Planescape

Planescape Rahipleri

planescape-logo
 

Planescape’te Rahip Olmak

Planescape evreninde rahip olmak, müthiş bir gücü elinde barındırmaktır. Çünkü evrenin rahipleri, alışılagelmiş Prime Material rahiplerinden çok daha farklıdırlar ve farklı olmak zorundadırlar. Prime Material rahipleri tanrılarına koşulsuz taparlar, var olup olmadığını bilmeseler bile, yüreklerinden gelen bir imanla taparlar. Ve güçlerini, bu tanrılarından alırlar. Ancak evrendeki rahipler için durum oldukça farklıdır. Evrendeki rahip, gerçeği bilir. Tanrısının diyarına gidip, kendi tanrısı ile yüzleşebilir. Tanrısına nasıl hizmet edebileceğini, bizzat tanrısına sorar ve genellikle de cevabını alır.

Tanrıların evrendeki yeri, Prime Material dünyalarından çok daha ötesidir. Bu, bir oyundur, tanrıların kendi aralarında oynadıkları bir oyun. Ve rahipler, bu oyunun oldukça önemli bir piyonudur. Planar rahipler, tanrıları ve onların işlerini ve evrendeki yerlerini, bir Clueless rahip’in belki de hiç bir zaman bilemeyeceği bir şekilde bilir ve görür.

Büyük resim için tıklayınız.

Görüldüğü üzere, Prime Material ve Planar rahipleri arasında hem felsefi, hem dinsel birçok farklılık vardır. Planar ve Prime arasındaki farkı anlamak için, öncelikle inanç ve iman arasındaki farklılığı görmek gerekir. İnanç, bir şeyin var olduğunu bir şekilde bilmektir, bir şeyin varlığından emin olmaktır. İman ise var olduğunu saymakdır, bir kanıt olmadan, körü körüne inanmaktır. Planar rahip’ler inanırlar. Bizzat kendi tanrılarını ve yollarını görmüşlerdir, bakış açıları gerçek ile yoğrularak, oldukça geniş ve tablonun tamamını görebilir niteliktedir. Prime rahipleri ise daha primitiftirler ve saf iman ile hareket ederler. Kendi tanrılarını evrenin tek hakimi, en üstün güç olarak görürler, etraflarındaki sınırlardan ve bu sınırları aşamamaktan, tablonun tamamını, ve evrenin gerçek yüzünü asla göremezler. Hangisinin iyi olduğu tartışılır, bilakis her planar priest’in Prime’ların imanını kıskandığı, Prime’ların da hatırı sayılır bir kısmı planar’ları kıskanır. (Bir planar olduğunun farkında tabii ki değillerdir, bilakis bir planar rahip’in bilgilerine dayanarak imanlarını inanca çevirebilirler. Ancak planarların ellerinde tuttuğu gücü kıskandıkları, kesinlikle aşikardır. ). Tabii ki iki tarafın da kendine has avantajları ve dezavantajları vardır. Ancak her şeyden önemlisi, bilgi ve bilmektir, çünkü her rahip’in hayatında, gerçekleri bilmek istediği bir dönem olur. Belki de gerek imanının, gerekse inancının yerinde kalması için, gerçekleri tüm çıplaklığı ile görmesi gerekir. Rahiplerin zaman zaman içine düştüğü bu zorluklara bakıldığında, planar rahipler biraz daha avantajlı gibi görünüyor.

Prime Material dünyaları, tanrıların göz etmesi gereken evleridir, bu tartışılmaz. Ancak tanrıların kendi aralarındaki güç savaşları, evren üzerindeki kavrayışını arttırmak ve tanrılıkta bir üst mertebeye bir şekilde atlamak; tanrıların işlerinde asıl tablonun bütün bir evreni kapsadığını gözler önüne serer. Ve planar rahipler, tanrıların evrenin dört köşesine yayılmış gözleri ve kulaklarıdır. Bu nedenle tanrılar, planar priest’larını, prime priest’ları kolladıklarından daha fazla kollarlar ki bu da rahipleri, oldukça tehlikeli yapar. Evrende genellikle bir rahip’e pek bulaşılmaz. Evrensel bir rahibe yapılan bir hata, direk olarak tanrıya yapılmış bir hatadır. En azından tanrısı öyle sayar, ve cezası çok ani ve acımasız olur.

Bunun yanında rahip ve cleric’ler arasındaki farkı da iyi anlamak gerekir, çünkü inançsal farklılıklar, bu iki sınıfı birbirinden çok farklı kılar. Öncelikle rahip, tek bir tanrıya körü körüne bağlıdır, başka bir tanrıya bağlılığı veya inancı asla kabul etmez, var olduğunu bilse bile, kalbi kendi tanrısı için atar. Kısacası, tanrıların evrendeki fanatikleridirler. Cleric’ler ise daha açık zihinlidirler. Cleric’ler kendi tanrılarının yanı sıra, inançlarındaki diğer tanrıları da desteklerler. Priest’ların gözü ise sadece ve sadece kendi tanrılarını görür, dinleri ve inançları dahilinde bile olsa görmeyi reddederler.

Büyük resim için tıklayınız.

Bu nedenledir ki, priest’lar sadece kendi tanrılarının sunduğu güçlere erişebilirken, cleric’ler güçlerini bir tanrılar gurubundan çeker, hatta kişisel olarak çeliştiklerinden bile. Bu nedenle inanılmaz geniş bir büyü repertuarları vardır. Bunun yanında priest’ların büyü repertuarları kendi tanrılarının bahşettikleri ile sınırlı olmasına karşın, tanrısına olan bağlılığını kanıtladığı için çok özel bazı güçler edinirler. Misal, keskin silahlar kullanabilirler veya cleric’lerin dinlerinin sınırlarını aşabilirler, kuralları çiğneyebilirler. Priest, bir tanrının seçtiği kişidir ve priest bunun farkındadır. Kendisine ne verilirse, tanrısının isteği ve cömertliğine bağlıdır ve böyle bir konumda, tanrı’nın seçtiği kişi olmanın avantajlarını fazlası ile yaşar.
 

Tabii ki müthiş güçlerin yanı sıra, priest’ların da cleric’lerden eksikleri vardır. Misal, Turn Undead yetileri genellikle yoktur. Ayrıca dinin diğer tanrıları ile arası iyi değildir, çünkü onları görmezden gelmektedir. Onlardan bir yardım alamaz, tanrısının o tanrı ile ittifakı olmadığı sürece… Kısacası ihtiyaç duyduğunda, diğer tanrılardan ufak bir onay dışında hiç bir yardım genellikle alamaz.

Bir Rahip bile tanrısı’nın ilişkisi, anlaşılması gereken bir özelliğe sahiptir, çünkü iki taraf da birbirinden beslenir. Rahip, hayatta kalabilmek için tanrısından aldığı gücü ve cesareti kullanır. Ve tanrı da, rahip’inin kendisine yegane su ve yemeğinden getirmesini bekler: inanç. Rahip tanrısını besler, tanrı da rahibini ve bu simbiyan ilişki, tanrıların hayatta kalması açısından bir gereklilik haline gelmiştir. Çünkü unutulan bir tanrı, ölü bir tanrıdır. Tanrısız bir rahip de, ölü bir rahiptir. Gerçek bu kadar keskindir. Bu yüzden bir rahibin birincil görevi, evren boyunca dolaşarak, kendi tanrısına tapınacak kitleler bulmaktır(Bir nevi pazarlamacı diyebiliriz). Kitleleri bir kenara bırakalım, bir rahip, çevrilebilecek tek bir kişiyi bile es geçmemeye özen gösterir. Kimisi tanrısının sevgisini yayar evrene, kimisi de korkusunu… İnancın rengi ve karakteristiği önemsizdir… Hepsinde amaç -hangi yolla yapılıyor olursa olsun- aynıdır.
 

Rahip’lerin felsefeleri ve bakış açıları :

İyi yönelimli rahipler :
İyi yönelimli rahipler, herkesin özgür ve mutlu olduğu, kimsenin acı çekmediği ve kötülüğün tamamen yok olduğu, ütopik bir evrende yaşamayı savunurlar ve bunun için çaba gösterirler. Bire bir, tanrılarının aynalarıdırlar.

Kötü yönelimli rahipler :
Kötü yönelimli rahipler, güçlü olanın hayatta kaldığı, zayıf olanın nefesini ve hayatını terk ettiği –veya edemediği– Darwinist bir düşünceye sahiptirler. Ve gücün hayatta kalmak için kullanımı, kötü yönelimli rahipler için, doğanın bir cilvesi, tanrıların bir oyunu ve olması gerekenin olmasıdır.

Kuralcı yönelimli rahipler :
Kuralcı yönelimli rahipler, her şeyin belli bir düzen içinde, bir saat gibi çalışmasını isterler. Bütün evrenin her bir parçasının bir diğeri ile uyumlu olduğu, bütünün süregelen düzeni koruduğu bir evren hayal ederler ve bunun için çabalarlar.

Kaotik yönelimli rahipler :
Bu tip rahipler, kendiler ile en çelişen tiplerdir. Bütün düzene ve kurala karşıdırlar, bu şekilde insanın kendi içindeki özgürlüğü bulabileceğine inanmaktadırlar. Herkesin kendi özgür iradesi vardır. Ve herkes bunu kullanmalıdır. Ancak bu umursamazlık, tanrı ile rahip ilişkisi ve karşılıklı ihtiyaçlar neticesinde, zaman zaman çizgisinden sapmaktadır. Bir rahip için, sabit tutulması en zor yönelimdir.

Nötr yönelimli rahipler :
Bu tip rahipler, tamamen dengeyi savunurlar. Sonuçta iyi olmasa idi, kötü de olmazdı, acı olmasaydı tatlı da olmazdı. İtaatkarlık olmasa idi, özgürlük de olmazdı. Zıt kavramların birbirlerinin yaratılışlarında büyük önem taşıdığına inanırlar. Ve nefes alan biri, tüm bu zıtlıkları ile, evrenin sunduğu her şeyi özümsemekle yükümlüdür.
 

Rahiplerin büyüleri :

Büyük resim için tıklayınız.

Rahiplerin büyüleri, büyücülerinkinden farklıdır. Büyücüler büyülerini kitaplardan öğrenirler, kendi içlerindeki büyüsel enerjinin materyalize edilme sürecini geçirirler, bu nedenle de büyücüler, büyülerinin etkilerinin evrensel koşullara göre farklılık göstereceği gerçeği ile yüzleşmek zorundadırlar.

Bunun yanı sıra rahip’ler büyülerini direk tanrılarından alırlar. Bu nedenle evrensel koşullardan etkilenmezler. Tabii ki bu rahip’lere her yerde istedikleri gibi büyü yapabilme lüksünü vermez, bazı koşullar vardır ki, tanrı ne derse desin, büyü işe yaramaz. Örneğin, Ateş elementi boyutunda Su elementi büyüleri çalışmaz. Aynı şekilde, Su elementi boyutunda da, ateş elementi büyüleri çalışmaz. Magma Paraelemental boyutunda, su büyüleri çalışmaz ve vakum quasielemental boyutunda hava büyüleri çalışmaz. Bunlar elementler arasındaki ilişkilere bağlı evrensel yasaklardır ve kesinlikle çiğnenemez. Hiç bir tanrının gücü, dolayların doğal akışından ve doğanın yapısından güçlü değildir. Bunun yanında bir rahip evren içinde tanrısından ne kadar uzaklaşırsa , gücü o kadar azalır. Ancak büyü anahtarları, bu uzaklık konusundaki sorunu ortadan kaldırır. Bunun yanı sıra Sigil şehri içerisinde, büyü anahtarı da işe yaramaz, herhangi bir boyutlararası yolculuk büyüsü yapmak imkansızdır. Ayrıca Sigil’in bulunduğu Spire’a doğru yaklaşıldıkça büyülerin etkisi azalır, Spire’a varıldığında ise büyüler tamamen işlevsiz hale gelir.

Büyük resim için tıklayınız.

Bazı seçilmiş çok özel rahipler, evrenin uzak köşelerine gidecekleri zaman tanrıları tarafından büyü anahtarları ile ödüllendirilirler. Büyü anahtarları tanrı’nın kendi gücünden bir parçayı aktardığı nesnelerdir. Bunu belli rahiplerine verir ki, tanrısının gücü kendisini evrenin hiç bir yerinde terk etmesin. Ancak büyü anahtarları çok sık verilen bir şey değildir, çoğu tanrı henüz hiç vermemiş olmasının yanısıra, geri kalanların büyü anahtarlarından da sadece 1-2 tane bulunur. Yani tanrılar, büyü anahtarları konusunda, o kadar da cömert değildirler. Çünkü büyü anahtarı, tanrıdan bir parçadır, ancak tanrının bunun üzerinde kontrolü yoktur. Zaten amacı da budur, tanrının kontrolü olmadığı yerde, tanrı’nın gücünü yanında taşımak. Ancak büyü anahtarlarının yanlış ellere geçmesi, telafisi imkansız şeylere sebebiyet verebilir.
 

Bunun yanı sıra Scroll ve eşyalar, tanrılardan bağımsız varlıklardır ve bunlar veya bu şekilde yapılan büyüler, evrende büyücü büyülerinin maruz kaldığı yasaklamalara ve engellemelere maruz kalırlar.
Büyü okuma becerileri, daha öncede değinildiği gibi tanrıdan uzaklaşıldıkça azalır. Tanrısının olduğu boyutta ve bu boyutla sınırı olan boyutlarda sekizinci seviye bir rahip, güçlerinin hepsini eksiksiz şekilde kullanabilir. Ancak sınırları olmayan boyutlarda, aradaki boyut sayısı kadar büyü seviyesi aşağıya düşer.

İşte burada, büyü anahtarları devreye girer:
Büyü anahtarları, tanrıların kendi güçlerinin bir kısmını bir objeye aktarmalarıdır. Bu nedenle tanrılar, çok ama çok az büyü anahtarı verirler, ve birine büyü anahtarı verildiyse, o kişi kesinlikle tanrısı tarafından takdir edilmiştir. Çünkü büyü anahtarının yapılması, özünde tanrının rahibini daha güçlü kılmak için kendisini zayıflatmasıdır. Ayrıca büyü anahtarları çok hassas objelerdir, bir tanrının gücünü ve doğasının bire bir kanıtıdırlar. Bu nedenle de gizli tutulması gerekmektedir. Bir büyü anahtarının varlığının tehlikesini bir örnekle açıklamak, sanırım yerinde olacaktır:

Büyük resim için tıklayınız.

Bir tanrı, rahibi uzakta büyülerinden yoksun bir şekilde acı çekmemesi için ve kendi adıyla sonuna kadar savaşabilmesi için, rahibine bir büyü anahtarı verir ancak kötü yönelimli bir tanrı, bu rahibi yakalar ve büyü anahtarı üzerinde bir iki değişiklik yaparak rahibi tanrısına geri gönderir. Tanrı, kendi rahibi ile yüzleştiğinde, diğer kötü tanrı hamlesini yapar ve büyü anahtarı aracılığı ile, diğer tanrının bütün gücünü kendine aktarır ve öldürür.
 

Tanrı’nın doğasını açığa vurduğundan, hiç bir tanrı tarafından tercih edilmeyen bir olgu olmasına rağmen bir diğer yandan verilmesi zorunlu bir hediye haline gelir. Ne yazık ki risk, evrenin her yerinde var, özellikle de tanrıların arasında.
 

Üç çeşit büyü anahtarı vardır; bunlardan ilki spesifik büyü anahtarlarıdır. Spesifik büyü anahtarları, sadece ama sadece belirli tek bir büyünün çalışmasında işe yarar. İkincisi genel büyü anahtarıdır. Genel büyü anahtarları, belli büyü grubundaki büyüleri kullanıma açarlar. Bir de Büyük büyü anahtarları vardır, bu anahtarlar tanrı ile direk bir bağ içerir ve en riskli büyü anahtar sınıfıdır. Ancak büyük büyü anahtarını elinde tutan kişi, tartışmasız tanrısal güçleri –en azından bir kısmını– elinde bulundurur. Bu yüzden, bu anahtarı elinde barındıran birinden bu anahtarı almaya çalışmak gerçekten çok zordur, hatta neredeyse imkansızdır.
 

Bunun yanında Kutsal semboller de büyü anahtarlarının işlevini görebilirler, ancak bu işleve göre yapılmadıkları için mükemmel bir konsantrasyon’a gereksinim duyarlar. Ve tabii ki o anda, tanrının da dikkatinin, Kutsal sembol aracılığı ile güç isteyen kula konsantre olması gerekmektedir. Tamamen büyü anahtarları gibi olmasalar da – işlevsel olarak – bir şekilde bu Kutsal semboller, kişinin tanrısı ile arasındaki bağdır. Tanrı bu semboller aracılığı ile, kulunun gelişimini mercek altına alır. Aynı zamanda, belirli büyüler için gerekli bir bir material olmasının yanı sıra, Turn Undead yapmak için de gereklidir.
Ancak her ne kadar tanrıları ile bire bir ilişkide olsalar da, gezginler hep rahiplerin ezikliğinden şikayetçidirler. Onlar için bir rahip, bir iyileştiriciden belki biraz daha fazlasıdır o kadar. Her ne kadar işin özü böyle olmasa da, bir yerde haklılar çünkü rahiplerin güç kaybına ilişkin iki önemli kural, rahip’lerin güçlerini evrende diledikleri gibi kullanmalarına engel olur. Bunlardan ilki, daha öncede bahsettiğimiz gibi, tanrının diyarından uzaklaştıkça büyü seviyelerini kaybetmeleridir.
 

Kısa bir örnekle açıklamaya çalışalım: Eğer rahibin şu an bulunduğu yer ile tanrısının bulunduğu mekan arasında 6 adet boyut varsa, büyü seviye kapasitesi 6 seviye birden düşer. Yani burada bu rahip normalde sekizinci seviye büyü yapabiliyorsa, burada sadece ikinci seviyeye kadarki büyüleri yapabilir. Bu da, oldukça dikkate değer bir kayıptır. Ancak bunun yanında, aynı rahip, eğer tanrısının mekanına geri dönerse, tanrısının mekanında büyü seviyeleri artar. Ancak seviye artımı, sadece büyülerle sınırlıdır. Tanrısının mekanına komşu boyutlarda ise sabit seviyesini korur, ne bir artma ne de azalma söz konusudur.
 

Rahiplerde zaman zaman inanç krizi de yaşanır. Bazı zamanlar gelir ki, inancı ayakta tutmak için çok çabalamak gerekir. Bu, zor olan yoldur ve hemen hemen her rahip, bu süreçten bir kez olsun geçer. Ama bazen, kötü şeylerle aranan cevaplar büyük bir hediye ve hazine olabilir. Kolay olan yol ise, bütün güçleri ile birlikte inancını yitirmektir. İnancın yitmesi durumunda, geri kazanılması, kazanılsa da tanrının güveninin kazanılması oldukça zordur, bu nedenle genellikle, geri dönüşsüz bir yol olarak bilinir. Ancak en affedilmeyecek şey, inançlı bir topluluğun önünde şüphe belirtisi göstermek veya bunu dile getirmektir. Cezası tanrıdan tanrıya değişmekle birlikte, güç kaybından ölüme kadar geniş bir yelpazesi vardır.

 
Yazan: Ersun “Necromancer” Güven

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.