Superman – Red Son İncelemesi
O bir kuş, hayır o bir uçak, hayır hayır o Çelik Yoldaş!
DC Comics tarafından 2003 yılında yayımlanan Superman: Red Son, “ya böyle olsaydı” sorusuna cevap veren 3 sayılık mini bir seri. Red Son mini serisinin yazarı Mark Millar. Civil War, Marvel Knights Spiderman gibi Marvel çalışmalarının yanı sıra Wanted, Kick Ass ve The Authority gibi kriterler tarafından başarılı bulunmuş çizgi romanlarıyla biliniyor. Çizimlerde ise Dave Johnson ve Kilian Plunkett isimlerini görüyoruz.
DC Comics’in Elseworlds etiketi altında basılan Red Son, Superman ABD yerine Sovyet Rusya’ya düşseydi ne olurdu sorusunu mercak altına alıyor. Göğsünde komünizmin simgesi olan orak ve çekici taşıyan, Stalin’in en önemli askeri Superman, Varşova Paktına yemin etmiş bir süper kahraman olarak karşımıza çıkıyor.
Ukrayna’da bulunan bir kolektik çiftlikte yetişen ve 12 yaşından sonra Sovyet hükümeti tarafından yakın markaja alınan Superman, tüm dünyanın eşitliğini savunan bir güç haline gelmiştir. Soğuk savaşın rengini değiştiren ve tüm dünyayı Sovyetler Birliği bayrağı altında toplayan Superman’e DC Comics’ten tanıdık yüzler misafir oluyor. Wonder Woman, Green Lantern, Batman ve tabii ki ebedi düşmanı Lex Luthor, Red Son’da öne çıkan DC kahramanları.
Sadece süper kahramanlar değil Joseph Stalin ve John F. Kennedy gibi Soğuk Savaş döneminde ön plana çıkmış siyasi isimlerde bulunuyor. Objektif ve tarafsız bir biçimde siyasi yönüde bulunan çizgi roman daha önce sizlerle paylaştığımız Mutlaka Okumanız Gereken 30 Çizgi Roman listesinde 14. sırada bulunuyor.
Red Son’u bu kadar ilgi çekici kılan sadece alternatif bir hikaye sunmak değil. 2. Dünya Savaşı’nın ardından ABD ve Sovyet Rusya arasında başlayan Soğuk Savaş dönemine farklı bir bakış açısı sunuyor. Alternatif bir tarih senaryosu üzerinden dünya üzerinde ki tek süper güç olarak Superman fenomeni üzerinden Sovyet Rusya oluyor. Superman sadece eşitliğin ve kardeşliğin koruyucusu değil Sovyet Rusya’nın başına da geçiyor. Bu noktada da Superman’in siyasi kişiliğini ön plana çıkartan ögeler gerçekten keyif veriyor.
İşin içinde Superman olunca kaçınılmaz olarak hikayeye Lois Luthor – Pardon pardon Lois Lane – öğesi de girmiyor değil. Superman ve Lex Luthor’un amansız mücadelesi hikayenin altyapısını oluşturuyor. Çizgi Roman, Superman evreninden beklenmeyecek bir son ile bitiyor.
Superman hikayesine kötü gözle bakanlar için oldukça alternatif bir sunum olmuş. İlk yayınlandığı 1938 tarihinden bu yana Superman’in insanüstü güçlere sahip olduğunun herkes farkında. Ancak bu durum onun insan olmasından değil aslında bir “uzaylı” olmasından kaynaklanıyor. Red Son, oldukça gözden kaçan bu düşünceyi seri boyunca okuyucu ile paylaşıyor.
Dünyanın en çok bilinen süper kahramına yönelik negatif düşünceleri ortadan kaldırabilecek, siyasi içeriği bulunan ve yakın geçmişimize yeni bir bakış açısı kazandırılabilecek Superman: Red Son, her tarzda okuyucu kendisine bağlayabilecek bir hikaye.
