Karanlık ve Bağımlılık Yapan Bir Aksiyon Deneyimi – Diablo IV İncelemesi

Blizzard Entertainment’ın beta sürümünün ardından çok kısa bir süre sonra yayına alacağı Diablo IV, hayranlarını heyecanlandıran bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Diablo serisinin yeni bölümü de karanlık bir dünyada geçen epik bir macerayı ele alıyor. Oyunun grafikleri, atmosferi, oynanışı ve hikayesi elbette her zamankinden daha da tatmin edici.

Diablo IV Görseller ve Atmosfer:

Bir neslin efsanevi oyun serilerinden biri olan Diablo IV, karanlık ve dehşet verici bir dünyada geçen bir aksiyon-rol yapma oyunu olarak karşımıza çıkıyor. Oyuncular arasında büyük heyecan yaratan bu yapıt, etkileyici görselleri, zengin hikayesi ve derin oynanışıyla beklenenin ötesinde bir deneyim sunuyor.

Oyunun en dikkat çekici özelliklerinden biri, görsel tasarımı ve atmosferi olmuş. Özellikle oyuna giriş sinematiği inanılmaz güzel olmuş. Oyunun grafikleri, ayrıntılı dünya tasarımları ve karakterlerin animasyonlarıyla büyüleyici bir görsel şölen sunuyor. Eğer ekran kartınız güncel değilse güncellemeniz gerekiyor.

Bununla birlikte oyun, karanlık ve dehşet verici atmosferiyle, oyuncuları derin bir gerginlik hissiyle sarıyor. Havadaki sis, karanlık mağaralar ve tehlikeli dungeon’lar gibi ayrıntılar, oyuncuları içine çeken bir dünya yaratıyor. Aydınlatma efektleri ve gölgeler, atmosferi daha da derinleştirerek oyun deneyimini zenginleştiriyor.

Hikaye ve Karakter

Diablo IV, hikaye anlatımıyla önceki oyunlara sadık kalırken, elbette yeni bir hikaye örgüsüyle karşımıza çıkıyor. Aslında oyunun hikayesi, Diablo III: Reaper of Souls olaylarından 30 yıl sonra geçiyor. Lilith’in dönüşüyle ortaya çıkan karanlık bir tehdit, Sanctuary’nin dengesini tehdit ederek dünyayı sarmalıyor. Ve oyuncuları epik bir mücadeleye çağırıyor. Hikaye anlatımı derin ve karmaşık karakterlerle dolu.

Oyuncu karakterleri, Lilith’in güçlerine karşı koyabilen birkaç karakterden biridir. Oyuncular; oyunda, Lilith’in planları ve Sanctuary’nin tarihi hakkında daha çok şey öğrenecekler. Sonunda savaşta Lilith ile karşılaşacaklar ve dünyayı kurtarmak için onu yenmeleri gerekecek.

Diablo IV hikayesi, serinin önceki oyunlarından daha karanlık ve cesur. Nefret, intikam ve güç mücadelesi hakkında bir hikaye. Oyuncular zor seçimler yapmak zorunda kalarak güçlerini ve kararlılıklarını test edecek düşmanlarla karşılaşacak. Bununla birlikte, hikaye aynı zamanda umut ve iyinin, kötülüğü yenme gücü hakkında. Sonunda, oyuncular nasıl bir kahraman olmak istediğine karar vermek zorunda kalacak.

Oyuncular, beş farklı sınıf arasından seçim yaparak kendi karakterlerini oluşturabiliyor: Barbarian, Sorcerer, Necromancer, Druid ve Rogue. Evet ne yazık ki Paladin, karakterler arasında bulunmuyor. Hikaye boyunca karakterler yeni skiller öğrenerek gelişiyor. Skill Tree’ler ile karakterinizin güçlerini özelleştirerek oynanışı daha da derinleştirebiliyorsunuz. Oyunda en fazla 10 adet karakter açma sınırı bulunuyor.

Her sınıfın kendine özgü oynanış tarzı ve özel yetenekleri bulunuyor. Mesela Necromancer’da, öldürdüğünüz yaratıkların bedenlerinden başlangıçta dört adet skeleton yaratarak size eşlik etmelerini sağlayabiliyorsunuz. Eğer skeletonlardan birisi ölürse, yenisini çıkarabiliyorsunuz. Karakteriniz ilerledikçe Skill Tree’den guardianlarınızın sayısını artırabilir ya da özelliklerini değiştirebilirsiniz.

Bu ve bunun gibi karakter özellikleri, oyunculara çeşitli stratejiler deneme ve karakterlerini istedikleri gibi özelleştirme fırsatı sunuyor.

Ayrıca skillerinizi istediğiniz zaman sıfırlayarak farklı kombinasyonlar deneyebilirsiniz.

Oyunun Oynanışı Hakkında

Oyunun grafiklerinin ve müziklerinin gerçekten çok güzel olduğunu söylemek istiyorum. Açılış sinematiği bir yana, oyun içi grafikleri de gerçekten güzel olmuş. Dünya tasarımları, karakter detayları ve efektler son derece ayrıntılı ve etkileyici bir şekilde sunuluyor. Ayrıca, oyunun atmosferini güçlendirmek için etkileyici bir ses sistemi kullanılıyor. Korkutucu ses efektleri, müzikler ve karakterlerin seslendirmeleri, oyuncuları derin bir deneyime çekmek için bir araya geliyor.

Diablo IV oyununu oynarken en iyi özelliklerden birinin de karakterlerin, rota üzerindeki belirli yerlerden atlayabilmeleri, eğilerek geçmeleri ya da tırmanabiliyor olmaları güzel olmuş. Eski versiyonlarında bu tür geçişler bulunmuyordu.

Bunun haricinde bence çanta sorunsalı hala devam ediyor, çok kısa bir süre içinde çantanız doluveriyor. İçindeki güzel itemlardan vazgeçmek zorunda kalıyorsunuz.

Öte yandan Diablo IV, oyunculara keşif ve görevlerle dolu büyük bir dünya sunmuş. Görevler tamamlanırken farklı bölgeleri keşfedebilir, NPC’lerle etkileşimde bulunabilir ve yan görevleri yerine getirebilirsiniz. Yan görevler de dahil olmak üzere, harita üzerinden hepsini görebilmeniz mümkün.

Ayrıca haritada gideceği yeri karıştıranlar için pin sistemi oldukça güzel. Harita üzerinden gitmek istediğiniz yeri mouse ile sağ tıklayarak işaretlemeniz yeterli. Daha sonra harita üzerinde size kırmızı bir takip çizgisi çıkartarak kaybolmadan ilerlemenizi sağlıyor.

Elbette takibi pratik halde yapabilmek için kırmızı hattı minimap üzerinden de görebiliyorsunuz. İstediğiniz zaman pini kaldırabilirsiniz. Varmak istediğiniz yere ulaşınca da zaten otomatik olarak siliniyor.

Dungeon ve Diğer Özellikler

Diablo IV’ün özgün bir özelliği de oyunun dinamik hava durumu ve gün/gece döngüsü olmuş. Bu özellikler, oyun dünyasına gerçekçilik ve derinlik katmış. Farklı hava koşullarının ve mevsimlerin, oyuncuların stratejilerini etkileyebileceği bir atmosfer yaratmak amacıyla tasarlanmış.

Bununla birlikte dungeonlar gerçekten çok büyük. Ayrıca dungeonların her seferinde rastgele oluşturulması, sürekli olarak yeni challange’lar sunduğu için oyunun tekrar oynanabilirliğini artırıyor. Odalardaki sandıklardan, ya da öldürdüğünüz yaratıklardan oldukça güzel eşyalar, gemler düşüyor. Bu nedenle oyunda item sıkıntısı pek yok. Hemen her dungeonda ya da eventlarda güzel rare ve epic itemlar bulabilirsiniz.

Eğer dungeon ortasında ölürseniz, en yakın checkpoint noktasında yeniden kalkıyorsunuz ancak durability biraz düşüyor.

Blacksmith’i ziyaret ederek tüm itemlarınızı tamir edebilir, ayrıca topladığınız mine, ore, leather ve herb gibi materyallerle upgrade edebilirsiniz. Ayrıca görünümünü de değiştirebilir, kendi zevkinize göre tasarlayabilirsiniz.

Ayrıca daha önceki oyunlardan da bildiğimiz gibi, dungeonlardan collect edebileceğiniz materyaller de düşüyor.

Oyunun görevlerine gelince; ana görevler haritada sarı renk, yan görevler ise mavi renkte belirtilmiş. Ayrıca ilerlemenizi kısayol olarak yüzdesel bazda görebiliyorsunuz.

Paragon (Zorluk) Sistemi

Karakterinizi seçtikten sonra, size hangi zorluk derecesinde oynamak istediğiniz soruluyor. İlk iki seçenek sadece 50. lvl’e kadar aktif olarak kullanılabilirken son iki seçenek 50. lvl’de aktifleşiyor.

Diyelim ki veteran olarak oyuna başladınız ama ilerleyemiyorsunuz. Yaratıkları öldürürken ya da dungeonlarda zorlanıyorsunuz. O zaman merkez kasabalarda yer alan World Tier Statu‘den seçeneği değiştirebilirsiniz. Zorluk arttıkça ödül sistemini de artıyor. Hem gold olarak hem de XP açısından belirli bir yüzdelik oranda artış bulunuyor.

Multiplayer / Clan

Daha önceki oyunlarda olduğu gibi Diablo IV’de de klan sistemi bulunuyor. Oyunu tek başınıza oynayabileceğiniz gibi diğer oyuncularla da birlikte oynayabilirsiniz. İsterseniz kendiniz bir klan yaratabilir, ya da oluşturulmuş diğer klan’lara katılabilirsiniz.

Diablo IV, sosyal etkileşimi ve multiplayer deneyimini güçlü bir şekilde vurgulamış. Oyuncular, arkadaşlarıyla veya diğer oyuncularla birlikte görevleri tamamlamak için işbirliği yapabiliyor. Ayrıca, PvP modunda diğer oyuncularla rekabet edebilirsiniz. Bu multiplayer özellikler, oyuncularda daha kalabalık bir klana katılma isteği uyandırıyor. Bu sosyal etkileşimler, oyun deneyimini daha da zenginleştirerek, uzun süre oyunun keyfini çıkarmanıza olanak tanıyor.

Oyun gerçekten oldukça güzel, dolayısıyla insanın bilgisayar başından kalkası pek gelmiyor. Bu nedenle iş-okul- sosyal aktivite nedeniyle oldukça tehlikeli görünüyor. :)