Frozen Throne ve Burning Crusade’in Hikayesi
![]() |
Hikaye Outland’de başlamaktadır. Illidan’ın kendine saf tutturduğu Fel orclar, dranei evresini tamamlayamamış alt evre deki Shamanist yaratıklar, Nagalar ve bir çok Demon gücüne sahip yaratık..Ruhunda var olan bir doyumsuzluk..Kendi ırkı onu kabullenmedi ve ihanete uğradı. 10,000 yıl hapsedilen Illidan Maiev den kurtulup tekrar kaçtıktan sonra..Güçlenip intikam alabilmek için bilinen en büyük İblis Lord Archimendo ile gizli bir anlaşma yapar.. ve güçlenmesi için ona Demon gücünü verebilecek olan efsane warlock olan Sargeras ın gözünü alabilmek için yola koyulur. ona her zaman destekci olan Naga ırkını derin sulardan uyandırır ve kendisine bağlar.. Naga lar ile beraber Sargeras ın gözünü alabilmek için onun bulunduğu tapınağa doğru yola çıkar ve bu yolculuk esnasında hem Guardianı olan Maiev Shadowsong tan kaçmalı,hem kardeşi Malfurion a yakalanmamalı Hemde insanların kutsal şövalyeleri olan Paladinlerin topraklarından geçmek zorunda kalmıştır. Lidersiz kalan High Elfler yok edilen kardeşleri ve öldürülen Prenslerini anmak için sonsuza kadar kendilerini Blood Elf olarak çağırırlar güçlerini kaybeden bu ırk büyüye olan bağımlılıkları yüzünden günden güne yok olurken Illidan ile anlaşıp onun ve Nagalarının soyunu kabul edip onun saflarına katılıp onun adına savaşmayı kabul ederler..Illidanda onların bu bağlılıkları karşısında Demon güçleri ile onları ödüllendirir.Artık Illidana bağlı Blood Elf olarak bilinirler..Hem kendi soylarının intikamı için ,hemde Illidan’ın Archimendo ile yaptığı gizli anlaşmanın karşılığı olan zorlu görevleri yerine getirmek için Illidan adına savaşmak zorundalar.. Bir yandanda Lich King tuzağına düşmüş olan İnsanların genç ve cesur Prensi Arthas Menethil halkını Khel Thuzad ve Lich king in yönetiminde olan acımasız Undead Scourge un zulmüne karşı korumak için kendini Lanetli olduğunu bilmediği Run kılıcı Frostmourne’ u almaya adamıştır. Buna bir dur demenin zamanının geldiğini düşünen Prens Arthas ,insanların diğer bir güçlü savaşçısı ve aynı zamanda kutsal bir şövalye olan Uther Lightbringer ın uyarılarını dikkate almamıştı ve adeta Lich tarafından büyülenmişçesine o kılıcı alma isteğine kapılarak yola koyulmuştu..Ama Uther, Arthas ı çok uzun bir süre ”İnsanlık duygularını yitiriyorsun Arthas ” diyerek uyarmıştı fakat Arthas çok tan o kılıç için yola çıkmıştı. ..Sonunda Frostmourne u ele geçirdi fakat aynı zamanda Lich King de onun ruhunu ve her şeyini ele geçirdi..Artık Prens Arthas adında biri yoktu…Ne yazık ki ruhunu,benliğini ve iradesini tamamen yitiren Arthas Lich King in dünya üzerinde bilinen en güçlü savaşçısı olan DeathKnight (Ölüm şövalyesi) haline gelmişti..Artık insanlardan taraf değil tam aksine Undead Scourge u bir zamanlar yönettiği insan ırkına doğru harekete geçirdi ve Lich in planladığı gibide olmuştu…Arthas daha sonra insan krallığına giderek hala kral olan babasının huzuruna çıkıp ona son bir kez baktıktan sonra kılıcını gırtlağına saplayarak öldürmüştü… Lord Arthas’ın bu acımasız kıyımları yıllarca devam etti..Arthas hala kim olduğunu bilmiyor ve Lich ‘in emrinde taş üstünde taş bırakmayıp bütün yaşayanları öldürüyor,lanetliyor yada işkencelere mağruz bıraktırıyordu. Azertoh Krallıkları bu ilerleyiş karşısında çağresizce izlemekten yada kaçışmaktan başka bir şey yapamıyordu…Olanlara karşı bir şey yapabilme güçleri yoktu çünkü verdikleri her bir can kaybı Undead ordularına katılan yeni bir asker demekti..Bu hızlı ilerleyiş sonunda Azetorh krallığının üst kısmı toprakları tamamiyle Scourge nin yönetimi altına geçmiş hatta yaşayan insan kalmamış denecek gibiydi…Eski insan krallığı kalesi de Undead in komuta merkezi haline gelmişti ve oraya eski kale yıkıntılarının altına yeni bir zindan inşa ettilerve adı da UnderCity oalrak biliniyordu…Undead ilerleyişi esnasında Elf lerin diğer bir savunma yeri olan Well of Eternity(Sonsuzluk Kuyusu) savaşı esnasında elflerin prensesi Sylvanas Windrunner ele geçirilmişti ama Arthas onu öldürmedi..Lanetledi ve ölümsüz bir Banshee prensesi haline getirdi artık oda bir undead di,ama Sylvanas benliğini kaybetmemişti Arthas ın ona yaptıklarının farkındaydı ve intikam alacağı bir gün ,bir an bekliyordu.Arthas Scourge yer yüzündeki en büyük yaşam kaynağı olan World Tree(Sonsuzluk Ağacı) e doğru yönlendirdi.Artık burda ki olacak bir savaş Elf ırkının kaderini belirliyecek aynı anda da diğer canlılarda bu savaştan etkilecekti.Bunun farkında olan Azeroth Krallıkları güçlerini hem Well of Eternity hemde World Tree ye yönlendirdi burda olan savaşlar Undead ler içok tüketti çünkü ,yer yüzünde bilinen en güçlü büyücülerden Medivh ,İnsanların ışığa ve tanrıya olan büyük inançlarıyla bilinen Paladin şovalyeleri ve ayrıca binlerce yıllık uykularından uyanan Elf Druid leride bu istilaya bir son vermek için harekete geçmişti… Düşünüldüğüde gibide oldumuştu,bu büyük direniş karşısında Scourge tamamiyle bir yenilgeye uğramıştı ve tam anlamıyla geri çekilmek zorunda kalmıştı..Bu yenilgiler Undead lerin efendisi olan acımasız Lich King i zayıf düşürmüştü..Bunun haberini alan Lord Arthas derhal Frozen Throne daki Lich King’in bulunduğu buzdan hapishaneye Icecrown Kalesine doğru yola çıkar..Gitmeden önce Undead ordusnun yönetimini ayrıca Undercity’ninde yönetimini Sylvanas a bırakır.Oysaki Arthas nasıl bir hata yaptının farkına varamaz.Sylvanas ın tam beklediği fırsattır ve Arthas bu ihanet in farkına vardığında çok geç olmuştur Sylvanas çok dan bir grup Undead i baştan çıkarmıştır ve yönetimi altına alıp kendilerine Forsaken adını vermişlerdir.Undercity de baş şehirleri ve kaleleri olmuştur.Bu grub Arthas ve Lich King’in zulmunden korunmak için savaşırlar.Yola düşen Arthas’ın bir kaç kere tuzağa düşmesine bile yardımcı olmuştur.Bir süre Illidan la ‘ tanışıp ona yardımcı bile olmuştur. Burda ise Illidan’ın ilk başarısızlığından sonra Archimendo’nun ona vereceği 2.ve son şansı yerine getirmek zorundadır Illidan ,görevi ise Arthas’ı Lich King e ulaşmadan yolda öldürmek ve sonrada Lich in icabına bakmaktır.Illidan çaresizce bu görevi kabullenmek zorunda kalır ve Arthas tan hızlı hareket eder ve Frozen Throne topraklarına Naga ve Blood Elf birliklerini konuşlandırır.Arthas ise binbir zorlukla yolda uğradığı pusulardan sonra Icecrown kalesine yaklaşmıştır.Ama topraklara girdiğinde onu birinin beklediğinin farkına varmıştır.Kim olduğunu yani rakibi olan Illidan hakkında fazla bir bilgiye sahip değildir.Sadece onun bir Demon(iblis) olduğunu görür.Ama Lich King in fazla dayanacak gücü kalmamıştır aynı şekilde Lord Arthas’ın da tabii ki,çünkü Arthas’ın yaşamı Lich’in yaşamına bağlı bir an önce o kaleye ulaşmalı ve efendisini o buzdan hapishanesinden kurtarmalı fakat aynı şekilde eli kolu bağlı olan Illidan’da yaptığı anlaşmanın koşullarına uymak zorundadır ve Arthas’ı durdurması gerekiyor.Illidan’a bağlı olan Nagalar Icecrown’u çevreleyen soğuk buzlu sulardan ,karla kaplı topraklara çıkmaya başlamılardı bile,aynı şekilde Blood Elf savaşçılarıda savaş için yerlerini almışlardı.Hem Undeadlerden intikam alıp hem de Illidan’a olan bağlılık yeminlerini yerine getirmiş olacaklardı..Arthas’a bağlı az sayıda ki Undead gücüde savaş için konumlarını aldılar.Fakat Arthas yalnız değildi undeadlerin yanı sıra ona Frozen a girişte karşılayan Mavi uçuş grubu buzul ejderhaları ve Liderleri Sapphironda Arthas a hizet etmek için ordaydı…Ve son olarak ona bu topraklarda yol bulmasında çok yardımcı olan Nerubian harabelerinde yaşayan müttefikleriydi birde Liderleri Anub Renkh-an tabii ki de savaşta ön saflarda katıldılar. Savaştan önce Illidan elinde varolan Demon gücüyle Archimendo’nun da yardımını isteyerek Lich King güçsüz ve hapiste olduğu Icecrown üzerine güçlü bir büyü yollamıştı. Arthas ve Illidan birlikleri karşılıklı savaşırken kalenin kapısında Illidan kesin bir sonuçla bitecek olan hırsla tekrar kalenin kapısına gelmiş olan Arthas’ın önüne geçer.İkili gözleri ile birbirini kısa bir süzdükten sonra Arthas yolundan çekilmesini söyler Demon diye hitab ederek…Illidan kendini tanıtır ve bunun mümkün olamayacağını söylemesiyle Arthas’ın ilk kılıc darbesine mağruz kalır.Bu darbede yere yıkılan Illidan kendi silahlarıyla Arthas a engel olmaya çalışır,fakat Arthas ın zayıflamış olması bir şey ifade etmez içinde var olan güçle havada kanatlanmış olan Demon a karşı bir kılıç darbesi indirir ve Illidan’ın ağır bir şekilde yaralanmasına sebep olur.Illidan rakibinin ne kadar güçlü olduğunun farkında değildi yada umursamıyordu belki fakat iş işten geçmişti vücudundan akan iblis kanıyla yerde ölümü bekliyordu.Arthas ona 2.bide darbe vurmak yerine hızla yoluna devam etti.Kaleye çıktı bütün merdivenleri içinde geriye kalmış olan bir parça gücüyle Lich King’in buzdan hapishanesinin karşısına geçti ve daha önce atmadığı bir savaş narası atarak elindeki kudretli kılıcı buz kütlesinin üstüne indirdi bu şekilde buzun içinde hapsolmuş ve yorgun düşmüş olan Lich in ruhunu özgür bıraktı.Ama bununla burada bitmeyecekti Lich King in miğferini aldı ve kendi taktı…Olması gerektiği gibi olmuştu artık Lich King ve Lord Arthas tek bir bedende birleşip ve Dünya üzerindeki bilinen en güçlü varlık haline geldiler… WORLD OF WARCRAFT THE BURNING CRUSADE İNCELEMESİ
|
Yazan: Doğukan Ercan |