Booker Ödülü Distopyaya Gitti: Prophet Song

Paul Lynch‘in son romanı Prophet Song, distopik bir İrlanda anlatımıyla Booker Ödülü’nün bu yılki sahibi oldu. Delidolu‘nun dilimize kazandıracağı eser hikayesini dört çocuklu bir annenin gözünden anlatıyor.

İngilizce yazılmış romanlara verilen Booker Ödülü‘nü geçmişte kazanan isimler arasında Kazuo Ishiguro, George Saunders ve Margaret Atwood gibi ünlü isimler var. Bu yıl ise ödül Paul Lynch’e beşinci romanı ile gitti. Yazarın tarzını Atwood’a yakın, dilini de şiirsel bulan edebiyat dünyası bu habere pek şaşırmadı.

İrlandalı yazar Paul Lynch, yazarlık kariyerine 2013’te, ilk romanıyla başlamıştı. Daha ilk romanından edebiyat çevrelerinde ilgi görmeye başlamıştı. Ancak Booker Ödülü’nü kazanan Prophet Song kitabıyla kariyerinin biteceğine inanıyordu. Zira politik mesajı bol bir hikaye bu. Eleştiri oklarının yönü de genelde batıyı gösteriyor.

Delidolu’nun dilimize kazandıracağını söylediği Prophet Song, İrlanda Cumhuriyeti’nin distopya haline gelmesini anlatıyor. Odağında özgürlükleri yavaş yavaş elinden alınan bir halk var. Asıl felaketler yaşanırken halkın küçük değişimleri görmezden gelerek uyuduğuna vurgu yapıyor. Her şeyin ne denli kötü olduğunu fark ettikleri an ise her şey için çok geç kalıyorlar. Öğretmenlerin maaşının yükseltilmesi için başlatılan bir eylem ise hükümet için bardağı taşıran son damla oluyor. Eylemlerin bastırılmasının ardından halk hiçbir özgürlüğünün kalmadığını aniden fark ediyor. Hukukun terk ettiği topraklarda yaşama hakkı dahi lüks kalıyor. Yeni polis birimleri sokakları arşınlarken koca bir millet açık havada klostrofobi yaşamanın hayretini deneyimliyor.

Roman olayları eylemlere katılıp sonra ortadan kaybolan kocası için endişelenen bir kadının gözünden anlatıyor. Dört çocuğuna sahip çıkmak ülkeyi terk etmeyi planlarken kolay değil. Hele ki eşinin peşinde polisler varken. Kaçmanın ölmekten pek bir farkı yok. Ancak kaçmak kurtulmak olsa bile… Sevdiğin her şeyi terk etmek pahasına bir kurtuluş.