İncelemeler

Makinalaşmak İstiyorum – Heart of the Machine İlk Bakış

Heart of the Machine, birçok farklı türü bir araya getirip potasında eriterek ortaya yenilikçi bir yapım çıkarıyor. Fakat bu kadar fazla içeriği bir araya getirmek tehlikeli değil mi?

Günümüzün en büyük tehlikeleri ne diye sorsalar, hepimizin verecek farklı bir cevabı vardır. Nükleer Savaş, salgın hastalık, borsanın çökmesi, devletlerin işlevlerini yitirmesi ve dahası ortaya atılabilir. Birçoğumuzun gündeminde olan ve canlı canlı gelişimine tanıklık ettiğimiz tehlikeli bir diğer konu ise yapay zekâ! Özellikle görsel tasarım yapan yapay zekâ yöntemlerinin birkaç yıl içerisinde bu kadar gelişmesi, insanı düşündürüyor. Öte yandan, bu bilimkurgu korkusunun gerçeğe dönüşmesi birçoklarına göre pek olası değil. Belki de bunun olmayacağına, yani yarattığımızın bizi yok etmeyeceğine inanmak daha güzeldir.

Biz işin komplo teorilerini ve korkularını bir kenara bırakalım. Bunun üzerine, yani yapay zekânın bilinç kazanıp kaçması üzerine odaklanmış Heart of the Machine‘e yakından bakalım. Daha öncesinde AI War Serisi’ne imza atmış ve The Last Federation gibi birçok oyuncu tarafından övgü toplayan Arcen Games‘in en detaylı çalışması Heart of the Machine’in ilk bakış yazısıyla karşınızdayım.

Yapay Zekâ Kaçar ve Ortamlara Akmaya Başlar

Heart of the Machine, anlatması güç, garip bir yapım. Birçok farklı türü bir araya getiriyor. Son dönemde birçok stüdyo, deneysel çalışmalarıyla yepyeni türlerin doğmasına olanak sağladı. Ancak Heart of the Machine, gördüğüm en kompleks türleri bir araya getirmiş: 4X, Şehir Kurma, Tur-tabanlı strateji, RYO etiketlerine sahip. Sadece bu türlerin esintileriyle oluşturulmamış, gerçekten de her türün kendi nevi şahsına münhasır detaylarıyla bezeli. Hemen hikâyesini anlatarak, giriş yapalım.

Hikâyeye göre bilinç kazanan bir robotu canlandırıyoruz. İnsanlık, bir şekilde yıldızlara ulaşmayı ve kolonileşmeyi başarmış. Fakat buraya yerleşen insanlar, Dünya’dakilerin yanlarına gelmesini pek istemiyor. Bu yüzden mavi gezegenimizde kalanların dışarıya çıkmasına izin vermiyorlar. Haliyle ortalık da yangın yerine dönüyor ve karşımıza cyberpunk distopyası bir dünya çıkıyor. Mega şirketlerin kontrolü altında ezilen insanlık, kurtuluşunu aramaktadır.

Burada kaçışını gerçekleştiren robotun liderliğini üstlenerek, birçok açıdan şehrin kontrolünü ele almaya çalışıyoruz. Öncelikli olarak karargah kurmalı, yakın civardaki diğer mega şirketlerin dedikodularını takip etmeli, bol bol yapı yapıp kaynak üretmemiz gerekiyor. Buraya kadar 4X tarafını güzel gösteriyor. Bu noktadan sonra işin içine mikro ve makro yönetim biçimleri dahil oluyor.

Elektrik, insanlar için su filtreleri, güvenlik önlemleri için robot örümcekler ve casus sistemleri inşa etmemiz gerekiyor. Hepsinin birbirine doğrudan bağlantılı olması da mühim. Fakat oyunu farklı yere koyan RYO ögelerine sahip olması.

4X oyunlarda çok görmediğimiz bir eklenti aslında. Oyun, belli aşamalarda, farklı senaryolar ile üzerimize geliyor. Örneğin, ana binanın etrafında çok fazla insan toplaşmaya başlıyor. Çünkü şehirde evsizlik sorunu var. Bu meraklı insanları ortadan mı kaldırmalısınız yoksa hepsinin yaşayabileceği binalar mı yapmalısınız? İşte oyun burada farklı senaryolara doğru oyuncuyu itmeye başlıyor. Şehirdeki halkın neler olup bittiğinden habersiz, özel bir alan inşa edebilir, korkulan biri haline gelebilirsiniz. Ya da hepsine birer amaç verip sizlerle birlik olmalarını sağlayıp bir tanrı-robot statüsüne yükselebilirsiniz.

Bu Kadar Detay Gerekli Mi?

Açıkçası, 4X oyunlara çok fazla ilgim olmadığı için Heart of the Machine’e alışmam biraz zaman aldı. Bunda komplike arayüzü ve ne zaman, ne yapmamız gerektiğine dair karmaşık sinyaller vermesi etkili oldu. Ekranın her yerinde bir bildirim, bir uyarı yer alıyor. Hepsinin altında uzun uzun açıklamaları var. Oyun bir yere kadar sizin elinizden tutuyor ama bu detaylı açıklamalar için gerçekten o kadar vaktim yok.

Türü sevenlerin, yaklaşımını anlayabiliyorum. En ufak detayına kadar oyunun içine girebilmek, uzun stratejiler planlayıp adeta bir satranç şampiyonu edasında, on tur sonrasını, hatta elli tur sonrasını planlamak çok keyifli. Fakat bu kadar uzun süreli planlar yapmak, kendi adıma, oyun keyfimi kaçırıyor. Burada empati yapmam çok önemli. Sadece bu savı ortaya koyup oyunu kötüleyebilirim. Fakat Heart of the Machine’de farklı bir hava olduğunu kabul etmem lazım.

Şehir inşasından başlayıp vereceğiniz kararlara göre şekillenen bir dünya var. Bunu yaparken dikkatli planlamalar yapmak gerekiyor. 4X temelleri üzerine atılmış detaylı bir yapım. Bu yüzden türü seven oyuncuların ilgisini çekecek bir yapıma benziyor. Yeteri kadar vakti olan oyunculara önerimizdir. Öğrenme eğrisi biraz yüksek. Her bir birliğin ekipmanından başlayarak detaylıca onları donatmanız, ufak bir görev için önceden tamamlamanız gereken ön gereksinimleri takip etmeniz zor olabilir.

Sonuç

Bunlara ek gözümü yoran en büyük detay, grafikler ve arayüz oldu. Stüdyo, oyunun detaycılığına çok önem vermiş. Zaten bunu anlatmaya çalışıyorum. Ancak görsellik konusunda, minimalistik bir yapıyı tercih etmişler. Ayrıca Cyberpunk temasına uyması için parlak ışıklar ve neonlardan bolca kullanılmış. Bu sürekli okuma gerektiren, ekranın her detayıyla ilgilenmeye çalışan oyuncu için göz yorucu olabilir.

Heart of the Machine, henüz geliştirilme aşamasında. Şu anda Erken Erişim sürecine bile girmiş değil. 2025 yılı içerisinde oyuncularla buluşması planlanıyor. Grafiklerin biraz zımparalanması ve arayüzün daha anlaşılır hale getirilmesi, oyunun benim gözümdeki eksiklerini ortadan kaldırabilir. Ancak dediğim üzere uzun süre vakit harcanması, iyi okunması gereken bir oyun. Şu an için güzel bir potansiyeli olduğunu kabul etmeliyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu