Kötülerin Neden Hep Kaybettiği Bilimsel Olarak Açıklandı
Edebiyat ve sinema tarihinin kötü karakterlerinden bazıları, mücadeleyi D vitamini eksikliği sebebiyle kaybetmiş olabilir mi? Çok mu saçma? Yok artık dediğinizi duyar gibiyiz.
Güneş görmeyen Dracula, Gollum gibi karanlıkta yaşayan karakterlerin kaslarının zayıfladığı, bu yüzden yenildikleri düşünülüyor.
Sinema ve kitaplardaki bazı kötü karakterlerin, güneş görmediği için başarısız olduğu öne sürüldü. Imperial College London’dan Joseph A. Hopkinson ve Nicholas Hopkinson‘a göre bu isimlerin başında ünlü vampir Dracula ve Yüzüklerin Efendisi’nden Gollum geliyor. Güneşsizlikten D vitamini alamayan kötülerin zayıfladığını söyleyen Hopkinson, yetersiz beslenmenin bu karakterleri daha da güçsüzleştirdiğini belirtti.
Hopkinson; “Güneşe çıkarsa ölecek olan Dracula, hayatının tümünü karanlıkta geçiriyor. Güneş görmeyen vücut D vitamini eksikliğine maruz kalıyor. Yüzüklerin Efendisi’nden Gollum da, hayatının büyük çoğunluğunu karanlık bir mağarada geçiriyor. Ayrıca Batman serisindeki Penguen de Gotham’ın kanalizasyonlarında yaşayan ve güneşe çıkmayan bir başka karakter. Hepsinin de teni bembeyaz ve vitaminsizlikten kasları güçsüz,” diye açıkladı.
Hopkinson’a göre, iyi koşullarda yaşamaları halinde bu karakterlerin hikaye sonunda kazanma ihtimalleri düşünülebilirdi. Hem güneş ışığından hem de peynir ve yumurta sarısı gibi bazı besinlerden alınabilen D vitamininin yetersizliği, vücuttaki kasların zayıflamasına sebep oluyor.
“Gollum çok yetersiz beslenen bir karakter. Dracula’nın da esas besin kaynağı insan kanı. Her ikisi de, güneşsizliğin sebep olduğu D vitamini açığını besinle kapatamıyor. Her iki karakter de hikayelerin sonundaki mücadelelerinde güçsüz kalıyor ve kaybediyor,” diyen Hopkinson, vitaminsizlikten yaşanan performans düşüklüğünün kayda değer olacağına dikkat çekti.
Araştırmacı, hikayelerdeki iyi karakterlerin ise bunun aksine bol bol güneş gördüğünü ve düzgün beslendiğini belirtti. Çalışma, Medical Journal of Australia dergisinde yayımladı.
Artık FRP maceralarınızda karşınıza çıkan kötü karakterin güneşe çıkıp çıkmadığına, yaşadığı yere ve ten rengine de dikkat edin.
Kamu spotu gibi oyunlar oynarız o zaman bundan sonra.
Dünyanın en saçma araştırmasını yapmış kim yapmışsa, ilk olarak Gollum tamamen evil side bir karakter değil. Hatta Tolkien’in kendisi bile onun iki arada bir dere türdeki bir karakter olduğunu söylemiştir. Hem yaratığa dönüşmeden önce güneşin tadını çıkartan sevimli bir hobbit idi kendisi.
Hayır biride dememiş mi arkadaş bu yaratıklar dünyamızda değil , farklı evrenlerde yaşıyorlar, onların evreninde belki güneş D vitamini vermiyordur , belki karanlıktan alıyorlardır onlar vitaminini , belki Vitamin bile yoktur.
Sonuç itibariyle bu karakterler bir yazarın zihninden çıkmış hayali kahramanlarlar. Karanlık ve aydınlık edebiyatta iyilik ve kötülüğü temsil eder. Dolayısıyla, yazarlar kötü karakterleri; hikayenin sonunda güneş eksikliğinden kaynaklanan bir dezavantaja sahip olmaları için değil, kötülükleriyle özdeşleşmesi için karanlık mesken yerlerinde tutarlar. Ki, böyle olmadığını varsaysak bile, Gollum uzun yıllar karanlıkta yaşamanın sonucunda tamamen farklı bir varlığa dönüşmüş bir karakter. Karanlıkta olmanın onu daha tehlikeli, daha kurnaz, daha güçlü hale getirdiğini bile söyleyebiliriz. Zaten Gollum’un back-storysindeki haline bakıldığında son haline kıyasla daha güçlü olduğunu söylemek gülünç olur. Diyelim ki bu da yanlış, eğer bu kötü karakterler güneşten daha fazla yararlanıp, sözde daha güçlü hale gelselerdi bile hikayenin sonunda kaybeden yine onlar olurdu. Çünkü bu hikayeler bir çeşit arena değil, kimin daha güçlü olduğunu göstermek değil amaç. Yazarın anlatmaya çalıştığı şeyin uğrunda eğer kötü tarafın kaybetmesi gerekiyorsa, illa ki öyle ya da böyle kaybederler.