyunun girişinde edindiğimiz silahla başlayan maceramızda çok geniş seçenekler olmasa da silahları ekleyebildiğimiz parçalarla güçlendirebiliyoruz. Hafif, ağır ve enerji mermileri kullanabiliyoruz. Zırh konusunda maalesef fazla çeşitlilik yok. Oyundaki en etkili “silahımız” ise “Tactical Time Dilation” özelliği aslında. Zamanı ve karakteri yavaşlatarak, karar vermeyi ve hayati bölgelere nişan almayı kolaylaştıran TTD özelliği, oyunun kısıtlayıcı savaş bölümlerinde biraz soluk almanızı sağlıyor. Oyunda düşmanla karşı karşıya kaldığımız anlar bazen gerçekten zorlayıcı olabiliyor. Yakın dövüşün pratikte pek de işe yaramadığını da acı bir şekilde öğreniyoruz.

Ve sonuç
Genel olarak ilginç hikaye örgüsü, tam da Obsidian‘dan beklediğimiz gibi tatmin edici rol yapma mekanikleri, itinayla oluşturulmuş Companianları, seviyelerine göre cömert loot sistemi ve birbirinden hoş göndermeleri (Futurama, Firefly, D&D, Fahrenaith 451, Star Wars, The Beatles, vs…) ile The Outer Worlds‘te eğlenceli saatler geçirdim. PlayStation 4‘te oynadığım için bazı güçlükler yaşamadım değil; klavye+mouse ikilisinden sonra kontrolera alışmam zaman aldığı için başlarda öldüm öldüm dirildim. Alt yazılar ve diyaloglar ekrana oranla minnacık kaldığı için bir süre sonra gözlerim kısık gezmeye başladım. Bunların dışında bazen gereğinden fazla uzun sürdüğünü düşündüğüm diyaloglardan çıkıp iki aksiyona girmek için sabırsızlandım ama bunu kişisel algılayın lütfen. Bir de yaratılan evrenin -her ne kadar görsel olarak tatmin edici olsa da- daha hareketli olmasını bekledim umutla. (Bir kolonide daha fazlasını arayanlarda bugün)

Bahsettiğim oyuncu şımarıklığı/sızlanmaları dışında pek de negatif özellik sayamayacağım. Obsidian yapmış yine yapacağını. Bir kahraman, uzay kovboyu, zalim, kurtarıcı, bilim insanı belki de bir korsan… Fallout’a fazla tanıdık bu koloniler evreninde ne olacağınıza karar verin ve kendi serüveninizi yazın. Hepinize iyi eğlenceler.