Röportajlar

Gerald Brom Röportajı

9 Mart 1965′te Georgia eyaletinde Albany’de doğdu. Brom, bir ordu pilotunun oğlu olduğu için okul hayatının çoğunu Japonya, Alabama ve Havaii gibi yerlere taşınarak geçirdi. Frankfurt, Almanya’da liseden mezun oldu. Eskilerden hatırladığı kadarıyla her zaman için garip, canavarlar ve güzel olanı yaratmaya karşı takıntısı olmuştu.

Brom yirmi yaşında bir reklam şirketinde full-time ilüstratör olarak çalışmaya başladı. Yirmi bir yaşında iki tane tanıtımcısı vardı ve Coke, IBM, Columbia Pictures ve CNN gibi şirketler için çalışıyordu.

Üç yıl sonra her zaman sevmiş olduğu fantezi endüstrisine el attı. TSR, Brom’u yirmi dört yaşında full-time çalışanı olarak işe aldı ve Brom büyük bir hızla TSR’nin bütün büyük dünyalarına kendi kişisel görüşünü tanıttı. Sonraki üç yılını Dark Sun dünyasının dramatik görünüşü ve yapısını yaratarak geçirdi.

brom-artist1993′te, TSR’da geçirdiği dört dolu yılın ardından, Brom serbest sektöre dönüş yaptı, uçuk ve fantastiğe olan sevgisine devam ederek. O zamandan sonra Brom yüzlerce çalışma yaptı ve kitaplar (Micheal Moorcock, Terry Brooks, R.A.Salvatore, E.R. Burroughs), çizgi romanlar (DC, Chaos, Dark Horse), rol yapma oyunları (TSR, White Wolf, FASA, WOTC), bilgisayar oyunları (Doom2, Diablo2, Heretic, Sega, Activision) ve filmlere (Tim Burton’un Sleepy Hollow’u, Galaxy Quest, Bless the Child, Ghosts of Mars, Scooby Doo) kadar birçok farklı alanda faliyet gösterdi. Brom aynı zamanda 3 boyutlu çalışmalara da el atarak bazı heykelcikler de yapmıştır.

Brom’un güçlü ve ürkütücü çalışmalarını “Darkwerks” ve “Offerings” adlı iki kitabında da görebilirsiniz.

Brom, ailesiyle beraber Washington Eyaleti’nin Seattle şehri yakınlarında yaşamaktadır. Orada sürekli resim yapıp, hikaye yazıp, beyninin içinde danseden şeytani yaratıklarla geçinmeye çalışmaktadır.

Yasemin Baran: Çizer olmaya ne zaman karar verdiniz? Yoksa sanatın mı kişiyi seçtiğini düşünüyorsunuz?

Brom: Ben bu kederle doğdum. Hayatım boyunca çizim yapmadığım bir zamanı hatırlamıyorum.

YB: TSR ile olan uzun çalışmalarınızın başlangıcı nasıl oldu? Sizin Rol Yapma Oyunları’na olan ilginiz sonucunda mı gelişti, yoksa o zamanların fantastik sanat alanının başında gelen iş verenlerden olduğu için mi?

Brom: Atlanta’da dört yıldır reklamcılık şirketlerinde çizer olarak çalışıyordum ve ellerim yorgunluktan kopacak hale gelmişti neredeyse. Her nasıl olduysa, işlerin arasında kendime fantastik çalışmalardan oluşan bir portfolyo hazırlayabildim. 1980′lerin sonuna doğru bu portfolyoyu TSR’ye yolladım ve onlar da beni işe aldılar. O zamanlar tam olarak kim olduklarını veya ne işle uğraştıklarını tam olarak bilmiyordum, hatta TSR’de çalışmaya başlamadan önce hiçbir rol yapma oyunu bile oynamamıştım. Haklarında tek bildiğim fantazi sanatıyla alakalı bir studyoları ve çalışma ortamları olduğuydu. Full-time fantastik çizimler yapmak ve kendi sanatımı geliştirme fikri fazlasıyla cezbediciydi.

YB: Hiç çizim ve resim üzerine profesyonel eğitim aldınız mı? Size bunu gösteren birisi oldu mu?

Brom: Maalesef daha önce bunun üzerine hiç eğitim almadım. Çok sevdiğim sanatçıların kitaplarını buldum, onların çizilmerini kopyaladım ve bunlarla çalıştım, ta ki kendi tarzım oturana kadar.

YB: Sizi etkileyen ve size ilham veren sanatçı veya resimler var mı?

Brom: Sanırım beni etkilememiş olan sanatçıların listesini yapmak daha kısa olurdu. Ama eğer beni etkileyen kişilerin basit bir listesini yapmam gerekirse: elbette ki Frank Frazetta. Büyürken Richard Corben sayesinde kendimi geliştirdim. Ölü olanlardan sevdiklerim: John William Waterhouse, Alfonse Mucha, N.C. Wyeth. Ve bazı insanlar bunu her ne kadar imkansız görse de Norman Rockwell her zaman için favorilerimden biri olmuştur –bana göre daha iyi bir tasarımcı yok.

YB: Her zaman yaratıcı moddamısınızdır? Günlük hayatın koşturmacası yaratıcılığınızı etkiliyor mu? “İlham Peri”nizi çağırmak için özel bir yönteminiz var mı?

Brom: Keşke ilham perimin gelmesini bekleme lüksüne sahip olabilseydim, fakat teslim zamanının kısıtlamaları buna pek izin vermiyor. Ama şanslıyım ki ilham perim sürekli benimle gibi görünüyor. Sadece birkaç defa son teslim tarihinin acımasızlığıyla cebelleşmek zorunda kaldım, fakat çoğunlukla yaratmak günlük hayatımın en büyük parçası oluyor ve bundan inanılmaz bir keyif alıyorum.

YB: Şöyle garip bir teori vardır: “profesyönel bir yazar/çizer/besteci her tarzda sanatlarını yapabilmelidir ve tek bir tarza bağlı kalmamalıdır”. Sizce bu doğru mu? Hep kullandığınız tarzın dışına hiç çıkmayı düşündünüz mü?

Brom: Bana göre işin sırrı “konsantrasyon”da, ama benim de olduğu gibi birçok sanatçının yaratıcılığını gösterdiği çeşitli yollar vardır. Yazı yazmayı çok seviyorum ve doğrusunu söylemek gerekirse kendimi bir hikaye anlatıcısı olarak düşünüyorum, bu çizimlerle olabilir yazı yazarak olabilir ve bu ikisini de şu anda birleştirerek resimli bir roman yazmaktayım. Şu aralar kitabın 2005 yılında çıkması için deli gibi uğraşıyorum. Şu noktada sadece ürkütücü bir çocuk kitabı olduğunu söyleyebilirim, ama websitem olan www.bromart.com ‘da proje tamamlanmaya yaklaştıkça yenilikleri bildireceğim.

YB: Canlı modelleri mi, yoksa fotoğraflı mı referans kullanmayı rercih ediyorsunuz?

Brom: Ben ölü olan modelleri tercih ediyorum (KD notu: Brom bir süre morgda çalışmıştı), sabit durma konusunda daha başarılılar, ama nadiren canlı modelle çalıştığım da görülmüştür. Çoğu zaman hayalden çizmeye özen gösteriyorum. Benim için, hayalimden bir şeyi canlandırabilmek eşi olmayan bir şeyi yaratmaktır. Asıl bu, daha önce kimsenin görmediği bir şey olacaktır. İşte o zaman resim yapmak daha heyecan verici olur.

YB: Çizimlerinizdeki kadınlar, kafanızdaki ideal kadın modelini mi yansıtıyor?

Brom-DrizztBrom: Çoğu çalışmamda eşimi kullandığım için, cevabımın “evet” olması daha doğru. Şanslıyım ki erken-Rafael dönemlerindeki gibi yüz hatlarına sahip –solgun bir ten, uzun dalgalı saçlar ve keskin bakışlı yeşil gözler. İdealimdeki gotik tarza cuk oturuyor.

YB: Rüya veya kabuslarınızı hiç çizimlerinizde kullandınız mı?

Brom: Hem de nasıl! Çizimlerimin çoğu rüyalarımda çok net olarak gördüğüm şeyler, hatta bazen kendimi bu rüyaları kağıda yansıtan bir aracı gibi hissediyorum.

YB: Siz ilginç boyama tarzıyla, önce akrelikle alt katmanı yaptıktan sonra üzerinden yağlı boyayla geçmekle, tanınan birisiniz. Bu efekti elde etmek için tarzınızı başka bir sanatçının tarzından baz aldınız mı?

Brom: Çoğu sanatçının tarzı gelişir. Benim durumumda, ilk başlarda reklam bazlı bir arkafon kullanıp, hızla teslim zamanını yakalamaya çabalıyordum. Yani eskiden sadece akrelikle boyama yapıyordum, çünkü çok daha hızlı kuruyor. Ama o tereğayımsı efekti vermek için, eski ressamlar gibi benim de yağlı boya kullanmam gerekiyordu. Yağlı boya yavaş kuruyan bir boyadır. Ben ise önce akrelikle başlayıp hızlıca resmi yapmaya başlıyorum, sonra yağlı boyayla bitiriyorum. Böylece zengin bir görünüm yakalıyorum ve çabuk kuruyor.

Tarz konusuna gelirsek de, ben kendi kendini geliştirmiş biriyim, bu yüzden başka sanatçıların tarzını izleyerek öğrenme şansına sahip olamadım. Öğrendiklerimin çoğu sevdiğim sanatçıların çalışmalarına özenip, onları incelemekten geliyor.

YB: Nereden başlayacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Metni okuyup, belli sahnelere, olayın ruh haline, ya da onun gibi şeylere mi bakıyorsunuz? Böylece seri kitapların sonradan gelenlerinin kapaklarını yapmak kolaylaşıyor mu, yoksa ilk birkaç tanesini yaptıktan sonra zorlaşıyor mu?

Brom: Bana her hikâyenin taslağını ve karakterlerin geçmişiyle ilgili detayları veriyorlar; bütün bu malzemeleri bir kere aldıktan sonra bir sürü eskizler yapıp farklı konseptlerle oynuyorum, ışık ve renkler –kitabın ruh halini yakalayabilmek için doğru kombinasyonları yakalamaya çalışıyorum. Ondan sonrası çizimi boyayla hayata geçirmekten ibaret.

Evet her kitap kapağı daha da kolay oluyor, birkez ana tema belli olunca sadece elementleri yerine oturtmak kalıyor geriye. Kompozisyonlar dahil bütün çalışmanın bitmesi hemen hemen 3 hafta sürüyor.

YB: Yaptığınız çizimlerin içinde bir favoriniz var mı? Varsa favoriniz olmasının sebebi nedir?

Brom: Bir sanatçı olarak kendi çalışmalarımı beğenmek biraz zor, ne olduğu için değil de, sürekli gelişmeye çalıştığınız için. Ama yinede bir tanesini seçmem gerekirse “Gunslinger”i seçerdim. Ben karakterler çiziyorum ve bence karakterlerin içinde büyük bir derinlik vardır. Sırf gözlerinin içine baktığınızda, size anlatacak dolu hikâyesi olduğunu görürsünüz.

YB: Kendi fantastik çalışmalarınıza kıyasla çizgiroman sektöründe çalışmayı nasıl buldunuz?

Brom: Yıllar boyu süren çalışmalarım sonunda çok çeşitliliğin önemli olduğunu öğrendiğim. Çok uzun süre aynı tarz ve çeşit üzerinde çalıştığım zaman gına gelebiliyor. Fakat oyun kartları, kitap kapakları, film konsept çizimleri, çizgiromanlar vs… vs… bu işlemi daha rahat kılıyor.

YB: Michael Moorcock gibi birçok fantazi ve bilim kurgu kitaplarının kapakları için çizimler yaptınız. Peki kitaplarını şimdiye kadar ilüstre etmediğiniz, fakat çizimlerini çok yapmak istediğiniz yazarlar var mı?

Brom: Daha çok korku tarzında çalışmak isterdim – Clive Barker, Stephen King, Neil Gaiman vb… ama maalesef bu tür hikâyelerin kapakları ilüstrasyondan daha ziyade grafiksel veya tasarımsal şeylere açık oluyor.

YB: Fantazi veya bilim kurgu endüstrisine girmeyi düşünen genç sanatçılara verebileceğiniz en büyük tavsiye nedir?

Brom: Gerçekten sevdiğiniz bir meslek üzerine iş yapın, çünkü ancak işinizi çok seviyorsanız her gün, her gün, her gün, her gün, her gün devam edebilirsiniz…

Röportaj: Yasemin Baran

Bu yazı daha önce Kayıp Dünya’da yayınlanmıştır.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.