Korkut Varol İle Röportaj
POMA vs. TOMA diorama çalışması ile sosyal medyada fenomen haline gelen Korkut Varol ile röportaj yapabilme imkanı bulduk.
Modelcilik üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirdiğimiz röportajı buradan okuyabilirsiniz.
Frpnet yazarlarımızdan Pınar Varol’un babası olan Korkut Varol’a, bu yoğun döneminde röportajımızı kabul ettiği ve zaman ayırdığı için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrıca sorularımızı ulaştıran Pınar’a da ayrı bir teşekkürü borç biliriz.
Korkut Varol, Ekim ayının ortalarında başladığı TOMA vs. POMA dioraması ile gerek sosyal medya, gerek modelcilik forumlarında bir anda fenomen haline geldi. Yıllardır bu tarz modellemeler ve diaromalar ile uğraşan Korkut Varol’la yaptığımız röportaj huzurlarınızda:
– Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
1957 İstanbul yapımı, kaportası az çürüklü, yürüyeni iyi, beyni daha iyi durumda, ilk ve tek sahipli, satılık değil :)
– Modellere ve dioramalara olan ilginiz nasıl başladı? Sizi buna başlatan nokta neydi?
Başlama ile beraber gelişmeyi de kısaca anlatayım. Modelciliğe 1970’lerin başlarında uçaklar ile başladım. Lastik motorlu, tel kumandalı derken bir Radyo Kontrol modeli yere çakınca, insanoğlunun bir kara hayvanı olduğundan hareket ile modelciliği 4 tekerlek üzerinde devam ettirmeye karar verdim.
İlk modelim kontrplak şasili, resim kartonundan gövdeli kendi çizdiğim bir modeldi. Bir süre kontrplak ve karton üzerine gittikten sonra daha gerçek malzemeler kullanmaya başladım.
1976 yılında ilk metal gövdeli modelimi yaptım. Yine kendi çizdiğim ve malzeme olarak çay tenekesi kullandığım bir modeldi. Lehimleme ve tesviye ile bu modelde tanıştım. Bir süre de böyle kendi çizdiğim modellerle devam ettim, çünkü sıkıştığım zaman tasarımı rahatça değiştirme serbestim vardı… Bu modeller bende her türlü malzeme ile tanışma ve uygulama tecrübesi kazandırdı.
1987 yılında ilk plastik modelimi yaptım. Klasik Amerikan modelleri üzerinde bir süre kutudan çıktığı gibi kitler yaptım. 1994’te plastik kitleri kendi tasarımlarım doğrultusunda, sıfırdan yapımlar ile de destekleyerek değişik modeller yapmaya başladım. İlk örnekleri 2 tane Lancia Delta Integrale kitinden bir limuzin ve bir kamyonet yapmak oldu…
1995’te tamamen sıfırdan yapım bir modelde ilk defa kendimi zorladım: 1/20 ölçekli Şahin Taksi yaptım. Burada zorlandığım yerde tasarım değiştirme gibi bir serbestim yoktu; aynısını yapmak zorunda idim. Bu model 6 ay sürdü ve başarı ile bitti.
1996’da ilk canlandırma (diorama) denememi bir kaportacı dükkanı teması işleyerek yaptım. Bu da tamamen sıfırdan yapım olarak 4 ay sürdü. Beni böyle bir tema çalışmaya ne zorladı, veya en azından ilham verdi, bilmiyorum. Sebebini bilmiyorum ama sonucundan memnunum :)
– Çalışmalarınızda ne tür malzemeler kullanıyorsunuz?
Temel malzemeler metal, plastik, kağıt, polyester resin olarak söylenebilir. Her türlü malzeme olabilir, o anda gözüme kestirdiğim herhangi bir şey olabilir. Gençliğimde bir parça sünger gerekmişti, sünger yatağın ayak ucundan kesmiştim. Sonuçta yatağın kullanılmayan bir bölgesi. Annem ölene kadar bu olayı anlatır dururdu :)
– Sadece dioramalarla mı ilgileniyorsunuz, birebir figürlere ilginiz var mı? Varsa ne tür bir koleksiyona sahipsiniz?
Modelcilikte ilgi alanım otomobiller ve bazen de otomotiv temalı dioramalar ile sınırlı. Figürlerle ilgilenmiyorum. Artık ağırlıklı olarak kitler yerine sıfırdan yapım kendi ürettiğim modellerle uğraşıyorum. Şimdiye kadar Anadol ve Murat-131 modellerini ürettim, isteyenler oldukça kit halinde veya yapılmış olarak hazırlayıp veriyorum.
– Sergilediğiniz bir yer var mı?
Yeterince yok. Evde camdan bir sergi dolabım var, yetersiz. Sığmayanlar da kutularda korunuyor.
– Son yaptığınız POMA vs TOMA çalışması Sosyal Medya üzerinde fenomen haline geldi. Bunun hikayesini biraz anlatabilir misiniz?
Daha olayın hemen sonrası “bunun dioramasını yapmalıyım” diye düşündüm ama işten güçten önceleri vakit ayıramadım. Ancak, olay(lar)ın ruhuna olan saygım ağır basmaya başladı ve “bari ait olduğu yıl bitmeden yapayım” diye kolları sıvadım. Bu diorama, aslında olaylarda yitirdiğimiz gencecik canların anısına bir saygı olarak yapılmıştır. Hikayesinde de yazdım gerçi, ama temel aldığım fotoğrafın çekildiği yeri ve çevresel görüntülerini bulmak biraz uğraştırdı. En sıkıntılı zamanlar o araştırma zamanları, ve kompozisyonu oluşturmak; yoksa iş tezgahta yapıma girince keyifle devam ediyor.
– Bu tarz işlerle uğraşan okuyucularımız için bir öneriniz var mı?
Tabii ki. Bir değil üç önerim var; sabır, sabır, sabır…
Hiçbir şekilde aceleye getirmemek gerek, görev değil, hissedince yapmak gerek. Sipariş olarak yaptığım modelleri yaparken keyif almıyorum. Onlar iş, bitirilmesi gereken bir süre var ve tüm belgesellerde söylendiği gibi o süre hızla daralır :)
Kimse anasından usta olarak doğmaz. Ustalık, yeteneğin üzerine zamanla oluşan bir şeydir ve bunca yıldan sonra benim bile hatalı yapımlarım oluyor. Önemli olan, morali bozmamak, bitmeye yakınken tekrar başa dönebilmek ve aynı sabırla uğraşabilmek.
-Eklemek istedikleriniz?
Kendi ile barışık olmak… Hatalı bir şey yaparsam, sitemde hiç saklamadan “işte böyle hata yaptım” diye yayınlarım. Sonuçta hata da benim, başarı da. Tecrübelerimi aktarmayı sevdiğimden dolayı yapım aşamalarını resimliyor ve anlatıyorum. Yani kişisel sitem, sergiden çok eğitim odaklıdır. O yüzden “görsel soytarılıkları” yoktur, ve gayet basit düzeydedir. Sitemi de WYSIWYG türünde bir program ile ben yapıyorum, HTML kodlama filan bilmem. Eğrisiyle doğrusuyla site de bana ait yani…
Korkut Varol’un kendisine ait bir de sitesi var. Tüm çalışmalarını adım adım bu site üzerinden aktarıyor. Merak edenler http://www.korkutvarol.com/ adresinden siteye ulaşabilir.
Son olarak TOMA vs. POMA canlandırması ve dahasını aşağıdaki galerimizde bulabilirsiniz:
no images were found